129)- Ragıp ZARAKOLU
Şüphelinin PKK/KCK terör örgütünün hiyerarşisi içerisinde yer almamakla birlikte bilerek ve isteyerek terör örgütüne yardım ettiği, bu kapsamda terör örgütünün şehir merkezlerinde eğitim kampı olarak kullandığı Siyaset Akademisinde ders verdiği,
Şüphelinin İstanbul Siyaset Akademisinin açılışına iştirak ettiğinin PKK/KCK terör örgütünün güdümünde yayın yapan Dicle Haber Ajansı tarafından;
“13.06.2010 günü İSTANBUL (DİHA) - BDP'nin İstanbul'daki 'Siyaset Akademisi'nin açılışını yapan BDP Eşbaşkanı Gülten Kışanak, sadece ortam dinlemeleri ve telefon konuşmaları delil yapılarak "KCK operasyonu" adı altında Kürt siyasetçilerinin tutuklandığını belirterek, "Başbakan Erdoğan, benim telefonuma paralel hat çekip dinlesin. Arkadaşlarım ne suçla yargılanıyorsa aynı suçu biz de işliyoruz" dedi. Kışanak, baskı ve tutuklamalarla sindirme siyasetine karşı "siyaset akademi"lerinde yeni siyasetçiler yetiştirerek cevap vereceklerini söyledi. BDP İstanbul İl Örgütü'nün çalışmalarıyla Ümraniye Atatürk Mahallesi Alemdağ Caddesi'nde kurulan "Siyaset Akademisi"nin açılışı gerçekleştirildi. Açılışı BDP Eşbaşkanı Gülten Kışanak, Doç. Dr. Sungur Savran, Yazar-Yayıncı Ragıp Zarakolu, Prof. Dr. Büşra Ersanlı, İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, BDP İl Eşbaşkanları Çiğdem Kılıçgün Uçar ve Mustafa Avcı'nın yanı sıra TZP Kurdi, İstanbul Kürt Enstitüsü, KESK, GÖÇ-DER ve SDP temsilcileri katıldı. 2 kat halinde 4 derslik, kütüphane, toplantı salonu, kantin ve etüt odalarının bulunduğu akademinin açılış kurdelesini BDP eşbaşkanı Kışanak ve Yazar Zarakolu birlikte kesti. Ardından demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenler için saygı duruşunda bulunuldu. 'Akademilerden çok şey öğreneceğiz' Açılışın ardından akademide ders verecek olan akademisyen ve yazarlar kısa birer konuşma yaptı. İlk konuşmayı yapan Yazar Zarakolu, Kürtçe katılımcıları selamladıktan sonra siyaset akademilerinin tüm dünyada sosyalist hareketlere önemli bir ivme kazandırdığını anlattı. Alman sosyalistleri tarafından denenen akademilerin bunun sonucunda çok büyük bir bilinç açığa çıkardığını belirten Zarakolu, Türkiye'de bunun Kürtler tarafından uygulanmasının anlamlı olduğunu söyledi. Kürtlerden ve bu akademilerden öğrenecek çok şey olduğunu belirten Zarakolu, her konuda destek olmaya da hazır olduğunu söyledi. Daha sonra söz alan Doç. Dr. Savran ise siyaset akademisinin Kürt siyasi mücadelesini bir adım daha ileri götüreceğine inandığını söyledi. Kürt halkı tarafından bu adımın atılmasının oldukça önemli olduğunu belirten Savran, "Kürt hareketinin mücadelesinin sıcaklığı bu akademilerle bilince ulaşacaktır" dedi. Savran'ın ardından konuşan Prof. Dr. Ersanlı da siyaset akademisinin Türkiye'de doğru siyasetin önünü açacağını dile getirdi. 'Erdoğan benim telefonumu da dinlesin' Son olarak konuşma yapan BDP Eşbaşkanı Kışanak ise siyasetin halktan uzak halkın, dışında yapılamayacağını söyledi. Siyaset akademilerinin bunun için halkın arasında halkla birlikte siyaset yapabilmek ve bilinçlenmek için atılmış önemli bir adım olduğunu belirten Kışanak, buralardan açığa çıkacak gücün partilerine güç katacağını söyledi. Mahkemeye sunulan Kürt siyasetçilerin yargılandığı KCK iddianamesine de değinen Kışanak, iddianamenin ve soruşturmanın tamamen ortam dinlemeleri ve telefon dinlemelerinden oluşmasının hukuksuzluk olduğunu söyledi. Kışanak, "Bu güne kadar KCK adı altında tutuklanan arkadaşlarımız ne konuşmuşlarsa ne söylemişlerse aynı suçu bu gün bizde işliyoruz. Başbakan Erdoğan sesleniyorum, alsın benim telefonumun paralel hattını AKP Genel Merkezi'ne yönlendirsin. Eğer utanması yoksa açıp dinlesin. Bizim kimseden gizli konuştuğumuz bir şey yok. Halkımızın içinde ne söylüyorsak, telefonda da aynısını söylüyoruz" diye konuştu.
KCK operasyonuna akademi cevabımız olacak
Demokratik açılım' konusunda hükümete yönelik eleştirilerini sürdüren Kışanak, Başbakan Erdoğan'ın geçtiğimiz hafta sporcularla yaptığı 'açılım' toplantısında söylediği 'terörle mücadele sorunudur' sözlerini hatırlatarak, "Tayyip Erdoğan gerçek niyetini orada açığa çıkarmıştır. Artık demokratik açılımdan bahsetmesini çıksın halkın arasına samimi olmadığını itiraf etsin" diye belirtti. BDP olarak, KCK operasyonları baskı ve yok etme siyasetine karşı boyun eğmeyeceklerini dile getiren Kışanak, baskı ve tutuklamalarla sindirme siyasetine karşı 'siyaset akademi'lerinde yeni siyasetçiler yetiştirerek cevap vereceklerini söyledi. Dersliklere Musa Anter, Şerzan Kurt ve Aydın Erdem'in ismi verildi Kışanak konuşmasının ardından Siyaset Akademisi çalışmalarında katkı sunan İl Eşbaşkanı Mustafa Avcı ve Hamit Ülbey'e teşekkür plaketi verdi. Daha sonra akademinin dersliklerinde ilk gün dersler başladı. Akdeminin Aydın Erdem dersliğinde Gülten Kışanak, Musa Anter dersliğinde Ragıp Zarakolu ve Şerzan Kurt dersliğinde ise Büşra Ersanlı, "demokratik siyaset" üzerine ders verdi. İlk gün derslerine katılım oldukça yoğun oldu.”
Şeklinde verildiği, bu haberle birlikte yayınlanan ve basında da yer alan fotoğraflarda şüphelinin söz konusu Akademinin açılışına katıldığı ve dosya kapsamındaki fotoğraflardan açıkça görüleceği üzere Siyaset Akademisinde eğitimci olarak ders verdiği,
Yine aynı haber ajansına ait www.diclehaber.com isimli internet sitesi üzerinde yapılan incelemede;
“23.02.2011 günü Siyasi çalışmalarını daha nitelikli bir hale dönüştürmek amacıyla BDP'nin İstanbul'da açtığı Siyaset Akademisi, 6 dönem mezunlarını verdi. Bir aylık bir süre boyunca birçok konuda eğitim alan parti üyeleri, eğitim sürecinin ardından bugün diplomalarını aldı. BDP'nin parti olarak ortaya koydukları siyasi koyduğu projeleri ve siyaset anlayışını daha geniş çevrelere nitelikli bir şekilde ulaştırmak amacıyla faaliyete soktuğu siyaset akademileri, mezunlarını vermeye devam ediyor. Bir süre önce İstanbul Ümraniye'de hizmete sokulan Siyaset Akademisi 6 dönem mezunlarını verdi. "Yönetim sanatı", "Felsefe" "Kuantum fiziği", "Uygarlık tarihi", "Ortadoğu tarihi", "Türkiye siyaset tarihi", "Kadın kurtuluş ideolojisi", "Demokratik ekolojik toplum", "Kapitalist modernite ve demokratik konfederalizm" gibi konuların işlendiği akademide bir aylık bir eğitim sürecini başarıyla tamamlayan akademi öğrencileri, bugün düzenlenen törenle diplomalarını aldı. Aralarında BDP Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve PKK'nin öncü kadrolarından Hayri Durmuş'un ablası Zekiye Durmuş'un da yer aldığı akademi kursiyerlerinin mutlu günlerinde BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, İl Eşbaşkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar başta olmak üzere parti yöneticileri ve Ragıp Zarakolu, Hasan Özgüneş gibi eğitmenleri de yalnız bırakmadı.
Seçim sürecinde daha bilinçli çalışma yürütecekler
Öğrencilerin diplomalarını alacağı tören saygı duruşu ile başladı. Saygı duruşunun ardından öğrenciler eğitim gördükleri sınıf içerisinde tek tek diplomaları takdim edildi. Öğrencilerden Pervin Buldan, diplomasını vekil arkadaşı Sebahat Tuncel'in elinden aldı. Diploma töreninin ardından tamamlanan akademi devresine ilişkin konuşmalar gerçekleştirildi. Akademi eğitmenlerinden Hasan Özgüneş, içerisinde bulunulan karanlıktan kurtulmaya dönük olarak bir aylık eğitim dönemi boyunca işledikleri konularla zihinlerinde ve davranışlarında tarihsel bir devrimi ortaya çıkardıklarını dile getirirken, tüm öğrenciler adına duygularını paylaşan Buldan da, geçirdikleri bu eğitim döneminde hem tarihlerini hem de kendilerini daha iyi öğrenme ve tanıma fırsatı bulduklarını dile getirdi. Bu aşamadan itibaren öğrenciler olarak edindikleri tüm bilgileri yakınlarına, arkadaşlarına ve tüm halka aktarma konusunda çalışma yürüteceklerini aktaran Buldan, "Bizler açısından bundan sonra vereceğimiz mücadele çok daha azimli geçecek. Çünkü biz burada kendimizi yeniden öğrenme fırsatı yakaladık" diye konuştu. Buldan'ın konuşmasının bir bölümünü akademi eğitimi kapsamında öğrendikleri Kürtçe ile hatasız bir şekilde yapması dikkatlerden kaçmadı.
'Bilginin tekelleşmesine karşı alternatif'
Akademi kavramının Mezopotamya halklarının yaşadığı coğrafyada ortaya çıkmış bir kavran olduğunu belirten Ragıp Zarakolu da, Rönesanssın kaynağını bu coğrafyadan aldığını ifade etti. Zarakolu sözlerini şu şekilde sürdürdü. "Bu da aslında ışığın her zaman için doğudan yükseldiğinin göstergesi. Siz bugün burada bilim ve felsefeyle donanıyorsunuz. Bu nedenle özgürlük hareketini hiçbir güç durduramayacaktır" dedi. İstanbul İl Eşbaşkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar da, akademilerin siyasette daha etkin olmak için parti olarak önem verdikleri çalışmalardan biri olduğunu kaydederek, "Bilginin ve siyasetin tekel olarak kullanılmaya çalışıldığı bir dönemde biz de bu çalışmamızla farklı bir anlayışla buna dâhil olduğumuzu gösteriyoruz. Artık, sesimiz değil, sözümüzü yükseltmenin zamanıdır" diye konuştu. Mevcut kapitalist toplumu kabul etmemeleri nedeniyle buna alternatif olarak başka bir toplum inşa etmek için çaba verdiklerini söyleyen İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ise, "Bu nedenle de akademilerimizle amaçladığımız demokratik toplumun alt yapısı inşa ediyoruz dedi. Yapılan konuşmaların ardından toplu bir şekilde fotoğraf çeken çeken akademi öğrencileri, hep birlikte yaşamını yitiren Kürt müziğinin duayeni Aram Tigran'ın "Zimanê Kurdî" şarkısını seslendirdi. Oldukça coşkulu bir şekilde devam eden diploma töreni, verilen kokteyl ile son buldu.”
Şeklinde haberin yer aldığı, haberle birlikte yayınlanan fotoğraflarda şüphelinin söz konusu törene iştirak ettiği,
ŞÜPHELİYE AİT EV İŞYERİ ARAÇ VE SAİR YERLERDE YAPILAN ARAMALARDA ELDE OLUNAN MATERYALLERİN İNCELENMESİ NETİCESİNDE
(1) adet üzerinde tenaues ibaresi bulunan kahve renkli küçük ajandanın yapılan incelemesinde;
“Bahse konu kahve renkli küçük ajanda da 1-100’e kadar numaralandırılmış sayfalarda (4). sayfada “yıllar sonra” ibaresiyle başlayıp, (5). sayfada hrant cinayetinde, misyoner cinayetinde, Kürt aydınları cinayetinde MGK sorumlu değil mi?,(6).sayfada Türkiye’de göç ve cinayetler (11). sayfada Hrant Dink duruşması, idil AYDINOĞLU ifade verdi, ailesi ısrarla ifade versin dedi, red beyan delil göstermiyor,gizlilik kararı … örgütsel şey yok, AYŞE BERKTAY yazdığı ve DURSUN YILDIZ Hoca tutuklandı” şeklinde ibarelerin bulunduğu,
Bu ibarelerde ismi geçen İdil AYDINOĞLU, Ayşe BERKTAY ve Dursun YILDIZ’ın PKK/KCK terör örgütü içerisinde faaliyette bulunmaktan dolayı haklarında Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından soruşturma yapılan şüpheliler olduğu, Şüpheli Ragıp’ın KCK operasyonları sonrası tutuklanan şahısların takibini yaptığı ve dayanışma içerisinde olduğu, bu şüphelilere ilişkin olarak not tuttuğu,
(1) adet 31 ekim mimar Sinan, Ümraniye akademi, BDP ilçe başkanı Ataşehir, BDP kadın meclisi, Recep Karagül, Derya Aslan ibareli el yazımı dokümanın olduğu, bu dokümanda ismi geçen Recep KARAGÜL ve Derya ARSLAN’ın yine PKK/KCK terör örgütüne yönelik olarak yapılan soruşturmada gözaltına alındıkları, şüphelinin Siyaset Akademisi ile irtibatının olduğu,
(4) adet ön ve arka yüzü 1’den 8’e kadar numaralandırılan 17 Ekim 1980: gözetim altında on yedinci ve son gün ile başlayıp orijinaldeki 603. sayfadan sonraki bölümler çevrilmemiş ibaresi bulanan bilgisayar çıktısı dokümanın yapılan incelemesinde;
(2) ile numaralandırılan dokümanın yapılan incelemesinde;
“Başım döndüğünden dediklerini dikkatlice izlemiyordum, çok rahatsızdım… ibaresi ile başlayıp Mehdi ZANA abinin kardeşiydi,d aha önceden kantinden almış oldukları bir takım gıda…” ibaresiyle sona erdiği
(4) ile numaralandırılan dokümanın yapılan incelemesinde;
“Hepimizi tek tek aradıktan sonra. Cezaevinde tanıdığımız ve yanına gitmek istediğimiz birilerinin olup olmadığını sordular… ibaresiyle başlayıp, Koğuşumuzun orta duvarında bizi…. 8. Koğuşta bulunan arkadaşlar kürt solundan, reformist bir bağlıydılar.” İbaresiyle sona eren doküman olduğu,
Bu dosya kapsamında ki şüphelilerden Delil Botan Kahraman’ın ifadesinde;
“Akademi olarak kullanılan dairede sınıflar normaldi. Panolarda bir kısım şahısların fotoğrafları vardı. Ben bu şahısları şahsen tanımamakla birlikte görüntülerinden terör örgütü mensupları olduğunu tahmin ettim. Çünkü bu şahısların üzerlerinde terör örgütü mensuplarının kullandığı kıyafetlerine benzer giysiler vardı, İlk dersimiz Deniz ZARAKOLU'NUN girdiği Uygarlık Tarihi ve Doğal toplum dersiydi. Deniz Hoca uygarlık tarihini ve toplumsal gelişmeleri anlatıyor, zaman zaman da "Savunmalarda da bu şekilde izah ediliyor " tarzında sözler sarf ediyordu. Ben savunmalar tabirinden ne kastettiğini daha sonra felsefe dersinde öğrendim ve Uygarlık Tarihi dersinin Abdullah ÖCALAN'ın savunmalarına bina edildiğini anladım. Deniz hoca Uygarlık Tarihini Abdullah ÖCALAN'ın savunmalarına dayanarak anlatıyordu. Ayrıca bu dersin bir bölümünde Deniz Hoca Türkiye'nin güneydoğusu, İran'ın güneybatısı, Irak'ın Kuzeyi ve Suriye'nin güney batısından oluşan coğrafyayı Kürdistan olarak nitelendiriyordu. ikinci dersimiz Felsefe dersiydi felsefe dersini Tuncer ÖZDOĞAN isimli şahıs anlatıyordu. Tuncer hoca dersin sonlarına doğru ve özellikle son derste Felsefe ve Felsefe Tarihi ile ilgili anlattığı hususların Abdullah ÖCALAN'ın savunmalarında ileri sürdüğü temel mantığa dayandığını beyan etti hatta örneğin Karl Marx'ın bazı düşüncelerini Abdullah ÖCALAN tarafından yorumlanış şeklini ve isabetini dile getirdi. Ben savunmalar tabirinden Abdullah ÖCALAN'ın savunmalarının kast edildiğini ve felsefe tarihinin Abdullah ÖCALAN'ın savunmalarına ve dolayısıyla PKK'nın ideolojisine dayandığını o derste öğrendim. Kadınla ilgili dersi şu an ismini hatırlayamadığım bir bayan verdi. Bu bayan şu an ismini hatırlayamadığım örgüt içerisindeki kadın kuruluşundan bahsetti. Örgütün kadının özgürleşmesi, eylemlere katılması ve savuşması gibi özgürleştirici özellikleri kadınlara kazandırdığını bir bakıma onlara şahsiyet kazandırdığını söyledi. Kadınla ilgili son dersin bitimine yakın akademi yöneticilerinden yukarıda ismini verdiğim Sinan isimli, tahminen soy isminin ARSLAN olduğunu hatırladığım şahıs derse girerek dersi anlatan kadın hocanın yanında bize o hafta Abdullah ÖCALAN'ın avukatlarının Öcalan'la görüşmesinden sonra oluşturulan notları elindeki belgelerden okudu. Ancak bunu ne için okuduğunu söylemedi. Kürt dili dersinde kürtçe dilinin önemi ve kuralları anlatıldı.
Ben bir ara rahatsızlandığımdan dolayı bir haftaya yakın derslere devam edemedim. Rahatsızlığım geçtikden sonra gittiğimde Demokratik Konfederalizm isimli bir ders işlenmeye başlandı. Dersi Mustafa isimli, soy ismini hatırlamadığım bir şahıs veriyordu. Mustafa hoca Demokratik Konfederalizm'i öncelikle bir yönetim tarzı olarak anlattıktan sonra yukarıda belirttiğim kürdistan bölgesi üzerinde Demokratik Konfederalizmi anlatmaya devam etti. Mustafa hocanın anlatmasına göre Konfederalizmde her köy her belde ve her yerleşim birimi kendi içinde bir yönetim birimi ve temsil yeri olacak bunlar merkezden bir iradeye tabi olacaklar, ders arasında Mustafa hoca kürtlerin şu andaki taleplerinin öncelikle demokratik özerklik olduğunu bunun elde edilmesinden sonra İran, Irak, Suriye ve Türkiye'deki kürt nüfusu da içine alacak şekilde meydana getirilen coğrafyada oluşturulacak Kürdistan isimli devletin Demokradik Konfederalizm yöntemiyle yönetileceğini beyan etti. Demokratik Konfederalizm ayrı bir devletin yani kürdistan devletini ön görmektedir. Mustafa hocanın anlattığına göre örgütün nihayi hedefi de bu devleti tesis etmektir. Bu ders tamamen Demokratik Konfederalizm sistemiyle idare edilmesi düşünülen kürdistan hayali üzerine bina edilmişti. Bu dersin sonunda yukarıda bahsettiğim Sinan ARSLAN isimli şahıs elinde bir kısım notlarla sınıfa geldi ve bu notların gündeme ilişkin süreci anlattığını bu notların Cuma kod adlı terör örgütü liderlerinden Murat KARAYILAN'dan geldiğini beyan ederek notları okudu. Notlarda örgütün şu anda devletle bir ateşkes sürecinde olunduğu, demokratikleşme kapsamında seçime kadar bazı adımların atılması gerektiği, eğer bu adımlar atılmazsa seçim sonrası topyekün devletle savaşa başlanacağını beyan ediyordu. Gelen notta genel hatlarıyla anlatılanlar bunlardı.
Daha sonra Türkiye Siyasi Tarihi isimli bir ders anlatılmaya başlandı. Dersi anlatanın ismini hatırlamıyorum ancak kendisi kısa boylu beyaz saçlı birisiydi. Türkiye Siyasi Tarihi olarak adlandırılan derste Cumhuriyet Tarihindeki kürt ayaklanmaları, PKK'nın kuruluşu, gelişim süreci, kürt halkını ve haklarını koruma yolundaki mücadelesi, cezaevlerinden PKK Terör Örgütü üyelerinin çektiği sıkıntılar, anlatılıyordu. Ayrıca PKK'nın öncü kadrolarının 1980 öncesi Diyarbakır cezaevinde işkenceye maruz kalan şahıslardan oluştuğunu, PKK'nın kuruluşu ve gelişiminde ciddi fedakarlıklar yapıldığı, Abdullah ÖCALAN'ın bu hareketin doğmasındaki rolü önderliği anlatılarak yüceltiliyordu. Benim şu anda hatılayabildiğim kadarıyla gördüğüm dersler bunlardan ibarettir.
Ders aralarında ve sair boş zamanlarda şahit olduğum bazı konuşmalar oluyordu. Bu konuşmalarda genellikle 12 Haziran seçimlerine kadar devlet tarafından kürtlerin haklarının iadesi yönünde kararlar alınmazsa topyekün halkın ve terör örgütünün de içinde olduğu bir isyan hareketi başlayacağı söyleniyordu.
Dostları ilə paylaş: |