190Mevâiz-i Dîniyye, Ġttihat ve Teakki Cemiyeti ġeyzadebaĢı Kulübü Yayını, Ġstanbul: Matbaa-i Âmire, 1328, s. 36-53.
191 Ġstanbul Cevâmî ve Medârisinde okutulan dersler tahsîl ve tâtil günleri dersleri nâmı ile ikiye ayrılırdı. Cuma ve Salı günleri tatil günü sayılır ve bu günlerde dürûs-ı mürettebe okutulmazdı. Fakat Avni Efendi gibi bütün ömrünü ta‟lim ve tedrise hasretmiĢ olan bazı müderrisîn-i kirâm tatil günlerinde de dürûs-ı mürettebe hâricinde(âdâb, va‟z, aruz, alâka v.s. gibi) bazı fenleri tedrîs ederlerdi ki bu gibi fünûna da (Cüz‟iyat) dersleri denilirdi.
192Avni Efendi, bu tarihî âlimi çok sevdiğindendir ki, büyük oğlunun adını (Sadettin) tesmiye etmiĢ ve öteden beri eslâf ulemânın baba mânâsına gelen -eb- veya -oğul- mânâsına gelen kelimelerle künyelenmek mu‟tadları olduğundan talebeye vermiĢ olduğu icâze-nâmelerde –Ebüssaad- diye künyelenmiĢtir. Bir hâtıra olmak üzere istitrâten yazayım ki, Avni Efendi‟nin muâsırlarından olup muhahtaplarına -Kafadar- diye hitab etmek îtiyâdında bulunan Fatih Cami-i ġerifi Müceyyez Dersiâmlarından Tokatlı merhum ġakir Efendi bir gün abd-i âcize kafadar hocan Ebussaad diye künyelendiğinden nâĢî ben de ebû Abdurrahman diye künyelendim demiĢti.
193 Bu Huzur Derslerinin Osmanlı Devri Saltanatında hangi tarihte baĢlamıĢ ve kimler tarafından ders takrir edilmiĢ olduğu ve takib etmiĢ olduğu tarihî seyri hakkında Üniversite Ġlm-i Hukuk Ord. Prof. Ebululâ Bey tarafından mühim bir eser-i târîhî hazırlanmakta olduğu memnûniyetle öğrenilmiĢtir.
194Göldağı Arapgir Kültür Derneği Yayını; Ġstanbul 1955.
195 Ġbrâhim Hâs‟ın rivâyâtı zaîfe olan (Tezkiretü‟l-hâs) nâmı ile ma‟rûf menâkıbnâmesinde KarabaĢ-ı Velî‟nin Çankırı‟lı olduğunu yazması doğru değildir. Bu zühûl biraz aĢağıda îzâh edileceği vech ile MüĢârunileyhin bir müddet Çankırı‟da ikāmet ve irĢâd-ı ibâd ile meĢgûl olmasından ileri gelmiĢtir. Biz; velî-yi müĢârunileyhin hâl tercemesini Fâtih Kütüphânesi‟nin Ġbrahim Efendi kısmının 432 numarasında üç ciltten ibâret olan Arapça yazılmıĢ (Beyân-ı vesâili‟l-hakāyık fî beyân-ı selâsili‟t-terâik) adlı eserin üçüncü cildinin 57. sahîfesindeki (ElKarabaĢîye) ünvanlı yazıdan aynen terceme ediyoruz. (KarabaĢı Velî‟nin Arapgir‟li olduğunu yazan (Osmanlı Müellifleri) ile (Sicilli Osmanî) vesîkalarını bu eserden almıĢ olmaları muhakkakdır.
196Sicilli Osmanî‟nin; Hacı ġâbân-ı Velî hazretlerinden müstahlef olduğunu yazması yanlıĢtır. Çünkü Hacı ġâbân-ı Velî hazretlerinin vefâtı 976‟dadır ki o târîhte KarabaĢ-ı Velî henüz âlem-i Ģuhûda ayak basmıĢ değildi. 250 Me‟hazımızda bu pâdiĢâhın Sultân Ġbrahim gösterilmesi eser-i zühûldür. O târîhlerde Sultan Ġbrâhim vefât etmiĢ, oğlu Dördüncü Mehmed tahta geçmiĢ bulunuyorlardı.
197 Beyazîzâde Ahmet Efendi kazaskerlerdendir. 1098‟de vefât etmiĢtir.
198FETĠH Siyasette Fikirde Sanatta Hak Ölçülere Bağlı Haftalık Siyasi Edebi Aylık Gazete; Yıl 2, Sayı: 50, 26 Aralık 1958
210 Hazmî Efendi burada, Vassâf‟ın bir mektubunda kendisine, mürĢidleri Mustafa Sâfî Efendi‟nin yâdigârı olarak kaldığını söylemesine telmîhte bulunmuĢtur. (Ġsmail Kasap, age, s. 306)
213 ġiiri aldığımız kaynakta bu kelime “hayra”olarak geçmektedir. Ancak Prof. Dr. Mustafa Tahralı
hocamız doğrusunun “hıyre” olması gerektiğini belirtmiĢtir. Kendisine teĢekkürlerimizi arz ederiz. [Hıyre: (f.s) kamaĢık, donuk, fersiz (göz); Ferit Devellioğlu, age, s. 435]
214 ġiiri aldığımız kaynakta bu beyit “Giremez cümle ki valsa ebed-i bîgâne” Ģeklinde geçmektedir. Ancak Prof. Dr. Mustafa Tahralı hocamız vezin ve anlamca yukarıda kaydedilen Ģeklin uygun olduğunu belirtmiĢtir.
264 ġiirin elimizdeki bu kaydına göre beyitlerin vezinleri farklı farklıdır.
265 Sivas‟tan Bekir Çöl Bey‟in, Kā diriyye meĢâyıhından Ali Rıza Efendi‟ye ait cönkte tesbit ettiği Ģiirlerinden.
266 ġiirin elimizdeki bu kayıtlarına göre beyitlerin vezinleri farklı farklıdır.
267 Farklılık bulunan iki kayıt: Necdet Ardıç, Gönülden Esintiler: Dîvân 3; Zeki Konbul Bey‟e intikāl etmiĢ Ģiirlerinden.
268 H. Vassâf, Sefîne-i Evliyâ, IV, 364.
269 Ġbn Sina, Ġbn Sînâ‟nın Namaz Hakkındaki GörüĢleri, (çev. M. Hazmi Tura), Bürhâneddin Matbaası, Ġstanbul 1942, arka kapak içi.
270 “Salâhaddin-i UĢĢâkî‟nin Vahdet-i Vücûdla Alakalı Ġki Risalesinin Arapkirli Hazmî Tarafından Yapılan Tercümesi”, Tasavvuf, S: 23, Ocak-Haziran 2009, s. 601-639. Bu tercümenin müellif hatlı nüshası ve Tasavvuf dergisinde yayımlanan günümüz harflerine aktarılmıĢ halinin tamamı için Bkz. Ekler
271Hazmi Tura, “Önsöz”, Ġbn Sînâ, Ölüm Korkusundan KurtuluĢ Risalesi,(çev. Hazmi Tura), Ġstanbul 1959. Tercümenin tamamına, Hazmî Efendi‟nin emeği olması dolayısıyla Ekler bölümünde yer verilmiĢtir.
272 Hazmi Tura, “Önsöz”, Ġbn Sînâ, Ölüm Korkusundan KurtuluĢ Risalesi,(çev. Hazmi Tura), Ġstanbul 1959. 336Bu tercüme ve Namaz Risalesitercümesi, Ġbn Sina‟nın 900.ölüm yılı münasebetiyle hazırlanmıĢ olmasına karĢılık,1937 yılında Türk Tarih Kurumu‟nca yayımlanan Ġbn Sina kitabında, “bu kitaptaki yazıların bir nevi inhisar altında bulunması ve tercümenin namaz damgası taĢıması sebebiyle”, yayımlanmamıĢtır. (Hazmi Tura,
“Önsöz”, Ġbn Sina, Ölüm Korkusunda KurtuluĢ ve Namaz Risalesi, Ġstanbul 1959.)
273 Yusuf Ziya Kavakçı, Hazmî Efendi‟nin tercüme kitaplarını çok felesefî bulup tenkit eden bazı kimselere, Mesnevî derslerini takîb edenlerden yabancı bir üniversite hocasının: “haberiniz var mı o kitaplar sebebiyle kaç kiĢi Müslüman oldu veya akîdesini tashih etti” Ģeklinde cevap verdiğini aktarmıĢtır.( Prof.Dr. Yusuf Ziya Kavakçı‟nın Mayıs 2008‟de internet üzerinden ulaĢtırdığı bilgiler.) 338 Tercümenin tamamına Ekler bölümünde yer verilmiĢtir.
274 Tercümenin tamamına Ekler bölümünde yer verilmiĢtir.
275 Tercümenin tamamına Ekler bölümünde yer verilmiĢtir. 341 M. Hazmi Tura, “Önsöz”, age.
276 Gülbün Mesara, , A. Süheyl Ünver Bibliyografyası, s. 80. Millî Kütüphane‟de bir nüshası bulunan bu dergiye, araĢtırmamız sürecinde bu kütüphanedeki 1927-1947 tarihli eserlerin sayımda olması ve okuyucuya verilmemesi sebebiyle ulaĢamadık.
277 Gülbün Mesara, , A. Süheyl Ünver Bibliyografyası , s. 275. Tercümenin tamamı için Bkz. Ekler
278 Gülbün Mesara, , A. Süheyl Ünver Bibliyografyası , s. 155. Millî Kütüphane‟de bir nüshası bulunan bu esere, araĢtırmamız sürecinde bu kütüphanedeki 1927-1947 tarihli eserlerin sayımda olması ve okuyucuya verilmemesi sebebiyle ulaĢamadık.
279 Tercümenin tamamına Ekler bölümünde yer verilmiĢtir. Aynı risalenin tenkitli metni için Bkz. Ġhsan Fazlıoğlu, “Ali KuĢçu‟nun Bir hendese problemi ve Sinan PaĢa‟ya nisbet edilen cevabı-tenkitli metin ve çalıĢma”, Dîvân, S: 1, Ġstanbul 1996, s. 85-106.
280 Mehmed Hazmi (Arapgirli), “Selahaddin-i UĢĢâkî”, Cerîde-i Sofiye, S: 153, Yıl: 5, 3 Safer 1337, s. 500-501.
Bu makalenin tamamı çalıĢmamızda “Makaleleri” baĢlığı içerisinde yer almıĢtır.
281 Bu bibliyografyaya ulaĢamadık. Bahsedildiği kaynaklar: “Eski kütüphane müdürlerinden B.Hazmi Tura ve Doçent B. Ahmet AteĢ Farabî‟nin Ġstanbul Kütüphanelerinde bulunan eserlerinin tam birer bibliyografyasını hazırlamıĢlardır.”(Bedi N. ġehsuvaroğlu, Fârâbî (870-950), Ġstanbul: Ġsmail Akgün Matbaası, 1950, s. 14); “Feylosofun 1000. ölüm yıldönümü dolayısıyla, Ahmet AteĢ ve Hazmi Tura ayrı ayrı birer bibliyografya hazırladılar. Bunlardan…ikincisi Ankara Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi tarafından neĢr edildi.”(Hilmi Ziya Ülken, Ġslam DüĢüncesi II Ġslam Felsefesi Tarihi, Ġstanbul: Osman Yalçın Matbaası, 1957, s. 123); “Filozofun 1000. ölüm yıldönümü dolayısıyla Türk Tarih Kurumu‟nun neĢrettiği eserde B. Hazmi Tura bir bibliyografya yaptığı gibi…”(Fârâbî Tetkikleri I, Ġstanbul: Bürhaneddin Erenler Matbaası, 1950, s. 6).