TahiR’Ül mevlevi’NİN İslam tariHÇİLİĞİ Özet



Yüklə 1,21 Mb.
səhifə4/9
tarix07.05.2018
ölçüsü1,21 Mb.
#50131
1   2   3   4   5   6   7   8   9

Tahir’ül Mevlevi’nin bu çalışmasında, Arap kavimlerinin dört bölüm halinde incelendiği ifade edilmiş ve her kavim geniş bir şekilde anlatılmıştır. Bu çalışmasının başlangıcını Matbuat Alemindeki Hayatım adlı yapıtında şe şekilde aktarır:205

Birinci makalem ‘İslamın İlk Alemi ve Alemdarı’ başlıklı idi ki, ashab-ı kiramdan Büreyde b.el-Husayb el-Eslemi’nin Hicret esnasında Müslüman oluşunu ve sarığını mızrağın ucuna bağlayıp Peygamberin yanında alemdarlık edişini tasvir eyliyordu. Yazılarım Beyannü’l-hak okuyucuları tarafından sevilmeye ve okunmaya başladı. Bildiğim ve bilmediğim bir çok kimsenin layık olmadığım halde bana hürmet ve muhabbetini kazandırdı ”.

Derginin bir sonraki sayısında da yazı dizisi devam etmiştir. Bir bölümde de Hz. Muhammed’in dedesi Abdülmuttalib’in Zemzem kuyusunda başından geçen olaydan, Allah’a oğullarından biri olan Hz. Abdullah’ı kurban etmesine ve Hz. Muhammed’in doğumuna dek geçen süre aktarılmıştır. Metinden bir bölüm şöyledir:

Resulullah Efendimiz, peder-i mükerremi Abdullah’ın irtihalinden iki ay sonra doğmuş, valide-i mâcidinden beş deve, bir sürü koyun Ümmü Eymen namında bir cariye ile tevellüd buyurduğu hane-i saadeti tevarüs etmiştir”.206

Tahir’ül Mevlevi’nin, Mektepli’de “Tarihten Bir Yaprak” bölüm başlığı altında “Tarih-i İslam Sahaifinden” başlıklı metni, İslam tarihi hakkında okuyucuları aydınlatmak amacı ile yazılmış ve bu yazı dizisi, üç hafta devam etmiştir:207


Birinci Bölüm:

Bu bölüm, “Müverrihler Arap kavmini Arab-ı Baide, Arab-ı Aribe, Arab-ı Müsta’rebe, Arab-ı Müsta’ceme namlarıyla dört tabakaya ayırmışlardır208 bilgisi ile başlamıştır. Yazar, bu satırlardan sonra, bahsettiği bu dört kavmi kısaca açıklamış, Arap kabilelerinden Kureyş kabilesi hakkında ise ayrıntılı bilgi vermiştir. Hz. Muhammed’in Kureyş kabilesine mensup bulunduğundan söz etmiştir.

Kabilelerin kısaca tanıtımı şu şekilde yer almıştır:


  • Birinci Tabaka: Arab-ı Baide- Ad, Semud, Amalika, Eyke gibi bazı kavimden ibaret olup ahval-ı tarihiyeleri layıkıyla malum değildir.

  • İkinci Tabaka: Arab-ı Aribe-(Kahtan bin Amr)’ın Yemen taraflarına yayılan evlad ve ahfadıdır ki bunlardan (Abd-i Şems) isminde biri, bir hükümet tesisine muvaffak olmuş ve meşhur (Seba-Mearib) beldesini bina etmiştir.

  • Üçüncü Tabaka: Arab-ı Müsta’rebe- Kahtan bin Amr’ın evladı ve ahfadı Yemen taraflarına yayıldığı gibi oğullarından biri olan (Cürhüm bin Kahtan) neslinden bir cemaatle Mekke taraflarına gelmiş ve emr-i İlahi ile Hazret-i İbrahim’in getirip bıraktığı Hacer ile İsmail’i zemzem kuyusu başında bulmuştu. Aslen İbrani olan İsmail bunların arasında büyüdü. Arapçayı onlardan öğrendi. Cürhüm’ü reis (Muazz bin Amr)’ın kızıyla izdivaç ederek çoluk çocuk sahibi oldu. Bu suretle vücuda gelen kabail ve aşairi de Arab-ı Müsta’rebe namı verildi.

  • Dördüncü Tabaka: Arab-ı Müsta’ceme- Müslümanlığın zuhurundan sonra neşr İslam için muharebeler ederek beldeler fetheyleyen mücahidin-i Arap’ın akvam-ı sair kızlarıyla izdivacından hasıl olan çocuklarla, Arapların tabiatına girerek Arapça konuşmaya başlayan ve kendi lisanlarını tamamıyla unutan kavimlerdir. Bugün Araplık iddiasında bulunanların pek çoğu bu tabakadan yukarıya çıkamaz ”.209


İkinci Bölüm:

Tahir’ül Mevlevi, yazı dizisinin bu bölümünde, Kureyş kabilesinin anlatımına devam etmiştir. Kureyş kabilesinin, İslamiyet’ten önce Mekke yönetimini elinde tutan güçlü bir kabile olmasından söz edilmiş ve kabilenin soy kütüğü açıklanmıştır. Yazıda, adları Fihr ve Nadr olan ve lakabı Kureyş olan kişiden itibaren, Hz. Muhammed’e dek uzanan soy kütüğü izlenmiş ve şu adlar yer almıştır: Kureyş (Fihr veya Nadr), Galib, Lüey, Kaab, Mürre, Kilab, Kusay, Zeyd, Abd-i Menaf, Haşim, Abdülmuttalib, Abdullah, Hz. Muhammed. Yazının ikinci bölümünde, Abdülmuttalib’e dek gelinmiştir. Bir sonraki yazı dizisinde de, Abdülmuttalib, Abdullah ve Hz. Muhammed’in İslam tarihi içindeki yeri aktarılmıştır. Çalışmada adı geçen diğer kişilerin yaşamlarına da kısaca değinilmiştir.


Üçüncü Bölüm:

Tahir’ül Mevlevi, yazı dizisinin bu bölümüne, Abdülmuttalib’in ders alınması gereken kısa öyküsü ile başlamış ve Hz. Muhammed’in doğumu ile son vermiştir.



Tahir’ül Mevlevi, bu yazı dizisinde, olasılıkla öğrencilerin medrese eğitiminde bu konuları derinlemesine gördüklerini düşünerek, tarihin bu sayfalarına değinmekten kaçınmış ve Hz. Muhammed’in çocukluk yıllarından, peygamberliğinden ve İslamiyet’in gelişim sürecinden söz etmemiştir. Yazı dizisi, “Resulullah Efendimiz, peder-i mükerremi Abdullah’ın irtihalinden iki ay sonra doğmuş. Valide-i macidinden beş deve, bir sürü koyun, Ümmü Eymen namında bir cariye ile tevellüd buyurduğu hane-i saadeti tevarüs etmiştir” cümleleri ile sona ermektedir.210
2- Medaris-i İslamiyye Talebesine Tarih Hülasaları: Tahir’ül Mevlevi, bu kitabını, çeşitli dergilerde yayınladığı İslam Tarihi ile ilgili bazı yazılardan oluşturmuştur.211 İstanbul’da, 1331/1913 yılında, Matbaa-i Amidi’de, 19x13,5 boyutlarında ve 47 sayfalık kitap olarak basılmıştır.212


  1. Cengiz ve Hülagû Mezalimi: Tahir’ül Mevlevi, bu yapıtında Moğol hükümdarları Cengiz Han (1162-1227) ve onun torunu Hülagû  Han’ı (1217-1265) eleştirmektedir.213 Onun bu çalışması, o yıllarda Türkçülük akımının etkisiyle yaygın duruma gelen Timur, Cengiz, Hülagü gibi kişiler konusunda soy gütme göreneğini eleştirmek için kaleme alınmıştır. Doğulu kaynaklarda Moğol istilasından söz eden parçaları derleyerek, bu kavmin müslümanlara yaptığı eziyetleri anlatan Tahir'ül-Mevlevi, yapıtında bu gibi kişilerin Türklere mefahir-i milliye (milli övünç) olamayacağı, gençlere ancak müslüman Türk büyüklerinin anlatılmasının yararlı olabileceği düşüncesini ileri sürmüştür.

Tahir’ül Mevlevi, bu yapıtında, Cengiz Han (1162-1227) ile Roma İmparatoru Neron’u (37-68) karşılaştırmış, her ikisinin de kendi ırklarına zalimlik ettiğini vurgulamıştır:

“…Romalılar arasında Neron gibi bir zalimin zuhûru, Romalılara şeref vermediği gibi Cengiz denilen azlamın da Moğolistan’dan huruç ile İslâm ve bilhassa Türk âlemlerini herc ü merc etmesi Türkler için medar-ı iftihar olamaz.

Ben dinen Müslüman olduğum gibi ırken de Türküm. Fakat dindaş ve ırkdaşlarımdan bir çoğunu kesmiş, hattâ ecdâdımı terk-i diyara mecbur etmiş olan Cengiz’in kendisiyle de, oğulları ve torunları ile de iftihar eylemek şöyle dursun, Avrupalılar, Türklerle Moğolları birleştiriyor, bu münasebetle beni de Cengiz’e mensup biliyorlar diye ar ederim.

Bugün Neron namını işiten bir Hıristiyan, İsevilere yaptığı işkenceleri hatırladığı cihetle o Kayser-sitem-gere dişlerini gıcırdatır. Cengiz adını duyan bir Müslüman da dindaşlarına karşı icra eylediği vahşetler dolayısıyla o beşeriyet düşmanı için kalbinde elîm bir acı duyar ve ona husûmet beslemesini Müslüman şehitlerinin cezâ-yı intikâmı sayar. Buna binaendir ki Cengiz ile Neron vahşetinin esamisi altı yedi asırdan beri âlem-i İslâm’da kemal-i nefret ü istikrah ile yâd edilegelmiş ve bizim memleketteki bazı ifrat-perverândan başka bilumum muâsirîn-i müslimînce de bu hal devam eylemekte bulunmuştur214

Tahir’ül Mevlevi’nin bu çalışması, Sebilürreşad dergisinin arka arkaya üç sayısında, Şeyh Sadi’nin Acıklı Bir Mersiyesi ve Onu Yazdıran Fecayi215 adıyla yayınlanmıştır. Kitap olarak basıldığında, adı Cengiz ve Hülagû Mezalimi216 olarak değiştirilmiştir. 1322 senesinde "Sebilürreşad Kütüphanesi Neşriyatı" serisinden (aded: 22) çıkan kitap, o dönemde beklenilen dirençle karşılaşmadıysa da, yaklaşık 8 yıl kadar sonra, eski bir öğrencisi tarafından 19 Haziran 1338 tarihli bir mektupla eleştirilmiş ve reddedilmiştir.217 Tahir'ül-Mevlevi, bu mektubu yanıtlamamış, yalnızca uyarıcı ders olarak okunmasını Mahfil okuyucularına önermekle yetinmişti.218

Tahir’ül Mevlevi, o yıllarda, bu yapıtı dolayısıyla, Türk düşmanı olduğu söylentileri ile karşılaşmıştı. Matbuat Alemindeki Hayatım adlı yapıtında, Darülfünun edebiyat öğretmenliğine kabul edilmesine ve yıllar sonra İmam ve Hatip okulundaki görevinden alınmasına bu kitabın neden olduğunu söylemektedir.219




  1. Hazreti Peygamber ve Zamanı:

Teali-i İslam Cemiyeti’nin hizmetleri kapsamında hazırlanan bu kitap, Darüşşafaka’da ders kitabı olarak kabul edildikten sonra basılmıştır.220 Tahir'ül Mevlevi, 15 Şubat 1919'da dönemin önde gelen din ve öğretim üyeleri tarafından kurulmuş olan bilimsel bir dernek olan Cemiyet-i Müderrisin derneğinin Kuva-yı Milliye karşıtı tavır almasından sonra, onun yerine kurulmuş olan Teali-i İslam Cemiyeti’ne katıldığı ilk günlerde, cemiyet her Cuma İbrahim Paşa Medresesi’nde İskilipli Mehmed Atıf Efendi'nin odasında toplanıyordu. Yenilenen cemiyetin öncelikli yapacağı işler arasında, eğitim ve öğretim sisteminin henüz okul açamadığı köylerde imamların okutabileceği türden basit kitapların yayını da yer alıyordu.221

Hazret-i Peygamber ve Zamanı adlı çalışma (Ek.4), böyle bir karardan sonra kaleme alınmıştır. O dönemde basılmayıp, sonradan ders kitabı olarak okutulması kabul edilince, 1923 Ekimi başlarında yayınlanmıştır.222 13xl9 cm. boyutlarındaki 46 sayfalık kitap, Şer'iyye ve Evkaf Vekaleti Tedrisat Müdir-i Umumiliği tarafından Darüşşafakati'l-aliye'de okutulması onaylanarak, Cemiyet-i Tedrisiye-i İslamiye tarafından basılmıştır. Tahir’ül Mevlevi, kitabının gelirinin tamamını bu okula bağışlamıştır.223


  1. İnsanlığın Büyük Önderi Resul-i Azam Hz. Muhammed’in Hal Tercümesi (Siyer-i Peygamberi):

Tahir'ül-Mevlevi, 1346 yılı Muharrem ayının ilk gecesi (Temmuz 1927), müslümanlara yeni yılın başında güzel bir hizmette bulunmak amacıyla, İslam bilginlerinden Seyyid Ahmed Zeyni Dahlan'ın (1816-1886) es-Siretü'n-nebeviye ve'l-Asarü'l-Muhammediye adlı yapıtını çevirme girişiminde bulunmuştu. Yazı taslakları Süleymaniye kütüphanesinde F.S.Türkmen 117 numarada kayıtlı olan bu çalışma, 15x17 cm. boyutlarında, 5 forma halinde ve 90 varaktır. Sarı kağıtların yalnız bir yüzüne, mor mürekkep kullanılarak rık'a ile yazılmıştır. Satır sayısı çeşitli, formalar aynı kağıttan yapılmış bir zarf içine konulmuş ve zarfın üzerine yazarın mührü basılmıştır. Çevirinin baş kısmına, bir önsözün ardından, yazarın Mucemül-Matbuatil-Arabiye vel-Muarrebe’deki (Mısır 1346 -1928) biyografisi eklenmiştir.224

Yazar, bir süre sonra, yapıtın çevirisini yarıda bırakarak, bu ve Hz. Muhammed'in yaşamını anlatan diğer kitaplarından da yararlanarak, yeni bir çalışmayı kaleme aldı ve İslam Yolu, nr. 19, 10 Şubat 1949 - 11 Rebiülahir 1366'dan itibaren yazı dizisi halinde yayına başladı. Ölümünden sonra, İnsanlığın Büyük Önderi Resul-i A'zam Hz. Muhammed (S.S.)in Hal Tercümesi (İstanbul 1946) ve Hz. Peygamber'in Hayatı adlarıyla Abdullah Işıklar tarafından bazı kısaltma ve sadeleştirmelerle iki kez yayınlanmıştır.225




  1. Siyer-i Enbiyâ: Tahir'ül-Mevlevi, Siyer-i Enbiya adlı yapıtını, vaiz, hatip ve imam yetiştirmek için açılan Medresetül-irşad adlı okulda, öğrencilere okuttuğu tarih-i enbiya dersleri için düzenlemiştir. Yazı taslakları, 6.sı kayıp olan 11 parça defter halinde, Süleymaniye kütüphanesinde F.S.Türkmen 128 numarada kayıtlıdır. Kendi listesinde adı bazen "Tarih-i Enbiya" olarak geçen bu çalışması, asıl nüshasından bazı değişikliklerle İslam Yolu, nr.47, 25 Ağustos 1949’dan (1 Zilka'de 1368) itibaren yayınlanmıştır.226




  1. Müslümanlıkta İbadet Tarihi: Tahir’ül Mevlevi, bu kitabında, ibadet konusunu ayrıntılı olarak işledikten sonra; namaz, oruç, zekat ve haccın tarihçeleri ile esaslarını konu alır.227 Yazar, kitabın önsözünde: "…Tefsir, hadis, siyer ve fikıh kitaplarından bazılarına müracaatla bulabildiğim tafsilatı bir araya getirdim, şu değersiz eser meydana çıktı" demektedir. 1947 yılında, İstanbul'da, 17,5x24,5 cm. boyutlarında xx+332 sayfalık kitap halinde basılan yapıt, aslında Tahir'ül Mevlevi'nin yıllar önce yaptığı çalışmaların ürünüdür. İlk bölümünü oluşturan Namaz Tarihçesi kısmı, daha 1922 yılında, Mahfil dergisinde -nr.29, Rebiülevvel 1341'den itibaren- İbadat-ı İslamiye Tarihçesi228 yazı başlığıyla yayınlanmıştı. Bunu izleyen yıllarda, oruç, zekat ve hac tarihçelerinin de tamamlanmasıyla düzenlenmesi tamamlanmış oldu.

Tahir’ül Mevlevi’nin bu çalışması, Süleymaniye kütüphanesinde bulunan özel mektuplardan birinden229 anlaşıldığına göre, 1941 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı Danışma Kurulu tarafından incelenmiş ve dönemin Diyanet İşleri Başkanı Kamil Miras'ın, yazarına 100 lira telif ücreti ödenmek suretiyle basılması önerisi, 17 Temmuz 1941 tarihli bir mektupla Tahir'ül Mevlevi'ye iletilmişti. Önerinin neden kabul edilmediği ya da neden anlaşma sağlanamadığı bilinmemektedir. Kitabın ikinci baskısı, 1963 tarihinde, Bilmen basımevi tarafından yapılmıştır.230


İslam’ın, Beş Şartı Açısından, Cahiliye Devri İle Karşılaştırılması231

Cahiliye Devri

İslam Devri

Kelime-i Şehadet

Allah’a İman

Allah’ı biliyor / inanıyor, ama O’na ortak koşuyorlardı (s.14-18).

Tadil: Allah’ın varlığı inancı korundu, ama O’nun ortağı, benzeri, eşi ve çocuğu olamayacağı ilkeleri (Tevhit inancı) getirildi (İhlas, 112/1-4)

Namaz

Kabe’yi tavaf esnasında ıslık çalıp alkış tutmak (s.22, 178)

Cuma Günü Ve Cuma Hutbesi

Cahiliye döneminde Cuma gün olarak saygı duyulan ve ileri gelenlerin halkı toplayıp konuşma (hutbe) yaptığı bir gündü (s.42).

İlga: Tavaf esnasında bir namaz ibadeti olarak ıslık çalıp, alkış tutmak (Enfal, 8/35) ilga edildi. Namazın nasıl kılınacağı tüm ayrıntılarıyla uygulamalı olarak Hz. Peygamber tarafından öğretildi.

İbka: Cuma gününe olan saygı ve o gün hutbe okuma uygulaması korundu.

Tadil: Cuma gününe olan saygı ve o güne özgü konuşma (hutbe) Cuma namazı ibadetiyle pekiştirildi/birleştirildi.

Zekat

Puthanelere ve yoksullara hayvan veya ekinlerin bir kısmı nafaka olarak verilirdi (s.120-121).

Tadil: Putlara infak ilga edidi (En’am 6/136-142), ama yoksullara yardıma ilişkin örf ve adetler korundu.

Oruç

Aşura günü oruç tutmak (s.102-103).

Susma Orucu (savm-ı kelam veya savm-ı sumt) (s.104)

İbka: Aşura inancı korundu.

İlga: Susma orucu mekruh göründü.

Tadil: Belli-belirsiz tüm oruçlar, Ramazan ayı boyunca oruç tutma şartının getirilmesiyle tadil edilmiş oldu.


Hac

İhramlı iken dam altında ve gölgede oturmamak; hayvan eti ve yağ yememek; nafakasını yanına almak; alışveriş/ticaret yapmamak; imtiyazlı hac yapmak; Mina’dan Mekke’ye üç günden evvel inmeyi günah saymak… (s.179-181)

Telbiye (s.181)

Atalarla iftihar etmek (s.184)

İlga: Hac’da anılan adetler kaldırıldı (Bakara, 2/198-199, 203, 289; Araf, 7/31).

Tadil: Telbiye’deki şirk nitelemesi kaldırıldı.

Tadil: yad-ı ecdad yerine zikr-i ilahi kullanıldı (Bakara, 2 / 200, s.184).

Kurban Putlara kurban vs. sunmak; Atire (putlar adına koyun kurban etmek) ve Fera (ilk doğan hayvanın put adına kesilmesi) s.182.

İlga: Putlar adına hayvan veya ekin sunulması türünden kurbanlar ilga edildi (Hac (22) / 34, 36; Nahl (16) / 56). Kurbanın yalnızca Allah rızası için kesileceği (Hac (22) / 37) ve etlerinin bir kısmının da komşu ve yoksulun hakkı olduğu ilkesi getirildi.

ORANLAR: İbka: 2 / 12; İlga: 4 /12 Tadil: 6 / 12


  1. Müslümanlığın Medeniyete Hizmetleri: Tahir'ül-Mevlevi, Dar’ül-hilafe medreseleri kurulduğu sırada, bu okullarda İslam tarihi ve İslam uygarlığı tarihi okutmakla görevlendirilmişti. Öğrenciye tutturacağı ders notları için yaptığı araştırmalar sonucunda oluşturduğu yapıtta, Cahiliye devri gelenek ve görenekleri ile asr-ı saadette temelleri atılan İslam uygarlığının karşılaştırması yapılarak, bu yeni uygarlığın ortaya çıkması ve Hulefa-yı Raşidin devrine dek geçirdiği gelişim evreleri anlatılmıştır.

Tahir’ül Mevlevi, bu yapıtını önce İ'tisam gazetesinde, daha sonra 1338 Zilkade’sinde (Haziran 1920) yayına başladığı ilk ayından itibaren Mahfil dergisinde basma girişiminde bulunduysa da, pek az bir kısmı çıkarılabilmiştir. Süleymaniye kütüphanesine gelen kitapları arasında kendi hattıyla bazı yazı taslakları çıktı. Ölümünden yıllar sonra aslı Bahar yayınevine teslim edilerek -ki bu nüsha kaybolmuştur- 1974'te Abdullah Sert tarafından Müslümanlığın Medeniyete Hizmetleri232 adı altında 19,5x13,5 cm. boyutlarında, 312 ve 382’şer sayfalık iki cilt halinde yayınlanmıştır.233


  1. İslam Askerine: Tahir’ül Mevlevi’nin bu yapıtı, I.Dünya Savaşı döneminde, askerin cesaretini arttıracak şekilde yazılmıştır. Büyük bir kısmı Sebilürreşad234 dergisinde yayınlanan bu yapıt, Süleymaniye kütüphanesine gelen kitaplar arasında, İslam Askerine İslam Tarihinden Bazı Vak'alar adı altında bulunmaktadır (F.S. Türkmen 164). Tahir’ül Reşad, bu yapıt hakkında şu bilgileri verir:

Sebilürreşad’daki yazılarım bir araya toplansa, Mecmuanın hacimli cildlerinden hemen birini teşkil eder. Bunlardan İslam Askerine ünvanlı dizi makalelerim çok rağbet görüyordu. Çünkü okumak, yazmak bilmeyen bir neferin bile anlayacağı bir lisanla yazılıyordu. Konusu da ‘gazavat-ı Nebeviye’ idi, ki bazı tabor imamlarının bunları aynen takrir etmekle askere va’z ve nasihatte bulunduklarını işitmiştim”.235

Tahir’ül Mevlevi’nin Sırat-ı Müstakim → Sebilür Reşad’da Yayınlanan Makaleleri (1910-1918)236

Makale adı

Yıl

Cilt

Sayı

Sayfa

Büyük Üstad Hacı Zihni Efendi Merhum 

1329/1913

XI

276

246-247

Cevabım 

1328/1912

I-VIII

18-200

343-344

Cevabülcevab: Lütfullah Ahmed Efendi'ye 

1329/1913

XI

275

228-231

Cevap: [Talib b. Ebu Talib'in Daire-i İslam'a Dahil Olup Olmadığı Hakkında] 

1330/1914

XII

295

156-157

Ceyşülusra Nasıl Techiz Edildi? 

1325/1910

III

75

366-368

Cinayet-i Tahrir

1326/1910

VI

134

56

Devr-i Peygamberi Tarihçesi

1327/1911

VII

160

51-53

Devr-i Peygamberi Tarihçesi (maba'd) 

1327/1911

VII

161

68-69

Devr-i Peygamberi Tarihçesi (maba'd) 

1327/1911

VII

163

102-104

Ecnebi Mütehassısları: Afganistan Emir-i Merhumu Abdurrahman Han'ın Bir Mütalaası 

1330/1914

XII

294

139-140

Eğer Tarih Tekerrürden İbaret İse..

1328/1912

II-IX

32-214

105-107

Emir Abdurrahman Han

1327/1911

VII

163

104

Emir Abdurrahman Han 

1327/1912

VII

178

351-353

Emir Abdurrahman Han 

1328/1912

I-VIII

9-191

160-161

Emir Abdurrahman Han 

1328/1912

I-VIII

2-184

23-24

Emir Abdurrahman Han (Beşinci Fasıl) 1287'den 1298 Sene-i Hicriyesine Kadar Semerkand'da İkametim 

1328/1912

I-VIII

15-197

281-282

Emir Abdurrahman Han (maba'd)

1327/1912

VII

180

381-383

Emir Abdurrahman Han (maba'd)

1327/1912

VII

182

416-417

Emir Abdurrahman Han (maba'd) 

1327/1912

VII

179

366

Emir Abdurrahman Han (maba'd) 

1327/1912

VII

181

398-401

Emir Abdurrahman Han (maba'd) 

1328/1912

I-VIII

21-203

402-403

Emir Abdurrahman Han (maba'd) 

1328/1912

I-VIII

21-202

382-383

Emir Abdurrahman Han (maba'd) 

1328/1912

I-VIII

8-190

139

Emir Abdurrahman Han (maba'd) 

1328/1912

I-VIII

7-189

118-119

Emir Abdurrahman Han (maba'd) 

1328/1912

I-VIII

5-187

78-79

Emir Abdurrahman Han (maba'd) 

1328/1912

I-VIII

19-201

360-361

Emir Abdurrahman Han (maba'd) 

1328/1912

I-VIII

14-196

265-266

Emir Abdurrahman Han (maba'd) 

1328/1912

I-VIII

11-193

196-197

Emir Abdurrahman Han (maba'd) 

1328/1912

I-VIII

13-195

239-240

Emir Abdurrahman Han (maba'd) 

1328/1912

I-VIII

16-198

303

Emir Abdurrahman Han (maba'd) 

1328/1912

I-VIII

25-207

482-483

Emir Abdurrahman Han (maba'd) 

1328/1912

I-VIII

26-208

498-499

Emir Abdurrahman Han (maba'd) 

1328/1912

II-IX

27-209

9-10

Emir Abdurrahman Han (maba'd) 

1328/1912

II-IX

28-210

27-28

Emir Abdurrahman Han (maba'd) 

1328/1912

II-IX

32-214

110-112

Emir Abdurrahman Han (maba'd) 

1328/1912

II-IX

31-213

84-86

Emir Abdurrahman Han (maba'd) 

1328/1912

II-IX

29-211

47-48

Emir Abdurrahman Han (maba'd) 

1328/1912

I-VIII

24-206

462-463

Emir Abdurrahman Han (maba'd) 

1328/1912

I-VIII

18-200

340

Emir Abdurrahman Han (maba'd) 

1329/1913

I-VIII

4-186

60-61

Emir Abdurrahman Han (maba'd) 

1327/1912

X

241

116

Emir Abdurrahman Han (maba'd): Dördüncü Fasıl: Emir Şir Ali Han ile Yeniden Bir Takım Muharebat an 1284 ila 1287 

1327/1911

VII

177

334-336

Emir Abdurrahman Han (maba'd): İkinci Fasıl: Belh'den Buhara'ya Firar an sene 1280 ila sene 1282 

1327/1912

VII

169

203-205

Emir Abdurrahman Han (maba'd): Üçüncü Fasıl: Emir Seyyid Ali Han ile Mücadelat an 1282 ila 1284 

1328/1912

VII

174

285-286

Emir Abdurrahman Han (mabad) 

1327/1911

I-VIII

12-194

223-224

Emir Abdurrahman Han [Birinci fasıl] (maba'd) 

1327/1911

VII

164

125-127

Emir Abdurrahman Han [Birinci fasıl] (maba'd) 

1327/1911

VII

165

138-139

Emir Abdurrahman Han [Birinci fasıl] (maba'd) 

1327/1911

VII

166

154-156

Emir Abdurrahman Han [Birinci fasıl] (maba'd) 

1327/1911

VII

167

170-172

Emir Abdurrahman Han [Birinci fasıl] (maba'd) 

1327/1911

VII

168

181-182

Emir Abdurrahman Han [İkinci Fasıl] (maba'd) 

1327/1911

VII

171

231-233

Emir Abdurrahman Han [İkinci Fasıl] (maba'd) 

1327/1911

VII

172

250-251

Emir Abdurrahman Han [İkinci Fasıl] (maba'd) 

1327/1912

VII

173

268-269

Emir Abdurrahman Han [Üçüncü Fasıl] (maba'd) 

1327/1912

VII

175

304-305

Emir Abdurrahman Han [Üçüncü Fasıl] (maba'd) 

1327/1912

VII

176

312-314

Emir Abdurrahman Han: Birinci Fasıl: an 1270 ila 1281 Hicri 

1327/1911

VII

163

104-105

Emir Abdurrahman Han: Dokuzuncu fasıl: Herat'ın Afganistan Hükümetine İlhakı 

1328/1913

II-IX

45-227

335-336

Emir Abdurrahman Han: Sekizinci Fasıl: Umur-ı Hükümetin Tanzimi 

1328/1912

II-IX

33-215

127-128

[Emir Abdurrahman Han] (Altıncı Fasıl): Bedahşan'a Vürudum Esnasındaki Vakayi Sene 1298 

1328/1912

I-VIII

23-205

437-439

'Ezan' Hakkında Malumat ve Halisane Bazı Temenniyat 

1329/1913

X

236

29-31

Galib Dede İçin Yapılacak İhtifal Hakkında 

1328/1912

I-VIII

19-201

366-368

Hadis-i Şerif 

1330/1915

XIII

327

113

Hayat-ı Hz. Muhammed (s.a.v.) Eseri Hakkında Bazı Mütalaat -III 

1329/1913

XI

273

197-199

Hayat-ı Hz. Muhammed (s.a.v.) Hakkında Tenkidat (maba'd) 

1329/1913

XI

279

295-296

Hayat-ı Hz. Muhammed (s.a.v.) Müellifi Lütfullah Ahmed'in Mahiyeti! 

1329/1914

XI

279

293-295

Hayat-ı Hz. Muhammed (s.a.v.) Ünvanlı Eser Hakkında -I 

1329/1913

XI

271

165-167

Hayat-ı Hz. Muhammed (s.a.v.) Ünvanlı Eser Hakkında -II

1329/1913

XI

272

183-186

Hayber Fethi -II 

1330/1914

XIII

320

58-59

İ'dad-ı Kuvvet 

1329/1913

XI

269

135-139

İhtifal-i Ebedi Hakkında Bazı Mütalaat 

1328/1912

I-VIII

17-199

320-322

İslam Askerine [-I]: İslam Tarihinden Bazı Bahisler 

1329/1914

XI

286

420-422

İslam Askerine [-II]: İslam Tarihinden Bazı Bahisler 

1329/1914

XII

287

9-10

İslam Askerine [-III]: İslam Tarihinden Bazı Bahisler: Bedir Muharebesi 

1330/1914

XII

288

24-27

İslam Askerine [-IV]: İslam Tarihinden Bazı Bahisler: Uhud Muharebesi 

1330/1914

XII

289

47-49

İslam Askerine [-IX]: Hamraü'l-esed Vakası 

1330/1914

XII

302

280-282

İslam Askerine [-V]: İslam Tarihinden Bazı Bahisler: Uhud Muharebesinin Maba'dı

1330/1914

XII

290

66-68

İslam Askerine [-VI]: İslam Tarihinden Bazı Bahisler: Bedir Muharebesi'ndeki Şehidler 

1330/1914

XII

291

88-89

İslam Askerine [-VII]: İslam Tarihinden Bazı Bahisler: Uhud Muharebesindeki Şehidler 

1330/1914

XII

292

97-99

İslam Askerine [-VIII] 

1330/1914

XII

294

138-139

İslam Askerine [-X]: Hamraü'l-esed Vakası (Geçen Nüshadan Maba'd) 

1330/1914

XII

303

301-302

İslam Askerine [-XI]: İkinci Bedir Vakası 

1330/1914

XII

304

319-320

İslam Askerine [-XII]: Müreysi Vakası 

1330/1914

XII

305

331-332

İslam Askerine [-XIII]: Müreysi Vakası 

1330/1914

XII

307

360-363

İslam Askerine [-XIV]: [Müreysi Vakası]-Yevmü'r-reci' Vakası (Geçen Nüshadan Maba'd) 

1329/1913

XII

308

384-387

İslam Askerine [-XV]: Hendek Muharebesi 

1330/1914

XII

309

391-393

İslam Askerine [-XVI]: Hendek Muharebesi (Geçen Nüshadan Maba'd) 

1330/1914

XII

310

413-415

İslam Askerine [-XVII]: Hendek Muharebesi (Geçen Nüshadan Maba'd)

1330/1914

XII

311

422-426

İslam Askerine [-XVIII]: Hudeybiye Musalahası 

1330/1914

XII

312

440-442

İslam Askerine [-XX] 

1330/1914

I-XII

II-301

20, 264- 22, 266

Kulağında Küpe Olsun, Unutma! 

1330/1914

XII

291

87-88

Medresetülmeşayih Dolayısıyla Bir Hatıra 

1329/1914

XIII (XI)

285

398-399

Merhum Hoca Halis Efendi'ye 

1329/1913

X

242

131-133

Mısır'ın Fethi -I 

1330/1915

XIII

321

68-69

Mısır'ın Fethi -II 

1330/1914

XIII

322

76-78

Mısır['ın] Fethi -III 

1330/1914

XIII

323

81-83

Mısır['ın] Fethi -IV 

1330/1915

XIII

324

89-90

Mute ve Girit 

1326/1910

IV

92

239-241

Müslümanlık Mani-i Tefrikadır 

1328/1913

II-IX

50-232

415-417

Müslümanlık Mani-i Tefrikadır -II 

1328/1913

II-IX

51-233

427-429

Müşriklik ve Müslümanlıkta Rabıta-i İctimaiyye 

1334/1918

XIV

361

204

Nafi ve Mühim Bir Teşebbüs 

1327/1911

VI

152

349

Ne Yazmışım, Nasıl Anlaşılmış? 

1330/1914

XII

292

101-103

Sahipsiz Köpekler 

1330/1914

XII

290

69-70

Sebat, Sabır 

1327/1911

VII

166

149-150

Şeyh Sadi'nin Acıklı Bir Mersiyesi ve Onu Yazdıran Fecayi 

1330/1914

XII

295

157-160

Şeyh Sadi'nin Acıklı Bir Mersiyesi ve Onu Yazdıran Fecayi -II 

1330/1914

XII

296

177-180

Seyh Sadi'nin Acıklı Bir Mersiyesi ve Onu Yazdıran Fecayi -III 

1330/1914

XII

297

198-202

Şeyh Sadi'nin Bostan Hikayatından

1327/1911

VII

171

230-231

Türk Hakanının Tahta Çıktığı Gün... 

1328/1912

I-VIII

10-192

184

Yine Habis Bir Eser Hakkında 

1327/1911

VII

159

39-40

Yine Habis Eserler Hakkında 

1328/1912

II-IX

29-211

52-53

Yazar, dergide yayınlanan kısımların kupürlerini keserek, 34x12,5 cm. boyutlarındaki kaın beyaz kağıtlara yapıştırmış; yayınlanmayan kısımları ise kendi hattı ile vr. 76'dan itibaren, 148 varak olarak tamamlamıştır. Kitap, siyah bez sırtlı ve kahverengi mukavva kapaklıdır.237




  1. Kameri Aylara Dair Malumat: Bu ad altında düzenlenmiş ayrı bir yazma nüshaya rastlanmamıştır. Bu yapıt, 18 Ocak-8 Ağustos 2008 tarihleri arasında yayımlanmış Türkiye'nin ilk haftalık şiir ve eleştiri dergisi olan Mahfil’de (nr. 3, 1339 Muharremine ait nüshadan itibaren), derginin her nüshasında çıktığı kameri ayın tarihi olaylarına, önemine, âdetlerine geleneklerine gibi konular hakkında yazdığı makalelerin tamamı olmalıdır. Çıkan makalelerin başlıkları ve çıktığı nüshaların listesi şu şekildedir; Muharremü'l-harâm, (nr. 3, Muharrem 1339); Saferü'l-hayr (nr. 4, Safer 1339); Rebiülevvel ve Mevlîd-i şerif (nr. 5, Rebiülevvel 1339) ; Cemâdiülûlâ ve'l-âhire (nr. 7, Cemâdilûlâ 1339); Recebü'l-ferd (nr. 9, Receb 1339); Şa'bânü'l-muazzâm (nr. 10, Şa'ban 1339); Ramazânü'l-mübârek (nr. 11, Ramazan 1329); Şevvâlü'l-mükerrem (nr. 12, Şevval 1339).

Yıllar sonra İslam Yolu dergisinde (nr.5, 4 Kasım 1948 / 2 Muharrem 1368'den itibaren) bazı değişikliklerle her ay yayınlanmıştır.238


  1. Osmanlı Devletinde İdam Edilen İki Şeyhülislam: Osmanlı Devleti’nde katledilen şeyhülislamlardan239 Şeyhülislam Ahizade Hüseyin (1572-1634) ve Hocazade Mesud (?-1656) hakkında yazılmış bir yapıttır. Süleymaniye kütüphanesinde, F.S.Türkmen 148 numarada kayıtlı olan bu çalışma, 18x11 cm. boyutlarında, soluk yeşil karton kapaklı, her yaprağın tek yüzü kullanılmış 31 varak halindedir. Rik'a ile (yazar hattı) birinci hamur kağıtlara yazılmış, ortadan dikilmiş. 19 satırdır.

İlk 6 yaprak Ahizade'den, sonraki yapraklar Hocazade Mesud Efendi'den söz eder. Her iki şeyhülislamın kısaca yaşam öyküleri ve kişilikleri anlatıldıktan sonra, idamlarına neden olan halleri, ilgili kaynaklara dayanılarak aktarılmış ve yapıt 15 Ağustos 1950 tarihinde bitirilmiştir.240


  1. Hallac-ı Mansur'a Dair: : Zındıklıkla suçlanması ve uzun süren bir soruşturma sonucunda, Abbasi Halifesi Muktedir Bi’llah’ın emriyle idam edilmesi ile ünlü olan Farsi yazar ve mistik şair olan Hallac-ı Mansur’un ( Ebû Mugis el-Huseyn b. Mansur el-Beyzavi) (857 - 922) hakkındaki şüpheleri giderme amacıyla yazılmış olan 23 sayfalık bu çalışma, Ali Emiri kütüphanesinde (Şer'iye 1168) kayıtlıdır. 21x15,5 (17,5x11,5) cm. boyutlarında, siyah bez sırtlı, vişne rengi mukavva kapaklı (kapaklar ambalaj kağıdı ile kaplanmıştır), soluk düz beyaz kağıtlıdır. Mustafa Nuri b. Mehmed Şâkir tarafından rik'a ile çoğaltılmıştır. Satır sayısı 15-17 arasında değişmektedir.

Tahirü'l-Mevlevi bu risaleyi yazarken, İbnü'l-Verdi'nin Tarih’i, İbn Hallikan'ın Vefeyatü'l-A'yan'ı, Mevlana Cami'nin Nefehatü'l-Üns'ü, İmam Gazali'nin Mişkatü'l-Envar'ı, İmamü'l-Haremeyn'in eş-Şamil'i, Mevlana'nın Mesnevi-i Şerif’i ve İsmail-i Ankaravi'nin Minhacu'l-Fukara'sı gibi konuyla ilgili tarihi, tasavvufi ve edebi kaynaklardan yararlanmıştır.241

Bu yapıtın bölüm başlıkları şu şekildedir: "Hallâc-ı Mansur kimdi? (s.2), "Hallac-ı Mansur nasıl idâm edildi? (s.3), "İlmin nevileri ve ilm-i ledünni" (s. 15), "Kurb" (s. 18), "Hallac'ın katline asıl sebeb ne idi?" (s.20). Telif için Mişkâtü'l-envâr, Vefayâtü'l-âyân, Nefahâtul-üns gibi kaynaklardan yararlanılmıştır. Önsözü 1 Şubat 1945 tarihinde yazılan yapıt, 14 Şubat 1945 tarihinde bitirilmiştir.

Ali Emiri kütüphanesindeki bu nüsha, İstanbul Kütüphaneleri Târih-Coğrafya Yazmaları Katalogları, Biyografiye Dâir Diğer Eserler (İstanbul 1948, Milli Eğitim Basımevi, cüz.8, s.716) adı altında düzenlenmiştir.242


  1. Manzum Hikayeleri: Tahir’ül Mevlevi’nin hece ile yazdığı, Hazret-i Hamza’nın Ebu Cehl’i Tepeleyişi ve İslam’a Gelişi; Hazret-i Ömer’in Müslüman Oluşu; İslam’ın İlk Sancağı ve İlk Sancakdarı: Büreyde bin el-Husayb, Hazret-i Ali’nin Doğuşu ve Adı Konuluşu; Hazret-i Ömer’in Mintanı; Hazret-i Peygamber’in Gazve-i Bedir’deki Münacatı; General Yorgi’nin Hazret-i Halid’le karşılaşması ve Müslüman olması gibi manzum hikayelerin bir kısmı da İslam tarihi ile ilgilidir:243




  • General Yorgi’nin Hazret-i Halid’le karşılaşması ve Müslüman olması:

Mâzîye bakarak, ümidsiz olmamalı, hâlde ve istikbâlde çalışmalıdır. İslâm târîhinde (Yermük muhârebesi) diye meşhûr ve kanlı bir muhârebe vardır ki, Sıddîk-i Ekber (Radiyallâhü anh) in devr-i hilâfetinde Rumlarla Müslümanlar arasında vukûa gelmişdir.

Düşmanın mükemmel ve mücehhez ordusu 240.000 den fazla idi. Hâlid bin Velîd (Radiyallâhü anh) in kumanda etdiği İslâm ordusu ise, ancak 40.000 kadar vardı. Rumlar, harbin başlangıcında baş kumandan çadırına kadar ilerlemişler; fakat orduda bulunan mücâhid kadınların, sopalarla ve çadır direklerîle müdâfaaları neticesinde püskürtülmüşlerdi. 

Düşmanın pek kanlı hezîmetiyle. İslâmın de pek şanlı muzafferiyetiyle netîcelenen bu muhârebede Rum kumandanlarından General Yorgi, Hâlid bin Velîd ile karşılaşmış, onun feyz-i nazariyle Müslüman olmuş, Hâlid ile berâber Rumlara karşı bir iki saat kılıç sallamış, nihâyet sehâdet nîmetine ve hüsnü âkıbete mazhar olmusdu. (Radıyallâhü anh ve rahmetullâhi aleyh). 

Dikkat buyurulsun, General Yorgi, şübhesiz yaşlı başlı bir adamdı. Ömrünün bir çok günlerini teslîs akıydesîyle ve Hristiyan olarak geçirmiş, ehl-i tevhîd ile harbetmek üzere Yermük mevki'ine gelmisdi. Lâkin Hâlid bin Velîd'in feyz-i nazarına uğraması, kendisini muvahhidlik derecesine getirdikden sonra şehâdet rütbesine eriştirdi. Bin üç yüz şukadar sene sonra, hakkında rahmet okunmak saâdetini kazandırdı: (Rahmetullâhi aleyh)”.244


Yüklə 1,21 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin