Tck tanitim semineri notlari


VI. Mal veya hizmet satımından kaçınma



Yüklə 4,78 Mb.
səhifə88/127
tarix02.11.2017
ölçüsü4,78 Mb.
#27177
1   ...   84   85   86   87   88   89   90   91   ...   127

VI. Mal veya hizmet satımından kaçınma


MADDE 240. - (1) Belli bir mal veya hizmeti satmaktan kaçınarak kamu için acil bir ihtiyacın ortaya çıkmasına neden olan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 205

1. Maddi unsur ve icra hareketi

Kamu için gerekli bir malın üretimi, depolanması, satımı veya başkaca suretlerle kazanç amacı güden ticaretiyle ve buna benzer bir faaliyetle veya bir hizmetin yine kazanç amaçlı sunumuyla uğraşan kişilerin bunları satmaktan kaçınmalarıdır. Bu malları ( veya hizmetleri ) saklamak, kaçırmak, satılmadığı halde satılmış gibi göstermek ve hatta kendilerine ödenemeyecek kadar yüksek bir fiyatla satışa arz etmek de bunları satmaktan kaçınmak anlamına gelebilir.



2. Netice

Maddi unsurun netice kısmı ise bu mal veya hizmetlere yönelik acil bir kamusal ihtiyacın ortaya çıkmasıdır. Madde gerekçesinde ekmek gibi temel ihtiyaç maddelerinin üretimlerinin durdurulmaları veya akaryakıt satışının durdurulması, özel hukuk tüzel kişileri eliyle verilen sağlık hizmetlerinin aksatılmaları veya belirli bir güzergahta yürütülen toplu taşımacılık hizmetinin durdurulması kamu için acil bir ihtiyacın ortaya çıkmasına neden olabilecek hallere örnek olarak verilmektedir.



238. maddede hüküm altına alınmış bulunan kamuya gerekli şeylerin yokluğuna neden olmak suçunun maddi unsurunun netice kısmına benzer şekilde bu türden bir sıkıntının ülke çapında ortaya çıkmış olması suçun tamamlanmış sayılması için şart olmayıp sadece belirli bir bölge veya yörede kamu için acil bir sıkıntının ortaya çıkması da yeterlidir.

Görüldüğü gibi yine 238. madde hükmüne benzer şekilde bir mal veya hizmeti satmaktan kaçınmak başlı başına suçun tamamlanmasına yetmemektedir. Bu vesileyle, aynı zamanda suçun bir objektif cezalandırılabilme şartı olarak da nitelendirilebilecek olan kamu için acil bir ihtiyacın ortaya çıkmasına neden olma neticesinin de gerçekleşmiş olması gerekir.



3. Manevi unsur

Suç için genel kast yeterlidir.Fail hem mal veya hizmeti bilerek satmaktan kaçınacak hem de bu takdirde kamu için acil bir ihtiyacın ortaya çıkabileceği sonucunu bilecek ve isteyecektir. Satışa arz edememenin failin elinde olmayan mücbir nedenler, örneğin savaş çıkması dolayısıyla yerine getirilememesi halinde kusuru ortadan kalktığı için cezalandırılamayacağı açıktır.



4. Hukuka uygunluk nedenleri, içtima ve iştirak.

Her üç halde de genel hükümler geçerlidir.



5. Yaptırım.

Suç için öngörülen yaptırım altı aydan iki yıla kadar hapis cezasıdır. Benzer bir düzenleme getiren TCK’ nun 401. maddesi yaptırımı ise iki yıldan on yıla kadar hapis ve 75.000 liradan 200.000 liraya kadar ağır para cezasıdır. Anılan para cezasının miktarının çeşitli kanunlarla arttırıldığı bilinmektedir.

Fail, bu malları kazanç amaçlı satan ve hizmeti sağlayan kişiler olabilir.

Genel kastla işlenebilir.


VII. Tefecilik


MADDE 241. - (1) Kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

Açıklamalar :


1. Maddi unsur ve icra hareketi.

Suçun maddi unsuru -faiz veya başka bir namla da olsa- kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para vermektir.

Tefecilik madde metninde tanımlanmış değildir. Ancak hangi hallerin tefecilik sayılacağı 90 sayılı ve 30.09.1983 tarihli Ödünç Para Verme İşleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin dokuzuncu maddesinde belirlenmiştir. Buna göre “ikrazatçılık yapmak üzere izin alınmadan, faiz veya her ne ad altında olursa olsun, bir ivaz karşılığı veya ipotek almak suretiyle ödünç para verme işlemlerinin yapılması veya bu işlerin meslek ittihaz edilmesi ve KHK uyarınca alınan ikrazatçılık izni iptal edildiği halde, ödünç para verme işlerine devam edilmesi” tefeciliktir.

Başkasına ödünç para vermek belirli bir miktar paranın yine belirli bir süre sonra fazlasıyla geri ödenmek üzere ihtiyaç sahibine verilmesidir.

Paranın türü ve miktarı ve geri ödenme süresinin uzunluğu önemli değildir.

Suç, kişiler arası doğmuş bir alacak-borç ilişkisine dayanmayan ve bir anlamda aslında bir ödeme aracı olan örneğin bir bononun alınıp-satılması anlamına gelen ve “senet kırdırma” veya “senet kırma” olarak da bilinen ve vadesi henüz gelmemiş bonoya karşılılık üzerinde yazılı olan bedelden daha az bir değer ödenmesi suretiyle de işlenebilir.



2. Netice : Suç bahse konu paranın bir başkasına ödünç olarak verilmesiyle tamamlanır. Fiil teşebbüse elverişlidir.

3. Manevi unsur :

Failde başkasına ödünç para vermek suretiyle kazanç elde etme özel kastının var olması gerekir. Dolayısıyla bu yolla kazanç elde etme amacı gütmeyen ödünç para vermelerin madde kapsamına girmedikleri açıktır. Aynı şekilde kendilerine ilgili mevzuata göre verilmiş bir izinle bu konuda yetki verilmiş bulunan gerçek kişiler ile banka ve benzeri finansman ve kredi kuruluşları ve faktoring şirketleri de bu maddenin uygulama alanı dışındadırlar.

Dikkat edilmelidir ki aynı zamanda maddenin başlığı da olan ve tanımına yukarıda yollama yapılan tefecilik suçuna ilişkin, bir anlamda da sözleşme serbestisine bir sınırlama getiren bu düzenlemeyle suçun oluşumu için, ödünç para veren kişinin bu işi sürekli veya süreksiz ve yine düzenli veya düzensiz olarak sürdürdüğü bir iş haline getirmiş olması ya da kendisinden ödünç para alan kişinin zor durumundan da yararlanarak fahiş bir faiz veya benzeri bir maddi değer talep etmesi veya bunlara benzer başkaca şartlar aranmamaktadır. Bu durumda ve madde hükmünün meslek haline getirmişlik vb kıstaslarla başlığına -yani anlamına- da yaklaştırılır bir daraltıcı yoruma tabi tutulmaması halinde, sadece bir defaya mahsus olmak üzere ve bir yakınına da olsa, geri verilmesi gereken an itibarıyla paranın verildiği zamandan süre sonuna kadar serbest piyasa ekonomisi koşulları gereği değişen değerini aşan ve bu düzenlemeye göre kazanç olarak değerlendirilmesi gerekecek olan bir faiz veya başkaca bir maddi değer talep ederek ödünç para veren kişi bu suçu işlemiş sayılacaktır.

Şu da belirtilmelidir ki ödünç parayı madde şartlarında alan kişi cezalandırılmamaktadır.



4. Hukuka uygunluk nedenleri, içtima ve iştirak.

Her üç halde de genel hükümler geçerlidir.



VIII. Tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbiri uygulanması

MADDE 242. - (1) Bu bölümde yer alan suçların işlenmesi suretiyle yararına haksız menfaat sağlanan tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

 

ONUNCU BÖLÜM



& 38. Bilişim Alanında Suçlar
Bilişim alanında suçlar 06.06.1991 tarihli ve 3756 sayılı kanunla TCK 1989 Tasarısı’ndan küçük değişiklikler yapılarak alınmış ve TCK’ nun 525a - 525d maddelerinde düzenlenmiştir. Aradan geçen süre içinde bu hususlarda bizim hukukumuz da dahil batı hukukunda görülen değişikliklere bağlı duraksamalar gerekçesiyle adı geçen suçlar YTCK’ nun 243 ila 246. maddelerinde bütünüyle yeniden ele alınmışlardır. Benzer yönler suçlar açıklanırken gösterilmeye çalışılacaktır.

Başta bilişim alanı olmak üzere bu konuyla ilgili olan bilişim sistemi, bilgisayar, veri gibi kavramlar yasal olarak tanımlanmamışlardır.



Bilişim alanı kavramı ile tanımlanmak istenen, verileri toplayıp yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tabi tutma olanağı veren manyetik sistemlerdir.

TCK’ nun “bilgileri otomatik olarak işleme tabi tutmuş sistem” ibaresi yerine YTCK tarafından aynı anlamı taşımak üzere tercih edilen “bilişim sistemi” tabirinden bir veya birden fazla ünitelerden oluşan ve belirli bir sonuca ulaşmak için işbirliği sistemiyle çalışan ve güvenlik araçlarıyla da korunan bir bütün anlaşılmalıdır. Bilgisayar da bu işlemi yapan araçtır.

Harf, rakam, grafik veya tespiti mümkün başkaca işaretlerden oluşan veriler ise bilgisayarın kendilerine göre çalıştığı bilgilerdir. Sistem içindeki bütün unsurlar veri niteliğindedirler.

Bilişim alanında suçlarla korunmak istenen hukuki yarar bilgisayarın dokunulmaz olması ve sistemin istendiği şekilde hizmet görmesi gereğidir.



243, 244 ve 245. maddelerde bir kısmı bilişim sistemlerine karşı diğer kısmı da bilişim alanında işlenen suçlar olarak bilgisayar ve sistemlerine hukuk dışı girme ve orada kalma (m. 243, 1), sistemin içeriğine veya sistemdeki verilere sisteme girilmesinden dolayı zarar verme (m. 243, 3), bilişim sistemine veya burada bulunan verilere zarar verme (m. 244, 1, 2), bilişim sistemi marifetiyle haksız yarar sağlama (m. 244, 4), haksız olarak elde edilen banka veya kredi kartının kötüye kullanılması (m. 245, 1) ve sahte veya üzerinde sahtecilik yapılan banka veya kredi kartıyla haksız menfaat elde etme (m. 245, 2) suçları düzenlenmiştir.

Bilişim sistemine girme

MADDE 243. - (1) Bir bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına, hukuka aykırı olarak giren ve orada kalmaya devam eden kimseye bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası verilir.

(2) Yukarıdaki fıkrada tanımlanan fiillerin bedeli karşılığı yararlanılabilen sistemler hakkında işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilir.

(3) Bu fiil nedeniyle sistemin içerdiği veriler yok olur veya değişirse, altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.206

GEREKÇE :

Bilişim sistemlerine karşı suçların düzenlendiği bö­lümde yer alan bu maddede bilişim sistemine girme fiili suç olarak tanım­lanmıştır.

Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir.

Maddenin birinci fıkrasında bir bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına, hukuka aykırı olarak girmek veya orada kalmaya devam etmek fiili suç hâline getirilmiştir. Sisteme, hukuka aykırı olarak giren kişinin belirli verileri elde etmek amacıyla hareket etmiş bulunmasının önemi yoktur. Sis­teme, doğal olarak, haksız ve kasten girilmiş olması suçun oluşması için yeterlidir.

İkinci fıkraya göre, birinci fıkrada tanımlanan fiillerin bedeli karşılığı yararlanılabilen sistemler hakkında işlenmesi, bu suç açısından daha az ceza ile cezalandırılmayı gerektirmektedir.

Üçüncü fıkrada, bu suçun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâli düzen­lenmiştir. Birinci fıkrada tanımlanan suçun işlenmesi nedeniyle sistemin içerdiği verilerin yok olması veya değişmesi hâlinde failin, suçun temel şek­line nazaran daha ağır ceza ile cezalandırılması öngörülmüştür. Dikkat edil­melidir ki, bu hükmün uygulanabilmesi için, failin verileri yok etmek veya değiştirmek kastıyla hareket etmemesi gerekir.

Sistem içindeki bütün soyut unsurlar, fıkrada geçen “veri” teriminin kapsamındadır.

I. BİLİŞİM SİSTEMİNE GİRMEK SUÇU ( m. 243);


1. Maddi unsur ve icra hareketi.

Hangi amaçla olursa olsun bir bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına, hukuka aykırı olarak girmek ve orada kalmaya devam etmektir. Buna karşılık TCK’ nun bu konuya suçun maddi unsuru bakımından kısmen benzer 525a maddesinin birinci fıkrasında bilgileri otomatik olarak işleme tabi tutmuş bir sistemden, programları, verileri veya diğer herhangi bir unsuru hukuka aykırı olarak ele geçirmekten ikinci fıkrasında ise bilgileri otomatik işleme tabi tutmuş bir sistemde yer alan bir programı, verileri veya diğer herhangi bir unsuru başkasına zarar vermek üzere kullanmak, nakletmek veya çoğaltmaktan söz edilmektedir.

Suçun faili herkes olabilir.

2. Netice : Sisteme hukuka aykırı olarak girip orada kalmaya devam etmekle suç tamamlanır. Açıklanan şekilde sisteme girmeye çalışmak veya girdikten sonra orada kalmayı başaramamak teşebbüs halidir.

3. Manevi unsur : Genel kasttır. Sisteme hukuka aykırı olarak giren ve orada kalmaya devem eden kimsenin ilgiliye zarar vermek veya yarar elde etmek ya da belirli verileri elde etmek amacına yönelmiş veya bu türden sonuçlara ulaşmış olmasının suçun oluşumu bakımından önemi yoktur. Sisteme girilip orada kalmaya devam edilmesi kişinin kendisinin veya başkasının yararına haksız bir çıkar sağlamak amacına yönelik olduğunda üzerinde durulması gereken hüküm 244. maddenin son fıkrasıdır.

4. Suça tesir eden nedenler ve ayrı bir suç.

Maddenin ikinci fıkrasına göre ilk fıkrada tanımlanan fiillerin bedeli karşılığı yararlanılabilen sistemler hakkında işlenmesi failin bu suç açısında daha az ceza ile cezalandırılmasını gerektirir.

Birinci fıkrada tanımlanan fiil nedeniyle aslında failin kastı bu olmamasına rağmen sistemin içerdiği verilerin yok olması veya değişmesi durumu maddenin üçüncü fıkrasında suçun neticesi sebebiyle ağırlaşmış bir hali olarak düzenlenmiş ve faile suçun temel şekline nazaran daha ağır bir ceza verilmesi öngörülmüştür. Bu hallerin kasten gerçekleştirilmesi 244. maddenin ikinci fıkrasıyla -orada sayılan diğerlerinin yanında- suç haline getirilmiştir.


Yüklə 4,78 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   84   85   86   87   88   89   90   91   ...   127




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin