Tefsir ekolleri I. Cİlt ilk Müfessirler, Rivayet Ekolü, Rivayet Tefsirleri



Yüklə 7,5 Mb.
səhifə140/168
tarix07.01.2022
ölçüsü7,5 Mb.
#86767
1   ...   136   137   138   139   140   141   142   143   ...   168
Nuru’s-Sakaleyn Tefsiri

Bu tefsir de, müellifinin, ayetler hakkındaki rivayetleri Şia’nın 43 muhtelif (rivayet, tefsir, tarih, rical ve kelam) kitabından1621 biraraya getirmiş, her surede bütün ayetler için rivayet nakletmemişse de Kur’an’ın tüm surelerini kapsayan Şii rivayet tefsirlerinden ve tefsir mecmualarından bir diğeridir.

Toplam 13.416 hadis içeren1622 bu tefsir bir kez dört cilt, bir kez de hicri 1384 senesinde beş cilt1623 olarak basılmış, hicri 1412 yılında baskısı yenilenen bu beş ciltlik takım bu araştırmada istifadeye esas alınmıştır.

Müellif

Bu kitabın müellifi, hiç tereddütsüz ve ihtilaf olmaksızın Abd Ali b. Cuma Arusi1624 Huveyzi1625 Şirazi’dir (vefatı hicri 1112).

Meşhur kitabiyatçı Şeyh Ağa Bozorg Tehrani (r.h), bu kitabı kesin ve emin olarak ona nispet etmiş ve bu konuda hiçbir şüphe ve ihtilafı zikretmemiş; onu, Hürr Amuli’nin çağdaşı, Şeyh Behai’den rivayet etmiş Molla Ali Taki’den rivayet eden kişi, muhaddis Cezairi’nin üstadı ve Abd Ali b. Nasır Huveyzi’den sonra isim olarak tanıtmıştır.1626

Onun çağdaşı olan Şeyh Hürr Amuli (r.h), onu âlim, fazıl, fakih, muhaddis, sika, muttaki, şair, edip, ilim ve fenleri kuşatan kişi olarak tarif etmiş ve şöyle buyurmuştur: “Nuru’s-Sakaleyn onun Kur’an tefsiri hakkında dört cilt olarak telif edilmiş kitabıdır. Kitapta güzel bir iş yapmıştır. Peygamber ve İmamların (a.s) ayetlerin tefsirine ilişkin hadislerini birçok hadis kitabından nakletmiş, onların dışında da nakil yapmamıştır. Kitabı onun el yazısıyla gördüm ve bir kopyasını ondan istedim.”1627



Tefsir Ekolü

Müellifin, Kur’an’ı nasıl tefsir etmek gerektiği hakkında sarih bir nazariyesi gösterilmiş değildir. Bu kitapta, ayetlerle ilgili ve tefsire ilişkin rivayetlerin nakliyle yetinmiş olması ve çok az yer dışında kendisinden1628 veya masum olmayan müfessirlerden1629 mesele aktarmamasından tefsir ekolünün mutlak rivayet olduğu sonucuna varılmıştır. Bu sebeple, mutlak rivayet ekolüne taraftar olan Şeyh Hürr Amuli, onun bu tefsirdeki metod ve çalışmasını övmüştür.1630

Fakat doğrusu şudur ki bu metod, onun tefsir ekolünün mutlak rivayet mektebi olduğuna delalet etmez. Çünkü aynı zamanda ayetlerin mana ve maksadını anlamada uygun ilmi çaba ve içtihadı caiz görüyor da olabilir. Bu mecmuada, ayetlerle ilgili ilimde derinleşmiş olanlardan dağınık biçimde aktarılmış birtakım rivayetleri, Kur’an tefsirinde rivayetlerden yardım almayı kolaylaştırmak üzere toplamak istemiştir.

Onun bu tefsirdeki metod ve çalışmasından çıkarılabilecek olan şey, Kur’an tefsirinde rivayetlerin etkili role sahip olduğuna inanması ve ayetlerin mana ve maksadını anlamak için onlardan yardım almayı gerekli görmesidir. Tefsir ekolleri içtihadi olan müfessirlerin genelinin kabul ettiği işte bu görüştür.

Hepsi bir yana, bu kitabın başındaki kısa sunuşundan anlaşılan odur ki, onun tefsir ekolü içtihadi rivayet tefsiridir. Sunuşta ifade edilen şudur: “Allah’ın kitabına hizmet edenlerin Kur’an tefsirinde muhtelif usüller takip ettiklerini gördüm. Kimisi Arapça olduğunu ve lafızların manalarını zikretmekle veya nahiv terkipleri ya da sarf meselelerinden sonuç çıkarmakla kifayet ediyordu. Kimisi de kelime bilgisinden ve lafızların türemesinden çokça bahsediyordu. Bazısı ise çok sayıda ilmi ve fenni biraraya getiriyordu. Bense bazı ayetlerin zâhirini ortaya koyan ve bir kısım tevilin esrarını keşfeden Ehl-i Zikr’in (Peygamber ve Masum İmamlar) rivayetlerinden bir bölümünü Kur’an ayetlerine eklemeye alaka gösterdim. Zâhirleri hak taifenin icmasına muhalif olan rivayetleri naklederek itikat ve amel beyanını kasdetmedim. Nasıl ve kimden nakledildiğinin bilinmesi ve icmaya muhalefetin dışına çıkaracak uygun izahın bulunabilmesi için onları sadece aktardım. Bununla birlikte o rivayeti naklettiğim heryerde, rivayetlerin maksadını ortaya çıkarmak için istinat edilebilecek karşıtına da yer verdim.”1631

Bu sunuşta diğer müfessirlerin yaptığını hatalı bulmadığı, bilakis onların yaptığını, rivayetleri toplamak olan kendi tefsir ve çalışmasının bir boyutu, ayetlerin zâhirini ve tevilin sırlarını aydınlatmak ve tefsir etmek için bir diğer adım gördüğü, görenin uygun izahı bulabilmesi için icmaya aykırı rivayetleri de aktardığı ve bunun bir tür içtihad olduğu dikkate alındığında onun genel anlamda içtihadı yanlış bulmadığı ve mutlak rivayet ekolüne taraftar olmadığı anlaşılmaktadır. Bu sebeple onun tefsir ekolü mutlak rivayet kabul edilemez. Aksine tefsir ekolünün içtihadi rivayet tefsir ekolü olması uzak ihtimal değildir. Fakat bu mektebe uygun bir tefsir telif etmeyi başaramamıştır.




Yüklə 7,5 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   136   137   138   139   140   141   142   143   ...   168




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin