Teminat mektubundan doğan bir riSKİn hukuken korunmasi ve acil hukuksal tedbirlerle teminat altina almaya değer olmasi iÇİn riSKİn acil olmasi gerekiR



Yüklə 48,2 Kb.
tarix04.11.2017
ölçüsü48,2 Kb.
#30080

 Esas No

:

 1998 / 10286



 Karar No

:

 1999 / 2364

 

  

 Merci

:

 Yargıtay 11. Hukuk Dairesi



 Tarih

:

 19/03/1999

  Yazdır




Seçili Olanı Kopyala

Seçili Yazı Kopyalanmıştır









 

Özü : TEMİNAT MEKTUBUNDAN DOĞAN BİR RİSKİN HUKUKEN KORUNMASI VE ACİL HUKUKSAL TEDBİRLERLE TEMİNAT ALTINA ALMAYA DEĞER OLMASI İÇİN RİSKİN ACİL OLMASI GEREKİR. DAVA KONUSU TEMİNAT MEKTUBU ÜZERİNDE BİR İHTİYATİ TEDBİR KARARININ BULUNDUĞUNDAN, BU KARAR YÜRÜRLÜKTEN KALKMADAN, DAVACI BANKANIN ACİL BİR RİSKİ YOKTUR.

45427


DAVA : Taraflar arasındaki davanın İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesince görülerek verilen 23.9.1998 tarih ve 1211-1443 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi Ali Orhan tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkilin davalılara Rusya'daki Sudoimport firmasından balıkçı gemisi alınması için sağlanan dış aynı kredinin teminatı olarak 24.12.1979 tarihli 2014,375 USD ile harici teminat ve kefalet mektubu verildiğini, 4 taksit halinde ödemede mektubun 1.2 ve 3. taksitlerinin transferinin yapılarak borçlulardan tahsil edildiğini, ancak 251.967 USD lik 4 taksidin ödenmesinin İstanbul 7. Ticaret Mahkemesinin tedbir kararı ile durdurulduğunu, satıcı firma ile alıcı davalılar arasındaki uyuşmazlığın İsveç Hakem Mahkemesinde görülmekte olduğunu, teminat mektubu verildiğinde tanzim edilen 14.12.1997 tarihli şahsi teminat karşılığında mukavele uyarınca muhatap tarafından mektubun tazmin talebi olmasa dahi bankanın istemi üzerine mektup bedelinin depo edileceğinin kararlaştırıldığını ileri sürerek 251.967,51 USD nin banka veznesine depo edilmesini istemiştir.

Davalılar vekili, sözleşmede müvekkil İhsan Altınel'in imzası bulunmadığından husumet yöneltilemeyeceğini, teminat mektubunun riskin doğmadığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre, teminat mektubundan ötürü doğan bir riskin hukuken korunması ve acil hukuksal tedbirlerle teminat altına almaya değer olması için riskin acil olması gerektiği, acil riskin ise banka teminat mektubunun nakte çevrilmesi talebi ile karşı karşıya kalınmış ve bu nakdin kısa sürede ödeme yükümlülüğünün doğması gerektiği, somut olayda, dava konusu teminat mektubu üzerinde bir ihtiyati tedbir kararının mevcut olup, bu karar yürürlükten kalkmadan davacı bankanın acil bir riski bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davalıların Sovyetler Birliği'nden alacakları gemi için 1978 yılında düzenlenen sözleşme gereği davacı bankadan gelecek talep üzerine kafi miktarda teminat göstermeyi yükümlenmiş ise de dava dışı satıcı ile davalı alıcılar arasında satış konusu geminin istenilen nitelikleri haiz olmadığı gerekçesiyle uyuşmazlık çıktığı ve davalıların hakem yoluna başvurmaları ile birlikte 30.12.1985 tarihinde Türk Mahkemesinden gemi satış bedelinin son taksidi olan ve bu davanın konusunu teşkil eden 251.967.51 Doların ödenmemesi konusunda ihtiyadi tedbir kararı alarak davalı bankaya tebliğ ettirdikleri ve davacı bankanın da buna karşı davacılara hitaben yazmış bulunduğu 1.10.1986 tarihli yazı ile keyfiyetten haberdar olduğunu ve hakem mahkemesinden verilecek kararın sonucu beklediklerini bildirmiş olmasına ve bundan sonra da risk gelişiminde davalı banka aleyhine bir olumsuzluk geliştiği de bu davada ileri sürülüp kanıtlanmamış bulunmasına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı banka vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 596.000-lira temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 19.3.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. ******




Esas No

:

 1995 / 3754



 Karar No

:

 1995 / 6288

 

  

 Merci

:

 Yargıtay 11. Hukuk Dairesi



 Tarih

:

 14/09/1995

  Yazdır




Seçili Olanı Kopyala

Seçili Yazı Kopyalanmıştır

























 

Özü : BANKALAR VERDİKLERİ TEMİNAT MEKTUPLARI İLE GARANTİ SÖZLEŞMESİ YAPMIŞ OLURLAR. GARANTİ SÖZLEŞMESİNİN ASIL BORÇ İLİŞKİSİNDEN BAĞIMSIZ OLMASI SEBEBİYLE, GARANTİ VERENİN ASIL BORÇ İLİŞKİSİNDEN DOĞAN DEFİLERİ İLERİ SÜRMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR. AYRICA, GARANTİ SÖZLEŞMESİNE KONULACAK OLAN ŞARTLARIN GEÇERLİĞİ, BUNLARIN SÖZLEŞMENİN BAĞIMSIZLIK ÖZELLİĞİNİ ZEDELEMEMESİNE BAĞLIDIR. İÇERİĞİNİN YORUMUNDA UYUŞMAZLIK BULUNAN KONTRGARANTİ MEKTUBUNUN BİLİRKİŞİ KURULU ARACILIĞIYLA DEĞERLENDİRİLMESİ İSABETLİ DEĞİLDİR.

88201


DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara Asliye 1. Ticaret Mahkemesince verilen 8.12.1994 tarih ve 495-914 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki taraflar vekilleri tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 12.9.1995 gününde davacı avukatı H.M. ile davalı avukatları A.A. ve H. S. T. gelip temyiz dilekçesini süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı M... Limited Şirketi vekili, müvekkilinin Kuzey Kıbrız Türk Cumhuriyetinde kurulu bir inşaat şirketi olduğunu, 17.10.1976'da Libya Devletinin bir alt kuruluşu ile liman inşası yapma sözleşmesi imzaladığını, iş sahibi idarenin 32 milyon dolar avans ödemeyi kabul ettiğini, bunun da Libya Bankası'nın avans teminat mektubu karşılığında ödenebileceğini şart koştuğunu, ayrıca müvekkilinden sözleşmeye uygunluğun teminatı olarak kesin teminat mektubu istediğini, Libya'daki Wahda Bank'ın avans teminat mektubu vermeyi kabul ettiğini, ancak bir yabancı bankanın kontrgarantisini şart koştuğunu, bunun üzerine davalı T.C. Z. B. ile varılan anlaşma sonucunda davalının 22.2.1978 tarihinde 620 numaralı (36.179.034,11) bedeli avans teminat mektubunu kontrgaranti olarak Wahda Bank'a verdiğini, iş sahibinin kusurlu olmasına rağmen 11.8.1979 tarihinde sözleşmeyi fesh ettiğini, müvekkilinin fesih ve tasfiyeyi kabul ettiğini, fesih tarihine kadar 38 milyon dolarlık imalat yaptığını, müvekkilinin Libya işvereninden alacaklı olduğunu, buna rağmen Libya işvereni 29.12.1980 tarihinde Wahda Bank'dan bu bankada davalı bankadan istediğini ve bu talep daha sonra muhtelif tarihlerde yenilendiğini, davalı bankanın ilk yazılı ödeme talebinden yaklaşık 20 ay sonra 24.8.1981 tarihinde (29.265.850) ABD dolarını W. B. hesabına havale ettiğini, davalının ödeme olayından sonra M... firmasına, W. B.'ın başvurmasının kendilerini ilgilendirmediğini belirttiğini, 12.8.1981 tarihinde davalının yetkili şirketten teminatların mahsubundan sonra kalan borcunu ödemesini istediğini, bunun müvekkili tarafından kabul edilmediğini, davalının elinde tuttuğu nakdi teminat tutarı (20 milyon doları 21.12.1981 tarihinde iade etmesi gerektiğini, buna rağmen davalının W. B.'ın talebi üzerine (29.265.850) doları 610 nolu kontrgaranti yükümlülüğüne istinaden ödediğini ve (20) milyon doları bu alacağı ile mahsup ettiğini belirttiği, bu iddianın haksız olduğu, garantinin sadece avans için olduğunu, W. B.'ın talebinin ise avans dışındaki talepleri içerdiğini, ayrıca kontrgarantinin şarta bağlı olarak verildiğini, ödemenin siyasal nedenlerle yapıldığını, davalı Bankanın kontrgarantisinin geçersiz hale gelmesi ve bloke edilen paranın iade edilmesi zorunluluğu nedeni ile fazlaya ait bakiye nakdi teminat gecikme faizi, munzam zarar ve diğer her türlü hakların saklı kalmak üzere (5) milyon doların davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevabında; davacı ile dava dışı idare arasındaki inşaat sözleşmesi gecikmeler dolayısıyla fesh edildiğini, tasfiye görüşmeleri anlaşmazlıkla sonuçlanınca dava dışı idare avans bakiyesi (8.431.288.425) Libya dinarının ödenmesini istediğini, müvekkilinin kontrgarantiyi sayı ile 20 ay ödemeyerek davacıya zaman kazandırdığını, oysa müvekkilinin kontrgarantiden doğan borcu davacı ile muhatap idare arasındaki ilişkilerden tamamen bağımsız olduğunu, davacının 20 aylık sürede yargı yoluna başvurmadığını savunarak davanın reddini ve karşı dava olarak da; W. banka ödediği meblağdan davacının depo ettiği teminatlardan mahsup ettiğini, müvekkilinin alacağını komisyonlar hariç 2.093.282.122.134 TL'ye ulaştığını, ödenmeyen meblağın dava tarihine faiziyle birlikte (17.692.122.134) TL'ya ulaştığını, ayrıca müvekkilinin munzam zarar talep hakkı doğduğunu ileri sürerek şimdilik (17.692.122.134) TL'nın davacı karşı davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Bu dosya ile birleşen 1992/7 Esas sayılı dosyada, davacı B. vekili, davalı bankanın M... Ltd. Şti. lehine verdiği kontrgarantinin 31.12.1981 tarihinde geçersiz hale gelmesi nedeniyle bu kontrgarantinin nakti teminatı olarak bloke ettiği (20) milyon ABD dolarında M... Ltd. Şirketinin müvekkiline temlik ettiği (5) milyon ABD dolarının davalı bankadan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı banka ise, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia ve savunmaya, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davacı şirketin davasının kabulü ile bloke edilen nakti teminatın dava tarihi itibariyle dolar kuru üzerinden hesap edilen (22.699.500.000) TL davalı Bankadan alınıp davacı şirkete verilmesine, davacı tarafın fazlaya ait hakların saklı tutulmasına, 1992/7 Esas sayılı birleştirilen dosyada davacı B.'ın davasının kabulü ile (25.350.000.000) TL'nın dava tarihinden itibaren kanuni faizi ile birlikte davalıdan tasiline, davacının fazlaya ait haklarının saklı tutulmasına, karşı davanın kısmen kabulü (12.089.992.433) TL'nın dava tarihinden itibaren kanuni faizi ile birlikte davacı karşı davalı şirketten tahsiline, fazla istemin reddine karar verilmiştir.

Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.

1- Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı ve karşı davacı T.C. Z. B. tarafından, davacılardan M... Limited Şirketi lehine verilen 22.2.1978 gün ve 610 sayılı kontrgaranti teminat mektubunun geçerli ve şartlı olup olmadığı, mektup dolayısıyla verilen teminatların iadesi gerekip gerekmediği, teminatların iadesi gerekmiyor ise, davalı ve karşı davacı bankanın alacaklı olup olmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır. Bu uyuşmazlığın çözümü için taraflar arasındaki hukuki ilişkinin maddi olaylarına kısaca değinmek gerekir.

Davacılardan M... Limited Şirketi, Libya'daki Homs askeri liman inşaatı nedeniyle açılan ihaleye girmiş ve bu ihale üzerinde kalmıştır. Bu ihale için avans ve kesin teminat mektupları verilmek gerekmiştir. Davacı şirket, ihale makamının isteği üzerine, avans teminat mektubunu Libya'daki W. B.'tan ve ayrıca yine istek üzerine İsviçre'deki "Schweizerische Bankgesellshaft (Ünion de Bangues Suisses) isimli Bankadan 22.4.1977 gün ve 301-8096 sayılı kontrgaranti mektubu alarak, W. B.'a tevdi etmiştir. Bu işlemden sonra, davacı şirket, ihale makamından 37.697.152,98 ABD doları almıştır. Ancak, avansa, İsviçre Bankası'nca kontrgarantinin teminatı olarak el konmuştur. Bundan sonra, davacı şirket avanstan yararlanmayı düşünmüş ve davalıya 22.12.1977 tarihinde bir başvuru yapmıştır. Bunun üzerine, davalı Bankaca, dava konusu olan 22.2.1978 gün ve 610 sayılı kontrgaranti niteliğindeki 36.179.034.11 dolarlık teminat mektubu düzenlenerek, davacı şirket lehine W. B.'a verilmiştir. Sonradan ihale makamı sözleşmeyi fesih etmiş ve davacı şirkete ödenen avansı geri istemiştir. W. B. ile davalı banka ve davacı şirket arasında, avansın geri ödenip ödenmemesi hususunda değişik iddia ve savunmalar ileri sürülmüş ve sonuç olarak, davalı banka, 28.8.1981 günü Morgan sürülmüş ve sonuç olarak, davalı banka, 28.8.1981 günü Morgan Guaranty Trus Comany New York aracılığı ile W B.'a 29.265.850 ABD dolarını ödemiştir. Davalı Banka, bu ödemeden sonra da, davacı şirketin teminatlarından gerekli mahsubu yapmış ve geri kalan 2.093.292.11 TL'yı 11.9.1981 tarihinde tüm eklentileriyle birlikte istemiştir. Özet olarak açıklanan bu maddi olaylardan doğan uyuşmazlığın çözümü için öncelikle, 22.2.1978 gün ve 610 sayılı kontrgaranti teminat mektubunun incelenmesi ve geçerliliği ile koşullarının saptanması gerekmiştir.

Davalı Bankanın düzenlediği 22.2.1978 gün ve 610 sayılı avans kontrgaranti mektubunda kısaca ve aynen ".. M... Limited Şirketi hesabına... liman inşası işlerinin... avans teminat mektubumuza ilişkin olarak, biz, T.C. Z. B. Ankara Şubesi - Türkiye, yukarıda belirtilen avans teminat mektubunun geçerliliği ve sonuçları nazarı dikkate alınmaksızın ve adı geçen avans teminat mektubundan doğan tüm haklarımızdan ... feragat ederek 36.179.034.11 ABD doları... olan miktarı ödeme talebinizin ve tarafınızdan talep edilen miktarı M... Limited Şirketinden ödenmesini istediğinize ve adı geçen miktarın M... Limited Şirketi tarafından ödenmediğine ilişkin yazılı olarak veya şifreli teleks veya telgraf ile teyidinizin alınması üzerine ilk talepte ödemeyi taahhüt ediyoruz. Bu garanti 31 Aralık 1981... kadar geçerlidir.../ Bu garanti Türk kambiyo mevzuatına uygun olarak verilmiştir./ Bu garantinin şarta bağlı olmadığını ve ilk basit talepte ödeneceğini teyit ederiz..." denmektedir. Bu mektubun geçerli ve şartlı olup olmadığına ilişkin değerlendirmeye geçmeden önce, garanti sözleşmesi ile garanti mektupları ile ilgili hukuki görüş uygulamaya da değinmek gerekir.

Türk hukukunda, bir kimsenin teminat sağlamak amacıyla (soyut-mücerret) olarak borcun edası için sorumlu olmayı üstlenen sözleşmelere, garanti sözleşmesi adı verilmektedir. Bankalar, böyle bir sözleşmeyi teminat veya kontrgaranti mektupları vermek suretiyle yapmakta ve sorumluluk altına girmektedirler. Garanti ile lehdar veya garanti alan ile onun teminat verdiği kimse arasındaki ilişkiden etkilenemez. Bunun için de, garanti verenler, yani bankalar, ilk istemde garanti miktarını ödeyeceğine ve asıl kayıtlarla, istenen garantiyi sağlamaktadırlar. Ancak, garanti sözleşmesine, az önce değinilen ilkeler ve özellikle bağımsızlık ilkesi ortadan kaldırılmaksızın, garanti sözleşmesi bazı usulü kuralları bağlanabilir. Eğer, böyle usulü kurallar söz konusu ise, bağımsızlık ilkesini zedelememelidir. Muhatap W. B. ile davalı banka arasındaki, hukuki ilişki, bir garanti sözleşmesi niteliğindedir. Bu nedenle de, 22.2.1978 gün ve 610 sayılı kontrgaranti mektubunu, garanti sözleşmesi hakkındaki bilimsel görüş ve uygulama açısından değerlendirmek gerekir.

Her şeyden önce, dava konusu olup içeriğinin yorumunda uyuşmazlık bulunan kontrgaranti mektubunu bilirkişi kurulu aracılığı ile değerlendirilmesi HUMK.'nun 275. maddesine aykırıdır. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi olanaklı bulunan konularda bilirkişi görüşü alınamaz. Bir sözleşmenin geçerli veya şarta bağlı olup olmadığının değerlendirilmesi bu sözleşmenin içeriği gözönüne alınarak saptanmalıdır. Somut olay yönünden özel ve teknik bilgi gerekli değildir. Bu nedenle, yerel mahkemenin kontrgaranti mektubu için bilirkişi kuruluna başvurması, usule aykırıdır.

Az yukarıda değinildiği üzere, dava konusu kontrgaranti mektubu bir garanti sözleşmesi niteliğindedir. Bu sözleşmede, taraflar, garanti edilen iş ve bunun parasal değeri belirtilmiş ve düzenlenen kontrgaranti mektubu işleme girmiş ve karşılığında da bir takım uygulamalar yapılmış ve süresi içinde paraya çevrilmesi istenmiştir. Bu itibarla, 22.2.1978 gün ve 610 sayılı kontgaranti mektubu geçerli ve hükümleri de davanın taraflarını bağlayacak niteliktedir.



İncelenmesi gereken diğer önemli bir uyuşmazlık da, mektubun şarta bağlı olup olmadığı ve bu şarta özellikle davalı bankanın uyup uymadığıdır. Bu mektubun içeriği yukarıda aynen yansıtılmıştır. Mektubun son cümleleri, "Bu garantinin şarta bağlı olmadığını ve ilk basit talepte ödeneceğini teyit ederiz." sözcüklerini taşımaktadır. Bu sözcüklerin anlamında, duraksama yoktur. Çünkü, bu mektupta, aynen "şarta bağlı değildir ve ilk istekte ödenecektir ve bu hususlar teyit edilmiştir." denmektedir. Yani, mektup bedeli ilk istemde ödenecektir. Ancak, mektubun daha önceki satırlarında, "... tarafınızdan talep edilen miktarı M... Limited Şirketinden ödenmesi istediğinize ve adı geçen miktarın M... Limited Şirketi tarafından ödenmediğine ilişkin yazılı olarak... teyidinizin alınması üzerine ilk talepte ödemeyi taahhüt ediyoruz..." sözcükleri de yer almıştır. Bu sözcüklere göre, ilk önce M... Limited Şirketinden paranın ödenmesinin isteneceği ve onun ödenmemesi üzerine, davalı Bankaya başvurulacağı belirtilmek istenmiştir. Bu husus, acaba kontrgaranti mektubunun paraya çevrilmesi için uyulması zorunlu bir şart mıdır Davacı, bu hususun bir şart olduğunu ve davalı Banka da bunun mükerrer ödemeyi önlemek için öngörülen bir husus olduğunu ileri sürmüşlerdir. Kontrgaranti mektubunun son satırları bu mektubun şartsız olduğuna açıkca belirtilmesine göre, artık bu mektubun şarta bağlı olduğu kabul edilemez. Başka bir deyişle, teminat mektubundaki sözcükler, bir anlamı belirtmek ve bir amaç sağlamak için kullanılmıştır. Her sözcük ve cümleye teminat mektuplarının genel kuralları ve mektupların amacı doğrultusunda değer vermek ve yorum yapmak gerekir. Şartlı bir teminat mektubunun muhatap tarafından kabul edileceği de düşünülemez. Hal böyle olunca, dava konusu kontrgaranti mektubun tüm içeriği, olayların akışı gözönüne alındığında, şartsız olarak düzenlendiğinin kabulü gerekmiştir. Davacıların şart olarak konduğunu ileri sürdükleri cümlelerin yazılış nedeninin, mükerrer ödemeyi önlemek amacı doğrultusunda olduğunun benimsenmesi daha doğru bir yaklaşımdır. Bir an için aksi düşünülse bile, muhatap W. B.'ın istemi, davalı tarafından davacı şirkete duyurulmuş ve davacı şirket bu mektubun paraya çevrilmesi istemini öğrenmiş ve kendisine göre bazı gerekçeler ileri sürerek, mektubun paraya çevrilmesi istemini red etmiştir. Ayrıca, davacı şirketin, redde ilişkin gerekçelerinin doğru olmadığı ve davacının avans borcu bulunduğu anlaşılmakla, davacının itirazının dayanaksız olduğu gözlenmiştir. Bundan başka davalı banka 20 ay gibi çok uzun bir süre mektup bedelini ödememek istemiş ve bu zaman içinde, davacı tarafın hukuken davalı bankaya yardımcı olması gerekirken, "sözgelimi, ihtiyati tedbir alarak ihale makamına dava açması gibi." davacı bu hususda hiçbir katkıda bulunmamıştır. Ayrıca, davacının davranışları itibariyle, muhatap bankaca, ilk önce davacıya karşı bir istekte bulunulsa bile, davacının yine ödemede bulunmayacağı izlenimi doğmuştur. Çünkü, davacı 20 aylık süre içinde yapılması gereken hukuki başvuru yollarından hiçbirini denememiştir. Açıklanan bu durum karşısında, kontrgaranti mektubunun şartlı olmadığı ve davalı bankanın istenen bedeli ödemesinin, mektup içeriğine uygun ve zorunlu olduğu sonucuna varılmıştır. Davacıların işbu dava için ibraz ettiği delillerden, davalı Bankanın gizli rapor ile Banka genel müdürünün KİT Komisyonundaki açıklamaları, az önce benimsenen hukuki gerçeği değiştiremez. Bu rapordaki tesbitlerin değerlendirilmesini hukukçular yapmadığı gibi, genel müdürün açıklamalarını da, teminat mektubunun ödenmek istenmediği ve fakat hukuki gerçekliğin sonucunda ödenmek zorunda kalındığı biçiminde kabul etmek gerekir. Yerel mahkemece yapılan delillerin değerlendirme çabaları eksik olduğu gibi, yukarıda ayrıntılı biçimde değinildiği üzere doğru da değildir ve ayrıca çelişkilidir. Açıklanan tüm bu nedenlerle, davacıların davalarının reddine karar vermek gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiş ve hükmün bozulması gerekmiştir.

2- Davalı bankanın karşı dava yönünden temyizine gelince;

Davalı ve karşı davacı banka, karşı davada, toplam 17.692.122.134 TL.nın faizle birlikte tahsilini istemiştir. Mahkemece, bu alacağın 12.089.992.433 TL'lık kısmı kabul ile fazlası red edilmiştir. Ancak, yerel mahkemenin bu konuda hiçbir gerekçesi olmadığı ve sadece bilirkişi raporuna yollama yapmak suretiyle karar oluşturduğu gözlenmiştir. Gerekçesiz mahkeme kararlarının tesisi Anayasa ve usule aykırıdır. Bu itibarla, karşı davacı Bankanın, karşı dava dilekçesindeki tüm iddialarının incelenmesi ve gerekçeleri de gösterilmek suretiyle Yargıtay denetimine olanak sağlayacak biçimde karar tesisi gerekirken, bu yönlerin ihmali doğru görülmemiş ve karşı davalının, bu yöne ilişkin temyiz itirazının da kabulü gerekmiştir.

3 - Yukarıda birinci ve ikinci bentlerde açıklanan gerekçeler ile davacı şirekt ile davalı Banka arasındaki hukuki ilişkinin kredi ilişkisi niteliğinde bulunması ve davada on yıllık zamanaşımının uygulanması gerekmesine ve karşı davacının borcun tamamına muaccel olması ile karşı davayı açmasına ve BK.nun 118/son maddesi içeriğine göre, davacılar vekilinin tüm temyiz itirazının reddi gerekmiştir.



SONUÇ : ukarıda birinci ve ikinci bentlerde açıklanan nedenlerle davalı ve karşı davacı Bankanın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına, üçüncü bentlerde açıklanan nedenlerle davacıların tüm temyiz itirazlarının reddine, davalı banka vekilleri için takdir edilen 6.000.000 TL vekillik ücretinin davacılardan alınarak davalı bankaya verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 14.9.1995 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. ******

Yüklə 48,2 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin