MİLLİ EDEBİYAT ve MİLLİYETÇİ EDEBİYAT
Türkçülük akımına kadar birtakım öncüler var olmuştur. Ahmet Vefik Paşa, Şemsettin Sami gibi kişiler Türk tarihi, dili ile ilgili eserler kaleme almışlardır. 1789 ihtilali Osmanlı için bölücü bir fikir ortaya çıkarmış olsa da Türk milliyetinin kültür, dil, edebiyat ve tarihi çerçevesinde kendi değerlerinin araştırılmasını da tetiklemiştir. Bu doğrultuda milliyetçi bir edebiyat oluşmuştur.
Milli Edebiyat, 1911-1923 yılları arasında somut milli konuların ve sade bir dilin işlendiği edebiyat döneminin adıdır. Milliyetçi edebiyat ise soyut Türkçü ideolojinin işlendiği edebiyattır.
Milli Edebiyat’la Milliyetçi Edebiyat iç içe girmiştir. Çünkü Milli Edebiyat’a öncülük eden yazarlar aynı zamanda milliyetçi soyut konuları da araştırmışlardır.
Milli Edebiyat, milliyetçilik(Türkçülük) ideolojisinin sonucudur. 1908’den sonra Türk Derneği, Türk Yurdu gibi dernekler; Türk Yurdu, Genç Kalemler gibi dergiler milliyetçilik ideolojisinin gelişmesine katkıda bulunmuşlardır.
Milliyetçiliğin edebiyata yansıması Nisan 1911’de Selanik’te çıkarılan Genç Kalemler Dergisi’nde Ömer Seyfettin’in “Yeni Lisan Makalesi” ile başlar. Bu makalede özetle ele alınan konular şunlardır:
1- Arapça ve Farsça gramer kurallarının kullanılmaması, bu kurallarla yapılan terkiplerin kaldırılması,
2- Arapça ve Farsça kelimelerin Türkçede söylendikleri gibi yazılması,
3- Başka Türk Lehçelerinden kelimeler alınmaması,
4- İstanbul konuşması esas alınarak yeni bir yazı dilinin meydana getirilmesi,
5- Dil ve edebiyatın doğu-batı taklitçiliğinden kurtarılması…
Bu harekete Yeni Lisan Hareketi denmiştir. 1911’de başlayan bu hareket 1923’e kadar verdiği ürünlerle edebiyatımızda “Milli Edebiyat Dönemi” olarak anılmıştır. Milli Edebiyat Dönemi Türkçenin geriye döndürülemez biçimde sadeleşmesi demektir. Bu sadeleşme, Cumhuriyet döneminde de devam etmiş, milliyetçi olmasalar bile bütün şair ve yazarları etkilemiştir. Milli Edebiyat’ın öncüleri Ömer Seyfettin, Ali Canip Yöndem ve Ziya Gökalp olmuştur.
Dostları ilə paylaş: |