167
KUL NESİMİ
17. yüzyılda yaşamış bir şairdir. Hayatı hakkında fazla
bilgi yoktur. Şiirlerinden iyi bir eğitim gördüğü anlaşılmaktadır.
Bektaşilik öğretisini anlatan şiirleriyle tanınmıştır.
BEN YİTİRDİM BEN ARARIM
Ben yitirdim ben ararım
Yâr benimdir kime ne
Gâh giderim öz bağıma
Gül dererim kime ne
Gâh giderim medreseye
Ders okurum Hak için
Gâh giderim meyhaneye
Dem çekerim kime ne
Sofular haram demişler
Bu aşkın şarabına
Ben doldurur ben içerim
Günah benim kime ne
Ben melâmet hırkasını
Kendim giydim eğnime
Ar ü namus şişesini
Taşa çaldım kime ne
Sofular secde ederler
Mescidin mihrabına
Yâr eşiği secdegâhım
Yüz sürerim kime ne
Gâh çıkarım gökyüzüne
Hükmederim kaf ’tan kaf ’a
Gâh inerim yeryüzüne
Yâr severim kime ne
168
Kelp rakip böyle diyormuş
Güzel sevmek pek günah
Ben severim sevdiğimi
Günah benim kime ne
Nesimî’ye
sordular kim
Yârin ile hoş musun
Hoş olayım olmayayım
O yâr benim kime ne
ZÂKİRZÂDE BÎÇÂRE ABDULLAH
(?-1657) Manisa ve İstanbul’da şeyhlik yaptı. Bîçâre ve Abdî
mahlasıyla şiirler yazdı. Bunlar bir kitapta toplanmıştır.
YÂ İLÂHİ
Yâ İlâhî düştüğüm yerde koma kaldır beni
Nice demdir ağlarım bir dem de güldür beni
Pâdişahım şol zaman kim da’vet edersin beni
Zâtın ile kıl tecellî ba’dehu öldür beni
Vaslının sevdâsına verdim cemî-i varımı
Müflis ü bîçâreyim nurun ile doldur beni
Bir kerem kânı Hudâ’sın yâ kerîm ya rahîm
Rahmet ü gufrânının deryâsına daldır beni
Bahr-ı hayrette gezer Bîçâre’yim
yâ Rabbenâ
Rüzgârın kıl muvâfık vuslata irgür beni
170
NİYAZ-İ MISRÎ
(1618–1694): Malatya’da doğdu. Ezher’de öğrenim gördü.
Müderrislik yaptı. Halvetiliğin Mısriyye kolunu kurdu. Başta
Bursa olmak üzere pek çok yerde irşad görevinde bulundu.
Fikirlerinden dolayı Limni’ye sürüldü ve orada vefat etti. Aruz ve
heceyle yazdığı şiirleri Divan’da toplandı. Tasavvufi başka eserleri
de vardır.
İSTER İSEN
İster isen bulasın cânânı sen
Gayre bakma sende iste sende bul
Kendi mir’âtında gözle onu sen
Gayre bakma sende iste sende bul
Her sıfat kim sende var izle onu
Gör ne sırdan feyz alır gözle onu
Erişince zâtına özle onu
Gayre bakma sende iste sende bul
Kenz-i mahvî âşikâr hep sendedir
Yaz u kış leyl ü nehâr hep sendedir
İki âlemde ne varsa hep sendedir
Gayre bakma sende iste sende bul
Men aref sırrına er ko gafleti
Gör ne remzeyler bu insan sîreti
Haşr u neşr ile tâmuyu cenneti
Gayre bakma sende iste sende bul
Haşr-ı sîrî halin inkâr eyleme
Gülşen iken yerini hâr eyleme
Enfüs ü âfâkı bil âr eyleme
Gayre bakma sende iste sende bul
Zât-ı Hakk’ı anla zâtındır senin
Hem sıfatı hep sıfatıdır senin
Sen seni bilmek necâtındır senin
Gayre bakma sende iste sende bul
174
Vechini görsem dağılır aklım
Zülfün ona çün mukteda düştü
Kim seni buldu, kendi yok oldu
Valsına ey dost can bahâ düştü
Aşka uşşakın davet etmişsin
Can kulağına ol sedâ düştü
Bu Niyâzî’nin
hiç vücudunda
Zerre komadı hep yaka düştü
İBRAHİM NAKŞÎ
(1641–1702) İstanbullu’dur. Kocamustafa tekkesinde
şeyhlik, camilerde vaizlik yapmıştır. Yazma dergilerde şiirlerine
rastlanmaktadır.
MAKSADI ÂŞIKLARIN
Maksadı âşıkların
Vâsıl-ı cânân olur
İsmini yâd eylese
Vâlih-i hayrân olur
Hak vere cünbüşlerin
Afv ede kem işlerin
Menzili dervişlerin
Kûşe-i vîrân olur
Kılsa tecellî ezel
Vuslata erişe er
Kâfire kılsa nazar
Mazhar-ı îmân olur