TüRKİye büYÜk millet mecliSİ fethullahçi teröR ÖRGÜTÜNÜN (fetö/pdy) 15 temmuz 2016 tariHLİ darbe giRİŞİMİ İle bu teröR ÖRGÜTÜNÜn faaliyetleriNİn tüm yönleriyle



Yüklə 5,1 Mb.
səhifə211/263
tarix04.01.2022
ölçüsü5,1 Mb.
#59750
1   ...   207   208   209   210   211   212   213   214   ...   263
Güvenlik Soruşturması daha öncede de açıklandığı üzere kişi ile ilgili MİT, Emniyet ve kendi bölgesi içinde Jandarma tarafından ve mahallinden yapılan bir araştırmadır. Burada kendisi dâhil olmak üzere tüm çevresi de geçmiş zamanlardan itibaren bir bütün halinde soruşturularak araştırılmaktadır. Dolayısıyla güncel bilgiye ulaşabilmek mümkündür.

Arşiv araştırması ise, adli makamlarla bağlantılı olarak ilgili kurumlarda bulunan kayıtlardaki en son bilgilerdir. Örneğin kişinin herhangi bir suçtan ötürü aranıp aranmadığı veya mahkemeden aldığı bir ceza gibi kayıtların varlığıdır.

Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırmasının sonucu olumlu olması halinde, personel temiz kabul edilerek devlet memuru kadrosuna alınabilmektedir. Ancak bu yeterli kabul edilmemeli, personelin hangi kurumda olursa olsun daimi takibi yapılmalı, görev esnasındaki tavır ve hareketleri amirleri tarafından yakinen incelenmeli, şüpheli durumlarda tekrar araştırması için ilgili birimlere talepte bulunulmalıdır.

Halihazırdaki mevzuata göre personelin ilk alımında yapılan Güvenlik Soruşturması personelin görevi süresi içinde talep olsa bile tekrar yapılmamakta, kurumun ihtiyaç duyması söz konusu olursa MİT veya Emniyet tarafından sadece Arşiv Araştırması yapılmaktadır.

Devlet memurlarının yurt dışı ve yurt içindeki kurs ve görevlendirmelerinde seçim kriteri sadece kurumu içindeki değerlendirmeden ibaret olup, bu değerlendirme genelde kişisel dosyası ve amir kanaatlerinden oluşmaktadır. Ancak devlet memurlarının işe başladıktan sonraki görev sürelerince soruşturma ve araştırmaları devam etmeli, yakın çevresinin devlet güvenliği açısından olumsuz kabul edilen tüm faaliyetleri “ortam değerlendirmesi” açısından yakından takip edilmelidir.

Ortam değerlendirmesi kriterine göre, kişi çevresiyle etkileşim içerisinde bulunabilmekte ve görev içerisindeki davranışlarına veya vereceği kararlara etki edebilme ihtimali bulunabilmektedir. Örneğin; FETÖ’ye olumlu bakan ve faaliyetlerine destek veren bir mahallede yetişen birisinin, yapılan soruşturma ve araştırmalarda kendisiyle ilgili olumsuz herhangi bir bilgisi bulunmasa bile bu durumdan etkilenmiş olması ihtimali göz önünde bulundurulmalı ve FETÖ’ye sempati ile bakabileceği dikkate alınmalıdır.

Darbe girişimi esnasında 1. Ordu Komutanı olan ve darbe girişimine yerinde ve zamanında tepki gösteren Orgeneral Ümit Dündar bu hususla ilgili olarak Komisyonda şu açıklamayı yapmıştır;

Yani, birincisi: Öncelikle bu tür yapılanmaların çok yakından, devlet tarafından takip edilmesi gerekiyor, gerekli güvenlik birimleri kapsamında. Dolayısıyla, bu takip sonucunda da diğer kurum ve kuruluşlarla yakın koordinasyon içerisinde, özellikle kurumlara personel alımı esnasında özel bir dikkat gösterilmesi gerekiyor. Müteakiben de, hizmeti süresi esnasında daha önce de ifade ettiğim gibi- takip ve kontrolünü sağlayacak tedbirlerin alınması büyük önem taşıyor. Tespit edildiğinde de yasal zemin hazırlanmak suretiyle kurumla olan ilişkilerinin de rahat bir şekilde kesilmesine imkân verecek yasal düzenlemelerin yapılması bence uygun olur diye değerlendiriyorum.”

FETÖ gibi ilk başlarda yasal ve zararsız görülen müteakip zamanlarda ise yasadışı kabul edilen tüm oluşumların önceden tespitinin yapılarak gerekli önlemlerin alınması önem az etmektedir.

Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün açıklamalarında ise FETÖ ile mücadelede ne tür eksikliklerin yaşandığı görülebilir;

Dolayısıyla, bizim yapabildiğimiz sadece buydu..Biz yakaladığımızı, tabii bunları Şûra’da hep disiplinsizlik diye atıyorduk diğerleri suç olmadığı için (FETÖ’nün o dönemde suç olmadığı) ama Şûra’da alınan kararlar idari yargıya götürülemediği için -ki bu kanuni bir konu- bunlara şerh koyuyordu hükûmet üyeleri, gerekçe olarak da bunu gösteriyorlardı.”

Bu durumda ülkeler kendi çıkarları için siyasi, ekonomik ve hatta askeri yaptırımlar uygulamaktadırlar. Ancak bazı devletlerin uluslararası ilişkilerde zor durumda kalmamak için gizli şekilde istihbarat birimlerini kullanarak ve terör örgütlerini biçimlendirerek veya destekleyerek o ülkeyi zayıflatma, meşgul etme dolayısıyla da istediğini yaptırma gayreti içinde olduklarını elde edilen verilerle görmekteyiz.

Diğer devletlerin istihbarat birimlerinin terör örgütleriyle ilişkisine Emin Arslan’ın tespitleriyle bakacak olursak;

Türkiye üzerine bir projedir. Neden Türkiye üzerine bir projedir? Çünkü Türkiye gerçekten çok kilit bir yerdedir. Orta Doğu enerji kaynaklarına yakındır. Boğazlarla Ege’yi, Akdeniz’i kontrol etmektedir. Doğu Akdeniz’deki yeni enerji kaynaklarına yakındır. Böyle bir yerde güçlü bir Türkiye olması yıllardan beri istenmiyordu. Dikkat edin, bu Balyoz ve Ergenekon operasyonlarını bir inceleyin. Mutlaka incelemişsinizdir, yanlış anlamayın, bu operasyonlardan önce bizim deniz kuvvetlerimiz Malta ile Girit adasında havada ikmal yaparak tatbikat yapabiliyordu. Doğu Akdeniz’de ihtilaflı sahada bırakın petrol aramayı, petrol veya gaz arayacak bir gemiyle ne İsrail ne Güney Kıbrıs Rum yönetimi anlaşma bile yapamıyordu. Çünkü Doğu Akdeniz’de biz çok güçlüydük. Yeditepe Üniversitesinde Doğu Akdeniz’deki 13 geminin pilot komutanı olan arkadaş da bunları anlattı. Kendisi bile neden tutuklanmış? Bütün o yapı dağıtıldı, şimdi istenildiği gibi bir organizasyon o bölgede oluşturuldu. Peki bunu kim yaptı? Fetullah Gülen. Tek başına mı yaptı? Fetullah Gülen uluslararası örgütlerin bir maşasıydı ve kullanılarak bunlar yaptırıldı.”

İstihbarat birimlerinin terör örgütlerinin şekillenmesinde ve büyümesindeki etkisi muhakkak söz konusudur. Hatta geçekleştirecekleri eylemlerin zamanlamasında bile payları bulunabilmektedir. Ülkeler istihbarat birimlerini bu şekilde kullanabilmektedirler. Bu kapsamda ülkelerin terör algısı da farklı olabilmektedir. Bu durum her ülkenin bakış açısı ve menfaati yönüyle farklılık gösterebilmektedir. Örneğin bizim terör örgütü olarak kabul ettiğimizi Avrupa’daki bir takım ülkelerin veya Amerika’nın terör örgütü olarak görmemesi hatta bazen de açıktan destekleyerek bir dayanışma içinde bulunması ancak bu şekilde açıklanabilir.

Ankara Eski İl Emniyet Müdürü Cevdet SARAL istihbarat birimleri ve terör örgütleri arasındaki ilişkiyi şöyle açıklamıştır;

Onu da bilemem, bir şey söyleyemem, mütalaa edemem ama genelde, bütün örgütlerin arka ayaklarında istihbarat birimlerinin izleri vardır. Bakın, istisna etmiyorum, bütün örgütlerin arka ayaklarında istihbarat birimlerinin izleri vardır; şöyle veya böyle, vardır.”

Tüm terör örgütleri ömürlerini sürdürebilmek için desteğe ihtiyaç duyarlar. Bu halkın bir kesiminin desteğinin yanında asıl destek mali destektir. Mali desteği olmayan hiçbir terör örgütü faaliyetlerini sürdüremez. Alınacak tüm güvenlik ve istihbarat tedbirleri örgütün toptan tasfiyesi için öncelikle mali kaynaklarının tespiti ve kurutulmasına yönelik olmalıdır.

Nitekim bu durumu Cevdet Saral da; “………..finans kaynakları olmadan bu örgütün (FETÖ/PDY) ayakta durması mümkün değildir.” şeklinde ifade etmiştir. Dolayısıyla ülke güvenliği göz önüne alındığında FETÖ ile mücadelede örgütün diğer ülkelerin istihbarat birimleriyle olan ilişkilerinin ve mali açıdan dünya çapındaki yapılanmasının da ortaya çıkarılması gerekmektedir. Sadece ülke içindeki örgüt elemanlarının tasfiyesi mücadelenin yarıda kalmasına sebep olacaktır.



        1. FETÖ’nün Algı Operasyonlarına Karşı Alınabilecek Tedbirler

FETÖ’nün tüm bunları yaparken öncelikle algı operasyonunu gerçekleştirmesi gerekmiştir. Bunun içinde elde edilen her türlü bilgi ve belgeyi istenilen şekilde yorumlayıp, örgüt lehine servis ederek, hedefteki bireyi veya kitleyi kendi rızası ile ikna etmek ve istenilen sonuca ulaşmak, örgütün algı operasyonlarının amacı olmuştur.

Bunları yaparken medya (Gazete, dergi, müzik, sanat, spor, haber, dizi, film, reklam, vb.), internet, sosyal medya (Web, WhatsApp, Twitter, facebook, vb.), şikâyet, ihbar ve mektuplar, propaganda (Beyin yıkama) ve dedikoduyu araç olarak kullanmışlardır. Bu yöntemi ve safhalarını incelediğimizde;

Kişi veya kurum hakkında çeşitli dedikodu, bilgi ve belge yayımlamak, bu bilgi ve belgeleri büyütmek, şekillendirmek, çarpıtmak ve yaymak,

Diğer kitlelerin yaşananlara sessiz kalmasını sağlamak için korkutma-cezalandırma veya taltif-ödüllendirme taktiklerini uygulamak ve tepkisiz kalmalarını veya destek vermelerini sağlamak,

Mevcut algının kendi istedikleri şekilde oluşmasına engel olan ve karşı duranları da kanun, kural, ahlak tanımayan itibar suikastlarıyla yok etmek, masum insanları itibarsızlaştırmak,

Bunu sağlamak için, bilgi akışının bulunduğu kurum içi mekanizmaları ele geçirmek, çeşitli kaynaklardan planlı bir şekilde bilgi bombardımanı yapmak ve yapılan bu bombardımanı kurum içindeki yandaş kişiler ile bir şekilde desteklemek (Bu destek algı operasyonunun başarıya ulaşması için son derece önemlidir) ve böylece kişiler ve kurumları yıldırmak ve güçsüz bırakmak hedeflenmektedir.

Algı operasyonunun özellikle atama, sicil ve terfi dönemlerinde arttığı gözlenmektedir. Bu dönemlerde gerçekleştirdiği faaliyetlerin aşamaları;


Yüklə 5,1 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   207   208   209   210   211   212   213   214   ...   263




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin