TüRKİye büYÜk millet mecliSİ fethullahçi teröR ÖRGÜTÜNÜN (fetö/pdy) 15 temmuz 2016 tariHLİ darbe giRİŞİMİ İle bu teröR ÖRGÜTÜNÜn faaliyetleriNİn tüm yönleriyle



Yüklə 5,1 Mb.
səhifə213/263
tarix04.01.2022
ölçüsü5,1 Mb.
#59750
1   ...   209   210   211   212   213   214   215   216   ...   263
Son Aşama: İç ve dış araçlarla gündeme hâkim olmak, kafa karışıklığı yaratmak ve kurumu sürekli bölen, ayrıştıran mesajlar yayınlamak, bu arada kendi yandaşlarına bir şekilde destek olarak, kurum içini ele geçirmek, yöneticilerin ve kurumun iradesini sakatlayarak onu işlevsiz bırakan bir korku yaratmak, onları korkunun mağduru veya esiri yapmaktır.

Sonuç olarak; Sosyal medya ağların (tweetter, facebook vb.) yurtdışı tabanlı olması, FETÖ’nün de bu tür algı operasyonlarına sosyal medyayı farklı şekillerde kullanarak devam etmesinden dolayı her daim hazır olmak ve anında karşı hareket tarzı uygulayabilmek önem arz etmektedir. Çünkü mahkeme kararı olmasına rağmen ilgili sosyal medyanın temsilciliği yurtdışı tabanlı olmasının sayesinde kararı kabul etmemekte ve yayını devam ettirmektedir.

Ülkemizin geçmiş dönemlerden bu yana yurt dışındaki lobi faaliyetlerinde yeterli olamaması, terör örgütlerinin ithamlarına karşı uluslararası düzeyde savunma pozisyonda kalması, bu tür oluşumları cesaretlendirmiştir.

FETÖ’nün yurtdışı desteğini de düşündüğümüzde ülkemize karşı yapılan her türlü karalama kampanyalarının yurt içindeki ayağını da katarak mücadele ivmesinin artırılması aynı zamanda profesyonel hale gelmesi gerekmektedir.

Bu kapsamda ülkemize karşı duran halihazırda faaliyetlerine devam eden veya önümüzdeki dönemlerde yeni çıkabilecek tüm örgütlere karşı etkili bir birim kurulması, bu birimin başta sosyal medya olmak üzere tüm saldırı ve algı operasyonlarına karşı hareket ederek karşı müdahalede bulanabilecek yapıda bulunması önem arz etmektedir.

FETÖ ile mücadelede istihbaratın başat unsur olması nedeniyle, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığının da yeniden yapılandırılarak, FETÖ ile ilgili çalışmalarda daha etkin bir duruma getirilmesi gerekmektedir.



        1. Emniyetin Güçlendirilmesi

Diğer taraftan, emniyet güçlerinin suç ve suçlu ile mücadelede silah donanımı açısından yeterlilik durumu bir diğer tartışma noktasını teşkil etmekte ve güncelliğini korumaktadır.

15 Temmuz Darbe Girişiminin akamete uğratılmasında güvenlik güçleri ile birlikte milletimizin azim ve kararlılığı da mücadelenin başarı ile sonuçlanmasını sağlamış olmakla birlikte, esas olan, meşru güvenlik güçlerinin her türlü suça karşı insan gücü ve silah donanımı açısından yeterli seviyede bulunmasıdır.

Bu çerçevede, “....Ağır silah değil ama polisin mutlaka daha güçlü silahlarla donatılması. Yani bir, ikinci güç gibi değil ama yetecek kadar silahlarının olması gerektiği...” hususu önemli bir noktayı teşkil etmektedir.446

Önümüzdeki dönemde, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı’nın özellikle terörle mücadele noktasındaki eş güdümü esas olmak üzere merkezi bir şekilde başta taarruz helikopterleri olmak üzere ağır silahlar ile donatılmasının son derece önemli olduğu, mevcut mevzuat çerçevesinde447 değerlendirilmektedir.

İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğünün Komisyona sunduğu 03.01.2017 tarihli ve 45599763-56586.(63044).4648-2465/45-11171 sayılı yazıda emniyet alanında alınması gereken tedbirlere ilişkin olarak aşağıdaki ifadelere yer verilmiştir;

17 Aralık ve 15 Temmuz sonrası FETÖ/PDY terör örgütünün özellikle devletimizin teknik imkânlarına ulaşım ve kullanımı konusunda ne kadar etkili olduğu ortaya çıkmıştır. Bu sebeple tüm devlet kurumlarının bilgi işlem altyapılarının tekrar kontrol edilerek gerekli düzeltmeler yapılmalıdır.



Tüm bu tespitler sonrası; Valilik ve Kaymakamlıklar nezdinde oluşturulan merkezlerde ilgili tüm birimlerin katılımıyla olay anında hızlı ve etkin müdahale edebilecek kuvvetlerin oluşturulması, kritik öneme haiz bina ve tesislerde her türlü saldırıya karşılık verebilecek türden savunma sistemleri kurulması, şehir merkezlerinde bulunan askeri kışlaların kontrol ve olası hareketliliğin izlenebilmesi açısından şehir dışına çıkarılması, etkin müdahalede bulunulabilmesi için başta Emniyet Genel Müdürlüğü olmak üzere ilgili tüm birimlere yeterince araç, gereç ve personel tahsisinin yapılması, operasyonel birimlerdeki personele gerekli eğitimlerin verilmesinin sağlanması, Valilik ve Kaymakamlıklar koordinesinde yılda bir olası kalkışmalara müdahale planlarının yapılarak tatbikat yapılmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir.”

        1. MASAK’ın Güçlendirilmesi

Ülkemizin “mali istihbarat birimi” olan ve “mali istihbarat” üreten kuruluşu olan MASAK’ın aldığı şüpheli işlem bildirimleri ve diğer veriler sonucunda ürettiği analiz ve değerlendirme sonuçlarının paylaşımı için mevzuatta yer alan eksikliklerin giderilmesinin, uluslararası metinlerde ve iletişim halinde olduğu uluslararası kuruluşlara bildirildiğine paralel şekilde mevzuatta da Kurumun adının bir istihbarat birimi olarak zikredilmesi gerektiği, Kuruma son yıllarda sürekli yeni fonksiyonlar yüklenmesi doğrultusunda personel sayısındaki yetersizliğin ivedilikle giderilmesi gerektiği, kurumun uzman personelinin yetki ve istihbari bilgi paylaşımı konusundaki sorumsuzluğu ile ilgili mevzuat yönünden korunma sorunlarının çözülmesi gerektiği düşünülmektedir.

Organize suçlara ve terör örgütlerine yönelik soruşturmalarda, suçun mali boyutuna yönelik uzmanlaşması nedeniyle, Savcılık Makamlarınca soruşturmalara dâhil edilen MASAK’ın anılan sorunlarının çözülmesi, MASAK’ın yeniden yapılandırılması yürütülen soruşturmalarda etkinlik sağlayacaktır.

MASAK’ın yeniden yapılandırılmasında hedeflenen amaç; mali istihbarata esas şüpheli işlem bildirimleri ve diğer verileri toplayıp, ilgili kişilerin özellikle suçla bağlantılı olan bireyler ya da şirketlerin gerek mali profilini gerekse diğer durumlarını çok iyi analiz eden ve diğer verilerle karşılaştırmasını yapıp, aklama ve terörün finansmanı ile mücadele yönünde kayda değer ve önemli sonuçlar veya çıkarımlara ulaşan organize bir birim teşkil etmek olmalıdır.

Bu çerçevede, mali istihbarat biriminin, suç gelirlerinin değişik uzmanlık alanları ve sektörleri ilgilendiren bir yapıda olması hasebiyle ve tüm suç gelirleriyle etkin olarak mücadele etmek amacıyla multidisipliner bir yapıya sahip, alanında uzman ve değişik sektör ve kurumlardan uzman eleman takviyesini bünyesinde barındıran bir teşkilatlanma ve yapılanma içinde olması gerekmektedir.

MASAK’ın ürettiği mali istihbarat dolayısıyla diğer istihbarat birimleriyle koordinasyonunu sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır.

İstihbarat yapısının gözden geçirilerek yeniden tasarlanmasının konuşulduğu bir gündemde mali istihbaratın göz ardı edilmemesi gerekmektedir. Aksi durumda üretilen istihbaratta mali boyut ele alınamayacak, çok başlılık devam ettiği sürece ve olası “kurumsal taassup” uygulamaları ile mali istihbarat ayağının koordinasyon dışında tutulması sonucunda üretilecek siyasi/askeri vb. istihbaratta bir taraf eksik kalmaya devam edecektir.

FETÖ ile mücadelenin uzun yıllar alacağının öngörülmesi sebebiyle, oluşturulmasının uygun olacağı düşünülen ve üst bölümde ifade edilen “FETÖ ile Mücadele Kurulu”nda MASAK Başkanlığının, gerek başkan gerekse de yeterli seviyede uzman personel ile temsil edilmesinin yürütülecek uzun soluklu mücadelede farklı bakış açısı kazandırarak mücadelede etkinlik sağlayacağı düşünülmektedir.


      1. FETÖ’nün Yurtdışındaki Uzantılarına Karşı Alınabilecek Tedbirler

15 Temmuz darbe girişiminin devlet ve millet elbirliğiyle püskürtülmesinden sonra, FETÖ ile mücadele noktasında yurt içinde oldukça önemli ve etkili adımlar atılmış ve bunlardan çok önemli sonuçlar alınarak, örgütün yurt içinde faaliyet kapasitesi bitirilme aşamasına gelinmiştir. Ancak, bu süreç içerisinde gerek yurt içinde olup da yasadışı yollarla yurtdışına kaçan gerekse yıllardan beri yurtdışında örgütlenmiş bulunan örgüt mensuplarının lobi faaliyetleriyle ülkemize, özellikle de uzun vadede, zarar verebilme potansiyelleri hala bulunmaktadır. Bu yüzden, FETÖ ile mücadelenin yurt içinde gösterilen kararlılıkla yurtdışında da sürdürülmesi başarıya ulaşabilmek için önemlidir.

        1. Yurtdışına Yönelik Bilgilendirme Çalışmaları

Türkiye’nin FETÖ’yle yurtdışında verdiği mücadelenin etkinliği ve başarısı açısından en önemli nokta, ülkemizin giriştiği bu mücadelede ne kadar meşru ve haklı olduğunu muhataplarına sağlıklı bir şekilde aktarabilmesidir. Bunun için yurtdışına yönelik bilgilendirme faaliyetleri hayati derecede önemlidir. 15 Temmuz darbe gecesinin ilk saatlerinden itibaren başta Dışişleri Bakanlığımız olmak üzere birçok kamu kurumumuzun yurtdışına yönelik bilgilendirme faaliyetlerine yoğun bir şekilde devam ettiği görülmektedir.

Önümüzdeki dönemde de, dışarıya yönelik kamu diplomasisi çalışmalarımızın kesintisiz sürdürülmesi, yeni gelişmelerle içeriğinin zenginleştirilmesi önem taşımaktadır. Özellikle FETÖ’nün 15 Temmuz Darbe Girişiminin arkasındaki odak olduğu gerçeğini ortaya koyacak yeni somut kanıtların ilgili kurumlarımızca gecikmeksizin paylaşılması büyük önem taşımaktadır. FETÖ’nün ülkemiz açısından zararlı olduğu mesajının yanında, bu terör örgütünün, bulunduğu ülkelerdeki gizli yapılanmaları nedeniyle bu ülke yönetimleri için de potansiyel tehdit ve tehlike yarattığı mesajının işlenmesi, bu ülkeleri yanımıza çekmede ilave katkı sağlayabilecektir.

FETÖ’yle ilgili saptamalarımızı destekleyecek akademik külliyat çalışmalarına hemen girişilmesi de önemlidir. FETÖ’nün Batı’da düşünce ve medya kuruluşları ile yoğun ilişkileri göz önünde bulundurulduğunda, yabancı gazeteci ve akademisyenler FETÖ’nün darbe girişiminin arkasındaki odak olduğunu ortaya koyacak makaleler hazırlamaya ve uluslararası görünürlüğü olan yayın ve internet sitelerinde de bu makaleleri yayınlamaya teşvik edilmelidir.

FETÖ’nün üçüncü ülkelerdeki Müslüman toplumlar nezdinde, “Türkiye’de Müslümanlara zulmedildiği” propagandası yaptığı da bilinmektedir. Dolayısıyla, bilgilendirme çalışmalarına Diyanet İşleri Başkanlığımızın dâhil edilmesi de büyük önem taşımaktadır.



        1. FETÖ’nün Yurtdışındaki Mevcudiyetinin Haritalandırılması ve İzlenmesi

Gerek çabalarımız neticesinde sağlanan somut adımlar, gerek FETÖ’nün buna karşı geliştirmekte olduğu yeni taktikler nedeniyle, örgütün haritalandırma süreci dinamik ve değişken olmak durumundadır.

Diğer bir anlatımla, her bir ülkedeki durum zamanla değişecek, yeni şekiller alabilecektir. Bunların takibi önem taşımaktadır.



        1. FETÖ Meselesinin İkili İlişkilere Hasar Vermesinin Engellenmesi

Çabalarımız uluslararası kamuoyunu iknaya ve yönlendirmeye yönelik olmalıdır.

Batılı kamuoylarına yönelik çabalarımızda, insan hakları/demokrasi/hukuk devleti ilkelerine vurgu yapılması esas olmalıdır, insan hakları boyutuna dikkat ederek adım attığımızı anlatabilmek gerekmektedir.

Diğer bölgelerde, öncelikli ülkelerin tespit edilmesi, çabaların bu doğrultuda yoğunlaştırılması, her bir bölgenin kendine özgü koşullarını dikkate alan nüanslı yaklaşımlar geliştirilmesi yararlı olabilecektir.


        1. FETÖ’nün Yurtdışındaki Finans Kaynaklarına İlişkin Tedbirler

Yurtdışındaki FETÖ uzantılarının kayıt dışı para hareketleri, rüşvet, yolsuzluk, vergi kaçakçılığı ve para aklama faaliyetleri çalışılarak bu konularda duyarlı olan yabancı muhataplarımız nezdinde farkındalık yaratılması üzerinde çalışılmalıdır.

Yurtdışında faaliyet gösteren FETÖ iltisaklı iş derneklerine alternatifler güçlendirilmelidir.



        1. Yurtdışındaki Vatandaşlarımız Arasında “FETÖ Diyasporası” Oluşmasının Engellenmesi

FETÖ’nün esasen uzun zaman önce, diasporik bir yapıya evrilmeye başladığı söylenebilir. Darbe teşebbüsü gibi bir eyleme girişilmesinde örgüt yönetiminin Türkiye’den yabancılaşarak diasporik bir karaktere bürünmesinin ve uluslararası alanda devşirdiği güç ve girdiği ilişkilerin önemli rol oynadığı ileri sürülebilir.

FETÖ yönetiminin ilişkiye girdiği küresel ağlarla aynı paralelde hareket etmesine hizmet eden keskin Türkiye karşıtı pozisyonun FETÖ’nün yurtdışındaki tabanı tarafından içselleştirilmesi ve bir kimliğe dönüştürmesi süreciyle karşı karşıyayız. Bu sürecin, Ermeni diyasporasına benzer biçimde, kendilerini Türkiye nefretiyle tanımlayan bir FETÖ diyasporasının oluşmasına yol açması muhtemeldir.

Bunun engellenmesi amacıyla, örgütle yönetim düzeyinde doğrudan ilişkisi olanların dışındaki kitlenin FETÖ’nün etkisinden uzaklaştırılması konusu üzerinde şimdiden düşünülmesi önem taşımaktadır.

Bu çerçevede Örgütün karanlık yüzü hakkında vatandaşlarımıza yönelik bilgilendirme kampanyalarının kesintisiz sürdürülmesi önemlidir.

FETÖ’nün propagandasından etkilenerek örgüte çekilmiş olan şahısların bir nevi radikalleşme sürecine tabi tutuldukları dikkate alınarak, söz konusu kitleye yönelik yaklaşımımızın, uzman kurumlarımızın katkısı alınmak suretiyle, bilimsel temeli olan bir rehabilitasyon” yaklaşımı da içermesinde fayda bulunmaktadır.


      1. Bürokrasinin Yeniden Yapılandırılması

15 Temmuz'da karşı karşıya kaldığımız olaylar Türkiye'nin kamu hayatında bir değişiklik yapılması gerektiğini ortaya koymuştur. Bu değişikliğe de kamu personel sistemi yeniden ele alınarak başlanmalıdır. Reform hamlesinde; sivil alanın genişletilmesi, demokratik istikrar tedbirleri, merkezden çevreye uygulama yetkilerinin devri, merkezin planlama ve denetim rolünün öne çıkartılması, reform hareketinin başlıkları olmalıdır.

Kamu yönetimi; verimlilik, etkinlik ve performans kriterleri dikkate alınarak düzenlenmeli, hesap verebilirlik ve hizmet kalitesi artırımı sağlanmalıdır. Yönetimde şeffaflığa önem verilmeli, belli aralıklarla mali ve performans raporlaması yapılarak bu raporlar da kamuoyuna açıklanmalıdır.

Kamu kurumlarına eleman alınması, görevin gerektirdiği ehliyet ve liyakat kuralına bağlanmalı, görevde yükselmeler için de bu kriterler geçerli olmalıdır. Ayrıca liyakat esasına göre yapılan istihdam ve terfi işlemlerinin açık, şeffaf ve denetlenebilir olması da bu süreçlerin FETÖ’nün kamu kurumlarına sızarken yaptığına benzer bir şekilde manipüle edilmemesi amacıyla çok önemlidir. Kamu kurumlarının Türkiye'nin sosyolojik yapısını yansıtmasının kamu güvenliğine destek sağlayacağı, kamu zararına yol açacak zararlı faaliyetleri önleyeceği unutulmamalı, belli bir dini, siyasi, ideolojik vb. kümeleşmesinin ise örgütler için illegal faaliyet sahası yaratacağı dikkate alınmalıdır.

FETÖ’nün kamu kurum ve kuruluşları ile stratejik birimlere sızmasına, buralarda kümeleşmesine imkân sağlayan olgunun merkezi sınav sorularının çalınması olduğu dikkate alınarak bu sınavların güvenliği mutlaka sağlanmalıdır.

Askeriye, adliye, MİT, polis teşkilatı, mülki idare, dışişleri bakanlığı gibi kurum ve kuruluşlara alınacak personel için yapılacak güvenlik soruşturmasında sadece adli sicil kaydının varolup olmadığına bakılmakla yetinilmemeli, bu kurumların görev alanlarının gerektirdiği hususlara da bakılmalıdır. Salt adli sicil kaydına dayalı bir güvenlik soruşturmasının henüz mahkeme kararı kesinleşmedi diye kamu personeli olmasını önleyemeyeceği dikkate alınmalıdır.

Hukukun herkesi kucakladığı, huzur, güven ve birlik içinde yaşanan bir ülke, ancak toplumdaki adalet beklentisinin karşılanmasıyla mümkün olur. Bu nedenle adil, tarafsız ve bağımsız bir yargının oluşması için gerekli şartlar yaratılmalıdır.

Başta Emniyet, Jandarma, MİT ile TSK olmak üzere tüm kamu kurumlarındaki örgüt militanları tamamen ayıklanmalıdır. Ancak, örgütün kendisini sürekli mağduriyet alanları üzerinden beslediği, işlediği büyük suçları küçük mağduriyetler üzerine bina ederek meşrulaştırdığı unutulmamalı; bu hassasiyetle görevden uzaklaştırma ve işten çıkarmalarda yeni mağduriyet alanları yaratmamak ve suçlu ile masum olanları ayırmak için azami özen gösterilmelidir.

1980’li yıllardaki Diyarbakır Cezaevi örneğine dayalı mağduriyetler üzerine bir diğer terör örgütü olan PKK tarafından geliştirilen söylemlerin Örgüte yeni militanlar kazandırdığı gerçeği de dikkate alınarak FETÖ ile mücadelede Örgüte toplumsal taban desteğinin kesilmesi bakımından mücadelenin hukuk içinde yapılması, mağduriyetlere sebebiyet verilmemesi mücadelenin uzun soluklu başarısı için elzemdir.

Gözden kaçırılmaması gereken bir diğer nokta da, hukuk içinde ve adil bir şekilde yapılan bu mücadelenin kamuoyuna da iyi ve doğru bir şekilde anlatılmasının önemidir. Bu mücadele tamamen adalet, hakkaniyet ve hukuk gözetilerek yapıldığı halde kamuoyu nezdinde izahı ikna edici bir biçimde yapılmadığı takdirde, uzun vadede FETÖ’yle mücadelenin başarısı sekteye uğrayabilecektir. Bu açıdan FETÖ’yle mücadelenin halkla ilişkiler ayağının önemi de küçümsenmemelidir.


      1. Eğitim

        1. Organizasyon ve Denetim

Milli Eğitim Bakanlığında FETÖ ile mücadele, 17/25 Aralık Darbe Girişimlerinden sonra başlamış, 15 Temmuzdan sonra ise hızlanmış ve çok daha somut tedbirlere dönüşmüştür. Bu çerçevede darbe girişimi donrasında örgüte ait tüm eğitim kurumları ve öğrenci yurtları Devlet kurumlarının ortak çalışmaları neticesinde tespit edilmiş, örgüte ait 2.236 kurum kapatılmıştır. Kapatılan bu kurumlardan 1.060’ı okul, 841’ ise öğrenci yurdudur. Kapatılan diğer kurumlar arsında muhtelif kurslar, özel öğretim kursları, öğrenci etüt eğitim merkezleri ve motorlu taşıt sürücü kursları yer almaktadır. Örgüte ait dershaneler ise, yapılan mevzuat düzenlemeleri doğrultusunda 15 Temmuz Darbe Girişiminden önceki süreçte faaliyetlerini sonlandırmışlardır.

FETÖ’nün yurtdışında eğitim alanında hala güçlü olduğu bilinen bir gerçektir. Burada yetişen öğrencilerin ileride hem Türkiye hem de diğer ülkeler için tehdit oluşturma potansiyelleri bulunmaktadır. Bu sebeple, yurtdışındaki FETÖ eğitim kurumları ile rekabet edip onları ikame etmek amacıyla kurulan Türk Maarif Vakfının faaliyetlerinin, Örgütün her ülkedeki eğitim kurumlarını ikame edebilecek noktaya getirilmesi bilhassa önemlidir.



        1. Kaliteli ve Ucuz Eğitime Erişim Hakkı

Örgütlerin tesir alanını yok etmek için kamusal eğitim politikalarına ağırlık verilmelidir. Eğitimde takviye ihtiyacının piyasa şartlarına terk edilmesi öğrencilerin bazı grupların hedefi haline gelmesine neden olmaktadır. Özellikle kırsaldaki ve ekonomik açıdan dezavantajlı çocukların devlet himayesinde eğitim hayatlarını tamamlamaları oldukça önemlidir. Örgüt özellikle insanların ekonomik yetersizliklerini ve öğrencilerin barınma ihtiyaçlarını kullanarak insanları elde etmiştir.

FETÖ örgütünün başarılı, üstün yetenekli öğrencileri özellikle hedef haline getirdiği dikkate alındığında bu çocuklara yönelik özel yatırımların yapılması ve bir tür beyin göçüne engel olunması gerekmektedir. Öğretim programlarının temel uygulayıcısı olan öğretmenlerin yetişme süreçleri ele alınarak, öğretmenlerin gerek eğitim gerek atama süreçlerinde önemli kriterler geliştirilmelidir. Öğretim programlarında öğrencilerin analiz ve sorgulama becerilerini geliştiren içeriğin zenginleştirilmesi faydalı olacaktır.



        1. Eğitsel İçerik ve Hedeflerin Yeniden Kurgulanması

FETÖ, devlet içerisinde bir tür alternatif örgütlenme yaparak devletin hemen tüm kurumlarında yapılanma yoluna gitmiştir. Aynı yöntemi eğitim sistemi için de kurgulayarak ‘alternatif bir eğitim sistemi’, yasal zemin görünümlü ‘alternatif bir eğitim programı’ uygulamıştır. Yine FETÖ örgütünün dini duyguları eğitim sistematiği içerisinde sömürerek ortaya yeni bir din anlayışı çıkardığı göz önüne alındığında; doğru din öğretiminin önemi anlaşılmaktadır. Yine soran, sorgulayan ve analitik düşünme yetilerinin geliştirilmesine yönelik programların geliştirilmesi de önem arz etmektedir. Belli dönemlerde yapılan yanlış uygulamaları FETÖ örgütü kendi lehine kullanma yoluna giderek örgütün genişlemesini sağlamıştır. Devlet imkanlarıyla dini eğitimi alamayan insanların bir kısmı FETÖ örgütünün hedefi haline gelmiştir. Eski Diyanet İşeri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’nun Komisyonun 17.11.2016 tarihli toplantısında ifade ettiği gibi, FETÖ örgütü 2007- 2008 yıllarına kadar, dini eğitimi daha zayıf olduğu düşünülen kesime yönelmiştir. Bu noktada doğru din eğitiminin önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır ki bu eğitimlerin devletin kontrolünde yapılması da FETÖ benzeri yapıların oluşumuna fırsat vermeyecektir.

FETÖ, zaman zaman Devlet mekanizmalarının din ve dindarlarla olan mesafesini fırsata dönüştürmüştür. FETÖ örgütü de gizlilik, tedbir gibi kavramlar arkasında yapılanmaya gitmiştir. Bu bağlamda devletin doğru ve güvenli bilgi ulaşımı sağlamada rol alması, işleyişteki şeffaflığı temin etmesi ve doğru din eğitimde ilgili kurum ve kuruluşlarıyla yöne vermesi önem arz etmektedir.

Din eğitiminde Milli Eğitim Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığının ortak projeler geliştirmesi, yaz ve sömestri tatillerinde öğrenciler için isteğe bağlı amaç nitelikli projelerin geliştirilmesi faydalı olacaktır. Kamu kurum ve kuruluşların gençlerin ve çocukların verimli zaman geçirmelerine yönelik destekleyici alan ve programlar geliştirmeleri, yerel imkânlar dâhilinde sanat ve spor etkinlikleriyle öğrencilerin zamanlarını verimli değerlendirmesi sağlanmalıdır.

İnsanların bir gruba yönelmelerinde psikolojik ve sosyolojik etmenlerin rol oynadığı önemli bir hakikattir. FETÖ örneği, örgüte eleman devşirmede bu psikolojik ve sosyolojik etmenlerin kullanılarak çocuk ve genç yaştaki öğrencilerin kandırılabildiğini açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu yüzden eğitim personelinin, öğrencilerin sosyolojik ve psikolojik yapılarını iyi bilmeleri ve buna göre hareket etmeleri, öğrencilerin istismarcı grupların ağına düşme ihtimallerini önemli ölçüde azaltacaktır.

Doğru din anlayışının öğretilmesi, çocukların sosyal ihtiyaçlarının karşılanması ve üniversiteyi kazanarak başka illere öğrenim görmek üzere giden çocukların barınma ihtiyaçlarının karşılanması için Milli Eğitim Bakanlığı ile başta Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Yüksek Öğretim Kurumu ve üniversiteler ile yerel yönetimler arasında sıkı bir işbirliği oluşturulmalıdır.


        1. Öğrenci Yurtları

FETÖ’nün özellikle öğrencilerin barınmaya ihtiyaç duyduğu alanlarda yapılanmaya giderek öğrencileri devşirdiği açıkça görülmektedir. Kırsal kesimde ikamet eden ancak bulunduğu yerde eğitimini alamayan öğrencilerin ihtiyaç alanı bu örgütün önemli bir çalışma alanı haline gelmiştir. Başta üniversite öğrencileri olmak üzere öğrenim çağındaki gençlerin barınma ihtiyaçlarına ilişkin gerekli tedbirlerin alınması önemli bir husustur. Ortaöğretim öğrencileri için de barınma ihtiyacı bazı bölgeler açısından geliştirilebilir bir hizmet alanı olarak kendini göstermektedir.

FETÖ hem yurt, hem okul de okul alanında bir yapılanmaya gitmiş, bu yapılar arasında bir bağ oluşturarak organize bir hareket kabiliyeti kazanmıştır. Geniş kitlelere hem yurt hem de özel okul hizmeti veren oluşumların takip ve denetimi FETÖ benzeri yapıların oluşumunu engelleyecektir. Zira hem okul hem de yurt alanında önemli yapılaşmaya giden gruplar, iç ve dış mihraklar açısından iştah kabartıcı bir hale dönüşebilecektir.



        1. Sınavların Denetimi

Eğitim alanında, özellikle, üzerinde durulması gereken bir diğer alan da, sınavlardır. Örgütün önemli çalışma alanlarından birisinin de yapılan merkezi sınavlarda soruları çalma yönündeki teşebbüsleri olduğu bütün açıklığıyla ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda hem Milli Eğitim Bakanlığı hemde ÖSYM darbe girişimi öncesinde ve sonrasında birçok tedbir almıştır. Ancak, denetimsiz ve kapalı devre kurumlar görevlerini yerine getirmede ciddi güçlüklerle karşılaşırlar. Sınavları gerçekleştiren kurumlar da güvenlik gerekçesiyle çoğunlukla kapalı devre kurumlar olmak zorundadırlar. Ayrıca önceki örnekler göstermektedir ki, sınavlarda usulsüzlük veya anormallik olması halinde iç denetim mekanizmaları yeterince sağlıklı ve hızlı tepki verememektedir.

Bu noktada, 16.11.2016 tarihinde Komisyona bilgi veren Prof.Dr. Abdullah Çavuşoğlu’nun anlattığı örnek ilginçtir. Sayın Çavuşoğlu, 13.09.2009 tarihinde yapılan PMYO Sınavı sorularının dışarıya sızması sebebiyle iptal edildiğini, sınavın 01.11.2009 tarihinde yeniden yapıldığını ifade etmiştir. Bu sızmayı şahsi dikkatiyle fark ettiğini ve sınavı da şahsi gayretiyle iptal ettirdiğini söyleyen Çavuşoğlu, durumu Savcı Şadan Sakınan’a şifahi olarak bildirdiğini ifade etmiştir. Ancak, bu girişimden herhangi bir sonuç çıkmamıştır. Nitekim Komisyon, konuya ilişkin YÖK’ten bilgi talep ettiğinde gelen cevabi yazıda “bu konuya ilişkin herhangi bir yazışmanın olmadığı” ifade edilmektedir.448

Yukarıda bahsedilen örnek aslında, sınavlarının yapılması, usulsüzlüklerin tespiti, takibi ve denetimi gibi süreçlerin şahsi gayretlerin çok ötesinde kurumsal ve sistematik bir çözüm bulmayı gerektirdiğini ortaya koymaktadır. Bu sebeple, hem sınavları hem de sınavları idare eden birimleri sürekli olarak dışarıdan denetleyen yapılar oluşturulmalıdır.

FETÖ benzeri örgütlerin yeniden güç kazanamaması için devlet memuru seçimi ve görevde yükselmede, nitelik ve kariyerin dikkate alınması özel bir önem arz etmektedir. Liyakat esasına dayalı yapılanmalar örgütsel oluşumlara fırsat vermeyecektir. Yine bilgi sitemlerinin güvenliği de birtakım kötü niyetlere karşılık oldukça önemlidir. Özellikle merkezi sınavlarla ilgili tüm tedbirlerin alınmış olması FETÖ benzeri oluşumların önüne geçmede önem arz etmektedir. FETÖ örgütünün devlet kurumlarındaki yapılanmasın çoğunlukla yukarıdan aşağıya doğru bir işgal hareketi şeklinde geliştiği de dikkate alındığında atama, insan kaynakları ve denetim birimlerinde görev alan üst yöneticilerin titizlikle seçilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.



Yüklə 5,1 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   209   210   211   212   213   214   215   216   ...   263




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin