GİNE
Batı Afrika'da İslâm Konferansı Teşkilâtı'na üye bîr ülke.
1- Fizikî Ve Beşer! Coğrafya
2- Tarih Ve İslâmiyet
Eskiden Fransız Ginesi (Guinee françai-se) adıyla bilinen bir sömürge iken 1958 yılında bağımsızlığını ilân etmiş ve 1969'-da İslâm Konferansı Teşkilâtı'na üye olmuş bir cumhuriyettir. Komşuları kuzeyde Gine Bissau ve Senegal, kuzeydoğuda Mali. doğuda Fildişi Sahili, güneyde Sierra Leone ve Liberya olup yüzölçümü 245.857 km2, nüfusu 7.418.000 H993 tah.l ve başşehri Atlas Okyanusu kıyısındaki Konakri'dir (Conakry). 1958'den 1984'e kadar tek partiyle yönetilen ülke. Nisan 1984'teki darbeden bu yana da askerî yönetimle idare edilmektedir.
1- Fiziki Ve Beşeri Coğrafya
Yüzey Şekilleri. Ülke yapı, morfoloji, iklim ve bitki örtüsü bakımından Aşağı Gine (kıyı bölgesi), Futa Calon, Yukarı Gine (Sigiri havzası] ve Ormanlık Gine olmak üzere birbirinden farklı dört coğrafî bölgeye ayrılır. Aşağı Gine bölgesinin güney kesimi. Futa Calon'dan inen akarsuların (en önemlisi Konkoure) biriktirdiği alüvyonlu dolgularla deltalardan oluşan mangrov kaplı bataklıklar halindedir. Kıyı önüne birçok alçak adacık serpilmiştir. Kuzeye doğru genişleyen kıyı şeridinin kuzey yansı, akarsuların ağızlarındaki haliçler dışında daha düzgün biçimde uzanır. Verimli toprakların bulunduğu kıyı şeridinin gerisinde, yeni tortul kayalardan oluşan akarsularla hafifçe yarılmış alçak platolar yer alır, İkinci bölge Futa Calon, çoğunlukla yaşlı kum taşlarının meydana getirdiği, Aşağı Gine'den dik fay basamaklartyla ayrılan, derin şekilde vadilerle yarılmış bir platolar alanıdır. Batı Afrika'nın Gambia, Senegal, Nijer, Cogan ve Konkoure gibi birçok Önemli akarsuyu, yükseltisi 500-1000 m. arasında değişen bu dağlık kütleden doğar ve araziyi derin şekilde parçalara böler. Bölgenin en yüksek noktaları Loura (1515 mi ve güneyde Tinka (1425 m.) dağlandır. Ülkenin kuzeydoğu kesimini kaplayan Yukarı Gine, Futa Calon ve Ormanlık Gine'den belirgin dikliklerle ayrılan, yüksekliği 500 metreyi aşmayan ve kuzeydoğuya doğru giderek alçalan bir havza karakter indedir. Gine'nin güneydoğu köşesindeki Ormanlık Gine bölgesi ise Afrika'nın eski temelini oluşturan kayaçlardan meydana gelmiş daha yüksek bir platodur (en yüksek noktası Nimbe dağı 1752 m.l. Bu bölgeden doğup güneye doğru akan Moa ve St Paul gibi akarsular geçtikleri toprakları yararak vadiler oluşturur.
İklim ve Bitki Örtüsü. Genellikle tropikal iklimin hüküm sürdüğü ülkenin bölgeleri arasında sıcaklık ve yağışlar az çok farklılık gösterir. Aşağı Gine'de kışı kurak, yazı çok yağışlı ve sıcak olan bir iklim görülür. Konakri civarında yıllık yağış 4292 milimetre, ortalama sıcaklık ise 27 derecedir. Futa Calon'da yıllık yağış miktarı azalır ve 2000-2800 milimetreye kadar düşer. Bu bölgede ortalama sıcaklık 25 derece olup gece ile gündüz arasında fazla fark vardır. Yukarı Gine'de yağışlar iyice azalarak 1000-1500 milimetre civarında seyreder; günlük sıcaklık farkları iklimin karasallığı sebebiyle çok daha belirgindir. Yağışlar Aşağı Gine. Futa Calon ve Yukarı Gine bölgelerinde yaz aylarında görülürken yılda ortalama 3000 milimetrenin üstünde yağmur alan Ormanlık Gine bölgesinde mevsimlere daha düzenli dağılmıştır. Bitki örtüsü de bölgelere göre değişir. Kıyı bölgesinde mangrov ağaçlıkları ile palmiye koruları uzanır. Futa Calon savanlardan ve vadi boylarındaki galeri ormanlarından oluşan bir bitki örtüsüne sahiptir. Yukan Gine, yer yer görülen karakteristik baobab ağaçları ile bir savanlar alanıdır. Ormanlık Gine ise düzenli ve bol yağmur alması sebebiyle yoğun bir yağmur ormanı alanı oluşturur. Buradaki ormanlarda tik, maun, abanoz gibi kerestesi çok kıymetli ağaçlar bulunmaktadır.
Akarsular. Gine akarsular bakımından zengin bir ülkedir. Batı Afrika'nın üç büyük akarsuyu (Nijer, Gambia, Senegal) Futa Calon'dan doğar. Milo, Tinkisso. Bala ve Sankarani akarsuları Yukarı Gine'nin topraklarını sularken Nijer nehrini oluşturur ve kuzeydoğuya doğru akarak Mali topraklarına girer; Futa Calon'dan kuzeye doğru akan Bafing ve Bakoye ise Senegal nehriyle birleşir. Atlas Okyanu-su'na ulaşan bu akarsuların yanında Gine platosundan güneye doğru akarak Liberya ve Sierra Leone topraklarına girdikten sonra denize ulaşan çok sayıda akarsu mevcuttur.
Nüfus ve Etnik Durum. Otuza yakın etnik grubun yaşadığı Gine'de nüfusun yaklaşık % 75'ini başlıca üç büyük grup oluşturmaktadır. Coğrafî bölgelerde hâkim durumda olan bu gruplardan Fûlâ-nfler Futa Calon'da. Malinkeler Yukarı Gine'de, Susular Aşağı Gine'de çoğunluğa sahiptirler. Ormanlık Gine ise Kişi, Torna ve Gerze gibi gruplar tarafından iskân edilmiştir. Bazı etnik gruplar çeşitli isimlerle anılır; meselâ Fûlânîler'e Fransızlar Peul, İngilizler Fulani. yerliler Fulbe veya Fulah demektedirler. Aşağı Gine'de Susular'dan başka Bağa, Nalou, Landoma, Tiapi ve Mİkhifore; Futa Calon'da Fülânîler'İn yanında Dialonke, Di-akhanke ve Tenda; Yukarı Gine'de de Malinkeler'in dışında Vasulunka kabileleri yaşamaktadır. Yerlilerin dışında az sayıda Fransız, Suriyeli ve Lübnanlılar'-dan oluşan yabancılar bulunmakta ve bunların çoğu başşehir Konakri'de oturup ticaretle uğraşmaktadır. Ayrıca Çin, Doğu Avrupa ve bazı Batı ülkelerinden gelen küçük topluluklar da mevcuttur.
Ülke nüfusunun yaklaşık % 80'i kırsal yerleşmelerde yaşar. En önemli şehirler Konakri (1983'te 705.000), Kankan (89.000] ve Kindia'dır (56.000). Gine'de yıllık doğum oranı %o 046,6 (1985-1990), ölüm oranı %o 21,9, nüfus artış hızı ise %o 24,7'dir. Eski Fransız sömürgesi Gine'nin resmî dili Fransızca olmakla birlikte halk çeşitli mahallî dilleri konuşur. Bu dillerin başlıcaları Fûlânî, Malinke, Susu, Kisi, Gerze, Torna, Coniagui ve Bassari'dir. Dillerin dağılımı coğrafî bölgeleri izler ve Susu Aşağı Gine'de, Fûlânf Futa Ca-lon'da. Malinke Yukarı Gine'de, Kişi de Ormanlık Gine'de hâkim durumda bulunur. Öğretimin ilk üç yılı bu dillerle yapılır, daha sonra Fransızca'ya geçilir. Her türlü resmî yazışmada Fransızca ve bir mahallî dil kullanılmakta, idarî görevlilerin Fransızca'nın yanında bu dillerden birini de bilmeleri gerekmektedir.
Din. Gine'de en yaygın din nüfusun % 85'ten çoğunun bağlı olduğu İslâmiyet'tir. Animistlerin sayısı giderek azalmakta, hıristiyanların oranı ise ancak % 1 civarında bulunmaktadır. İslâmiyet'in bu ülkeye girmesi XI. yüzyıla rastlar307. Hıristiyanlık Gine'ye Batılı sömürgeciler tarafından getirilmiş ve misyonerlik faaliyetleri sonucunda az bir taraftar bulmuştur. Çoğunluğu oluşturan Katolikler'in Konakri'de başpiskoposlukları, NzerĞkore ve Kankan'da da piskoposlukları bulunmaktadır.
Ekonomi. Gine bir tarım ve tabii zenginlikler ülkesi olmasına rağmen kişi başına düşen millî gelir bakımından (1985-te 320 Amerikan doları) iktisaden az gelişmiş ülkeler arasında yer alır. Çalışan nüfusun % 80'inin istihdam edildiği tarım sektörünün millî gelir içindeki payı ancak % 30 civarındadır. Başlıca tarım ürünleri muz, kahve, ananas, palmiye tohumu, yer fıstığı, turunçgiller, pirinç, mısır ve manyoktur. Yönetim Futa Ça-lon'daki göçebe topluluklar tarafından yapılan hayvancılığın ve balıkçılığın geliştirilmesi için dışarıdan sağladığı kredilerle bazı projeleri uygulamaya koymuştur. Güneydoğudaki ormanlardan da önemli miktarda gelir elde edilmekle birlikte ülkenin en büyük gelir ve döviz kaynağı, faal nüfusun % 5 kadarına istihdam imkânı veren madencilik sektörüdür; millî gelirin % 25i bu sektörden sağlanır. Ülkede dünyanın en zengin boksit yatakları bulunmakta ve ihracat gelirlerinin % 9O'ı bu madenin satışından temin edilmektedir. Yabancı sermayeli şirketler tarafından çıkarılan boksiti alümine (alüminyum oksit) dönüştürecek tesisler Fria şehrindedir. Boksit dışında demir, altın ve elmas rezervleri de ülkenin ekonomisinde önemli bir zenginlik kaynağı teşkil etmekteyse de bunlar henüz yeterli şekilde değerlendi-rilememektedir. Endüstrinin gelişmemiş olduğu Gine'de sadece küçük ölçekli imalât sanayii kurulmuştur. Millî gelir içinde % 2'lik bir paya sahip bulunan endüstri sektöründe gıda, et, deri eşya, ayakkabı, kibrit, mobilya, dokuma, sigara, çimento ve plastik eşya tesisleri faaliyet göstermektedir. Enerji üretiminde hidroelektrik potansiyelden istifade edilir.
Ülkenin ulaşım şebekesi yeterli olmaktan uzaktır; 30.000 km. uzunluğundaki karayollarının sadece küçük bir kısmı asfaltlanmıştır. Konakri'yi Kankan'a bağlayan karayolu ite demiryolu hattı ulaşımda önemli bir rol oynamaktadır. Ko-nakri'deki milletlerarası hava ve deniz limanları özelliKle ithalât ve ihracat için son derece önemlidir.
Gine'nin dışarıya sattığı başlıca maddeler boksit, alümin, muz. kahve, ananas, palmiye tohumu, yer fıstığı ve turunçgiller; dışarıdan aldıkları ise içecekler, petrol mamulleri, inşaat malzemeleri, tarım makineleri, tekstil ürünleri ve ecza maddeleri gibi endüstri ürünleridir. İthalât ve ihracat yaptığı ülkelerin başında Amerika Birleşik Devletleri ile Avrupa Topluluğu ülkeleri gelmektedir.
Bibliyografya:
D.-M. FnŞmy, Quid Paris 1968, s. 926; J. Suret-Canales, La ripubUque de Guin^e, 1970; Area Handbook for Guinea, Washington 1976; Africa South of the Sahara 1988, London 1987, s. 520-534; "Guınee", Eün. VIII, 154-159; "Guinea", EBn, VIII, 466-470.
2- Tarih Ve İslamiyet
Bugün Gine Cumhuriyetinin sınırları içinde kalan topraklar, tarih boyunca değişik hâkimiyetler altında çeşitli devletlerin birer bölgesini teşkil etmiş olduğundan ülkenin geçmişi nisbeten karışık bir görünüm arzeder. Gine'nin en eski kabileleri olan Kaniaguri, Bassari, Kişi ve Gerzeler'in siyasî teşkilâtlan yoktu. Kuzeyden, doğu ve kuzeydoğudan buraya gelen Mande, Sarakole, Malinke ve Susular yerli kabileleri kıyı bölgelerine doğru sürerek iç kısımlara hâkim oldular. Ülkenin tarihi bir bakıma buradaki kabilelerin müslüman olmasıyla başlamıştır denilebilir.
Gine'nin doğu ve güneydoğu kısımları. XIII. yüzyılın ortalarına kadar Batı Afrika'da güçlü bir devlet olan eski Gana Krallığı'nın sınırları içinde bulunuyordu. Sahranın kuzey ve kuzeybatısından gelen kervan yollarının üzerinde yer alan eski Gana Krallığfnın başşehri Kumbî-salâh'ın kalıntılarında elde edilmiş bazı buluntularla İbn Havkal. Ebû Ubeyd el-Bekrî ve İdrîsî gibi coğrafyacıların yazdıklarından anlaşıldığına göre İslâmiyet buraya XI. yüzyılda ulaşmış bulunuyordu. Özellikle Mağrib'den gelen müslüman tüccarlar, Mağrib-Gana kervan yolunun geçtiği yerlerde kasabalar ve pazar yerleri kurarak İslâmiyet'in bölgeye yayılmasında rol oynamışlardır. Gana Krallığı'nı kuran Soninkeler'in kervan yolu kenarlarında oturan ataları XI. yüzyılda İslâmiyet'i kabul etmiş ve güneye doğru taşıyarak Batı Afrika'ya yayılmasında etkili olmuşlardır. Aynı yüzyılın sonlarına doğru Murâbıtlar'ın Gana'yı ele geçirmeleriyle burası bağımlı bir devlet haline dönüştü (1076) ve bölgede Müslümanlık iyice güçlenerek bu tarihten itibaren putperest kitleler arasında hızla yayılmaya başladı. Gine'nin kuzeydoğusundaki Mali İmparatorluğunun hükümdarı Baramendana Keita'nın 1050 yılında müslüman olmasıyla da İslâmiyet'in o bölgedeki nüfuzu güçlendi. So-ninkeler tarafından müslümanlaştırılmış olan Diyulalar'ın batıya doğru ilerleyerek Futa Calon'a ve Gine'ye ulaşmaları, özellikle yollar üzerindeki yerleşmelerde İslâmiyet'in tanınıp yayılmasına hizmet etti. XIII. yüzyılın ortalarında Mali İmparatorluğu Gana Krallığı'na son verince Gine'nin doğu bölgelerinin tamamı bu devletin hükümranlığı altına girmiş oldu.
XVI. yüzyıla kadar Mali'nin hâkimiyetinde kalan Futa Calon'a bu asırda Mâsî-nâ'dan bazı göçmen kitleleri geldi ve yerlilere baş eğdiren Koli Pouli adındaki liderleri Futa Calon Krallığını kurdu. XVII. yüzyıl boyunca Futa Calon'un yüksek yay-lalarındaki zengin otlakların cazibesine kapılan Fûlânîler doğudan ve kuzeyden buraya göç ettiler. Diafunu'dan gelen müslüman Mandinkeler Kankan, Bate, Kuafodie, Tİntiule gibi şehirleri kurarak Gine'nin iç kısımlarına yerleştiler. XVIII. yüzyılın ortalarına kadar yerli Dialonke-ler'in otoritesi altında yaşayan Fûlânîler, bu tarihlerde dindar bir kişi olan İbrahim Musa'nın önderliğinde müslüman olmayanlara karşı başlattıkları cihad sonunda bağımsız bir İslâm devleti kurdular (1747) ve cihadı temel politikalarından biri olarak benimsediler. Almami (imam) unvanlı hükümdarlar tarafından yönetilen ve bir federasyon şeklinde teşkilâtlandırılan bu devlet, XVIII. yüzyılın sonlarına doğru Gine'nin Futa Calon bölgesine tamamen hâkim oldu. Diğer taraftan XVIII. yüzyılın ortalarına kadar Mali İmparatorluğumun sınırlan içinde kalan Malinkeler'in yaşadığı kuzey bölgesi bir ara Songaylar'ın hâkimiyetine geçtiyse de Samori Türe adlı önder, XIX. yüzyılın sonlanna doğru Fransızlara başlattığı cihad hareketi sonunda Sierra Leone'nin iç kesimlerini ve Orta Nijer bölgesini ele geçirdi. Ture'nin hareketiyle İslâmiyet bölgede iyice güçlenme imkânı buldu. Onun kurduğu, başşehri Kankan yakınlarındaki Bissandugu olan devlet dine dayalı idi ve merkezî yapıdaydı. Ancak Türe. Malinkeler'i birleştirmeyi başardıy-sa da Fransızlar'a karşı sürdürdüğü savaşı kazanamadı. 1886 ve 1889'da yaptığı iki ayrı antlaşma ile Boure bölgesini ve Nijer'in batı yakasını Fransızlar'a ter-ketmesine rağmen ülkesini Fransız işgalinden kurtaramadı ve topraklarının tamamı işgal edildikten sonra kendisi de esir alındı (1898). İyi bir teşkilâtçı ve kumandan olarak tanınan Samori Türe Fransızlar tarafından Gabon'a sürgün edildi ve iki yıl sonra burada vefat etti.
1837 yılında Gine kıyılarına çıkan Fransızlar, 1842'ye kadar buralarda ticarethaneler kurarak yerli idarecilerle çeşitli antlaşmalar yaptılar. Fransızlar'ın ülkenin iç kısımlarına nüfuzu ise XIX. yüzyılın son çeyreğine rastlamaktadır. 1880'-den itibaren iç bölgeleri işgale başlayan ve yerli idarecilerle yaptıkları antlaşmalara dayanarak buraları himaye altına almaya yönelen Fransızlar'dan Jean Marie Bayol'un misyonu, 1881 yılında Futa Calon imamı ile bir himaye antlaşması imzalayarak kıyıdan Nijer'e doğru uzanacak bir demiryolunun imtiyazını almayı başardı. Fransızlar inşa edecekleri bu demiryolu vasıtasıyla yalnız sahilde kalan nüfuz alanlarını içerilere doğru genişletmeyi düşünüyorlardı; ancak bu yolun yapımına 1898 yılında başlandı. Daha önce ise Fransızlar Almami Bakor Biro'ya 1888'de imzalattıkları bir başka antlaşma ile Futa Calon'u tamamen himayelerine aldılar ve birkaç yıl içinde burayı işgal ederek bağımsızlığına son verdiler. Fransızlar 1893 yılında himayele-rindeki yerleri siyasî bir çatı altında toplayarak Konakri merkez olmak üzere Fransız Ginesi adıyla bir sömürge idaresi kurdular ve bu İdareyi 189S'te Fransız Bati Afrikası ile birleştirdiler.
Bağımsızlığın ilân edildiği 2 Ekim 1958'e kadar Fransa'nın idaresi altında kalan Gine'de çeşitli tarihlerde sömürgecilere karşı halk ayaklanmaları olmuşsa da teşkilâtlı şekilde başlayan bağımsızlık mücadelesi ancak II. Dünya Sa-vaşfndan sonra ortaya çıkmış ve diğer Batı Afrika sömürgelerindeki gibi bir gelişme göstermiştir. Gine'nin bağımsızlığını kazanmasında en önemli rolü. 1945 yılında Konakri'de gerçekleştirilen genel grevde ilk defa sesini duyuran Samori Ture'nin torunlarından Seku Türe oynamıştır. Bu yıllarda posta ve haberleşme sektöründe çalışan işçilerin kurduğu sendikanın genel sekreteri olan Seku Türe önce Gine İşçi Konfederasyonu'nun genel sekreterliğine, ardından da Afrika İşçi Konfederasyonu'nun başkanlığına seçildi. 1952'de Afrika Demokratik Topluluğu'nda Gine kolunu temsil eden ve Gine Demokrat Partisi'nin genel sekreterliğini yapan Seku Türe 1955 yılında Konakri belediye başkanı seçildi ve arkasından da Gine Hükümet Konseyi başkan yardımcılığına getirildi. 1957 seçimlerinde partisi büyük bir başarı gösterdi ve halkın çoğunu arkasına alarak ülkeyi hızla bağımsızlığa götüren çalışmalarını başlattı. Fransa Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle, Beşinci Cumhuriyet anayasasına göre Fransız Toplulu-ğu'nun (Communaute français) yerine Fransız Birliği'ni (Union français) kurmak istediğinde. 28 Eylül 1958 tarihinde yapılan referandumla halkın birliğe "hayır" oyu vermesi üzerine bağımsız Gine devleti resmen ilân edildi308. "Hürriyet içinde fakirliği zenginlik içinde köleliğe tercih ediyoruz" cümlesiyle Fransız Birliği'ne katılmayı reddeden Seku Ture'ye ve halkına öfkelenen C. de Gaulle, Gine'yi bağımsızlıktan vazgeçirmek ve cezalandırmak için ülkedeki bütün Fransız görevlileri geri çağırdı. Her türlü yardımı keserek ambargo uygulamaya başlayan ve ayrılırken sanayi kuruluşları ile devlet dairelerindeki dosyalan ve teknik belgeleri beraberlerinde götüren Fransızlar ülkeyi çok zor durumda bıraktılar. İlk devlet başkanlığına seçilen Seku Türe bu zor durumu halkın fedakârlığı ve Gana'nın yardımlarıyla aşmaya çalıştı. Batı Afrika'da Liberya ve Gana'dan sonra üçüncü bağımsız ülke olan Gine'nin yeni anayasası 10 Kasım 1958 tarihinde kurucu meclisin onayı ile yürürlüğe girdi ve ülke aynı yıl aralık ayında Birleşmiş Milletler'e seksen ikinci üye olarak kabul edildi. Başkanlık sistemine dayalı tek partili otoriter bir rejim kuran Seku Ture'nin Fransız Birliği'ne "evet" oyu veren komşularıyla ilişkileri giderek bozuldu. Bunun üzerine Gine Sovyetler Birliği, Cin Halk Cumhuriyeti, Mısır ve Amerika Birleşik Devletleri ile yakınlaşmaya çalıştı. Cemal Abdünnâsır ve Seku Türe. Mayıs 1961 "de Kahire'de iki ülke arasında ticarî ve kültürel alanlarda iş birliği ve yardımlaşmayı öngören çeşitli antlaşmalar imzaladılar. Gine'nin bazı yardımlar almakla birlikte Sov-yetler'le olan ilişkileri gelişmedi. 1965'-ten itibaren Cin Halk Cumhuriyeti'nden ekonomik ve teknik yardım almaya başlandı ve Amerika Birleşik Devletleri ile bazı konularda iş birliğine gidildi.
1 Ocak 1968 tarihinde yeniden devlet başkanlığına seçilen Seku Ture'nin otoriter ve baskıya dayalı yönetimine karşı zaman zaman ayaklanmalar oldu ve eylemciler ağır şekilde cezalandınldılar; yönetime muhalif olanların büyük bir kısmı yurt dışına kaçmak zorunda kaldı. 1974"te bir defa daha seçilen Seku Türe komşu ülkelerle ve Fransa ile ilişkileri düzeltmeye önem verdi. 1982'de son defa seçilen Seku Türe, 26 Mart 1984 tarihinde tedavi için gittiği Amerika Birleşik Devletleri'nde öldüğü zaman ülkesinin ekonomik ve siyasî durumu çok kötü idi. Ölümünden bir hafta sonra ordu bir darbeyle yönetime el koydu.309 Darbeciler ülkedeki tek siyasî parti olan Gine Demokrat Partisi'ni kapatarak millet meclisini dağıttılar ve anayasayı da askıya aldılar. Darbecilerden Albay Lansana ContĞ devlet başkanlığına, Diarra Traore de başbakanlığa getirildi. Yeni yönetim, eski devlet başkanı Seku Ture'nin takip ettiği devletçi politikayı terkederek liberal ekonomiye yöneldi. Başkan L. Conte'nin 18 Aralık 1984 tarihinde görevden aldığı D. Traore Temmuz 1985'te başarısız bir darbe teşebbüsünde bulundu ve idam edildi. Ekim 1989'da L. ContĞ çok partili hayata ve demokrasiye geçileceğini açıkladı. Uzun süren şiddet olaylarının ardından nihayet S Aralık 1993'te genel seçimler yapıldı. Ancak gerçekleştirilen reformlara rağmen ülke ekonomisi düzelmedi.
Gineli müslümanların çoğu Mâlikî mezhebine mensuptur. Ülkede Kadiriyye ve Ticâniyye tarikatları yaygındır. Gine bağımsızlığının lideri olan Seku Türe, taşıdığı sosyalist görüşler doğrultusunda uyguladığı politikalarla dinin toplum üzerindeki etkisini kaldırmaya çalışmış ve bu çerçevede müslüman din adamlarının söz sahibi olduğu Kur'an okullarını 1961'de kapatmıştı. Ancak Ture'nin bu politikası otoritesinin zayıflamaya başladığı ve müslümanların desteğine ihtiyaç duyduğu 1970'li yıllarda değişti. 1977'-de National Islamic Council'i kurdu. Suud hükümetinin de yardımıyla başşehir Ko-nakri'de bölgenin en büyük camii olduğu söylenen Faysal Camii'ni inşa ettirdi. Daha sonra National Müslim League adını alan İslâm Konseyi bölgesel ve mahallî seviyelerde İslâmî eğitimi ve hac organizasyonu İşlerini üstlendi.
Bibliyografya:
La geographie d'Edrisi (nşr. P A. Jaubert), Paris 1836-40 — Amsterdam 1975, i, 16-17; P. Marty. L'islam en Guinee; Fouta djallon, Paris 1921, tür.yer.; J. S. Trimingham, İslam in West Africa, Oxford 1959, s. 18; J. D. Fage, A History of West Africa, Cambridge 1972, s. 35-37, 57-62, 157-176, 179; M, Mahmûd Savvâf, İfrlkıyye'I müslime, Beyrut 1975, s. 139-153; Türkkaya AtaÖv, Afrika ulusal Kurtuluş Mücadeleleri, Ankara 1975, s. 218-228; H. D. Nel-son, Area Handbook for Guinea, Washington 1975, s. 9-40; V. Monteil. L'lstam noir. üne re-ligion a ta conqu&te de !Afrique, Paris 1980, s. 129-132; P. B. Clarke, WestAfrica and İslam, London 1982, s. 7-24, 37-40; R. Synge, "Guinea Recent History", Africa South of the Sahara 1988, London 1987, s. 520-534; Amin Tibi, "Im-pact of İslam on Medieval Ghana and Mali (I0'h-l4th Century)", Meceiletü Külliyyetid-da'oeti'l-İslâmiuye, 1/1. Tarabius 1984-85, s. 225-240; R. Cornevin, "Guinee", El2 {Frj, II, 1158-1159; R. Van-Chi, "Guinee", Eün., VIII, 154-156; "Guinea, Republic of", EBr., X, 1021; "Sekou Toure", Çağdaş Liderler Ansiklopedisi, İstanbul 1986, VI, 1849-1864; Charlotte A. Quinn, "Guinea", The Oxford Encyclopedia of the Modern Islamic World, New York 1995, II, 77-78.
GİNE BISSAU
Batı Afrika'da İslâm Konferansı Teşkilâtı'na üye bir ülke.
1- Fiziki Ve Beşeri Coğrafya
2-Tarih
Eskiden Portekiz Ginesi [Guinee portu-gaise) adıyla bilinen sömürge toprakları üzerinde kurulmuş olup resmî adı Gine Bissau Cumhuriyeti'dir (Portekizce: Re-pûblica da Guine Bissau). Kuzeyde Senegal, doğuda ve güneyde Gine ile komşudur. Batısında Atlas Okyanusu bulunan ülkenin kıyıları çok alçak olduğundan toprak miktarı med ve cezir zamanlarında önemli ölçüde değişikliğe uğrar; yüzölçümü med sırasında yaklaşık 28.000, cezir sırasında ise adalarla birlikte 36.125 km2ıdir. 1974'te bağımsızlığını kazanmış ve aynı yıl Birleşmiş Milletlerce İslâm Konferansı Teşkilâtı üyeliğine kabul edilmiştir: nüfusu 1.036.000 (1993 tan.), başşehri Bissau'dur.
Marksist eğilimli Partido Africano da Independencia da Guine-Bissau e Cabo Verde'nin (Gine Bissau ve Cabo Verde'nin Bağımsızlığı için Afrika Partisi) yönetiminde tek partili bir cumhuriyet olan Gine Bissau'da devlet başkanı aynı zamanda yürütme organının da başıdır. Yasama organı olan millî halk meclisi mahallî konseylerce seçilen 150 üyeden meydana gelir.
1- Fiziki Ve Beşeri Coğrafya
Yüzey Şekilleri. Futa Calon dağlık platolarından kaynaklarını alan Corubal. Ge-ba ve Cacheu nehirlerinin suladığı ülkenin en büyük kısmını yükseltisi 100 metreyi aşmayan, hafifçe yarılmış plato düzlükleriyle alüvyonlu ovalar kaplar. Kıyıları son derece girintili çıkıntılı ve bataklık olan sahil bölgesinin açıklarında kırk kadar adadan oluşan, fakat ancak yirmisi meskûn bulunan Bijagos (Bissa-gos) takımadaları yer alır. Akarsuların ağzında med ve cezir hareketlerinin temizlediği geniş haliçler bulunan karmaşık yapılı kıyı bölgesinin iç kesimindeki düzlüklerde akarsular menderesler çizerek akar. Ülkenin kuzeydoğusunda Gine'deki Futa Calon kütlesinin uzantısı olan bölgede yükseklik 300 metreye kadar çıkar; en yüksek kesimler Gabu pla-tosundaki Boe tepeleridir.
İklim ve Bitki Örtüsü. 12. kuzey paralelinin ortaladığı Gine Bissau'da genel olarak sıcak ve yağışlı bir iklim hüküm sürer. Yağışlı geçen yaz aylarını kurak bir mevsim takip eder. Ortalama yıllık yağış miktarı kıyı bölgesinde 3000, ülkenin iç kesimlerinde 1500 milimetre civarındadır.
Bataklıklarla kaplı, yer yer mangrov ve palmiye ormanları da bulunan kıyı bölgesinde şeker kamışı ve pirinç tarlaları uzanır. İçerideki topraklar sık ormanlarla, kuzeydoğu bölgesi ise savanlarla kaplıdır. Ormanlarda ve sularda bölgeye özgü çeşitli hayvanlar yaşar.
Nüfus ve Etnik Durum. 1 milyon dolayında olan ülke nüfusu çeşitli etnik gruplardan oluşur; Balanteler (% 321, Fûlânî-ler 1% 22), Mandyakolar (% 14,5), Mandin-golar (% 13) ve Pepeller (% 7) başlıcalan-dır. Bunların yanında kabilelerinden kopmuş Assimiladolar (benzeşmişler) ve Cabo Verde kökenli Mestiçolar ile (melezler) özellikle ticaret ve hizmet sektörlerinde faal rol oynayan Portekizli, Suriyeli ve Lübnanlılar da yaşamaktadır. Geniş bir alana yayılmış olan Balanteler tarım ve balıkçılıkla geçinirler: iç bölgelerde yaşayan Fülânîler'le Mandingolar hayvancılık yaparlar. Ülkede nüfusun büyük çoğunluğu kırsal alanlarda yaşadığından şehirleşme oranı düşüktür. Başlıca şehirler, aynı zamanda başşehir olan Bissau ile (1988de 125.000 nüfus) Bafâ-ta ve Bolama'dır.
Dil ve Din. Resmî dil Portekizce olup her kabile kendi mahallî dilini konuşmaktadır. Sayıları yirmi civarında olan bu diller Nijer- Kongo, Mande ve Batı Afrika dil aileleri içinde yer alır. Nüfusun % 4O'ı müslüman. % 5'i hıristiyan, geri kalanı ise animisttir. Müslüman Fû-lânîler'le Mandingolar ülkenin iç bölgelerinde yaşamakta ve genel olarak hayvancılıkla uğraşmaktadırlar.
Gine Bissau topraklarına İslâmiyet'in ulaşması XI. yüzyılın ilk yarısına rastlamakta ve buradaki gelişimi Senegam-bia'nınkiyle aynı seyri takip etmektedir. Çeşitli devletlerin siyasî sınırları içinde kalan ülkeye İslâmiyet kuzeyden ve doğudan, genellikle Mande dilleri konuşan tüccarlar vasıtasıyla gelmiştir. Senegal ve Gambia nehirleri etrafında ticarî kasabalar kuran müslüman tüccarlar buralardan Gabu'ya nüfuz ederek İslâmiyet'in gittikçe tanınıp yayılmasında önemli roy oynamışlardır. Portekizli-ler'in bölgeye hâkim olarak bu toprakları sömürge haline getirmeleri İslâm'ın yayılmasını engellerken misyonerlik faaliyetleriyle Hıristiyanlığın yerleştirilmesine imkân sağlamıştır; ancak buna rağmen halkın hıristiyanlaşması çok sınırlıdır. Kâdiriyye ve Ticâniyye tarikatlarının etkisi altında kalmış olan ve hem kültürel hem ekonomik bakımdan geri durumda bulunan müslümanları bir çatı altında toplayacak bir teşkilât veya İs-lâmî bir araştırma kurumu mevcut değildir.
Ekonomi. Afrika kıtasının en fakir ülkelerinden biri olan Gine Bissau'da kişi başına düşen ortalama millî gelir 200 Amerikan dolarının altındadır. Halkın büyük kısmı millî gelirin yarısını sağlayan tarım sektöründe istihdam edilmektedir. Kıyı kesimindeki geniş alanların bataklıklarla kaplı olduğu ülkede tarım arazisi toprakların ancak % 8 kadarına eşit küçük bir kısmını kaplar. Yetiştirilen ürünler arasında çeşitli yumrulu bitkiler, hindistan cevizi, pirinç, yer fıstığı ve darı önemli yer tutar. Kıyı kesiminde başlıca faaliyet balıkçılıktır. Ülke topraklarının % 38'ini kaplayan ormanlardan kesilen ağaçların Önemli bir kısmı yakacak olarak, bir bölümü de sanayide kullanılır. Henüz değerlendirilemeyen yer altı kaynaklarının başında boksit ve fosfat yatakları gelir. İlkel durumda olan sanayi sektörü daha çok gıda maddesi işleme tesislerine dayanır; dokuma ve otomobil montajı gibi kollarda faaliyet henüz yeni kurulma ve gelişme düzeyindedir. Hacmi az olan dış ticarette ihracatın büyük bölümünü tarım ürünleri, balık ve balık ürünleri sağlar. İhracattan daima daha fazla olan ithalâtta ise besin maddeleri, içecekler, her türlü makine ve ekipmanlar en önemli yeri tutar. Gine Bissau'nun ticaret yaptığı ülkeler arasında başta Portekiz olmak üzere Avrupa Topluluğu üyeleriyle Amerika Birleşik Devletleri ve Çin Halk Cumhuriyeti gelir.
Bibliyografya:
P. B. Ciarke, West Africa and İslam, London 1984, s. 32-35; R. PĞlİssier, "Guinea-Bissau, Physical and Social Geography", Africa South ofthe Sahara 1988, London 1987, s. 437-438, 535; D.-M. FrĞmy. Quid, Paris 1988, s. 926-927; "Gine - Bissau", ABr., IX, 456-458.
2- Tarih
Gine Bissau'nun sınırları içinde yaşayan halkların tarihi, komşu Senegalli ve Ginelilerin tarihleriyle ortak yanlara sahiptir. Burası tamamıyla Batılı ülkelerin sömürge politikaları çerçevesinde ortaya çıkmış bir devlet olduğundan tarihi çok gerilere gitmez. Uzun yıllar Mali İm-paratorluğu'nun sınırları içinde kalan bu bölgenin iç kesimlerinde XVI. yüzyılın ortalarında Gabu Krallığı doğmuş ve bu krallık 1867 yılına kadar ayakta kalmayı başarmıştır. XV. yüzyılın ortalarında Portekizliler ticaret üsleri kurmak amacıyla ülkenin batısındaki Bissagos adalarına çıkmışlarsa da önceleri yerli halkın direnişi karşısında pek tutunamamışlar, ancak XVI. yüzyılda adalara ve anakaranın sahil bölgelerine yerleşe-bilmişlerdir.
Portekizliler, Brezilya'daki şeker kamışı çiftliklerinde ihtiyaç duyulan iş gücünü bu bölgeden sağladıkları kölelerle karşılıyorlardı. Kölelerin yanında balmumu, fildişi ve deri de önemli ticaret emtiası idi. Özellikle köle ticareti İngiliz. Fransız ve Hollandalı tüccarları buraya çekiyor, bölgenin iç kesimlerinde yaşayan kabileler arasındaki savaşlar da sömürgecilerin yayılmalarını kolaylaştırıyordu. XVI. yüzyılın sonlarına doğru kıyı kesiminde kurdukları ticaret merkezleri zamanla birer şehir haline gelen Portekizliler, XIX. yüzyılın başında burayı kendi hâkimiyet alanları olarak ilân ettiler ve köle ticaretinin yasaklanmasından (1836) sonra da yeni gelir kaynakları bulmak amacıyla iç kesimlere yönelerek topraklarını genişletmeye başladılar. İngiliz ve Fransızlar'ın da bölgede hâkimiyet kurmak istemeleri Portekizli-ler'le çeşitli anlaşmazlıkların ortaya çıkmasına yol açtı. Sömürgeci güçler arasında sürdürülen görüşmeler sonunda İngilizler 1870'te bölgeden çekildiler. 1879'da Portekiz Ginesi adı verilen bugünkü Gine Bissau. Portekiz'in Çabo Ver-de (Yeşilburun) Adaları Kolonisi'nden ayrılıp merkezi Bissau olan bir vilâyet haline getirilerek doğrudan Lizbon yönetimine bağlandı; 1886'da da Fransızlar'-la ülkenin sınırlarını belirleyen bir antlaşma imzalandı. Portekiz'in hâkimiyetini ülkenin iç kesimlerine yayması ve buraları sömürgeleştirmesi kolay olmadı ; bazı kabilelerin sömürgecilere karşı direnişleri 1936 yılına kadar devam etti. İç kısımlarda yaşayan müslüman Fû-lânîler, sömürge idaresi ve onun ekonomik genişlemesiyle uyum sağlayan ilk grup oldu. Bu durum müslümanlann yönetimde görev almalarına imkân verdi ve çoğunun şehir merkezlerine göçmesine yol açtı.
1930'a kadar Portekiz'in bir vilâyeti olarak kalan Portekiz Ginesi bu tarihte müstakil bir sömürge haline getirildi; 1951'de ise yeniden eskisi gibi vilâyet yapıldı. Portekizler burada şeker kamışı ve yer fıstığı üretimine Öncelik tanıyarak başka ürünlerin yetiştirilmesine izin vermediler.
Portekiz'de 1932de iktidara gelerek "estado novo" (yeni devlet) adıyla bir diktatörlük idaresi kuran ve ülkeyi 1968'e kadar devletçi zihniyetle yöneten Antonio de Oliveira Salazar, sömürgelere de her türlü ekonomik kaynağı Portekiz ekonomisine aktaracak şekilde bir baskı rejimi uyguladı. N. Dünya Savaşı'ndan sonra gerek bu rejimin etkisiyle, gerekse Afrika'da başlayan bağımsızlık eğilimlerinin burada da kendini göstermesiyle 1956'da Portekiz yönetimine karşı mücadele vermek üzere Amilcar Cabral'ın önderliğinde Partido Africano da İndependencia da Guine-Bissau e Cabo Verde (PAIGC) adlı bir örgüt kuruldu. 1959 yılında Bissau Limanı'ndaki işçilerin başlattıkları grevin sömürge idaresi tarafından kanlı şekilde engellenmesi, pasif bağımsızlık hareketinin silâhlı eyleme dönüşmesine yol açtı ve bir süre sonra teşkilâtlanan Partido Africano da İndependencia da Guine-Bissau e Cabo Verde gerillaları askerî hedeflere karşı saldırıya geçtiler. 1962'-de ise Gine'nin de yardımıyla resmen silâhlı mücadele cephesi açıldı. Portekiz buna son derece sert ve kanlı şekilde cevap verdiyse de her geçen gün partinin başarılarının artmasına engel olamadı. Partido Africano da independencia da GuinĞ- Bissau e Cabo Verde Por-tekizliler'den kurtardığı bölgelerde, yüzyıllardır ihmal edilmiş olan halkın okuma ve yazma öğrenmesi için okullar açtı ve uzman yetiştirmek için yurt dışına öğrenci gönderdi. Sağlık sorunlarının çözümü için dispanserler kurdu. Ekonomik alanda da önemli değişikliklere gitti ve sömürgecilerin ekimine izin vermedikleri ziraî bitkileri serbest bırakarak yetiştirilen ürünlere çeşitlilik getirdi.
1971'e kadar ülkenin büyük bölümünde hâkimiyet kuran Partido Africano da İndependencia da GuinĞ-Bissau e Cabo Verde'nin lideri Amilcar Cabral bağımsızlık ilân etmeye hazırlanırken Gine'nin başşehri Konakri'de bir suikast sonucu öldürüldü310. Bu olay bağımsızlığın ilânını biraz geciktirdiyse de önleyemedi ve Partido Africano da independencia da Guine-Bissau'e Cabo Verde 24 Eylül 1973 günü Gine Bissau adıyla yeni devletin kurulduğunu açıkladı. Nisan 1974'te Portekiz'de demokrasiye dönüşü sağlayan darbeden sonra iktidara gelen hükümet Partido Africano da İndependencia da Guin6-Bissau e Cabo Verde ile görüşmelere başlama kararı aldı ve arkasından ülkedeki Portekiz yönetimine son veren antlaşmayı imzalayarak Gine Bissau'nun bağımsızlığını tanıdı.311
Bağımsızlık sonrasında Amilcar Cab-ral'ın üvey kardeşi olan eski gerilla liderlerinden Luis de Almeida Cabral devlet başkanlığına getirildi ve rejim Marksist-Leninist çizgiye oturtularak otoriter tek parti idaresi kuruldu. Öncelikle sömürge döneminde ihmal edilen ekonomi, eğitim ve sosyal meselelere el atıldı. Dış işlerinde bağlantısızlık politikası izlenmekle beraber Sovyetler Birliği ve Demokratik Almanya'dan askerî yardım alındı. Ekonomik yardımlar İse daha çok Birleşmiş M illetler'den ve bazı Avrupa ülkeleriyle Kuveyt ve Suudi Arabistan'dan sağlandı. 1978den itibaren de sömürge döneminden kalan kin ve nefrete rağmen Portekiz'le ilişkilerin geliştirilmesine çalışıldı. 14 Kasım 1980'de gerçekleştirilen bir darbeyle Cabral devrildi ve Joao Bernardo Vieira yeni lider oldu. 1984"te Millî Halk Meclisi tarafından yeni anayasa kabul edilerek on beş üyeli devlet konseyi kuruldu. 1980'li yıllarda ülke ciddi ekonomik ve sosyal meselelerle karşı karşıya kaldı. Merkezî planlama ile yönlendirilen ekonominin 1987'-den itibaren liberalleştirilmesi için bazı çalışmalar başlatıldı. Ekonomi üzerindeki devlet kontrolü gevşetilirken tek parti yönetimine son verildi. Haziran 1990'da yapılan seçimlerde iktidar partisi çoğunluğu aldı ve Vieira yeniden devlet başkanı seçildi. Gine Bissau'nun Senegal ile bazı sınır ve karasuları konularında anlaşmazlıkları bulunmakta ve zaman zaman aralarında silâhlı çatışma çıkmaktadır.
Bibliyografya:
Türkaya Ataöv, Afrika ulusal Kurtuluş Mücadeleleri, Ankara 1975, s. 357-365; C. Lopes, Guinea Bissau. From Liberation Struggle (o In-dependent Statehood, London 1987; T. Young, "Guinea Bissau: Recent History", Africa South of the Sahara 1988, London 1987, s. 536-537; R. Hallet. Africa Since 1875, Delhi 1989. s. 400-401; J. Cunnigham, "The Colonial Period in Guine", Tarİkh, VI/4, Migeria 1980, s. 31-46; "Gine-Bissau", ABr., IX, 458; "Gine-Bissau", MEMO Larousse, İstanbul 1991, II, 462.
Dostları ilə paylaş: |