Nüfus miktarı kadar önem taşıyan bir başka kriter de nüfusun yaş yapısıdır. Çünkü, yaş grupları nüfusun genel yapısı ve doğurganlık oranı hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlar.
Nüfus miktarı kadar önem taşıyan bir başka kriter de nüfusun yaş yapısıdır. Çünkü, yaş grupları nüfusun genel yapısı ve doğurganlık oranı hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlar.
Ayrıca iş, eğitim, sağlık vb. ihtiyaçların belirlenmesinde ve geleceğe yönelik planlamanın yapılabilmesinde önemli rol oynar. Nüfusumuzun en önemli özeliği genç ve dinamik yapı göstermesidir.
Nüfus sayımlarından elde edilen önemli sonuçlardan biri de cinsiyet durumudur.
Nüfus sayımlarından elde edilen önemli sonuçlardan biri de cinsiyet durumudur.
Nüfusun cinsiyet durumu bir ülkedeki kadın ve erkek nüfusu ifade eder.
Kadın ve erkek nüfusu sadece demografik anlam taşımaz. Bu nüfus, sosyal ve ekonomik bakımdan da önemlidir. Örneğin I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’nda Türkiye büyük bir erkek nüfusu kaybına uğramıştır. Bu durum evlenecek yaştaki erkeklerin savaşa katılması nedeniyle doğum oranının düşmesine yol açmıştır.
Bir şehirde kadın ve erkek nüfus arasındaki farkı; sanayi, şehrin göç alıp vermesi, askerî birlik bulunup bulunmaması gibi faktörler etkiler.
Bir şehirde kadın ve erkek nüfus arasındaki farkı; sanayi, şehrin göç alıp vermesi, askerî birlik bulunup bulunmaması gibi faktörler etkiler.
Çalışma çağındaki nüfus dilimi içinde bulunan ve belirli bir işi olan nüfusa “çalışan nüfus” veya “aktif nüfus” denir. Çalışma çağındaki nüfus dilimi içerisine girdiği hâlde işi olmayan nüfusa da “iş gücüne dahil olmayan” nüfus veya “işsiz nüfus” adı verilmektedir.
Çalışma çağındaki nüfus dilimi içinde bulunan ve belirli bir işi olan nüfusa “çalışan nüfus” veya “aktif nüfus” denir. Çalışma çağındaki nüfus dilimi içerisine girdiği hâlde işi olmayan nüfusa da “iş gücüne dahil olmayan” nüfus veya “işsiz nüfus” adı verilmektedir.
Ülkelerin gelişmişlik ölçütlerinden biri de toplam nüfus içindeki aktif nüfus oranı ve aktif nüfusun faaliyet kollarına göre dağılımıdır. Bu konuda belirleyici olan faaliyet kolları tarım (birincil), sanayi (ikincil) ve hizmet (üçüncül) sektörüdür.
Ülkelerin gelişmişlik ölçütlerinden biri de toplam nüfus içindeki aktif nüfus oranı ve aktif nüfusun faaliyet kollarına göre dağılımıdır. Bu konuda belirleyici olan faaliyet kolları tarım (birincil), sanayi (ikincil) ve hizmet (üçüncül) sektörüdür.
Gelişmiş ülkelerde tarım alanında çalışan nüfus oranı azdır.
Türkiye’de çalışan nüfusun en fazla olduğu ekonomik faaliyet kolu tarımdır. Cumhuriyetin ilk yıllarında tarım alanında çalışanların oranı daha fazla iken sanayi ve hizmet sektöründeki gelişmelere paralel olarak azalmaktadır.
1927 yılında 6 yaş ve üstü nüfus dikkate alındığında genel nüfusumuzun sadece %11'i okuryazarken 2000'de bu oran % 88'e çıkmıştır. Ancak okuryazar olmayan nüfusun % 71'ini kadınlar oluşturmaktadır.
1927 yılında 6 yaş ve üstü nüfus dikkate alındığında genel nüfusumuzun sadece %11'i okuryazarken 2000'de bu oran % 88'e çıkmıştır. Ancak okuryazar olmayan nüfusun % 71'ini kadınlar oluşturmaktadır.
Bir ülkenin kırsal alanlarında ve kentlerinde bulunan nüfus miktarları, o ülkenin ekonomik ve sosyal yapısını yansıtan önemli göstergelerden biridir.
Bir ülkenin kırsal alanlarında ve kentlerinde bulunan nüfus miktarları, o ülkenin ekonomik ve sosyal yapısını yansıtan önemli göstergelerden biridir.
Gelişmiş ülkelerde kırsal nüfus oranı toplam nüfusun % 10'nunu geçmemektedir.
Ülkemizde nüfusu 10.000'in altında bulunan yerleşmelerde yaşayan nüfus “kırsal nüfus” olarak adlandırılır.
Kırsal nüfusun geçimi önemli ölçüde tarıma ve hayvancılığa dayanmaktadır.
Cumhuriyetin ilk yıllarında kırsal nüfus, toplam nüfusumuzun büyük kısmını oluşturuyordu. 1927'de ülkemiz nüfusunun % 83,8'i kır, %16,2'si şehir yerleşmelerinde yaşıyordu. Kırsal nüfusun bu miktarının fazlalığı etkisini giderek kaybetmesine rağmen 1970'li yılların sonlarına kadar devam etmiştir.
Cumhuriyetin ilk yıllarında kırsal nüfus, toplam nüfusumuzun büyük kısmını oluşturuyordu. 1927'de ülkemiz nüfusunun % 83,8'i kır, %16,2'si şehir yerleşmelerinde yaşıyordu. Kırsal nüfusun bu miktarının fazlalığı etkisini giderek kaybetmesine rağmen 1970'li yılların sonlarına kadar devam etmiştir.
İlk olarak 1980 yılında ülkemizde yapılan nüfus sayımında şehir nüfusu, kırsal nüfusundan daha yüksek sayıya ulaşmıştır.
Dünya nüfusu gibi Türkiye nüfusu da sürekli bir değişim ve artış içindedir. Bu değişim ve artış, hızını kaybetmekle beraber günümüzde de sürmektedir.
Dünya nüfusu gibi Türkiye nüfusu da sürekli bir değişim ve artış içindedir. Bu değişim ve artış, hızını kaybetmekle beraber günümüzde de sürmektedir.
Nüfustaki artış ve değişim belirli aralıklarla yapılan genel nüfus sayımlarıyla belirlenir.
Osmanlı Devleti’nde ilk nüfus sayımı II. Mahmut döneminde gerçekleştirilmiştir.
Cumhuriyet Döneminde ilk kapsamlı nüfus sayımı 1927 yılında yapılmıştır.
1935'teki nüfus sayımından sonra 1990'a kadar sayımların sonu “0” ve “5” ile biten yıllarda, 1990'dan sonra ise 10 yılda bir yapılmasına karar verilmiştir.
1935'teki nüfus sayımından sonra 1990'a kadar sayımların sonu “0” ve “5” ile biten yıllarda, 1990'dan sonra ise 10 yılda bir yapılmasına karar verilmiştir.
Ülkemizdeki nüfus sayımlarında ülke sınırları içinde bulunanlar, bulundukları yerlerde sayılırlar. Bu nedenle sayım günü çeşitli nedenlerle yurt dışında olanlar sayılmaz.
Doğumlar ve alınan göçlerle artan nüfus, ölümler ve verilen göçlerle azalır.
Doğumlar ve alınan göçlerle artan nüfus, ölümler ve verilen göçlerle azalır.
Cumhuriyet Döneminde yurdumuza zaman zaman çeşitli ülkelerden göçler olduğu gibi yurdumuzdan da başka ülkelere göçler gerçekleşmiştir.
Nüfus artışımız üzerinde yurdumuza toprak katılımının da etkisi söz konusudur (Hatay’ın ana vatana katılışı).
1927-2000 yılları arasında ülke nüfusundaki değişim şu başlıklarla belirtilebilir:
1927-2000 yılları arasında ülke nüfusundaki değişim şu başlıklarla belirtilebilir:
Nüfus hızlı bir şekilde artmaktadır.
Erkek nüfusu, kadın nüfusundan daha fazladır.
Nüfusun eğitim düzeyi giderek yükselmektedir.
Ortalama yaşam süresi giderek uzamaktadır.
Kentsel nüfus giderek artmaktadır.
İç ve dış göçler yoğun olarak yaşanmıştır.
Yurdumuzda nüfus artışını etkileyen temel faktör doğal nüfus artışıdır. Nüfus artışında doğumlar kadar ölümler de etkilidir. Doğumlarla ölümler arasındaki fark doğal nüfus artışını oluşturur.
Yurdumuzda nüfus artışını etkileyen temel faktör doğal nüfus artışıdır. Nüfus artışında doğumlar kadar ölümler de etkilidir. Doğumlarla ölümler arasındaki fark doğal nüfus artışını oluşturur.
Türkiye'nin doğal nüfus artışı incelendiğinde özellikle 1950'lerden itibaren ölüm oranlarında, 1960'lardan itibaren ise doğum oranlarında bir düşmenin söz konusu olduğu görülmektedir. Buradan anlaşıldığına göre doğum oranları azalırken ölüm oranları da azalmakta, yani insan ömrü uzamaktadır.
Türkiye'de nüfusun artmasında doğal artışlardan başka nedenler de rol oynamaktadır.
Türkiye'de nüfusun artmasında doğal artışlardan başka nedenler de rol oynamaktadır.
1927-1935 yıllarında nüfus artışının % 28,9'luk kısmını başka ülkelerde yaşayan Türklerin siyasal baskılar nedeniyle yurdumuza göç etmesi oluşturur.
30 Haziran 1939'da Hatay'ın ana vatana katılması 1935-1940 yıllarında %12,5'lik bir artışa neden olmuştur.
1945-1950 yıllarında seferberlik hâlinin kalkması, ekonomik şartların düzelmeye başlaması, evlenmelerin artması, doğum oranlarının yükselmesi, bu ve bundan sonraki dönemdeki artışları da etkilemiştir.
1945-1950 yıllarında seferberlik hâlinin kalkması, ekonomik şartların düzelmeye başlaması, evlenmelerin artması, doğum oranlarının yükselmesi, bu ve bundan sonraki dönemdeki artışları da etkilemiştir.
1960-1965 yıllarında 200 bin kadar işçinin yurt dışına çalışmak için gitmesi nüfus artışında bir yavaşlamaya neden olmuştur.
1975 yılından itibaren nüfus artış hızımızın düşmesinde, kentleşme ve sanayileşmeyle birlikte doğum oranlarında meydana gelen azalmanın da etkisi olmuştur.
1.DÖNEM(1927-1965):Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda yurdumuzun uzun yıllar süren savaşlarda erkek nüfusunun önemli bir kısmını kaybetmiş olması, toplam doğurganlık oranını oldukça düşürmüştür. Bu nedenle 1965'e kadar nüfus artışını teşvik edici politikalar izlenmiştir.
1.DÖNEM(1927-1965):Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda yurdumuzun uzun yıllar süren savaşlarda erkek nüfusunun önemli bir kısmını kaybetmiş olması, toplam doğurganlık oranını oldukça düşürmüştür. Bu nedenle 1965'e kadar nüfus artışını teşvik edici politikalar izlenmiştir.
2.DÖNEM(1965 VE SONRASI):1965'ten itibaren doğurganlığı teşvik edici politikaların yerine nüfus planlamasına önem verilmesi ise nüfus artışının yavaşlamasında etkili olmuştur.
Şehriniz göç alıyor veya göç veriyor mu? Hangi nedenlerden dolayı göç aldığını ya da göç verdiğini tartışınız.
Şehriniz göç alıyor veya göç veriyor mu? Hangi nedenlerden dolayı göç aldığını ya da göç verdiğini tartışınız.
Ülkemizde göçler, yurt dışına ve yurt içine olmak üzere iki yöndedir.
Ülkemizde göçler, yurt dışına ve yurt içine olmak üzere iki yöndedir.
Dış göçler, ülke sınırlarının aşılması ile yapılır.
İç göç, ülke sınırları içinde olur ve büyük kısmı kırsal bölgelerden kentlere doğru yapılır.
Ülkemizde, kırsal alanlarda geçim zorluğu, buna karşılık şehirlerde başta sanayi olmak üzere diğer sektörlerde iş bulma imkânları kırdan kente göçü teşvik etmektedir.
Ülkemizde, kırsal alanlarda geçim zorluğu, buna karşılık şehirlerde başta sanayi olmak üzere diğer sektörlerde iş bulma imkânları kırdan kente göçü teşvik etmektedir.
Kırsal alanlardan şehirlere doğru göç, kademeli olarak gerçekleşmiştir. Önce köyden büyük kasaba veya küçük şehirlere, oradan da büyük şehirlere göç şeklinde olmuştur.
1950’lerde göç hareketi köyden kente iken 1980’lerden sonra küçük şehirlerden büyük şehirlere doğru gerçekleşmiştir.
Türkiye'de dış göç hareketi 1960’tan sonra iş gücüne ihtiyaç duyan Batı Avrupa’nın sanayileşmiş ülkelerine gidişle başlamıştır.
Türkiye'de dış göç hareketi 1960’tan sonra iş gücüne ihtiyaç duyan Batı Avrupa’nın sanayileşmiş ülkelerine gidişle başlamıştır.
1974’teki petrol bunalımı ve bunu izleyen ekonomik durgunluk, bu ülkelerin iş gücü ihtiyacını azaltınca; iş gücü akımı başta Suudi Arabistan ve Libya olmak üzere Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerine yönelmiştir.
Sovyetler Birliği’nin dağılması ile yeni kurulan Türk Cumhuriyetlerine de 1991’den itibaren Türkiye'den göçler olmuştur.
Beyin göçü; iyi eğitim görmüş, nitelikli ve alanında yetişmiş bireylerin başka ülkeye göç edip yerleşmesidir.
Beyin göçü; iyi eğitim görmüş, nitelikli ve alanında yetişmiş bireylerin başka ülkeye göç edip yerleşmesidir.
Beyin göçünün başlıca nedenleri; alanında iş bulamama, verimli çalışma koşullarından yoksunluk ve düşük ücrettir.
Ülkemizden yurt dışına gitmiş beyin cerrahları, kalp cerrahları ve astrofizikçiler gibi bilim dallarında uzmanlaşmış kişiler bugün dünyaca ünlüdürler.
Hızlı nüfus artışı
Hızlı nüfus artışı
Miras yoluyla tarım topraklarının parçalanması
Tarımda makineleşme nedeniyle işsizliğin oluşması
Yüzey şekilleri nedeniyle tarım topraklarının küçük ve parçalı olması