3.5.Hanedeki söz hakkı
Ankette iş deneyimi olan inaktif ya da çalışma hayatına en az 6 ay ara vermiş çalışan kadınlardan çalıştıkları ve çalışmadıkları dönemleri karşılaştırmaları istenmiştir. Bu sorulara dair veriler Tablo ’de verilmektedir. Hem çalışma hem de çalışmama deneyimleri olan bu kadınların yaklaşık üçte ikisi çalışıyor olmanın tüketim, para harcama ve tasarruf kararlarını olumlu etkilediğini söylemektedir. Kadınların yarısından fazlası evdeki konumlarında bir değişiklik olmadığını söylemiştir. Kadınların dörtte biri çalışıyor olmanın evdeki konumlarını olumlu etkilediğini söylemiştir. Derinlemesine görüşmelerde ve odak grup çalışmalarında da çalışmanın sağladığı maddi özgürlüğün kadınların hanedeki söz hakkını arttırdığına değinilmiştir.
Tablo . Çalıştıkları dönem ile çalışmadıkları dönem karşılaştırıldığında hayatlarında görülen değişimler
|
Olumlu etkiledi
|
Fark Etmedi
|
Olumsuz etkiledi
|
Yok
|
Tüketim, para harcama
|
%65,6
|
%16,0
|
%18,4
|
|
Tasarruf/ birikim
|
%65,9
|
%16,3
|
%17,8
|
|
Evdeki konum
|
%24,8
|
%56,3
|
%18,9
|
|
Çocuklarla ilişkiler
|
%9,6
|
%25,5
|
%18,4
|
%46,5
|
Eşle ilişkiler
|
%8,8
|
%38,5
|
%15,7
|
%36,9
|
“Ve tabii ki maddi güç yanında birçok şey getiriyor yani. Eşinizin ailesinin, arkadaşlarınızın, hatta eşinizin, hatta kendi ailenizin gözünde saha saygın biri oluyorsunuz nedense” (20 Mart 2014, lise, çalışmıyor).
“(Maddi özgürlük) kendi kararını alabilme, birey olabilme şeyini getiriyor. Ne yazık ki Türkiye toplumunda kadınlar çok da birey değiller. Fikrini söyleyebilme, senin dediğinin yapılabilmesi, istemediğin bir şeye hayır diyebilme, bu kocan olabilir, kayınvaliden olabilir, baban olabilir, ağabeyin olabilir... Birçok bizim anne-babamızın neslinde de çok boşanma olabilirdi ama muhtemelen çalışmadığı için şimdi boşanmalar arttı. Çünkü kadınlar he demiyor. Çünkü dememe imkânı var, çünkü çalışıyor diye düşünüyorum” (17 Haziran 2014, üniversite, çalışıyor).
“(Çalışmadığı) dönemde şey oluyor, siz kendiniz ya da ben öyle hissettim bilemiyorum, belki başka insanlar öyle hissetmeyebilir, sadece evin hizmetini yapan bir hizmetli konumunda hissettim. Belki hep kendi paramı kendim kazandığım için o dönemlerde ihtiyacım noktasında da isteyemedim” (3 Nisan 2014, üniversite, çalışıyor).
“Bay hiçbir şey söylemese, düne kadar çalışmıyordun, bugün çalışıyorsun da başıma adam mı oldun sözünü söyledikten sonra kadının bütün motivesi zaten dağılacak” (28 Mart 2014, Urfa, çalışmıyor).
“Çünkü biz de kabul edeceğiz ki bir bayanın çalışmasıyla şartlar çok daha farklılaşıyor. Artık ben de bir bireyim, artık benim kendi gelirim var, artık biraz daha kadın kendi isteğini yapmaya çalışıyor. Ailesiyle ikiye bölünmüş gibi oluyor. Ben bunun kesinlikle arkasındayım çünkü bir bayan çalıştığı zaman ve çalışmadan önceki hali çok farklı oluyor. Çünkü kendine güveni geliyor, dik başlılık artıyor” (28 Mart 2014, Urfa, çalışmıyor).
“Ben çalışmayı sadece maddi olarak düşünmüyorum. Bence çalışan bayanların erkekleri çalışan bayanlara daha farklı, yani konuşma şekilleri bile bence değişiyor. Daha farklı, daha özenli, onların da mesela bir konuşma yetkisi oluyor bir alışveriş yaparken, bir şey alırken. Onların da düşüncesine saygı duyuyorlar. Ortak para girdiği için mi, bence daha saygılı oluyorlar” (28 Mart 2014, Urfa, çalışmıyor).
Yukarıda tartışıldığı gibi eşlerin eğitimi ve gelirinin artmasıyla kadınların işgücüne katılma ihtimallerinin düştüğü görülmektedir (Tablo ). Bu durum bir gelir etkisinden kaynaklanıyor olabilir. Olası diğer bir kanal ise hanedeki söz hakkıdır. Geleneksel toplumsal cinsiyet rollerinin hâkim olduğu hanelerde kadınların asli sorumlulukları hane içi üretimdir. Aslında erkeklerin bir kısmı bu geleneksel iş bölümünü tercih ediyorsa eşlerin geliri arttıkça onların tercihi doğrultusunda işbölümünün daha geleneksel bir dağılıma dönüştüğü söylenebilir. Maalesef bu iki kanal arasında hangisinin baskın olduğunu belirlemek mümkün değildir. Veriler her iki kanalın birden açık olduğunu göstermektedir. Derinlemesine görüşmelerde erkeklerin ev işlerinin kadınlar tarafından yapılması gerektiğini düşündükleri sıklıkla konuşulmuştur. Kadınların beşte bire yakını çalışıyor olmanın evdeki konumunu olumsuz etkilediğini, evli olan kadınların yüzde 15,7'si ise eşle ilişkiyi olumsuz etkilediğini belirtmiştir. Bu veriler kadının çalışıyor olmasının hanelerin bir kısmında sorun yaratabileceğine işaret etmektedir. Akerlof ve Kranton (2000) geleneksel toplumsal cinsiyet rollerinin dışına çıkmanın evlilikler içerisinde kimlik tanımlarını değiştirerek eşler arasında sorunlara yol açabileceğini belirtmektedir.
“Bana göre çalışan bir bayan daha eşiyle sorun yaşıyor. Her şeyi tıkır tıkır, sana muhtaç değilim. Hiçbir şekilde sana muhtaç değilim, benim de param var, benim de gücüm var muhabbetine giriyor” (18 Nisan 2014, lise, çalışmıyor).
“Ben evliyim, eşim çok yardım eder bana ev işlerinde falan ama şunu da hiçbir zaman es geçmemem; ben sana yardım ederim ama senin görevin, sen bunları ben yapmasam da yapmak zorundasın gibi bir hava oluşuyor yani” (28 Mart 2014, Urfa, çalışmıyor).
Dostları ilə paylaş: |