Chatham House (Royal Institute of International Affairs)
Asıl adı Royal Institute of International Affairs (Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü) olan Chatham House, ilk olarak 1919 tarihinde Paris Barış Konferansı'nda düzenlenen gayri resmi bir Yuvarlak Masa (Round Table) toplantısında dile getirilmiştir. Bir sene sonra resmi olarak kurulmuş olan kurum, önce British Institute of International Affairs (İngiliz Uluslararası İlişkiler Enstitüsü) ismini almış, Kraliyet fermanını aldıktan sonra ise ismi Royal Institute of International Affairs (Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü) olarak değişmiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nu parçalara bölen Paris Konferansı'nda söz konusu kurumun oluşturulması için karar alanların arasında John D. Rockefeller, John Morgan, Andrew Carnegy, Mayer Rotschild ve Cecil Rhodes gibi isimler bulunmaktadır. Bu isimlerin çoğu, hatırlanacağı gibi çoğu zaman İngiliz derin devleti ile birlikte anılmaktadır.
Bir başka Yuvarlak Masa toplantısı sırasında oluşumun tek bir organizasyon şeklinde değil de, birbirine bağlı kurumlar olarak geliştirilmesine karar verilmiştir. Bunun üzerine Royal Institute of International Affairs, İngiliz Milletler Topluluğu'nda ve dünyada farklı kollar açmıştır. Bunlar arasında, neredeyse tümü Paris Konferansı'nda planlanmış olan Amerika'daki Council on Foreign Relations (CFR - Dış İlişkiler Konseyi), Australian Institute of International Affairs (Avustralya Uluslararası İlişkiler Enstitüsü), South African Institute of International Affairs (Güney Afrika Uluslararası İlişkiler Enstitüsü), Pakistan Institute of International Affairs (Pakistan Uluslararası İlişkiler Enstitüsü), Canadian International Council (Kanada Uluslararası Konseyi) gibi kuruluşlar bulunmaktadır.
Kuruluşların başını çeken kişi, Balfour Deklarasyonu'nun ikinci yazarı olan ve kitabın 1. cildinde yakından incelediğimiz bir isimdir: Lord Alfred Milner. Amerikalı yazar Eustace Mullins, Milner ile Royal Institute of International Affairs arasındaki bağlantıyı şu şekilde anlatmıştır:
Milner'ın kurmuş olduğu Round Table, Royal Institute of International Affairs (RIIA) ve Council on Foreign Relations'a (CFR) dönüştü ... Aslında Paris Barış Konferansına hakim olan Baron Edmond de Rothschild, hayatının en büyük başarısı olarak bu gruplar üzerinden dünya düzenin kurulmasını sağladı349
Kuruluşun Paris Konferansı'nda gizli olarak şekillendirilmesinin sebebi, I. Dünya Savaşı sonrasında dünyaya örtülü bir düzen getirebilmektir. Nitekim I. Dünya Savaşı sırasında gizli olarak imzalanan Sykes-Picot Antlaşması'ndaki haritaları çizen, Paris Konferansı'nda Sevr'i inşa eden, söz konusu ekiptir. I. Dünya Savaşı sonrasındaki Ortadoğu sınırları Chatham House tarafından belirlenmiştir.350
Gelenek halen devam etmektedir. Şu anda da tüm Ortadoğu, Chatham House çatısı altında alınan kararlarla şekillendirilmektedir. Özel olarak bu çatı altına çağrılan bir kısım liderler, bazı siyasiler, sivil toplum üyeleri, sanatçılar, yazarlar, orada alınan gizli kararlara uymak zorunda bırakılmaktadırlar. Ortadoğu ve dünyaya dair alınan kararlar, bu çatı altında bir kurul tarafından ilgili kişilere sunulmakta ve bu kararlara uyulması beklenmektedir. Chatham House toplantılarına sadece davet edilen üyeler katılabilmektedir. Burada konuşulanlar ve yapılanlar gizlidir; kesinlikle dışarıya sızdırılmamaktadır. Çoğu zaman yalnız konuşulanlar değil, katılanların isimleri dahi gizli tutulmaktadır.
Chatham House, basında derin dünya devletinin "stratejik – entelektüel motoru görevini yapan kurum" olarak tanımlanır. Her ne kadar İngiltere merkezli bir kuruluş gibi görünse de, aslında bu sivil görünümlü yapılanmanın İngiliz derin devletinin tüm dünya üzerinde yürüttüğü ideolojik savaşın uygulayıcısı olduğu yönünde güçlü bir kanaat oluşmuştur. "Chatham House Kuralı" ile gerçekleştirilen ve yapılan görüşmeler dışarıya sızdırılmamaktadır. Yine bu kurala göre, konuşmacıların kimliği gizli tutulmaktadır. Toplantılarda özellikle İslam aleminde Darwinizm ve Rumilik gibi batıl felsefelerin ve homoseksüellik gibi haram bir fiil ile dejenerasyonun nasıl yaygınlaştırılacağı, parçalanma planlarının nasıl uygulanacağı kararlaştırılmaktadır. Elbette tüm bu kararlarda asıl oyun kurucu İngiliz derin devletidir. Chatham House, her şeyin merkezi gibi görünse de, aslında İngiliz derin devletinin planlarını ve kararlarını yerine getirmek zorunda kalan kurumlardan biridir.
Bu düşünce kuruluşu aynı zamanda İngiliz derin devletinin kendince ırkçı üstünlüğünü vurguladığı bir aristokrasi koleji gibi görülür. Çünkü merkezinde Kraliyet Ailesi ve Lordlar Kamarası uzantılı bir soylular yapısı bulunur ve güvenlik bürokrasisi içinde MI5, MI6 gibi istihbarat birimleri ve Scotland Yard (Londra Emniyet Teşkilatı) görülmektedir.
Hatta Exeter Üniversitesi'nin, Oxford ve Cambridge Üniversiteleri'nin yönetim kademeleri de çoğunlukla bu ağa dahildir. Bu eğitim kurumlarına etki ederek İngiliz derin devletinin asıl hedeflediği şey, derin devletin ideolojisi ile genç kadrolar yetiştirmek ve bu kadroları, kendi stratejilerini uygulatabilecekleri farklı ülkelerdeki devlet kademelerinde, ülke yönetimlerinde, düşünce kuruluşlarında, vakıflarda ve eğitim kurumlarında görevlendirmektir.
Ülkeler üzerindeki pek çok gizli uygulamada Chatham House'un ismi sıklıkla geçmektedir. Örneğin ülkemizin güneyinde bir Kürt devleti kurulması fikrinin Chatham House kaynaklı olduğuna dair geniş çaplı bilgiler bulunmaktadır. Nitekim, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, bunu ilk dile getirenlerden olmuştur. Demirel, "bir Kürt Devleti olgusu geliyor, hazırlıklı olmak lazım..." dedikten sonra, "...Bayan Mitterand ve Lord Awebury, İngilizlerin think-tank kuruluşu olan Chatham House'da açıkça Kürt Devleti'ni savundular. Bunun belgeleri var. İngiltere Dışişleri Bakanı Hurd'e söyledim. Dışarda başka, kendi aralarında başka konuşuyorlar. Irak'ta bir Kürt Devleti olayı geliyor. Buna hazır olmalıyız, bu konuda her ihtimali göz önünde bulundurmalıyız" şeklinde açıklama yapmıştır.351
Chatham House'un, Türkiye'de gerçekleşen 7 Haziran 2015 tarihli genel seçimlerden hemen önce Türkiye ile ilgili önemli bir değerlendirmesi vardır. Hatırlanacağı gibi bu seçim sonucunda hiçbir parti tek başına iktidar olmak için yeterli oy oranına sahip olamamış, Türkiye, 13 yıl aradan sonra koalisyon ihtimali ile karşı karşıya kalmıştır. Söz konusu durum, İngiliz derin devleti nezdinde bir iktidar boşluğu olarak nitelendirilmiş ve aniden Türkiye üzerinde ameliyat çalışmaları başlamıştır. İlginç olan, Chatham House'un söz konusu iktidar boşluğunu adeta önceden bilircesine yayınlamış olduğu analiz raporudur. Bu rapor genel hatlarıyla şu şekildedir:
Dostları ilə paylaş: |