Üst Akıl İngiliz Derin Devletinin İçyüzü Cilt


Kıbrıs, GCHQ İçin Ne Demek?



Yüklə 2,09 Mb.
səhifə86/215
tarix09.01.2022
ölçüsü2,09 Mb.
#94361
1   ...   82   83   84   85   86   87   88   89   ...   215
Kıbrıs, GCHQ İçin Ne Demek?

Dünya siyaseti için Kıbrıs'ı Kıbrıs yapan, Ada'nın Ortadoğu'daki stratejik konumudur. İngiltere'nin 1878'den 1960'a kadar adayı egemenliği altında tutması; o tarihten bu yana ise askeri üsleri ile adadaki varlığını sürdürmesi bundan kaynaklanmaktadır. Bu üsler, hatırlanacağı gibi 15 Temmuz darbe girişimini, işgal girişimine dönüştürmek üzere görevlendirilen İngiliz askerlerinin konuşlandığı üslerdir. Bu üslerin İngiltere için vazgeçilmez bir öneme sahip olmasının, Ortadoğu ülkelerine hava harekatı imkanı sağlamasının ötesinde bir sebebi daha bulunmaktadır: İstihbarat faaliyetleri.

Kıbrıs'taki Ağrotur ve Dikelya askeri üsleri Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti toprakları dışında, tamamen İngiltere'ye ait bölgelerdir. Ada üzerinde toplam %3'lük bir alanı kaplamaktadır. Ancak bu küçük alanın, tüm dünyayı ilgilendiren gelişmelerin merkezinde olduğu 2013 yılından sonra anlaşılmıştır. İngiliz derin devleti, bu askeri üslerden Türkiye'nin ve tüm Ortadoğu'nun iletişimine kanunsuz biçimde sızmakta ve bu bölgeleri izlemektedir.

GCHQ'nun en önemli üç merkezinden birisi halen Kıbrıs'ta bulunmaktadır. Burası, Ada'nın doğu tarafındaki üssün içinde yer alan Ayios Nikolaos istihbarat istasyonudur. Bu istasyonu diğerlerinden farklı kılan yönü, Türkiye ve Ortadoğu ülkeleri kaynaklı her türlü haberleşmeyi gizlice dinlemesi ve kayıt altına almasıdır. Edward Snowden, ifşa ettiği Wikileaks belgelerinde, İngilizlere ait bu istasyonun, Ortadoğu ülkelerine ait tüm e-mailleri, telefon konuşmalarını, SMS mesajlarını, sosyal medya hesaplarını, internet trafiğini ve şifreleri, kısacası tüm haberleşme ve iletişimi, kullanıcıların bilgisi ve izni olmaksızın gizlice topladığını tüm ayrıntılarıyla açıklamıştır.

Bilgisayar uzmanı, Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) ve Ulusal Güvenlik Dairesi'nin (NSA) eski bir çalışanı olan Edward Snowden tarafından basın ve medyaya sızdırılan belgeler, istihbarat tarihi açısından bir dönüm noktası olmuştur. Dünya, bu itiraflar vesilesiyle, Kıbrıs'taki İngiliz üslerinin kapalı kapıları arkasında neler döndüğünün ilk defa farkına varmıştır. En üst seviyede bir istihbaratçı BBC'ye verdiği bir demeçte, Kıbrıs'la ilgili gerçeklerin ortaya çıkmasını "İngiliz istihbaratı için tüm zamanların en büyük felaketi" olarak tanımlamıştır.328

Doğu Akdeniz ve Ortadoğu ülkelerinin haberleşmesi büyük oranda Akdeniz altından giden fiber optik kablolar ile sağlanmaktadır. Aktarılan bilgilere göre, GCHQ Kıbrıs istasyonu, işte bu telekomünikasyon kabloları üzerinden giden tüm bilgiyi dinlemekte ve depolamaktadır. Yine iddialara göre, sadece kabloları değil, uydu sistemleri ile yapılan iletişimi de adadaki özel casus antenlerini kullanarak dinlemektedir. Söz konusu dinleme faaliyetleri ile toplanan muazzam bilgi, özel bilgisayar programları vasıtasıyla analiz edilerek İngiliz derin devletinin herkesin ne yaptığını bildiği bir istihbarat girdisine dönüştürülmektedir.

Ortaya çıkan belgelerden anlaşıldığı üzere, bu olağan bir istihbarat toplama faaliyeti değildir. Çünkü GCHQ, terörle mücadele adı altında, bölgedeki devlet başkanlarından yöneticilere, işadamlarına, sıradan vatandaşlara kadar herkesi gizlice dinlemekte, bilgilerini toplamakta; askeri, siyasi, idari, ticari, ekonomik, sosyal her türlü bilgiyi edinebilmektedir.

İngiliz derin devletinin, bu yasa dışı dinleme ve izleme faaliyetini yargısal denetimlerden koruyacak şekilde tasarladığı anlaşılmaktadır. Çünkü bu yasa dışı faaliyetlerin merkezi olan Kıbrıs'taki İngiliz üslerinin hukuki statüsü onların yargı denetiminden kurtulmalarını sağlamaktadır. "Egemen İngiliz Üsleri" olarak tanımlanan bu alanlar, AB'nin hakimiyet alanı dışında olup İngiliz Denizaşırı Toprakları'nın bir parçasıdır. Diğer benzerleri gibi bunlar da İngiliz Savunma Bakanlığı'na bağlı ama özerk bir yönetim sistemine ve kendine özgü kanunlara sahip bölgelerdir. Gerek bu istasyonların bulunduğu bölgenin İngiliz egemenliğinde bulunması ve gerekse bu tür suçların soruşturulmasına yönelik uluslararası bir mekanizmanın bulunmaması nedeniyle İngiliz GCHQ'nun suçları cezasız kalmaktadır.

Ortaya çıkan bilgilere göre, Kıbrıs'taki dinleme skandalı aslında kod adı "Tempora" olan, 1.25 milyar dolar bütçeli çok gizli bir programın parçasıdır. Snowden'ın ifşa ettiği dosyalardan gün ışığına çıktığı gibi, Tempora, GCHQ tarafından 2008'de geliştirilen bir bilgisayar programıdır. Başlıca iki amacı vardır: "İnternete Hükmetmek" (Mastering the Internet) ve "Küresel Telekom Değerlendirmesi" (Global Telecoms Exploitation). Diğer bir ifadeyle tüm internet ve telefon iletişimini gizlice dinlemek.

İngiltere, Kıbrıs'taki üsleri vasıtasıyla elde ettiği gizli bilgileri ABD ile paylaşmaktadır. Ancak iki ülke arasındaki istihbarat iş birliği, sanıldığı gibi, tarafların eşit kazanç sağladıkları bir ortaklık değildir. ABD'den ziyade İngiltere'nin çıkarlarına hizmet etmek üzere tasarlanmış bir sistemdir. GCHQ eski başkanı David Omand'ın ifadesi, iki ülke arasındaki istihbarat bağının gerçek yüzünü açığa vuruyor: "Bizde beyin, onlarda para var. Bu çok iyi işleyen bir iş birliği."329

GCHQ'nun her şeyi gizlice dinlemesi ve kaydetmesi terörle mücadelenin kesinlikle gerekçesi olamaz. Bu bilgiler İngiliz derin devletinin veya kötü niyetli ajanların ellerinde rahatlıkla suistimal edilebilir. Provokasyon, propaganda, yanlış yönlendirme, darbeler, devrimler, savaşlar, suikastlar, yasadışı gizli operasyonlar hemen akla gelen bazı ihtimaller. Tüm bunlar göz ardı edilmemesi gereken büyük tehlikeler, özellikle Ortadoğu'da.

Şüphesiz, teröre karşı ülkesinin ve vatandaşlarının güvenliğini sağlamak her ülkenin en doğal hakkıdır. Yasal yoldan istihbarat, izleme ve gözetleme faaliyetleri de bunun önemli bir parçası. Ancak bunu yaparken izlenen yöntemlerin demokrasi ilkeleriyle, insan hak ve özgürlükleriyle, temel değerlerle ve kanunlarla çatışmaması ve her şeyden önemlisi daha çok çatışma için değil barışın inşası ve korunması için kullanılması şarttır. İstihbarat, kötü niyetli kişilerin elinde daha çok acı yaşanması için değil, samimi ve dürüst insanların elinde kötülüğe karşı mücadele için kullanılan bir güç olmalıdır.

Ancak söz konusu istihbaratların şu an için İngiliz derin devleti tekelinde bulunduğunu dikkate aldığımızda, bunun tehlikeli oyunlara alet edilebileceğini tahmin etmek güç değildir.

İngiliz derin devletinin perde arkasındaki kurmayları, gizli faaliyetlerini yürütürken kendilerinin izlenmediğini ve görülmediğini sanmakta; fakat büyük bir aldanış ile aldanmaktadırlar. Yanlarında mutlaka alemlerin Hakimi olan Allah vardır:



Allah'ın göklerde ve yerde olanların tümünü gerçekten bilmekte olduğunu görmüyor musun? (Kendi aralarında gizli toplantılar düzenleyip) Fısıldaşmakta olan üç kişiden dördüncüleri mutlaka O'dur; beşin altıncısı da mutlaka O'dur. Bundan az veya çok olsun, her nerede olsalar mutlaka O, kendileriyle beraberdir. Sonra yaptıklarını kıyamet günü kendilerine haber verecektir. Şüphesiz Allah, her şeyi bilendir. (Mücadele Suresi, 7)


Yüklə 2,09 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   82   83   84   85   86   87   88   89   ...   215




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin