The Guardian'ın haberine göre İngiliz istihbaratı, dünya çapında iletişim bilgilerini sızdırabilmek için telefon konuşmalarını, mesajlaşmaları ve internet trafiğini taşıyan 200 kıtalar arası fiber-optik kabloya gizlice erişim sağlayarak her türlü özel kişisel bilgiye ulaşmış durumdadır. İngiliz gizli istihbarat ajansı GCHQ, aynı anda bunların 46 tanesinden bilgi toplayabilmektedir.
Tempora adlı gizli program, haberin verildiği tarihlerde 18 aydır uygulamadaydı ve yalnızca o süre içinde bile toplanan verilerin (telefon kayıtları, SMS mesajları, e-mailler, Facebook vs. gibi sosyal medya bilgileri, internet kullanım ve sitelere giriş kayıtları) miktarı devasa boyutlardaydı. Örneğin sadece bir günde 600 milyon telefon konuşması kayıt altına alınmıştı. Günlük toplanan bilgi hacmi ise 192 İngiliz Milli Kütüphanesi'ndeki bilgiye eş değer miktarda idi.
Snowden, bu casusluk ağının yalnızca ABD'ye mal edilmemesi gerektiğini, asıl aktörün İngiltere olduğunu belirtmiş ve İngiliz istihbaratının sınır tanımazlığını vurgulamak açısından "İngiltere ABD'den bile kötü" demiştir.334
Tempora ve Prism gibi deşifre olan XKeyscore da Beş Göz'ün kullandığı bilgi toplama, analiz, filtreleme amaçlı ileri teknolojili istihbarat programları arasında. Bunlar birçok yabancı ülkenin askeri ve diplomatik tesislerindeki bilgisayar sunucularına, uydularına bağlanabiliyor. Bir zamanlar casus filmlerine sık sık konu olan ve Soğuk Savaş döneminde başta Sovyetler Birliği ve Doğu blokunu izlemek için geliştirilen Beş Göz ürünü ECHELON ise bunların en eski ve ilkel versiyonudur.
Yeni Zelanda'nın elektronik gözetleme ajansı olan GCSB de diğerlerinden geri durmamaktadır. Asya-Pasifik hattında gerçekleşen iletişim bilgilerini NSA'in tartışmalı XKeyscore programıyla toplayarak büyük veri paketleri halinde İngiltere ve ABD'deki istihbarat servislerine ulaştırmaktadır. Snowden belgelerine göre; GCSB tarafından toplanan bu bilgilerin güvenlik tehditleriyle ilgisi yoktur. Aksine GSBC, casusluk faaliyetlerini Yeni Zelanda'nın dostları, ticari ortakları ve yakın Pasifik komşularından oluşan geniş bir yelpazeye yöneltmiş durumdadır.
Açıkça görülebildiği gibi, genellikle tüm felaketlerin çıkış noktası olarak gösterilmeye çalışılan ABD, söz konusu Beş Göz'den yalnızca biri. Tüm gözlerin bağlı olduğu beyin ise, İngiliz derin devletini işaret etmekte. Bu beyin ise, ortam, şart ve planlara göre kimi zaman ön plana çıkıyor, kimi zaman ise arka planda gizleniyor.
Beş Göz'ün faaliyetleri, hiçbir yasa ve sınır tanımadan, özel hayat ve mahremiyeti hiçe sayarak tüm hızıyla devam etmektedir. Söz konusu kurumun, pek çok illegal ve gayrimeşru operasyonları, "terör tehdidi", "güvenlik meselesi" gibi klişelerin ardına saklanarak yürüttüğü ise bilinmektedir.
Bu tip istihbarat kollarını kullanan İngiliz derin devletinin amacının, her zaman olduğu gibi, dünya üzerinde siyasi, askeri ve ekonomik hakimiyeti sağlamak olduğunu unutmamak gerekmektedir. İngiliz derin devleti, daima zayıf, güçsüz ve çaresiz kitleleri ezecek en ileri sömürü düzenini, en geniş ve gelişmiş çıkar çarklarını kurmaya çalışmaktadır.
Bugün neredeyse 70 yaşına gelen Beş Göz kurumu ve onu bağlayan anlaşmalar hakkında oldukça az bilgi mevcuttur. Bu kurumun neye çalıştığı ve anlaşmaların neleri kapsadığı kimi zaman söz konusu ülkelerin hükümetleri tarafından dahi bilinmemektedir. Örneğin Avustralya Başbakanı, 1973 yılına kadar böyle bir kurumun varlığı konusunda hiç bilgilendirilmemiştir. Hiçbir hükümet, 1999 yılına kadar, bu kurumun varlığını resmi olarak kabul etmemiştir.335
İngiltere istihbarat kurumunun kıdemli üyelerinden biri Beş Göz'de İngiliz istihbaratının etkisini şu sözlerle ifade etmiştir:
GCHQ'ya giriş iznini elde ettiğinizde bu size NSA'ye giriş izni de sağlayacaktır. NSA içine rahatça girebilir ve orada GCHQ çalışanlarının kıdemli idare pozisyonlarına sahip olduğunu görebilirsiniz. Ne zaman NSA bir miktar istihbarat elde etse, genellikle GCHQ'ya konuyla ilgili ikinci bir fikir sorar. Elbette yıllar içinde inişler ve çıkışlar oldu. Ama genel olarak NSA ve GHCQ oldukça sıkı müttefiklerdir. Birbirlerine güvenirler.336
Eski bir İngiliz ajanı, söz konusu yapılanma içinde ülkelerin ittifakının ne kadar güçlü olduğunu şu sözlerle dile getirmiştir:
Özellikle SIGINT (Sinyal İstihbarat) konusunda iki ülkenin iş birliği o kadar güçlüdür ki, kimin neyi yaptığını bilmek oldukça zordur.337
Beş Göz dışında, Danimarka, Fransa, Hollanda ve Norveç'in katılımıyla Dokuz Göz (Nine Eyes); bütün bunlara Almanya, Belçika, İtalya, İspanya ve İsveç'in katılımıyla 14 Göz (14 Eyes); bütün bunlara ise Afganistan'daki müttefik koalisyonunun katılımıyla 41 Göz (41 Eyes); Avrupa'nın öncelikli 17 ülkesini de içine alan Berne Kulübü (Club of Berne); Berne Kulübü'ne ABD'nin de katılımıyla oluşturulan Terörle Mücadele Grubu (The Counterterrorist Group) ve NATO üye ülkelerinin güvenlik güçlerinin başlarının oluşturduğu NATO Özel Komitesi (NATO Special Committee) gibi ittifaklar da bulunmaktadır.
Söz konusu ittifakların tümü, o veya bu şekilde İngiliz derin devletinin hedeflerine hizmet eden politikalar yürütmektedirler. Keza, idare sistemleri İngiliz derin devletinin himayesi altındadır.
Beş Göz'ün şekillenmesi de Winston Churchill dönemine dayanmaktadır. Söz konusu ittifak, İngiliz derin devletinin derin bir elemanı olan Winston Churchill ile İngiliz derin devletinin himayesindeki ABD Başkanı Franklin Roosevelt tarafından geliştirilmiştir. İngiliz derin devletinin uluslararası konularda önünü açan Atlantik Bildirisi, söz konusu ittifakın da oluşma miladıdır. Bu ittifakın, İngiliz derin devletinin iki önemli elemanı tarafından geliştirilmesi, söz konusu istihbarat ağının hangi amaçla kurulduğuna dair önemli ipuçları vermektedir. Nitekim söz konusu istihbarat ağının buluşma noktası İngiltere'dir. Roosevelt döneminde ABD'nin nasıl İngiliz derin devletinin piyonu haline getirilmek istendiği dikkate alınacak olurs burada asıl sözün İngiliz derin devletine ait olduğunu görebilmek kolay olacaktır.
Dostları ilə paylaş: |