Kaynakça: Clive Ponting, Dünya Tarihi, İstanbul, 2011; Chris Harman, Halkların Dünya Tarihi, İstanbul, 2011.
Bu yüzyılın arkasından ne geleceğini, 20.yy.ın onu biçimlendireceğini bilsek bile 3. bin yılın nasıl bir yüz olacağını olacağını bilmiyoruz.
Bu yüzyılın arkasından ne geleceğini, 20.yy.ın onu biçimlendireceğini bilsek bile 3. bin yılın nasıl bir yüz olacağını olacağını bilmiyoruz.
Ancak yeni bir çağın başladığından-bir dönemin bitmiş olduğundan- kuşku duymuyoruz?! Geçmişe dair anlayışlarının ışığında gelecek hakkında tahminlerde bulunmalarına rağmen, yarışın sonucunu önceden haber vermek tarihçilerin işi değildir.Onlar at yarışlarının kazanılabileceğine yada kaybedilebileceğine dair bilgi verebilir çözümleme yapabilirler.
Son otuz-kırk yılda tahminde bulunanların kayıtları öyle gösterişli bir şekilde yanlış çıkmıştır ki sadece hükümetler yada iktisadi araştırma enstitüleri onlara güvenmiş yada güveniyor gibi yapmışlardır.
Eric Hobsbawm, Kısa 20. Yüzyıl 1914-1991 Aşırılıklar Çağı,Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2000, s.6,7.
20.yy.
Siyasal hata ile yanlış hesabın yol açtığı tarihsel bir felaket: Birinci Dünya Savaşı ve Bosna krizinin gelecekteki sonuçları üzerine simgesel bir vurgu: 28 Haziran 1992 Mitterand’ın Saraybosna ziyaret tarihi, yer zaman. ı
Eric Hobsbawm, Kısa 20. Yüzyıl 1914-1991 Aşırılıklar Çağı,Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2000, s.3
Kişinin çağdaş deneyimini önceki kuşakların deneyimine bağlayan toplumsal mekanizmaların yok olması geç 20.yy’ın en karakteristik ve ürkütücü fenomenlerinden birisidir. Çoğu genç erkek ve kadın her türlü organik ilişkiden yoksun sürekli bir şimdiki zaman içinde yetişti.Bu durum, yaptıkları iş ötekilerin unuttuğunu hatırlatmak olan tarihçileri 20.yy.ın sonunda daha önemli hale getirir.Ancak tam da bu nedenle tarihçiler, sadece olayları kayda geçiren, hatırlatan ve veri toplayan kişiler olmanın, her ne kadar bu tarihçilerin zorunlu işleviyse de, ötesine geçmelidirler.
Kişinin çağdaş deneyimini önceki kuşakların deneyimine bağlayan toplumsal mekanizmaların yok olması geç 20.yy’ın en karakteristik ve ürkütücü fenomenlerinden birisidir. Çoğu genç erkek ve kadın her türlü organik ilişkiden yoksun sürekli bir şimdiki zaman içinde yetişti.Bu durum, yaptıkları iş ötekilerin unuttuğunu hatırlatmak olan tarihçileri 20.yy.ın sonunda daha önemli hale getirir.Ancak tam da bu nedenle tarihçiler, sadece olayları kayda geçiren, hatırlatan ve veri toplayan kişiler olmanın, her ne kadar bu tarihçilerin zorunlu işleviyse de, ötesine geçmelidirler.
Yazar amacının olayların neden o şekilde geliştiğini ve nasıl bir araya geldiğini anlamak ve açıklamak olarak belirtiyor.s. 4.
Eric Hobsbawm, Kısa 20. Yüzyıl 1914-1991 Aşırılıklar Çağı,Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2000, s.3
….bu yüzyılın temel olgularına dair bir bilginin bile kesin olamayabileceğini fark etmek…”İkinci Dünya savaşından bahsedersek, bu Birinci Dünya savaşının olduğu anlamına mı geliyor.”
….bu yüzyılın temel olgularına dair bir bilginin bile kesin olamayabileceğini fark etmek…”İkinci Dünya savaşından bahsedersek, bu Birinci Dünya savaşının olduğu anlamına mı geliyor.”
Eric Hobsbawm, Kısa 20. Yüzyıl 1914-1991 Aşırılıklar Çağı,Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2000, s.4
Dünyanın Sınıflamasını nasıl yapacağız
Belirli bir yaş grubu için 1980’lerin sonunda parçalanan dünya, 1917 Rus devriminin etkisiyle biçimlenen bir dünyaydı. Modern sanayi ekonomisini birbirine zıt iki kutba, “kapitalizm” “sosyalizm”e göre düşünmeye alıştığımız için…… bunlar birbirini dışlayan yapılardı. Bunun belirli bir tarihsel bağlamın parçası olarak anlaşılabilecek keyfi yapay bir yapı olduğu artık anlaşıldı….. Başka sınıflandırma ilkeleri tanımlamak şimdi de kolay değildir.Bu ilkeler, ABD, Japonya, İsveç, Brezilya, Federal Almanya Cumhuriyeti, Brezilya, Güney Koreyi bir arada tasnif etmekten ve Sovyet bölgesindeki 1980’lerden sonra çöken devlet ekonomilerini ve çökmedikleri apaçık ortada olan Doğu ve Güneydoğu asyadaki sistemlerle aynı kompartımana koymaktan daha gerçekçi olabilirdi.
Eric Hobsbawm, Kısa 20. Yüzyıl 1914-1991 Aşırılıklar Çağı,Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2000, s.5.
…din savaşları yüzyılı….
…din savaşları yüzyılı….
Bu yüzyılı dolduran dinsel ve ideolojik çatışmalar, başlıca görevi yargılamak değil, pek az kavrayabileceğimiz şeyi bile anlamak olan tarihçinin yolundaki barikatlardır.
İdeoloji dışı tutumlarından gelen çoğulculuğun reklamını yapanlar bile, dünyanın rakip seküler dinlerle sürekli bir arada yaşamaya yetecek kadar büyük olduğunu düşünmediler.
Alman tarihinde Nazi dönemini anlamak ve onu tarihsel bağlamına yerleştirmek, soykırımı bağışlamak değildir.
Eric Hobsbawm, Kısa 20. Yüzyıl 1914-1991 Aşırılıklar Çağı,Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2000, s. 6
1914'ten İkinci Dünya Savaşı'nın ertesine kadar yaşanan bir felaket çağını, yirmi beş yada otuz yıl süren bir olağanüstü ekonomik büyüme ve toplumsal dönüşüm izledi. Bu dönüşüm insan toplumunu muhtemelen kıyaslanabilir kısalıkta herhangi bir başka dönemden daha derin bir biçimde değiştirdi. Geriye bakıldığında bu dönem bir Altın Çağ olarak görülebilir. Bu dönemin 1970'lerin başında sona erdiği neredeyse dolaysız biçimde görüldü.
1914'ten İkinci Dünya Savaşı'nın ertesine kadar yaşanan bir felaket çağını, yirmi beş yada otuz yıl süren bir olağanüstü ekonomik büyüme ve toplumsal dönüşüm izledi. Bu dönüşüm insan toplumunu muhtemelen kıyaslanabilir kısalıkta herhangi bir başka dönemden daha derin bir biçimde değiştirdi. Geriye bakıldığında bu dönem bir Altın Çağ olarak görülebilir. Bu dönemin 1970'lerin başında sona erdiği neredeyse dolaysız biçimde görüldü.
Yüzyılın son bölümü, yeni bir dağılma, belirsizlik ve kriz, Afrika, eski SSCB ve Avrupa'nın önceki sosyalist bölümleri gibi dünyanın geniş bölgeleri için bir felaket çağı oldu
Eric Hobsbawm, Kısa 20. Yüzyıl 1914-1991 Aşırılıklar Çağı,Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2000, s.7.
Gazeteci Antonio Polito: “20. yüzyıl ‘sıradan insanların’ yüzyılıydı; sizce yüzyılın sıradan insanını kim temsil ediyordu?”
Gazeteci Antonio Polito: “20. yüzyıl ‘sıradan insanların’ yüzyılıydı; sizce yüzyılın sıradan insanını kim temsil ediyordu?”
Hobsbawm: 20. yüzyılın başında, toprağından geçinen köylü tipik bir insanoğluydu. Ama 20. yüzyılın sonunda artık değil. (...) Yüzyıl boyunca işçi sınıfı hızla büyüdü. (...) yüzyılın üçüncü çeyreğinde zirveye erişti. Ama şimdi boyutu ve etkisi hızla azalmakta. (...) Batı Avrupa ya da ABD için ofis çalışanı akla gelebilir ama dünyanın çok büyük alanları için bu geçerli değil. (...) (20.yüzyılın sonu için) tipik sıradan insan, anne ve çocuklarıdır.
Hobsbawm, Eric (2003), The New Century, In Conversation with Antonio Polito, Abacus, s. 157. (Yeni Yüzyılın Eşiğinde, 2008, çev. İbrahim Yıldız, Yordam Kitap.
Bu yüzyılın ikinci yarısında, bizim geçmiş dünyayla ilişkimizi sonsuza kadar koparan en dramatik ve çok önemli sonuçları olan toplumsal değişim köylülüğün ölümüdür. (...) Avrupa ve Ortadoğu çevresinde yalnızca bir köylü kalesi kaldı –Türkiye’de köylülük azaldı ama 1980’lerin ortasında hâlâ mutlak çoğunluk olmaya devam etti.
Bu yüzyılın ikinci yarısında, bizim geçmiş dünyayla ilişkimizi sonsuza kadar koparan en dramatik ve çok önemli sonuçları olan toplumsal değişim köylülüğün ölümüdür. (...) Avrupa ve Ortadoğu çevresinde yalnızca bir köylü kalesi kaldı –Türkiye’de köylülük azaldı ama 1980’lerin ortasında hâlâ mutlak çoğunluk olmaya devam etti.
Hobsbawm, Eric (1995), Age of Extremes: The Short Twentieth Century 1914-1991, Abacus, s. 289, 291. (Kısa 20. Yüzyıl 1914-1991: Aşırılıklar Çağı, 1996, çev. Yavuz Alogan, Sarmal ayınevi.)
İnsanın toprakla buluşmasının, onu işlemesinin tarihi 12.000 yıl önceye gider; sanayinin ortaya çıkışı ise 300 yıl öncesidir. Kapitalist üretim ve toplum ilişkilerinden doğan sanayiyle birlikte ortaya çıkan köylüden işçiye geçişin öyküsü, bundan önceki bin yıllardaki değişimlerden nitelikçe çok farklıdır.
İnsanın toprakla buluşmasının, onu işlemesinin tarihi 12.000 yıl önceye gider; sanayinin ortaya çıkışı ise 300 yıl öncesidir. Kapitalist üretim ve toplum ilişkilerinden doğan sanayiyle birlikte ortaya çıkan köylüden işçiye geçişin öyküsü, bundan önceki bin yıllardaki değişimlerden nitelikçe çok farklıdır.
20. yy. bir krizden diğerine giden yolda kısa Altın Çağ’dan (45den sonra 25-30 yıl), bilinmeyen ve sorunsal ama kaçınılmaz şekilde felaketli olmayan bir geleceğe geçti. ..yine de bir gelecek vardır.İnsan soyu var olduğu sürece atrih devam edecek.
20. yy. bir krizden diğerine giden yolda kısa Altın Çağ’dan (45den sonra 25-30 yıl), bilinmeyen ve sorunsal ama kaçınılmaz şekilde felaketli olmayan bir geleceğe geçti. ..yine de bir gelecek vardır.İnsan soyu var olduğu sürece atrih devam edecek.
Eric Hobsbawm, Kısa 20. Yüzyıl 1914-1991 Aşırılıklar Çağı,Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2000, s.7.
19. yy. Batı uygarlığının çöküşünü belirleyen birinci dünya savaşı.
19. yy. Batı uygarlığının çöküşünü belirleyen birinci dünya savaşı.
Bu uygarlık, ekonomisinde kapitalist; yasal ve anayasal yapısında liberal; hegomonik sınıfın bakımından burjuva; bilim, eğitimdeki gelişme, maddi ve manevi ilerleme bakımından gurur verici; bilim, sanat, siyaset ve endüstride yaşanan devrimlerin doğum yeri; ekonomisi dünyanın büyük kısmına nüfuz eden; askerleri dünyanın büyük bir bölümünü fetheden ve boyun eğdiren; nüfusu üçüncü bir insan soyu olabilecek kadar artan; başlıca devletleri bir dünya siyasal sistemi oluşturan Avrupa'nın merkezliğine derinden inanmış idi.
Eric Hobsbawm, Kısa 20. Yüzyıl 1914-1991 Aşırılıklar Çağı,Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2000, s.8
20. yy. bugüne kadar bildiğimiz en kanlı yüz yıl- 1920’lerde az çok kesintiye uğrayan savaşların kapsamı, insanlık tarihinin en büyük kıtlıklarından soykırıma kadar en kanlı yy.-
20. yy. bugüne kadar bildiğimiz en kanlı yüz yıl- 1920’lerde az çok kesintiye uğrayan savaşların kapsamı, insanlık tarihinin en büyük kıtlıklarından soykırıma kadar en kanlı yy.-
İnsanların en vahşi ve katlanılmaz koşullarda yaşamayı öğrenebildiklerini gösteren bir yüzyıl.
E.Frankly, İnsanın Anlam Arayışı
Neredeyse kesintisiz bir maddi ve entelektüel ve manevi ilerlemenin dönemi olarak görülen 19. yy.ın aksine.
20.yy. boyunca savaşlar, devletlerin ekonomilerine, alt yapılarına nüfuslarına karşı açılmıştır.
20.yy. boyunca savaşlar, devletlerin ekonomilerine, alt yapılarına nüfuslarına karşı açılmıştır.
Eric Hobsbawm, Kısa 20. Yüzyıl 1914-1991 Aşırılıklar Çağı,Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2000, s16.
Frederick Engels, savaşın savaşçı olmayanlara değil savaşçılara karşı açıldığını savunan eski bir asker olarak, Westminster Hall’da bir irlanda Cumhuriyeti bombasının patlaması karşısında dehşete kapılmıştır.
Frederick Engels, savaşın savaşçı olmayanlara değil savaşçılara karşı açıldığını savunan eski bir asker olarak, Westminster Hall’da bir irlanda Cumhuriyeti bombasının patlaması karşısında dehşete kapılmıştır.
Çarlık Rusyası’ndaki dünya kamuoyunu yaralayan ve milyonlarca Rus Yahudisini 1881-1914 arasında Atlantik’in ötesine süren programların modern katliamlar karşısında neredeyse önemsiz olduğunu unutuyoruz. Ölümler milyonlarla değil, yüzlerle değil, düzinelerle hesaplanıyordu.
Eric Hobsbawm, Kısa 20. Yüzyıl 1914-1991 Aşırılıklar Çağı,Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2000, s.498.
Nüfus kitlelerinin modern dünyaya girişiyle birlikte eski Batılı elitlerin tekeli tehlikeli bir meydan okumayla karşı karşıya kaldı. …Onlara içerliyorlardı bu güney Asya’da daha açıktı. Her durumda yoksul kitleler Batılı 19.yy seküler ilerleme özlemine duyulan inancı paylaşmadılar.
Nüfus kitlelerinin modern dünyaya girişiyle birlikte eski Batılı elitlerin tekeli tehlikeli bir meydan okumayla karşı karşıya kaldı. …Onlara içerliyorlardı bu güney Asya’da daha açıktı. Her durumda yoksul kitleler Batılı 19.yy seküler ilerleme özlemine duyulan inancı paylaşmadılar.
Batılı İslam ülkelerinde eski seküler önderlerle yeni kitlesel İslam demokrasisi arasındaki çatışma aşikar ve patlayıcı bir hale geldi. Cezayir’den Türkiye’ye kadar, Batılı liberalizmin ülkelerinde anayasal hükümet ve anılan değerler, örneğin kadın hakları-var olduğu kadarıyla- ulusun kurtarıcısının yada onların varislerinin koruyucusu askerler tarafından korunuyordu.
Ne çatışma İslam ülkeleriyle nede ilerlemenin eski değerlerine gösterilen tepki yoksul kitlelerle sınırlıydı…Hindistan'daki BJP partisinin derin kapalılığının orta sınıflar arasında destek bulması; Sri Lanka'yı bir refah içindeki Budist ülkesini El Salvador'a benzeten çatışmalar.
Bu durum iki toplumsal dönüşümde kitleniyordu: Toplumsal düzeni köylerin derin kimlik krizi ve daha iyi eğitim görmüş kitlesel bir gençlik tabakasının yükselişi.Göç nedeniyle değişim geçiren, nakit ekonomisi nedeniyle zengin fakir arasındaki artan farklılıklarla bölünen köyler, eğitimi temel alan bir toplumsal eşitsizliğin yol açtığı istikrasızlıkla tahrip oldu…kast ve statülerin işaretlerinin silinmesi..hane halkının katıldığı ibadet biçimlerinin yerini cemaat halinde Budist ibadetler….ulusal çapta siyasetlerin (Fransız dev beri Batıda olan) 3. dünya ülkelerinde var olmaması…siyasal sınıflar sürekliliği sağlayabiliyordu…
Eric Hobsbawm, Kısa 20. Yüzyıl 1914-1991 Aşırılıklar Çağı,Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2000, s.15.
Yeni sanayileşen ülkeler YSÜ
Yeni sanayileşen ülkeler YSÜ
Üçüncü dünya parçalandı
guernica, franconun minnettarligini hitlere gostermek icin 'hediye'ettigi kucuk kasabadir ve bombardiman ucaklarinin denenmesi icin kullanilmistir.
guernica, franconun minnettarligini hitlere gostermek icin 'hediye'ettigi kucuk kasabadir ve bombardiman ucaklarinin denenmesi icin kullanilmistir.
1937 nisanında, ispanya’daki faşist yönetim şirin bir bask kasabası olan guernica’ya bombalar yağdırır. ispanya iç savaşının en acılı sahnelerinden birisidir bu ve binlerce sivil insanın ölümüyle sonuçlanır. picasso’nun eşsiz guernica tablosu işte bu olayın ölümsüzleştirilmesidir. tablo içinde bir sürü gizli imge barındırır. c.g.jung, picasso’nun resimlerinin içine gizlediği bu imgelerin birer yeraltı karakterleri olduğunu vurgular. guernica tablosu, bütünü ve içine gizlenmiş imgeleriyle ölümün acımasızlığıyla başa çıkmak için gizemli bir güç kaynağı oluşturur.
gel ve bask bolgesini bombala.! yani kendi ülkesini almanlara bombalatacak, bunun üzerine dünya tarihinin, ilk uçaklarla bombalama eylemi bu bolge'ye yapilir.. o siralarda paris'de yasayan pablo picasso ülkesinde ki bu olaylardan çok etkilenir ve kubist anlatimlarla,insan ve hayvan organlarinin parçalanmis, içiçe girmis resmini yapar... p.picasso'nun en onemli resimlerden biri olan bu eser'in adi guernica... bu resimle anlatilanlar çok yanki uyandirir ve hakli olarak ! almanlari çok kizdirir ve almanlar, paris isgali sirasinda picasso'yu yakalarlar ve iskence yaparlar.. hem de guernica adini verdigi resminin tam karsisinda sorarlar; '' bunu sen mi yaptin ? '' pablo picasso cevap verir.. - hayir.!. siz.!..
gel ve bask bolgesini bombala.! yani kendi ülkesini almanlara bombalatacak, bunun üzerine dünya tarihinin, ilk uçaklarla bombalama eylemi bu bolge'ye yapilir.. o siralarda paris'de yasayan pablo picasso ülkesinde ki bu olaylardan çok etkilenir ve kubist anlatimlarla,insan ve hayvan organlarinin parçalanmis, içiçe girmis resmini yapar... p.picasso'nun en onemli resimlerden biri olan bu eser'in adi guernica... bu resimle anlatilanlar çok yanki uyandirir ve hakli olarak ! almanlari çok kizdirir ve almanlar, paris isgali sirasinda picasso'yu yakalarlar ve iskence yaparlar.. hem de guernica adini verdigi resminin tam karsisinda sorarlar; '' bunu sen mi yaptin ? '' pablo picasso cevap verir.. - hayir.!. siz.!..
. picasso'nun vasiyetinde ancak franco rejiminden sonra ulkeye donmek uzere, ispanyol halkina biraktigini acikladigi tablodur. fasist yonetimden sonra ana yurduna donebilmistir. sanat dunyasi icin asla degeri bicilemeyecek bir kac parcadan biri olarak gorulur.
sergide bu tabloyu görüp de irkilenler, söz konusu katliamların ardından, bu irkilme tepkisinin aslında tablonun kendisi olduğunu anlıyorlar.
sergide bu tabloyu görüp de irkilenler, söz konusu katliamların ardından, bu irkilme tepkisinin aslında tablonun kendisi olduğunu anlıyorlar.
İşkencenin ve hatta cinayetlerin modern devletlerde kamu güvenliği işlemlerinin normal bir parçası olarak yeniden canlanışını göz ardı etmiyoruz, ancak bunun, 1780’lerde bir batı ülkesinde işkencenin resmen yasaklanmasıyla 1974’e kadar yaşanan uzun bir yasal gelişme çağından nasıl dramatik geriye bir dönüş olduğunu fark etmiyoruz.
İşkencenin ve hatta cinayetlerin modern devletlerde kamu güvenliği işlemlerinin normal bir parçası olarak yeniden canlanışını göz ardı etmiyoruz, ancak bunun, 1780’lerde bir batı ülkesinde işkencenin resmen yasaklanmasıyla 1974’e kadar yaşanan uzun bir yasal gelişme çağından nasıl dramatik geriye bir dönüş olduğunu fark etmiyoruz.
Eric Hobsbawm, Kısa 20. Yüzyıl 1914-1991 Aşırılıklar Çağı,Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2000, s.18.
1- Avrupa merkezli değildi.Batı uygarlığının- tartışmasız merkezi olan Avrupa zayıflamış düşmüştü.nüfusunu güçlükle yeniden üretiyor. Barikatlarına rağmen yoksul bölgelerden gelen göçün baskısı altında. Giderek küçülen bir azınlığa indirgeniyor. Öncülüğünü yaptığı endüstri başka bölgelere göç ediyordu. Okyanusun ötesinden Avrupa’ya bakan ülkeler yüzlerini başka yönlere çeviriyorlardı. Yeni Zelanda, Avustralya, ABD, geleceği Pasifik’te görüyorlardı.
1- Avrupa merkezli değildi.Batı uygarlığının- tartışmasız merkezi olan Avrupa zayıflamış düşmüştü.nüfusunu güçlükle yeniden üretiyor. Barikatlarına rağmen yoksul bölgelerden gelen göçün baskısı altında. Giderek küçülen bir azınlığa indirgeniyor. Öncülüğünü yaptığı endüstri başka bölgelere göç ediyordu. Okyanusun ötesinden Avrupa’ya bakan ülkeler yüzlerini başka yönlere çeviriyorlardı. Yeni Zelanda, Avustralya, ABD, geleceği Pasifik’te görüyorlardı.
Eric Hobsbawm, Kısa 20. Yüzyıl 1914-1991 Aşırılıklar Çağı,Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2000, s.18-19.
1914’ün hepsi Avrupalı olan “büyük güçleri”, Çarlık Rusya’nın mirasçısı SSCB gibi ortadan kalktı yada bir istisna oluşturan Almanya ışında, bölgesel yada taşralı statüsüne indirgendi. Tarihsel uluslara ve devletlere duyulan eski sadakatin yerine tek bir ulusüstü “Avrupa Topluluğu” yaratma ve buna uygun bir Avrupalı kimliği duygusu türetme çabası, bu gerilemenin geriliğini kanıtladı.
1914’ün hepsi Avrupalı olan “büyük güçleri”, Çarlık Rusya’nın mirasçısı SSCB gibi ortadan kalktı yada bir istisna oluşturan Almanya ışında, bölgesel yada taşralı statüsüne indirgendi. Tarihsel uluslara ve devletlere duyulan eski sadakatin yerine tek bir ulusüstü “Avrupa Topluluğu” yaratma ve buna uygun bir Avrupalı kimliği duygusu türetme çabası, bu gerilemenin geriliğini kanıtladı.
Eric Hobsbawm, Kısa 20. Yüzyıl 1914-1991 Aşırılıklar Çağı,Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2000, s.18-19.
Siyasi tarihi bırakırsak, dünyanın iktisadi, kültürel, entelektüel oluşumunda sadece küçük değişiklikleri yansıdı.
Siyasi tarihi bırakırsak, dünyanın iktisadi, kültürel, entelektüel oluşumunda sadece küçük değişiklikleri yansıdı.
Amerikan yüzyılı söz konusu olduğunda ABD 1990’lardan geriye bakıyor.
Eric Hobsbawm, Kısa 20. Yüzyıl 1914-1991 Aşırılıklar Çağı,Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2000, s.18-19.
19. yy. sanayileşmiş ülkeler topluluğu yüksek hayat standartları yanısıra, yeryüzünün en büyük servet, iktisadi ve bilimsel teknolojik güç birikimine açık farkla sahip olmaya devam etti. Yy sonunda hala sanayisizliği telafi ediyor, kendi üretimini öteki ülkelere aktarıyordu.(20.yy.ın sonunda)
19. yy. sanayileşmiş ülkeler topluluğu yüksek hayat standartları yanısıra, yeryüzünün en büyük servet, iktisadi ve bilimsel teknolojik güç birikimine açık farkla sahip olmaya devam etti. Yy sonunda hala sanayisizliği telafi ediyor, kendi üretimini öteki ülkelere aktarıyordu.(20.yy.ın sonunda)
Batı merkezli bir dünyanın tam olarak gerilediği izlenimi bu ölçüde yüzeyseldir.
Eric Hobsbawm, Kısa 20. Yüzyıl 1914-1991 Aşırılıklar Çağı,Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2000, s.19.
2-1914-90 arasında yeryüzü, tek bir operasyonel birim haline gelmiştir.-en çok ekonomik işlerde- ulusal ekonomiler ulus ötesi faaliyetlerin engeli haline gelmiştir.
2-1914-90 arasında yeryüzü, tek bir operasyonel birim haline gelmiştir.-en çok ekonomik işlerde- ulusal ekonomiler ulus ötesi faaliyetlerin engeli haline gelmiştir.
Küresel Köy’ün -1960’larda icat edilen bir kavram- varılan nokta iletişim ulaşımın hayal edilemeyecek kadar hızlanmasıyla, özel hayatın önemli yönlerini dönüştürmüştür.
Hızlanan küreselleşme süreciyle kamu kurumları ve kolektif insan davranışının bu gelişmeyle bağdaşmazlığının yarattığı gerilim belki de 20yy’In sonunu belirleyen en önemli özellik. Özel insan davranışı uydu televizyonu, e-posta, Atlantik ötesi gidip gelme..vs. daha az zorluk çekmesi. sağlaması ilginç.
Eric Hobsbawm, Kısa 20. Yüzyıl 1914-1991 Aşırılıklar Çağı,Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2000, s.19
3- en alt üst edici dönüşüm, eski toplumsal insan ilişkileri modellerinin dağılması ve bununla birlikte kuşaklar arası yani geçmişle şimdiki zaman arasındaki bağlantının kendiliğinden kopmasıdır. Özellikle kapitalist Batıda bireyselciliğin değerleri hakim olmuştur. Bu değerler geleneksel toplumların ve dinlerin erozyonuyla takviye edilmiş olarak başka yerlerde de keşfedilecekti.- sosyalist ülkelerde de.
3- en alt üst edici dönüşüm, eski toplumsal insan ilişkileri modellerinin dağılması ve bununla birlikte kuşaklar arası yani geçmişle şimdiki zaman arasındaki bağlantının kendiliğinden kopmasıdır. Özellikle kapitalist Batıda bireyselciliğin değerleri hakim olmuştur. Bu değerler geleneksel toplumların ve dinlerin erozyonuyla takviye edilmiş olarak başka yerlerde de keşfedilecekti.- sosyalist ülkelerde de.
Daima haz arayan ben merkezli bireylerin bağlantısız biraradalığından ibaret böyle bir toplum, kapitalist ekonomi teorisinde üstü kapalı hep var oldu. Devrim çağı’ndan beri bütün ideolojik renklerden gözlemciler eski toplumsal bağların pratikte dağılacağını öngördüler ve bu dağılmayı gözlediler.(komünist manifestonun feodal değerlerden burjuvaziye geçiş için kapitalist övgüyle bahsedişi…)
Yeni toplum pratikte eski toplumdan miras kalan her şeyi toptan yıkarak değil, geçmişin mirasını kendi kullanımı için seçip uyarlayarak işledi.. Burjuva toplumunun, kültür alanında (davranış ahlak alanında) radikal bireysel deneycilikten korkarken, ekonomide bir radikal bireycilik… süreç içinde bütün geleneksel toplumsal ilişkileri tahrip etmeye hazır olmasında hiçbir sosyolojik bilinmezlik yoktur. Sanayi ekonomisi inşa etmenin en etkili yolu, bunu serbest piyasa mantığıyla hiçbir ilişkisi olmayan güdülenmelerle birleştirmekti.-Protestan etik, dolaysız hazdan kaçınma, ağır çalışma etiği, aile görevi ve güveniyle; ancak kesinlikle bireylerin kurallara isyanıyla değil.
Eric Hobsbawm, Kısa 20. Yüzyıl 1914-1991 Aşırılıklar Çağı,Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2000, s.20.
Dünya Devrimi
1870’lerde çarlık Rusya’sının devrim tarafından devrileceği gözlemleri var.-romantikler dışında bu devrimin sosyalist olmayacağı düşünülüyor-beklenen burjuva devrimiydi.
Geriye doğru bakarak, B.Dünya savaşı ve Bolşevizm'e çarpmasaydı Çarlık Rusya’sının liberal kapitalist sanayi toplumuna evirileceğini söyleyen tarihçiler var. 1914’de bu tahminde bulunanları mikroskopla aramak gerekecek.
Eric Hobsbawm, Kısa 20. Yüzyıl 1914-1991 Aşırılıklar Çağı,Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2000, s.74..
Üçüncü Dünya Nüfus Patlaması
İnsanlık ilk milyarına yaklaşık 200 yıl önce ulaştı. 21.yy.da 10 milyarda (yada sayı neyse) istikrar kazanacağını düşünürsek, 20.yy.da yaşanan en temel değişiklik nüfus artışı. Altın çağla (1945-1970) yoksul ülkelerde de demografik patlama yaşandı. 1940 sonrası ölüm oranları şiddetle düşmüştür.tıp eczacılık alanındaki buluşlar.Antibiyotik DDT.
Ekonomi ve kurumları değişikliğe uğramazken nüfus…..bu ülkeler arasındaki uçurumu artırdı…baskı Hindistan’da kısırlaştırma Çin’de tek çocuk
Doğu Asya’da istikrar yy. sonunda görülüyor.
16.yy. ilk sanayileşmeden beri bu hareket gelişmiş dünyanın lehine olmuştu. Bu durum tersine dönmüştür.
Eric Hobsbawm, Kısa 20. Yüzyıl 1914-1991 Aşırılıklar Çağı,Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2000, 465-466,7
Askeri darbeler
Kuzey Kore, Çin, Hindiçini cumhuriyetleri-Vietnam, Laos, Tayland ve Kamboçya -, Küba, (3.dünya komünist rejimlerin ana gövdesi) VE MEKSİKA devrimini atlarsak, en azından 1945den sonra BAŞINDAN ASKERİ REJİM OLAYLARI GEÇMEMİŞ herhangi bir cumhuriyet yok.
Hindistan en etkileyici 3. dünya ülkesi.Sivillerin sarsılmaz üstünlüğü korundu.
200den fazla devlet vardı artık silahlı adam daha çok hükümette istikrarsızlık üretmesi muhtemel hükümetlerle dolu.
Mao bu gücü tamamen ortadan kaldırmaya yeltendi….
İspanya Franko’nun ölümünden sonra liberal demokrasiye geçti. 1981 de Franko yanlış subayların darbe girişimi engellendi.(komünist partilerin iktidara katılması ihtimaline karşı ABD’nin darbe potansiyelini koruduğu İtalya’da 1970lerde askeriyenin …dehşet verici yer altı faaliyetlerine rağmen sivil yönetim kaldı.471Sömürgeleştirsizmenin açtığı yaralara dayanamayan batılı subaylar askeri darbe ayartısına kapıldılar…
Eric Hobsbawm, Kısa 20. Yüzyıl 1914-1991 Aşırılıklar Çağı,Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2000, s.469.