Uyuşmazlik mahkemesi kararlari



Yüklə 5,59 Mb.
səhifə12/148
tarix07.04.2018
ölçüsü5,59 Mb.
#47478
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   148

K A R A R

Davacılar : 1- H. B.

2- M. B.

3- F. B.


4-.G. M.

5- N. S.


6- H. A.

7- Ş. A.


Vekili : Av. İ. E.

Davalı : Bağcılar Belediye Başkanlığı

Vekili : Av. A. E.
O L A Y : Davacılar vekili, İstanbul İli, Bağcılar İlçesi, 11 pafta, 1197 parsel sayılı 4887 m² miktarlı taşınmazın 80/4886 hissesinin müvekkillerin murisi olan A. B.'e ait bulunduğu, bunun 80.02 m²’lik alana tekabül ettiğini, Bakırköy Belediye Başkanlığınca yapılan şuyulandırma işlemiyle davacıların murisine ait hissenin bedelsiz yola terk edilmiş olduğunu; dava dışı Bakırköy Belediyesinin şuyulandırma işlemi ile ilgili olarak muris A. B. 'e tebligat yapmamış olduğunu, kaldı ki işlemin yapıldığı tarihten önce muris A. B. vefat ettiği için tebligat yapma imkanının da fiilen mümkün bulunmadığını davacıların murisine ait hissenin şuyulandırma işlemi ile bedelsiz yola terk edilmesinin yasaya, usule ve hukuka açıkça aykırı olduğunu, hissenin bedelsiz yola terki için hukuken olması gereken şartlardan; “a) Dava konusu hissenin, Kamulaştırma Kanununun 35.maddesine istinaden bedelsiz yola terki için malik olan murisin muvafakatinin olması (murisin muvafakati kesinlikle yoktur), b) Dava konusu taşınmazın hissedarları tarafından hazırlanmış özel parselasyonda murise ait hissenin yola terk edilmiş olması (dava konusu taşınmazla ilgili kesinlikle parselasyon yoktur) şartlarından hiç birisi mevcut olmadığı için davacıya ait hissenin şuyulandırma işlemi sonucu yola terk edilmesini hukuken kamulaştırmasız el atma olarak nitelemek” gerektiğini; yapılan şuyulandırma işleminde yasal Düzenleme Ortaklık Payı (DOP) oranı %21.51026 olup, dava konusu hisseye bedel takdir edilseydi murise ait hisseye tekabül eden 80.02 m2 den DOP olarak 17.22 m2 düşülüp, geri kalan 62.80 m2’lik alanın bedele dönüştürülmüş olacağını; kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası olarak açtıkları bu davada, 62.80 m2 için bedel takdir edilmesi ve davacıya ait hissenin yer aldığı taşınmazın da imar parseli olarak değerlendirmeye alınmasının gerektiği; Bakırköy ilçesinin 1992 yılında 5 ayrı ilçeye ayrıldığını ve dava konusu taşınmazın, Bağcılar ilçesi sınırları içerisinde kaldığını, bu nedenle sorumluluğun davalı Bağcılar Belediye Başkanlığına ait bulunduğu; taşınmazın özellikleri dikkate alındığında m2 birim değerinin 800.00 YTL/m2 olduğu, kamulaştırmasız el atılan kısmın gerçek değerinin : 80.02 m2 - 17.22 m2 (DOP) = 62.80 m2 x 800.00 YTL/m2 = 50.240.00 YTL olduğunu ileri sürerek; kamulaştırmasız el atma nedeniyle 50.240.00 YTL tazminatın davalı belediyeden tahsili ile davacılara miras hisseleri oranında ödenmesine karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı idare vekili, cevap dilekçesinde görev itirazında bulunmuştur.

BAKIRKÖY 11. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 16.01.2008 gün ve E:2007/734 sayı ile, davalı vekilinin görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı idare vekilince, süresinde verilen dilekçe ile, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine, dilekçe ve dava dosyası Danıştay Başsavcılığı’na gönderilmiştir.



DANIŞTAY BAŞSAVCISI : Davacıların ifraz sonucu yola terk edilen taşınmazının bedelinin tahsili istemiyle Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/734 esas sayısında kayıtlı olarak açtığı davada, davanın görüm ve çözümünün idari yargının görevine girdiği ileri sürülerek davalı idarece görev itirazında bulunulmuş ve itirazın reddi üzerine olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istenilmiş olmakla gereğinin düşünüldüğü; 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanunun, 3290 sayılı Kanunun 4.maddesi ile değişik 10.maddesinin (b) bendinde, " ... özel parselasyon planında görülen veya hisseli satışlar sonucu fiilen oluşan yol, meydan, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha vs. hizmetlere ayrılan yerler ile bunlara ilişkin hisseler bedelsiz olarak re'sen tapudan terkin ..... edilir" hükmüne, (c) bendinde de, "İmar mevzuatına aykırı bina yapılmış,hisseli arsa ve araziler veya özel parselasyona dayalı arazilerde,imar adası veya parseli olabilecek büyüklükteki alanlarda, binalı veya binasız arsa ve arazileri birbirleriyle, yol fazlalarıyla veya Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden ada ve parsellere ayırmaya, yapıları yeniden doğan imar ada veya parseli içinde kalanları yapı sahiplerine, yapı olmayanları diğer hisse sahiplerine müstakil veya hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre vermeye, bunlar adına tescil ettirmeye ve tescil işlemi dışında kalanların hisselerini 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa göre tespit edilecek bedeli peşin ödenmek veya parsel sahipleri aleyhine kanuni ipotek tesis edilerek, tapu sicilinden terkin ettirmeye belediye veya valilikler resen yetkilidir ... " hükmüne yer verilmiş olduğu; dava dosyasının incelenmesinden, davacıların murisinin 11 pafta, 1197 sayılı kadastral parsele 1958 yılında tapulama suretiyle hissedar olduğu, 1978 yılında özel ifraz sonucu oluşan parsellerdeki hissesinin tamamını sattığı, dolayısıyla davacıların murisine sadece yol hissesinin kaldığı, daha sonra Bakırköy Belediyesince 2981/3260 sayılı Yasa uyarınca yapılan ifraz çalışmaları sonucunda, sadece yol hissesi kalan murisinin hissesinin bedele dönüştürülmemesi üzerine, şuyulandırma işlemi konusunda tebligat yapılmadığı, bedelsiz yola terk için murisin mufavakatının alınmadığı, özel parselasyonun bulunmadığı, murise ait hisseye tekabül eden 80.02 m2lik alandan düzenleme ortaklık payı olarak 17.22 m2 lik alanı düşülerek kalan 62.80 m2 için bedel takdir edilmesi ve taşınmazın imar parseli olarak değerlendirmeye alınması gerektiği ileri sürülerek, kamulaştırmasız el atma nedeniyle anılan taşınmaz bedelinin tahsili istemiyle dava açıldığının anlaşıldığı; uyuşmazlığın, 11 pafta, 1197 kadastral parselde özel ifraz ve 2981/3290 sayılı yasalara göre yapılan uygulama sonucu yola terk edilen taşınmaz bedelinin ödenmemesinden kaynaklanmakta olduğu, dolayısıyla davanın konusunun, idarece kamu gücü kullanılarak tek yanlı biçimde özel ifrazda davacıların hisselerinin yola terk ettirilmesi işlemi ile anılan yasa uyarınca yapılan uygulamadan kaynaklanan zararın tazminine ilişkin bulunduğu, bunun ise, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2.maddesinin 1/b bendinde yer alan "idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" niteliğini taşıdığı; bu durumda, özel ifraz ve 2981/3290 sayılı yasalar uyarınca yapılan uygulama sonucunda uğranılan zararın tazminine ilişkin bulunan davanın, imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde idari yargı yerinde çözümlenmesinin icap ettiği gerekçesiyle 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI: Davacı H. B. ve arkadaşları vekili tarafından davalı Bağcılar Belediye Başkanlığı aleyhine Bakırköy 11.Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan 2007/734 Esas sayılı tazminat davasında, Danıştay Başsavcılığı tarafından 2247 sayılı Kanunun 10.maddesi gereğince olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması nedeniyle gönderilen dosyanın incelendiği; İstanbul İli, Bağcılar İlçesi.l l. pafta ve 1197 sayılı 4887 m2 miktarlı 80/4886 hisse karşılığı muris Adem Bitişik'e ait olan 80.02 m2 miktarlı taşınmazın, yola katılması nedeniyle kamulaştırmasız el atma sonucu zarar gördüklerinden bahisle 50.240 YTL'nin tazmini istemiyle Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesine davacılar vekili tarafından davanın açıldığı, davalı idare tarafından görev itirazında bulunulması üzerine olumlu görev uyuşmazlığının çıkarıldığının anlaşıldığı; Anayasa'nın 125/son madde ve fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğunun kurala bağlandığı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 2/1-b maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davalarının, idari dava türleri arasında sayıldığı; 2981 sayılı Kanunun 3290 sayılı Kanun ile değişik 10. maddesinin (b) bendinde, “Üzerinde imar mevzuatına aykırı olarak toplu binalar inşa edilmiş hisseli veya özel parselasyona dayalı arsa veya arazilerde, kişilerin hisse miktarları ve fiili kullanma durumları dikkate alınarak valilik veya belediyelerin talebi üzerine:

1. Henüz kadastrosu yapılmamış yerlerde, kadastro müdürlüklerince bu Kanunda belirtilen mülkiyet tespitine dair hükümler de uygulanarak,

2. Kadastrosu veya tapulaması tamamlanmış yerlerde ise bu Kanunla verilen yetkiler kadastro müdürlüklerince kullanılarak,

Islah imar planlarının yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın: onayların alınmasına ve ilanların yapılmasına (askı ilanları hariç), komisyonların kurulmasına lüzum kalmaksızın 2613 sayılı Kadastro ve Tapu Tahriri veya 766 sayılı Tapulama Kanunu hükümlerine göre hak sahipleri tespit veya yeniden tayin edilerek adlarına tescil edilir.

Bu tespit sırasında özel parselasyon planında görülen veya hisseli satışlar sonucu fiilen oluşan yol, meydan, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha vs hizmetlere ayrılan yerler ile bunlara ilişkin hisseler bedelsiz olarak resen tapudan terkin; okul, ibadet yeri ve benzer kamu hizmetlerine ayrılan yerler ise, bedelsiz olarak ilgili idareler adına tespit ve tescil edilir." ; aynı Yasanın 10. maddesinin c bendinde de, " İmar mevzuatına aykırı bina yapılmış, hisseli arsa ve araziler veya özel parselasyona dayalı arazilerde, imar adası veya parseli olabilecek büyüklükteki alanlarda, binalı veya binasız arsa ve arazileri birbirleriyle, yol fazlalarıyla veya Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerle birleştirmeye bunları yeniden ada ve parsellere ayırmaya, yapılara yeniden doğan imar ada veya parseli içinde kalanları yapı sahiplerine, yapı olmayanları diğer hisse sahiplerine müstakil veya hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre vermeye, bunlar adına tescil ettirmeye ve tescil işlemi dışında kalanların hisselerini 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa göre tespit edilecek bedeli peşin ödenmek veya parsel sahipleri aleyhine kanuni ipotek tesis edilerek, tapu sicilinden terkin ettirmeye belediye veya valilikler resen yetkilidir. " hükümlerinin yer almış olduğu; davacıların sahip oldukları taşınmazda, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda taşınmazın tamamının yola terkedilmesi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararın tazmini istemiyle açılan davada, davacılara bir bedel ödenip ödenmeyeceği hususunun imar mevzuatı hükümlerine göre incelenerek bir sonuca varılması gerekeceğinden, idarenin kamu gücüne dayalı, re' sen ve tek yanlı irade açıklaması şeklinde tesis edilen işlem nedeniyle, davanın görüm ve çözümünün idari hukuk kurallarına göre idari yargı yerinde yapılmasının düşünülmekte olduğu, bu nedenle Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasanın 10.maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/734 esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Turan KARAKAYA, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK’ın katılımlarıyla yapılan 01.06.2009 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME : Dava dosyası üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idare vekilinin anılan Yasanın 10/2. maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcılığı’nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun davada idari yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, şuyulandırma işlemiyle davacıların murisinin hissesine isabet eden 80.02 m2 alanın yola terk edildiği, bu konuda tebligat yapılmadığı, murislerin muvafakatinin alınmadığı, yola terk'in kamulaştırmasız el atma olarak nitelendirilmesi, murise ait hisseye tekabül eden alandan DOP payı düşülerek geri kalan 62.80 m² için bedel takdir edilmesi ve davacılara ait hissenin yer aldığı taşınmazın da imar parseli olarak değerlendirmeye alınmasının gerektiği ileri sürülerek, sonuçta; anılan taşınmaz bedelinin tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

24.2.1984 gün ve 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun’un 22/5/1986 gün ve 3290 sayılı Kanun’un 4. maddesi ile değişik 10. maddesinin (b) bendinde, “Üzerinde imar mavzuatına aykırı olarak toplu binalar inşa edilmiş hisseli veya özel parselasyona dayalı arsa veya arazilerde, kişilerin hisse miktarları ve fiili kullanma durumları dikkate alınarak valilik veya belediyelerin talebi üzerine:

         1. Henüz kadastrosu yapılmamış yerlerde, kadastro müdürlüklerince bu Kanunda belirtilen mülkiyet tespitine dair hükümler de uygulanarak,

       2. Kadastrosu veya tapulaması tamamlanmış yerlerde ise bu Kanunla verilen yetkiler kadastro müdürlüklerince kullanılarak,

         Islah imar planlarının yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın: onayların alınmasına ve ilanların yapılmasına (askı ilanları hariç), komisyonların kurulmasına lüzum kalmaksızın 2613 sayılı Kadastro ve Tapu Tahriri veya 766 sayılı Tapulama Kanunu hükümlerine göre hak sahipleri tespit veya yeniden tayin edilerek adlarına tescil edilir.

        Bu tespit sırasında özel parselasyon planında görülen veya hisseli satışlar sonucu fiilen oluşan yol, meydan, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha vs hizmetlere ayrılan yerler ile bunlara ilişkin hisseler bedelsiz olarak resen tapudan terkin; okul, ibadet yeri ve benzer kamu hizmetlerine ayrılan yerler ise, bedelsiz olarak ilgili idareler adına tespit ve tescil edilir. …”; (c) bendinde, “İmar mevzuatına aykırı bina yapılmış, hisseli arsa ve araziler veya özel parselasyona dayalı arazilerde, imar adası veya parseli olabilecek büyüklükteki alanlarda, binalı veya binasız arsa ve arazileri birbirleriyle, yol fazlalarıyla veya Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerle birleştirmeye bunları yeniden ada ve parsellere ayırmaya, yapıları yeniden doğan imar ada veya parseli içinde kalanları yapı sahiplerine, yapı olmayanları diğer hisse sahiplerine müstakil veya hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre vermeye, bunlar adına tescil ettirmeye ve tescil işlemi dışında kalanların hisselerini 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa göre tespit edilecek bedeli peşin ödenmek veya parsel sahipleri aleyhine kanuni ipotek tesis edilerek, tapu sicilinden terkin ettirmeye belediye veya valilikler resen yetkilidir…” hükümleri yer almıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlığını taşıyan 2. maddesinin 1. fıkrasında(Değişik: 10/6/1994 - 4001/1 md.) ise, “İdari dava türleri şunlardır:

a) (İptal: Ana.Mah.nin 21/9/1995 tarih ve E:1995/27, K:1995/47 sayılı kararı ile; Yeniden Düzenleme: 8/6/2000 - 4577/5 md.) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,

b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

c) (Değişik: 18/12/1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar” denilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden, davacıların murisinin İstanbul İli, Bağcılar İlçesi, 11 pafta, 1197 sayılı kadastral parsele 1958 yılında tapulama suretiyle hissedar olduğu, 1978 yılında özel ifraz sonucu oluşan parsellerdeki hissesinin tamamını sattığı, dolayısıyla davacıların murisine sadece yol hissesinin kaldığı, daha sonra Bakırköy Belediyesince 2981/3260 sayılı Yasa uyarınca yapılan ifraz çalışmaları sonucunda, sadece yol hissesi kalan murisin hissesinin bedele dönüştürülmemesi üzerine, şuyulandırma işlemi konusunda tebligat yapılmadığı, bedelsiz yola terk için murisin mufavakatının alınmadığı, özel parselasyonun bulunmadığı, murise ait hisseye tekabül eden 80.02 m2lik alandan düzenleme ortaklık payı olarak 17.22 m2 lik alanı düşülerek kalan 62.80 m2 için bedel takdir edilmesi ve taşınmazın imar parseli olarak değerlendirmeye alınması gerektiği ileri sürülerek, kamulaştırmasız el atma nedeniyle anılan taşınmaz bedelinin tahsili istemiyle dava açılmış ise de, uyuşmazlığın, 11 pafta, 1197 kadastral parselde özel ifraz ve Belediyece 2981/3290 sayılı yasalara göre yapılan uygulama sonucunda yola terk edilen taşınmazın bedelinin ödenmemesinden kaynaklandığı anlaşılmıştır.

Bu durumda, idarece kamu gücü kullanılarak, tek yanlı biçimde yapılan uygulama sonucunda uğranılan zararın tazminine ilişkin bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b. maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile Asliye Hukuk Mahkemesinin görevlilik kararının kaldırılması gerekmiştir.


SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 16.01.2008 gün ve E:2007/734 sayılı GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 01.06.2009 gününde Üyeler Mustafa KICALIOĞLU ile Mahmut BİLGEN’in KARŞI OYLARI ve OYÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

KARŞI OY
Şuyulandırma sonucu yola terk olarak gösterilen ancak bedeli ödenmeyen taşınmazın bedelinin tahsili istemi ile Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesine açılan davada idarece görev itirazında bulunulmuş, mahkemece görev itirazının reddine karar verilmiş idare vekilince olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması için başvuruda bulunulmuş 2247 sayılı Yasanın 10. maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılmıştır.

Dava; imar uygulaması sırasında yapılan şuyulandırma sonucu yol olarak el atılan (yolda kalan) taşınmazın bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

Olayımızdaki Hukuki İhtilaf Kamulaştırmasız el atma niteliğindedir.

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 gün 1-6 sayılı kararı ile kamulaştırmasız el atma davalarında; Kamulaştırma Kanununun taşınmazın değerinin biçilmesi için tespit ettiği değer biçme yönteminin, uygulanacağı belirtilmiştir.

3194 sayılı İmar Kanunun 17/son maddesi İmar uygulaması sırasında şuyulandırılan yerlerin, kamulaştırmadan artan ve işe yaramaz hale gelen bölümlerin bedellerinin takdirlerinin ve bu bedellere itiraz şekillerinin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunun hükümlerine göre yapılacağı ilkesini getirmiştir.

Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatları da bu yöndedir.(07.10.2004 gün 2004/7223-9608, 15.09.2004 gün 2004/4985-8351, 15.11.2005 gün 2005/9173-12155, 01.05.2006 gün 2006/2677-5324, 18.09.2007 gün 2007/8484-9847)

Açıklanan nedenlerle Adli Yargının görevli olduğu kabul edilerek ilgili Asliye Hukuk Mahkemesince Kamulaştırma Kanunu Hükümlerine göre inceleme ve işlem yapılarak çekişmenin çözümlendirilmesi gerektiği düşüncesi ile çoğunluk görüşüne katılmamaktayız. 01.06.2009
Üye Üye

Mustafa KICALIOĞLU Mahmut BİLGEN


* * *
ESAS NO : 2008/361

KARAR NO : 2009/154

KARAR TR : 01.06.2009

(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : Özelleştirilen Bankada çalışmasını sürdüren personelin iş akdinin feshi üzerine özelleştirme öncesi sözleşmeli personel olarak çalıştığı dönem için talep ettiği kıdem tazminatı ile fazla mesai ve hafta sonu tatili ücreti alacağından doğan davanın, iş hukuku hükümlerine göre ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
K A R A R
Davacı : S. P.

Vekili : Av. N. S.

Davalı : Bayındırbank A.Ş. (Birleşik Fon Bankası A.Ş.)

Vekili : Av. Y. K.


O L A Y : Davacı, Etibank'ta çalışmakta iken, Etibank Bankacılık A.O.’nın hisselerinin tümünün satıldığı 2.3.1998 tarihinde özelleştirildiğinde, görevine devam etmek istemesi ve Genel Müdürlükçe bu isteğinin kabul edilmesi sonucunda, 1.4.1998 tarihi itibariyle Etibank A.Ş.'ye nakil suretiyle özelleştirilen şirkette çalışmaya devam etmiştir.

Bu arada, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun 27.10.2000 tarih ve 24213 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 86 no'lu kararı ile, Etibank A.Ş.'nin, temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun 14. maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarına dayanılarak Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilmesine karar verilmiştir.

Bilahare, Etibank A.Ş. Genel Müdürlüğü'nce davacının hizmet akdi 18.1.2002 tarihi itibariyle feshedilmiştir.

Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının davalı nezdinde 1.4.1998-18.1.2002 tarihleri arasında Emekli Sandığına tabi işçi statüsünde çalıştığını, iş akdinin işveren tarafından feshedildiğini, son dört yıllık hizmeti için işçilik haklarının verildiğini, toplam hizmet süresinin nazara alınmadığını, bu nedenle, 2.5.1990 ila 2.3.1998 tarihlerine ilişkin 3000.-YTL kıdem tazminatı, 1000.-YTL fazla mesai alacağı ve 500.-YTL hafta sonu tatili ücreti alacaklarının faizleri ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.



İSTANBUL 4. İŞ MAHKEMESİ; 11.4.2006 gün ve E:2005/1139, K:2006/285 sayı ile, davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin Etibank A.Ş.’de 657 sayılı Kanun kapsamında sözleşmeli personel olarak 2.5.1990 tarihinde Ordu Şubesinde çalışmaya başladığını, 1994 yılında Giresun Şubesine tayin olduğunu, 2.3.1998 tarihine kadar çalıştığını, bu tarihte bankanın özelleştirildiğini, geçmişe dönük kazanılmış haklarının yitirilmemesi konusunda yapılan görüşmeler sonucu tüm çalışan personelin özlük haklarıyla birlikte özel sektöre geçtiğinin güvencesinin verilmesi üzerine özelleştirilen Bankada çalışmaya devam ettiğini, tayininin çıktığı Niğde Şubesinde çalışırken Bankanın 2000 yılında BDDK’ya devredildiğini, Fona devrinden sonra son olarak 18.1.2002 tarihinde işten çıkartıldığını, Bankanın özelleştirildiği dönem olan 1.4.1998’den 18.1.2002 tarihine kadar olan süre için hak ettiği işçilik haklarının ödendiğini, buna rağmen ilk kez işe başladığı tarihten özelleştirme tarihine kadar olan dönem için hak etmiş olduğu kıdem tazminatı, fazla çalışma ve hafta sonu ücreti alacaklarının kendisine ödenmediğini beyanla davasının kabulüyle talep ettiği haklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği, davalı vekilinin cevap dilekçesinde, davacının talep ettiği dönemler itibariyle işçi statüsünde bulunmaması nedeniyle idari yargının görev alanına girdiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunduğu, davanın kıdem tazminatı ile hafta tatili ücreti alacaklarının ve fazla çalışma ücreti alacaklarının tahsili davası olduğu, davacının bu hakları talep ettiği 2.5.1990 ila 2.3.1998 tarihleri arasında 657 sayılı Kanun kapsamında çalışması sebebiyle hizmet akdi olarak değerlendirmek mümkün olmadığından, idari yargının görevli bulunduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ’nin 12.6.2006 gün ve E:2006/13472, K:2006/16855 sayılı kararı ile onanmak suretiyle kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.



AKSARAY İDARE MAHKEMESİ; 17.12.2007 gün ve E:2007/2123, K:2007/1299 sayı ile, davanın, Etibank'ta sözleşmeli personel olarak çalışmakta iken Etibank Bankacılık A.O.’nın hisselerinin tümünün satıldığı 2.3.1998 tarihinde özelleştirildiğinden, görevine devam etmek istemesi ve Genel Müdürlükçe bu istemin uygun görülmesi üzerine 1.4.1998 tarihi itibariyle Etibank A.Ş.'ye nakil suretiyle ve 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu'nun Geçici 192. maddesine göre emeklilik hakları yönünden bu Sandığa tabi olarak özelleşen Şirkette çalışan davacının, 18.1.2002 tarihinde iş akdinin feshi sonucu özelleştirme dönemindeki haklarının ödendiği, ancak ilk işe başladığı 2.5.1990 tarihi ile Bankanın özelleştirildiği 2.3.1998 tarihini kapsayan döneme ilişkin ödenmeyen 3.000,00YTL kıdem tazminatı, 1.000,00YTL fazla mesai alacağı, 500,00YTL hafta sonu tatili ücretinin, kıdem tazminatı için akdin fesih tarihinden itibaren işletilecek en yüksek banka mevduat faizi, diğer alacaklar için dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açıldığı, 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14. maddesinde kıdem tazminatına ilişkin düzenlemelere yer verildiği, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 1. maddesinde, "İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle (o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin Ç, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulur" hükmüne yer verildiği, öte yandan, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile Medya-İpek Holding Anonim Şirketi arasında 2.3.1998 tarihinde imzalanan Hisse Devir Sözleşmesi'nin 5/c-d maddesinde, Bankada çalışanların ikramiyelerinin Bankaca ödeneceği, özelleştirmeden önce veya sonra oluşan çalışanların tüm haklarının yeni işveren Bankaca karşılanacağının hükme bağlandığı, dosyanın incelenmesinden, özelleştirmeden önce Emekli Sandığı'na tabi sözleşmeli personel olarak Etibank A.Ş.'de görev yapan davacının, anılan Bankanın özelleştirme kapsamına alınması üzerine 4046 sayılı Yasa uyarınca başka bir kamu kurumuna nakledilmeyi kabul etmeyerek kendi isteğiyle özelleştirilen ve özel hukuk tüzel kişiliği statüsünü alan Bankada 1475 sayılı Yasa uyarınca 1.4.1998 tarihinden itibaren iş akdine bağlı olarak çalışmaya başladığının anlaşıldığı, bu şekilde çalışırken 18.1.2002 tarihinde iş akdinin fesh olunduğu, özelleştirmeye ilişkin haklarının ödendiği, ancak, Banka KİT statüsünde iken 2.5.1990 tarihi ile 2.3.1998 tarihleri arasında çalıştığı döneme ilişkin olarak ödenmeyen kıdem tazminatı, fazla mesai alacağı ve hafta sonu tatili ücretinin ödenmesi için İstanbul İş Mahkemesi'nde dava açtığı, anılan Mahkemenin 11.4.2006 günlü ve E:2005/1139, K:2006/285 sayılı görev ret kararı ve bu kararın kesinleşmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığının anlaşıldığı, 233 sayılı KHK hükümlerine tabi bir iktisadi devlet teşekkülü olan Etibank'ın bünyesinden ayrılan ve özelleştirme programına alınan "Etibank Bankacılık Anonim Ortaklığı"nda kamuya ait bulunan (%100) hisselerin tamamının, Özelleştirme Yüksek Kurulu'nca 13.1.1998 tarih ve 11 sayı ile satışına karar verilmesi ve Özelleştirme İdaresi ile alıcı Medya-İpek Holding Anonim Şirketi arasında 2.3.1998 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi'nin imzalanması üzerine özelleştirme süreci tamamlanmış olup, Etibank Bankacılık A.O., aynı zamanda yürürlük tarihi olan imza tarihi itibariyle Etibank A.Ş. ismiyle özel hukuk tüzel kişiliğine dönüştüğü, Etibank Bankacılık A.O.'nda 399 sayılı KHK hükümlerine tabi sözleşmeli personel olarak çalışmış olan davacı, özelleştirme sürecinin tamamlanması üzerine talepte bulunduğu 1.4.1998 tarihi itibariyle Etibank A.Ş.'ye nakil suretiyle iş hukukuna tabi olarak çalışmaya başladığı, fakat, sosyal güvenlik yönünden 5434 sayılı Yasa'nın 192. maddesi ile tanınan olanaktan yararlanarak Emekli Sandığı ile ilgisini sürdürdüğü, her ne kadar, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nca 27.10.2000 tarih ve 86 sayı ile, Etibank A.Ş.'nin temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun 14. maddesinin (3) ve (4) sayılı fıkralarına göre Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilmesine ve aynı Kurulca 13.12.2001 gün ve 554 sayı ile, Etibank A.Ş.'nin bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin 28.12.2001 tarihi itibariyle kaldırılmasına ve Bankanın tasfiyesine karar verilmiş ise de, 20.3.2002 gün ve 653 sayılı karar ile tasfiye halindeki diğer bankalarla birlikte yine hisselerinin tamamı TMSF’ye ait Bayındırbank A.Ş. bünyesinde devren birleştirilmesi işlemlerinin 5.4.2002 tarihine kadar gerçekleştirilmesinden sonra tüzel kişiliği sona erdirilerek Ticaret Sicilinden terkin edilmesi öngörülen Etibank A.Ş.'nin, 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun 14. maddesine göre BDDK tarafından hisseleri ve/veya yönetim ve denetiminin TMSF'na devredilmiş olması, anılan Yasa maddesinde belirtilen "...devredilen bankaların mali bünyelerinin güçlendirilmesi, yeniden yapılandırılması ve üçüncü kişilere devri..." amacına yönelik olup, bu süreç boyunca Bankanın özel hukuk tüzel kişiliğinde bir değişikliğin söz konusu olmadığı, bu durumda, ortada kamu idaresince tesis edilmiş bir idari işlem ya da eyleme karşı açılmış 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen idari davalardan biri söz konusu olmayıp, özelleştirilen Bankaya karşı İş Kanunu uyarınca kıdem tazminatı ve diğer hakların verilmesi istemiyle açılan davanın, iş hukuku ilke ve kurallarına göre adli yargı yerince çözümleneceği, öte yandan, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 1. maddesinin birinci fıkrasında, İş Kanunu'na göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanunu'na dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının iş mahkemelerince çözümleneceğinin öngörüldüğü, 9.1.2006 gün ve 26048 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 14.10.2005 gün ve E:2005/55, K:2005/82 sayılı kararının da bu yönde olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, karara yapılan itirazın reddi suretiyle kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Turan KARAKAYA, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK’ın katılımlarıyla yapılan 1.6.2009 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği, Başkanlıkça adli yargı dosyasının da ilgili Mahkemesinden getirtildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Etibank’ta 2.5.1990 tarihinde işe başlayan davacının, bu tarih ile bankanın Özelleştirme İdaresi’ne devredildiği 1998 yılı arasındaki döneme ilişkin olarak; bu sürenin hesaplamada dikkate alınmayarak kıdem tazminatının eksik ödendiği, fazla çalışma ücretinin ve hafta sonu tatili ücretlerinin ödenmediği iddiasıyla; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla hesapladığı parasal alacağının, faizi ile tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

233 sayılı KHK hükümlerine tabi bir iktisadi devlet teşekkülü olan Etibank'ın bünyesinden ayrılan ve özelleştirme programına alınan "Etibank Bankacılık Anonim Ortaklığı"nda kamuya ait bulunan (% 100) hisselerin tamamının, Özelleştirme Yüksek Kurulu’nca 13.1.1998 tarih ve 11 sayı ile satışına karar verilmesi ve Özelleştirme İdaresi ile alıcı Medya İpek Holding Anonim Şirketi arasında 2.3.1998 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi’nin imzalanması üzerine özelleştirme süreci tamamlanmış olup, Etibank Bankacılık A.O., aynı zamanda yürürlük tarihi olan imza tarihi itibariyle Etibank A.Ş. ismiyle özel hukuk tüzel kişiliğine dönüşmüştür.

Etibank Bankacılık A.O.'nda 399 sayılı KHK hükümlerine tabi sözleşmeli personel olarak çalışmış olan davacı, özelleştirme sürecinin tamamlanması üzerine, 1.4.1998 tarihi itibariyle Etibank A.Ş.'ye nakil suretiyle iş hukukuna tabi olarak çalışmaya başlamış; fakat sosyal güvenlik yönünden, 5434 sayılı Yasa'nın 192. maddesi ile tanınan olanaktan yararlanarak Emekli Sandığı ile ilgisini sürdürmüştür.

Bu duruma göre, özelleştirmenin tamamlandığı andan itibaren, gerek Bankanın özel hukuk tüzel kişiliğine dönüşmüş olması, gerekse bu Bankada kalan davacının iş hukukuna tabi olarak çalışması karşısında, Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu'nun 22.1.1996 gün ve E:1995/1, K:1996/1 sayılı ve özelleştirme kapsamında bulunan kamu iktisadi teşebbüslerinde sözleşmeli veya kapsam dışı statüde çalışan personelin kurumları ile olan ilişkilerinden doğan anlaşmazlıkların çözüm yerinin idari yargı olduğu yolundaki İlke Kararının, bunun kapsamı dışına çıkan Banka ve davacı yönünden bağlayıcılığını yitirdiği kuşkusuzdur.

Her ne kadar, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nca 27.10.2000 tarih ve 86 sayı ile, Etibank A.Ş.'nin temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun 14. maddesinin (3) ve (4) sayılı fıkralarına göre Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na devredilmesine ve aynı Kurulca 13.12.2001 gün ve 554 sayı ile, Etibank A.Ş.'nin bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin 28.12.2001 tarihi itibariyle kaldırılmasına ve Bankanın tasfiyesine karar verilmiş ise de, 20.3.2002 gün ve 653 sayılı karar ile tasfiye halindeki diğer bankalarla birlikte yine hisselerinin tamamı TMSF'ye ait Bayındırbank A.Ş.(5411 sayılı Bankacılık Kanununun 109. maddesi hükmü çerçevesinde, Fon Kurulunun 7.12.2005 tarih ve 515 sayılı kararı ile Bayındırbank A.Ş. Anasözleşmesinin 2. maddesinde belirtilen ünvanı Birleşik Fon Bankası A.Ş. olarak değiştirilmiştir.) bünyesinde devren birleştirilmesi işlemlerinin 5.4.2002 tarihine kadar gerçekleştirilmesinden sonra tüzel kişiliği sona erdirilerek Ticaret Sicili’nden terkin edilmesi öngörülen Etibank A.Ş.'nin, 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun 14. maddesine göre BDDK tarafından hisseleri ve/veya yönetim ve denetiminin TMSF'na devredilmiş olması, anılan Yasa maddesinde belirtilen"...devredilen bankaların mali bünyelerinin güçlendirilmesi, yeniden yapılandırılması ve üçüncü kişilere devri..." amacına yönelik olup, bu süreç boyunca Bankanın özel hukuk tüzel kişiliğinde bir değişiklik söz konusu değildir.

Açıklanan nedenlerle, ortada kamu idaresince tesis edilmiş bir idari işlem ya da eyleme karşı açılmış 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen idari davalardan biri söz konusu olmayıp, özelleştirilen Bankaya karşı, İş Kanunu uyarınca kıdem tazminatı ile fazla çalışma ücreti ve hafta sonu tatili ücreti verilmesi istemiyle açılan davanın, iş hukuku ilke ve kurallarına göre adli yargı yerince çözümleneceği kuşkusuzdur.

Öte yandan, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 1. maddesinin birinci fıkrasında, İş Kanunu'na göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanunu'na dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının iş mahkemelerince çözümleneceği öngörülmüştür.

Açıklanan nedenlerle, İş Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 4. İş Mahkemesi’nin 11.4.2006 gün ve E:2005/1139, K:2006/285 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 1.6.2009 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
* * *

Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO : 2008/381

KARAR NO : 2009/156

KARAR TR : 01.06.2009

(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 5193 Sayılı Kanun uyarınca verilen idari para cezasına karşı yapılan itirazın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk


Yüklə 5,59 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   148




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin