Uyuşmazlik mahkemesi kararlari



Yüklə 5,59 Mb.
səhifə92/148
tarix07.04.2018
ölçüsü5,59 Mb.
#47478
1   ...   88   89   90   91   92   93   94   95   ...   148

K A R A R

Davacı : A. Ç.

Vekili : Av. M. M. B.

Davalı : Milli Savunma Bakanlığı

Vekili : Av. B. Ç.
O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının, 31 Temmuz 1984 tarihinden itibaren Milli Savunma Bakanlığı'nda sivil memur olarak çalışmaya başladığını, Karapınar Askerlik Şubesi’nde görevli iken emekli hakkını kazanmasına üç yıl kala 9 Haziran 2004 tarihinde istifa etmek suretiyle devlet memurluğundan ayrıldığını, 3.5.2007 tarihinde yeniden devlet memurluğuna alınma talebi ile M.S.B.lığına yaptığı müracaatı üzerine 14.5.2007 tarihinde, boş memur kadrolarına atama yapılmasının Devlet Personel Başkanlığı’nın iznine tabi kılındığının bildirildiğini, bunun üzerine Devlet Personel Başkanlığı’na yaptığı 16.7.2007 tarihli başvurusuna anılan Başkanlığın 20.7.2007 gün ve B.02.1.DBP.0.12 622.01-13466 sayılı yazısı ile; açıktan atanma talebine ilişkin başvurunun hizmet gerekleri ve genel hükümler çerçevesinde değerlendirilmesinin ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının takdirinde olduğunun bildirildiğini, bu cevap üzerine 27.9.2007 tarihinde tekrar M.S.B. lığına başvurduğunu, kendisine 5.10.2007 tarihinde “Hizmetinize ihtiyaç duyulmadığından yeniden görev alma isteğiniz hakkında herhangi bir işlem yapılmamıştır” şeklinde cevap verildiğini belirterek Milli Savunma Bakanlığı’nca tesis edilen 5.10.2007 gün ve 3684 sayılı bu işlemin iptali istemiyle genel idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 7. İDARE MAHKEMESİ; 27.10.2008 gün ve E:2007/1430, K:2008/1832 sayı ile, Karapınar Askerlik Şubesi’nde sivil memur olarak çalışmakta iken 9.6.2004 tarihinde istifa ederek Devlet memurluğundan ayrılan davacının, Devlet memurluğuna tekrar alınması yolundaki talebinin reddine ilişkin 5.10.2007 tarih ve 3684 sayılı Milli Savunma Bakanlığı işleminin iptalinin istenildiği, 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu’nun 20. maddesinde, “Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Türk Milleti adına; askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini ve diğer kanunlarda gösterilen görevleri yapar. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda; ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz. Bu Kanunun uygulanmasında asker kişiden maksat; Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlardır”; anılan Yasanın 22. maddesinde de, “Birinci Daire; atanma, yer değiştirme, nasıp, sicil, kademe ilerletilmesi, terfi, emeklilik, maluliyet, aylık ve yolluklara ilişkin iptal ve tam yargı davalarını çözümler” hükmünün yer aldığı, dava dosyasının incelenmesinden, davacının Karapınar Askerlik Şubesi’nde sivil memur olarak çalışmakta iken 9.6.2004 tarihinde istifa ederek görevinden ayrıldığı, Devlet memurluğuna tekrar alınması talebinin reddedilmesi nedeniyle anılan işleme karşı açılan iş bu davada; 1602 sayılı Yasa’nın yukarıya alınan 20. maddesinin açık düzenlemesi ve hizmetten ayrılmış dahi olsa daha önce Türk Silahlı Kuvvetleri'nde çalışmış sivil memurların asker kişi sayılması karşısında, görevli mahkeme, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi olup, uyuşmazlığın hallinin Mahkemelerinin görevine girmediği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.



Davacı vekili, bu kez, aynı istemle askeri idari yargı yerinde dava açmıştır.

ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRESİ; 25.2.2009 gün ve E:2009/238, K:2009/218 sayı ile, davacı vekili, 20.2.2009 tarihinde Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kayıtlarına geçen dava dilekçesinde özetle; davacının 31 Temmuz 1984 yılından itibaren Milli Savunma Bakanlığı'nda (Karapınar Askerlik Şube Başkanlığı’nda görevli) sivil memur olarak çalışmakta iken 09 Haziran 2004 tarihinde istifa ettiğini ve Devlet memurluğundan ayrıldığını, bilahare yeniden Devlet memurluğuna alınmak için 3.5.2007 tarihinde Milli Savunma Bakanlığı’na müracaatta bulunduğunu, bu müracaatının Devlet Personel Dairesi Başkanlığı’na yapılması gerektiği belirtilerek işlem yapılmadığını, bunun üzerine 16.7.2007 tarihinde bu kez Devlet Personel Dairesi Başkanlığı’na aynı talep ile müracaat ettiğini, bu talebinin “hizmet gerekleri ve genel hükümler çerçevesinde değerlendirmesinin ilgili kamu kurumu ve kuruluşlarının takdirinde olduğu” belirtilerek Milli Savunma Bakanlığı’na müracaat etmesinin istenildiği, bunun üzerine 27.9.2007 tarihinde bir kez daha aynı taleple Milli Savunma Bakanlığı’na müracaat ettiğini ve 5.10.2007 tarihinde verilen cevapla bu müracaatının “hizmetinize ihtiyaç duyulmadığından yeniden görev alma isteğiniz hakkında herhangi bir işlem yapılmamıştır” denilerek menfi cevap verildiğini, bunun üzerine Ankara 7. İdare Mahkemesi’nde “yeniden göreve dönme talebinin reddi işleminin iptali” istemi ile dava açtığını, yapılan yargılama sonunda 27.10.2008 tarih ve Esas No.:2007/1430, Karar No.:2008/1832 sayıl ile görevli mahkemenin AYİM olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verildiğini, bu sebeple AYİM'de dava açma zarureti hasıl olduğunu, idarenin takdir yetkisini kullanırken objektif davranmadığını, Devlet memurlarının yeniden göreve dönmelerini düzenleyen mevzuatta “hizmetine ihtiyaç duyulması” kavramının bulunmadığını ileri sürerek işlemin iptaline karar verilmesini talep ve dava ettiği, 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu’nun 44 üncü maddesinde, görevin, davanın esasına girilmeden ilk inceleme sırasında incelenecek hususlar arasında sayıldığı, zira; görevin kamu düzeni ile ilgili olup, davanın her safhasında dikkate alınmasının hukuk alanında ihtilafsız kabul edilen bir keyfiyet olduğu, bu nedenle, bu davada öncelikle Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin görevli olup olmadığı hususunun incelendiği, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin görevlerinin, Anayasa’nın 157 ve 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu’nun 20. maddelerinde belirtildiği, anılan madde hükümlerine göre bir davanın AYİM’in görevine girebilmesi için dava konusu idari işlem veya eylemin askeri veya askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olmasına bakılmaksızın “asker kişileri ilgilendirmesi” ve “askeri hizmete ilişkin” bulunması koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği, davacı vekilinin iptalini istediği idari işlemin ise askeri hizmete ilişkin olmadığı, Devlet Memurları Kanunu’nun ilgili maddelerinin (92. madde) uygulanmasından kaynaklanan işlem sebebiyle olduğu ve ayrıca davacı Abdullah Çizmeci'nin 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu’nun 20 nci maddesinin 2 nci fıkrasında sayılan “asker kişilerden olmayıp “sivil kişi” olduğu, bu itibarla, Devlet Memurları Kanunu’ndan kaynaklanan, dolayısıyla askeri hizmete ilişkin olmayan ve asker kişiyi ilgilendirmeyen iş bu davanın çözümünün Mahkemelerinin görevi dışında kaldığı, davanın görüm ve çözüm yerinin genel idari yargı olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Nüket YOKLAMACIOĞLU, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK’ın katılımlarıyla yapılan 1.2.2010 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; genel idari ve askeri idari yargı yerleri arasında anılan Yasanın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, askeri idari yargı dosyasının davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece genel idari yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde genel idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU ile AYİM Savcısı Metin YILMAZ’ın davada genel idari yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Dava, sivil memur olarak çalışırken isteği ile görevinden ayrılan davacının, yeniden görev alma isteği ile yapmış olduğu başvurunun davalı İdarece reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

Anayasa’nın 157. maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin, askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu; ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağı belirtilmiş; 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu’nun 25.12.1981 tarih ve 2568 sayılı Yasa ile değişik 20. maddesinin birinci fıkrasında, “Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Türk Milleti adına; askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini ve diğer kanunlarda gösterilen, görevleri yapar. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda; ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz” denilmiştir.

Buna göre, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlem veya eylemin “asker kişiyi ilgilendirmesi” ve “askeri hizmete ilişkin bulunması” koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

1602 sayılı Yasa’nın 20. maddesinin ikinci fıkrasında, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlar asker kişi sayılmaktadır.

Anılan Yasanın değişik 21. maddesinin birinci fıkrasında, “20 nci maddede belirtilen kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden dolayı; yetki, sebep, şekil, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından bahisle menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılacak iptal davaları, aynı idari işlem ve eylemlerin haklarını ihlal etmesi halinde açılacak tam yargı davaları, doğrudan doğruya ve kesin olarak Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde çözümlenir ve karara bağlanır” denilmiştir.

İdari işlemin, görevli yargı yerinin belirlenmesi yönünden “askeri hizmete ilişkin” olup olmadığının saptanabilmesi için işlemin konusuna bakılması gerekmektedir. Eğer idari işlem askeri gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre kurulmuş ise, bu işlemin askeri hizmete ilişkin olduğu kabul edilmelidir. Daha açık bir anlatımla, askeri hizmete ilişkin idari işlemler: idarenin bir asker kişinin askeri yeterlik ve yeteneklerinin, tutum ve davranışlarının, askeri geçmişinin, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevlerinin; askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural ve gerekler göz önünde tutularak değerlendirilmesi sonucunda kurulan işlemlerdir. İşlem, askeri olmayan bir makam tarafından kurulmuş olsa bile durum değişmemekte, menfaati ihlal edilen asker kişinin açtığı davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde görülmesi gerekmektedir.

1602 sayılı Yasa’nın 20. maddesine göre, hizmetten ayrılmış olmasına karşın sivil memur olarak görev yapmış bulunan davacının asker kişi olduğu ve bu nedenle de dava konusu işlemin asker kişiyi ilgilendirdiğinin kabulü gerekir.

Dava konusu işlemin askeri hizmete ilişkin olup olmadığına gelince:

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “Memurluktan çekilenlerin yeniden atanmaları” başlığını taşıyan 92. maddesinde(Değişik: 12/5/1982 - 2670/27 md.), “İki defadan fazla olmamak üzere memurluktan kendi istekleriyle çekilenlerden veya bu Kanun hükümlerine göre çekilmiş sayılanlardan tekrar memurluğa dönmek isteyenler, ayrıldıkları sınıfta boş kadro bulunmak ve bu sınıfın niteliklerini taşımak şartıyla ayrıldıkları tarihte almakta oldukları aylık derecesine eşit bir derecenin aynı kademesine veya 71 inci madde hükümlerine uyulmak suretiyle diğer bir sınıfta eşit derecedeki kadrolara atanabilirler…” hükmü yer almıştır.

Uyuşmazlık konusu olayda, sivil memur olarak çalışırken isteği ile görevinden ayrılan davacının, yeniden görev alma isteği ile yapmış olduğu başvurunun, davalı idarece, hizmetine ihtiyaç duyulmadığından yeniden görev alma isteği hakkında herhangi bir işlem yapılamadığı açıklamasına yer verilmek suretiyle reddedildiği; davanın da, davalı idarenin bu işleminin iptali istemiyle açıldığı anlaşılmış olup, davacının yeni­den işe alınmaması işleminin askeri hizmete ilişkin bir yanı bulunmamak­tadır. Çö­zümlenecek olan anlaşmazlık işe alınma başvurusu reddedilen sivil kişinin aynı yöndeki isteğinden ve onun çözümü ile varılacak sonuçtan farklı değildir.

Belirtilen duruma göre, olayda, Anayasa’nın 157. ve 1602 sayılı Yasa’nın 20. maddelerinde öngörülen “asker kişiyi ilgilendirme” ve “askeri hizmete ilişkin bulunma” koşulları birlikte gerçekleşmediğinden, davanın görüm ve çözümünde genel idari yargı yeri görevli bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ : Davanın çözümünde GENEL İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 7. İdare Mahkemesi’nin 27.10.2008 gün ve E:2007/1430, K:2008/1832 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 1.2.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
* * *
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO : 2009/150

KARAR NO : 2010/10

KARAR TR : 01.02.2010

(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : Maddi hasarlı trafik kaza tespit tutanağına yapılan itirazın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
K A R A R
Davacı : D. Ç.

Vekilleri : Av.O. Ç. - Av. O. K.

Davalı : Fatsa Kaymakamlığı
O L A Y : Fatsa Trafik Tescil ve Denetleme Büro Amirliği’nce 26.11.2008 günlü maddi hasarlı trafik kaza tespit tutanağı düzenlenmiştir.

Davacı vekili, tutanakta belirtilenin aksine kazaya karışan diğer aracın sürücüsünün M. K. değil, V. K. olduğunu ileri sürerek trafik kaza tespit tutanağına karşı adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur

FATSA SULH CEZA MAHKEMESİ; 17.12.2008 gün ve D. İş:2008/800 sayı ile, itiraz eden D. Ç. vekillerince, tespit tutanağına itiraz dilekçesinde, D. Ç.’nun sürücüsü olduğu ER 859 plakalı vasıta ile sürücüsü M. K. olan 51 DE 999 plakalı vasıtanın asıl sürücüsünün V. K. olduğu iddiası ile kaza tespit tutanağına itiraz davası açıldığı, itiraz edenin itirazına konu işlemin, maddi hasarlı trafik kazasına ilişkin kaza tespit tutanağının içeriğine ilişkin olduğu, idare hukukuna göre özel kişi tarafından idarenin idari işlem şeklindeki tutanağına yönelik itiraz edildiği, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 12. maddesine göre idari işlemlere bu şekilde yapılan itirazlara bakma görevi idare mahkemelerine ait olup, Mahkemelerine ait olmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.



ORDU İDARE MAHKEMESİ; 28.4.2009 gün ve E:2009/49 sayı ile, davacı D. Ç.’nun vekilleri tarafından, 26.11.2008 tarihinde 52 ER 859 plakalı aracın karıştığı maddi hasarlı trafik kazası sonrası düzenlenen kaza tespit tutanağının iptali istemiyle Fatsa Kaymakamlığı'na karşı dava açıldığı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasası’nın “Bu suçlarla ilgili davalara bakacak mahkemeler ve yetkileri” başlıklı 112. maddesinde, “Sürücü belgelerinin geçici olarak geri alınması hariç olmak üzere bu Kanundaki hafif para cezasını veya bununla birlikte hafif hapis cezasını, belgelerin geri alınması ve iptali veya işyerlerinin kapatılması cezasını gerektiren suçlarla ilgili davalara trafik mahkemelerinde, bunların bulunmadığı yerlerde yetki verilen Sulh Ceza Mahkemelerinde bakılır” hükmünün yer aldığı, Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin “Trafik Kazalarına El Konulması” başlıklı 154. maddesinde, “Trafik kazalarına el konulmasında aşağıda gösterilen esas ve usuller uygulanır. a) Trafik kazalarına; 1) Adli yönden gereği yapılmak üzere mahalli genel zabıtaca, 2) Kaza nedenlerini, iz ve delillerini belirleyecek “Kaza Tespit Tutanağı” düzenlemek üzere de trafik zabıtasınca (polis veya jandarma), el konulur”, aynı Yönetmeliğin “Trafik Kazalarına İlişkin İşlemler” başlıklı 156. maddesinde de, “Trafik Kazaları ile ilgili olarak yapılacak işlemlerde aşağıdaki esas ve usuller uygulanır. a) Kaza tespit tutanağının düzenlenmesi; 1) Örneğine uygun olarak; kaza yerinin durumu, iz ve deliller, kazaya karışan sürücüler, varsa ölü veya yaralılar hasar veya zarar, gün ve saat ile gerekli görülen diğer hususlar belirtilmek üzere düzenlenir ve olay yerinin durumu bir krokide gösterilir. Tutanaklar; soruşturma evrakına eklenmek, dosyasında saklamak ve sayısına göre taraflara verilmek üzere yeter sayıda düzenlenir” kurallarına yer verildiği, dosyanın incelenmesinden, davacının aracıyla karıştığı trafik kazası sonrasında Fatsa Trafik Tescil ve Denetleme Büro Amirliği görevlileri tarafından düzenlenen 26.11.2008 tarihli maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağının iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmakta ise de; yukarıda anılan yasal düzenlemeler uyarınca, kaza tespit tutanağının kazaya karışan taraflar arasında çıkabilecek hukuki uyuşmazlıkların çözümüne yardımcı olmak üzere trafik zabıtasınca düzenlenen tespit niteliğinde bir belge olduğu ve idari işlem niteliği bulunmadığı, bu bakımdan adli yargı yerlerinde çözümlenecek uyuşmazlıkların görümü sırasında mahkemelerce değerlendirilecek nitelikte bir belge olduğu anlaşıldığından, kaza tespit tutanağına karşı açılan davanın görüm ve çözümünün Mahkemelerine değil, görevsizlik kararı veren Fatsa Sulh Ceza Mahkemesi'ne ait olduğu sonucuna ulaşıldığı, bu nedenlerle; 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesi hükmü uyarınca Fatsa Sulh Ceza Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararı üzerine Mahkemelerinde açılan davada, görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulmasına, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce bu konuda karar verilinceye kadar davanın incelenmesinin ertelenmesine ve bu kararla birlikte dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Nüket YOKLAMACIOĞLU, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK’ın katılımlarıyla yapılan 1.2.2010 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği…” açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olup, idari yargı dosyasının; 19. maddede belirtilen hükmün aksine, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası temin edilmeden gönderildiği görülmekte ise de; İdare Mahkemesi dosyası içerisinde adli yargının kesinleşmiş karar örneği bulunduğundan ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Dava, maddi hasarlı trafik kaza tespit tutanağının iptali istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun “Trafik kazalarına el koyma ve bilirkişilik” başlığını taşıyan 83. maddesinde, “Trafik kazalarına;

a) Adli yönden gereği yapılmak üzere mahalli genel zabıtaca,

b) Kazanın oluş nedenlerini, iz ve delillerini belirleyerek trafik kaza tespit tutanağı düzenlemek üzere de trafik zabıtasınca el konulur.

Trafik zabıtasının görevli olmadığı veya bulunmadığı karayollarında meydana gelen kazalarda trafik kaza tespit tutanağı mahalli genel zabıtaca düzenlenir ve bir örneği o yerin trafik zabıtasına gönderilir.

Karayollarında meydana gelen ve yalnız maddi hasarla sonuçlanan trafik kazalarında tarafların anlaşması halinde ve fiil başka bir suç oluşturmuyorsa adli kovuşturma yapılmaz ve Türk Ceza Kanununun 565 inci maddesi hükmü uygulanmaz.

Trafik kazalarında yolun trafiğe kapandığı hallerde; trafik zabıtası veya genel zabıta; iz ve delilleri kaybolmayacak şekilde işaretledikten ve gerekli işlemleri yaptıktan sonra, karayolunu trafiğe açmaya yetkilidir.

 Karayolunun trafiğe kapanmasına ölümlü ve hayati tehlike yaratan yaralanmalı kazalar neden olmuş ve bu kaza can, mal ve trafik güvenliğini etkiliyor ve başka bir yoldan geçiş verilemiyorsa Cumhuriyet savcısının gecikeceğinin anlaşılması halinde, gerekli işaretlemeler yapılıp araç ve ölüler kenara alınarak durum bir tutanakla tespit edildikten sonra yol trafiğe açılır.

Trafik zabıtası, usul kanunlarına göre görevlendirilirse, trafik kazalarında bilirkişilik yapar.

Trafik kazaları, kaza tahkik memurluğu, bilirkişilik ve bunlarda aranacak şartlar ile diğer esaslar yönetmelikte gösterilir” ve “Bu Kanundaki suçlarla ilgili davalara bakacak mahkemeler ve yetkileri” başlıklı 112. maddesinin birinci fıkrasında, “Sürücü belgelerinin geçici olarak geri alınması hariç olmak üzere bu Yasadaki; hafif para cezasını veya bununla birlikte hafif hapis cezasını, belgelerin geri alınması ve iptali cezasını veya işyerlerinin kapatılması cezasını gerektiren suçlarla ilgili davalara trafik mahkemelerinde, bunların bulunmadığı yerlerde yetki verilen sulh ceza mahkemelerinde bakılır” hükmü yer almıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na dayanılarak çıkarılmış bulunan Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin, “Trafik Kazalarına EI Konulması” başlıklı 154. maddesinde, “Trafik kazalarına el konulmasında aşağıda gösterilen esas ve usuller uygulanır.

a) Trafik kazalarına;

1) Adli yönden gereği yapılmak üzere mahalli genel zabıtaca,

2) Kaza nedenlerini, iz ve delillerini belirleyecek “Kaza Tespit Tutanağı” düzenlemek üzere de trafik zabıtasınca (polis veya jandarma), el konulur.

Trafik zabıtasının görev alanı dışında kalan yerler ile el koyamadığı durumlarda, trafik kaza tespit tutanağı, örneğine uygun olarak mahalli zabıta tarafından düzenlenir ve bir örneği o yerin trafik zabıtasına gönderilir.(…)” denilmiş; aynı Yönetmeliğin, “Trafik Kazalarına ilişkin işlemler” başlıklı 156. maddesinde de, “Trafik Kazaları ile ilgili olarak yapılacak işlemlerde aşağıdaki esas ve usuller uygulanır.

a) Kaza tespit tutanağının düzenlenmesi;

1) Örneğine uygun olarak; kaza yerinin durumu, iz ve deliller, kazaya karışan sürücüler, varsa ölü veya yaralılar, hasar veya zarar, gün ve saat ile gerekli görülen diğer hususlar belirtilmek üzere düzenlenir ve olay yerinin durumu bir krokide gösterilir.

Tutanaklar; soruşturma evrakına eklenmek, dosyasında saklamak ve sayısına göre taraflara verilmek üzere yeter sayıda düzenlenir.

2) Trafik kazası tespit tutanağı düzenlemeye bu Yönetmeliğin 154 üncü maddesinin (a) bendi gereğince trafik zabıtası ve genel zabıtanın görevli personeli yetkilidir.

Tutanaklar en az iki görevli tarafından düzenlenir. Hafif yaralanmalı veya hasarlı kazalarda tek görevli tarafından rapor şeklinde de düzenlenebilir.

Ancak Türk Silahlı Kuvvetlerine ait araçların karıştığı trafik kazalarında bir askeri temsilcinin bulundurulması mecburidir.

3) Tutanak düzenleyenler, taraflar için kusur oranı belirtirler (…)” denilmiştir.

Diğer taraftan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları idari dava türleri arasında sayılmıştır.

Bu düzenlemelere göre, maddi hasarlı kaza tespit tutanağı, kazaya karışan taraflar arasında çıkabilecek hukuki uyuşmazlıkların çözümüne esas olacak ve trafik zabıtasınca düzenlenecek bir belge olup, idari işlem niteliği de bulunmayan bu belgenin, adli yargı yerlerinde çözümlenecek uyuşmazlıkların görümü sırasında o mahkemelerce değerlendirilecek olduğundan, maddi hasarlı kaza tespit tutanağına yönelik davanın idari yargı yerinde görülmesi olanağı bulunmamaktadır.

Bu durumda, davacı vekili tarafından; maddi hasarlı trafik kaza tespit tutanağına itirazen açılan ve idari yargı yerinde görülmesi olanağı bulunmayan davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesince yapılan başvurunun kabulü ile Sulh Ceza Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ordu İdare Mahkemesi’nce yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile Fatsa Sulh Ceza Mahkemesi’nin 17.12.2008 gün ve D.İş:2008/800 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 1.2.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
* * *
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO : 2009/199

KARAR NO : 2010/12

KARAR TR : 01.02.2010

(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesi uyarınca verilen idari para cezasına karşı açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.


Yüklə 5,59 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   88   89   90   91   92   93   94   95   ...   148




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin