Yakin doğU ÜNİversitesi


Körebe Filminin Çözümlemesi



Yüklə 1,02 Mb.
səhifə15/25
tarix29.10.2017
ölçüsü1,02 Mb.
#19571
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   25

3.6. Körebe Filminin Çözümlemesi


Filmin Künyesi

Yapım : Delta Film

Yönetmen : Ömer Kavur

Senaryo : Barış Pirhasan, Ömer Kavur

Görüntü Yönetmeni: Orhan oğuz

Müzik : Neşet Ruacan

Yapım Tarihi : 1985

Vizyon Tarihi : Kasım 1986

Süre : 93ʹ

Oyuncular : Türkan Şoray (Meral), Cihan Ünal (Turgay), Aykut Sözeri (Halis), Tomris Oğuzalp, Tuluğ Çizgen, Ferda Ferdağ, Sevda Aktolga, Nurettin Şen, Gözdem Görenler, Ümit Yesin, İsa Çelik, Dursun Ali Sağıroğlu.

Tema : Arayış, yolculuk, iletişimsizlik, farkına varış, kadın

Filmin Kısa Öyküsü

Meral, eşinden boşanmış, sekiz yaşındaki kızıyla İstanbul’un nezih semtlerinden birinde yer alan bir sitede oturmaktadır. Kırklı yaşlarındadır ve bankada çalışır.

Bir gün her sabah olduğu gibi kızını okula gönderdikten sonra işe gider. Fakat akşam eve döndüğünde Elif evde yoktur. Paniğe kapılır ve aramaya başlar. Elif’in arkadaşı Buket’ten Elif’in o gün okula hiç gitmediğini öğrenir. Telaşı daha da artar. Durumu karakola bildirir. Olaydan eski kocası Halis’in de haberi olur.

Halis, Avukatı Turgay beyle birlikte Meral’in evine gelir. Kaba tavırları ve sözleriyle olaydan Meral’i sorumlu tutar. Turgay araya girerek olayı yatıştırmaya çalışır. Turgay da beş yıl önce eşini ve kızını, mesleğinin neden olduğu bir çatışmada kaybetmiştir. Hep birlikte Elif’i aramaya başlarlar.

Halis, Meral’e karşı kaba davranışlarını sürdürmekte, her ikisi sürekli tartışmaktadır. Aramalar bir türlü olumlu sonuç vermez. Bir süre sonra herkes normal yaşantısına geri döner. Bu arada Meral’e aramalar konusunda yardımcı olan Turgay’la Meral arasında güzel bir dostluk gelişmeye başlar.

Turgay ve Meral Elif’i aramayı bırakmazlar. Çünkü Meral kızının yaşadığına inanmaktadır. Gazetelere ilanlar verirler, duvar ilanları bastırırlar. Bu olayların ardından Meral’i bir adam arar ve çocuğunun ellerinde olduğunu söyleyerek, çocuğa karşılık bir milyon Türk lirası ister. Meral çalıştığı bankadan izinsiz olarak denkleştirdiği parayı verilen adrese götürür. Fakat adamlar Meral’i tuzağa düşürmüşlerdir. Parayı alırlar ve Meral’i döverek orayı terk ederler. Meral o gün İstanbul’un o güne kadar hiç görmediği yüzüyle tanışır. Meral çalıştığı bankadan yaptığı yolsuzluk nedeniyle açığa alınır ve hakkında soruşturma başlatılır.

Tam umutlarını kaybetmek üzereyken Turgay ve Meral, Elif’in kaçırılmasıyla ilgili kördüğümü çözerler. Elif bir yanlışlık nedeniyle kaçırılmıştır. Meral’in komşusu Ayşe daha önce karanlık işler yapan Recep’le birlikte olmuş ve hamile kalmıştır. Recep onu terk edince çocuğunu tek başına doğurmuş ve Bekir’le evlenmiş, Bekir’e de çocuğunun babasının öldüğünü söylemiştir. Fakat hapisten çıkan Recep, kızı Buket’i Ayşe’den almayı istemiş, kızını hiç görmediği için de aynı sitede oturan Elif’i Buket sanarak, yanlışlıkla kaçırmıştır.

Turgay, Ayşe’nin eski eşi Recep’in yaşadığı kasabaya gider ve Elif’in kendi kızı olmadığına ikna etmeye çalışır. Fakat bunu başaramayınca Elif’i kapalı tutulduğu evden kaçırarak Meral’e getirir. Meral ve Elif’in kucaklaşmasıyla film sona erer.



Körebe Filminin Yapısal Şeması ve Değerlendirilmesi

Mekân

Filmde mekân olarak İstanbul’un iki farklı yüzü seçilmiştir: Üst-Orta sınıfın yaşadığı semt ve kenar semt. Bir diğer mekân ise Recep’in yaşadığı kasabadır.



İç Mekânlar

Apartmanın merdivenleri, market, banka, karakol, apartmanın girişi, kayıp çocuk bürosu, Elif’in odası, morg, bakkalın çırağı Haydar’ın evi, arabanın içi, Halis’in bürosu, trenin içi, Turgay’ın bürosu, sergi salonu, araba tamirhanesi, Turgay’ın evi, banka müdürünün odası, kafeterya, lokanta, kahve, karate salonu, Recep’in evi.



Dış Mekânlar

Çocuk Parkı, Meral’in evinin önü, İstanbul’un arka sokakları, tren yolu, gar, Turgay’ın evinin verandası, mezarlık, telefon kulübesinin önü, şehirlerarası yol, kasabanın sokakları, Recep’in evinin bahçesi.



Zaman

Körebe filminde çizgisel zaman anlayışı vardır. Hikâye, Elif’in kaçırılması, ararken yaşananlar ve bulunması üzerine kuruludur. İzleyici bu kaçırılmanın nasıl başladığı, nasıl geliştiği ve nasıl sonlandığıyla ilgilenir.



Karakterler

Kaçırılan Kızın annesi Meral, Halis’in avukatı Turgay, Meral’in eski eşi Halis, Kaçırılan kız çocuğu Elif, Bakkalın çırağı Haydar, Haydar’ın abisi Hayrettin, Elif’i kaçıran Recep, Buket’in annesi Ayşe, Recep’in kızı Buket, Apartman Yöneticisi Selahattin, Meral’in teyzesi, sokak çocukları, trendeki insanlar, basın mensupları, Meral yakın arkadaşı.



Tema ve filmin değerlendirilmesi

Körebe, Ömer Kavur’un gerilim ve yolculuk temalarını işlediği bir karafilm çalışmasıdır. Kavur Körebe’nin yapımını, 12 Eylül darbesi sonrasında büyük dönüşümün yaşandığı, baskı ve korku kültürünün egemen olduğu bir dönemde gerçekleştirmiştir. Film, korunaklı yaşamların göz ardı ettiği, tehlikeli, karanlık ilişkilerin ve işlerin döndüğü büyükşehirlerdeki arka sokak gerçeğini vurgulamaktadır.

Filmin isminin Körebe olması, filmin açılış sahnesinde yer alan ‘körebe oyunu’ nun yer almasından ziyade metaforik anlamda kullanılmıştır. Körebe, insanların kendi yaşantıları dışında başka yaşantılara gözlerini kapattıklarını, görmezden geldiklerini ifade etmektedir. Seyirci, film süresince yaşadığı kentin bilinenin dışındaki yüzünü, buralarda var olan farklı yaşam koşullarını ve bu koşullar altında hayata tutunmaya çalışan insanları, kaçırılan kızını arayan bir annenin somut arayışı üzerinden görmektedir. Film aynı zamanda toplumun unuttuğu, kötü yaşam koşulları içinde büyüyen, umut vaat edilmeyen bu genç insanların geleceğin potansiyel suçluları olabileceğine ve toplum tarafından o gözle görüldüğüne dikkat çekmektedir.

Meral orta yaşlarda, eşinden boşanmış, sekiz yaşındaki kızıyla birlikte yaşayan, çalışan, eğitimli bir kadındır. Gündüz çalıştığı için okuldan dönen kızı Elif’i evde kapıcının karısı karşılamaktadır. Bu durum ‘çalışan anne’ olgusunu da ortaya koymaktadır. Kızını sorumluluklarının farkında olarak iyi yetiştirmeye çalışır. Anne-kız arasında sıcak ve sevgi dolu bir ilişki vardır. Yaşadığı hayatın monotonluğundan resim yaparak uzaklaşmaya çalışmaktadır. Resim, hayatında önemli bir yer tutmaktadır. Elif kaçırıldığında eve gelen Halis ‘Çocuğuna sahip çıkacağına bu saçmalıklarla uğraş sen’ diyerek Meral’in yaptığı resimlere saldırarak onu suçlar. Meral, yıllardır yaşadığı bu korunaklı ve zengin İstanbul’dan kızının kaybolmasıyla çıkar ve yaşadığı kentin karanlık, pis ve her türlü kötülüğe gebe varoşlarıyla tanışır. Kızının kaçırılması onun gözündeki bağı çıkararak yaşadığı hayatın gerçekleriyle yüzleşmesine ve etrafına daha detaylı bakmasına neden olmuştur.

Filmin ana erkek karakteri Turgay, kendinden emin bir kişiliğe sahip, işini seven bir avukattır. Kızını ararken Meral’in en büyük destekçisi olur. Aralarındaki dostluk bir süre sonra yerini duygusal yakınlığa bırakır. Meral gibi oda üst-orta sınıfa mensuptur. Beş yıl önce oğlunu ve eşini avukatı olduğu bir dava nedeniyle silahlı saldırı sonucunda kaybetmiştir. Meral ile bir diğer ortak noktaları, resme karşı duydukları ilgidir. Elif’i ararken çıktıkları yolculukta o da içsel bir yolculuk yaşar, geçmişiyle ve korkularıyla yüzleşir. Hayatına tekrar yön vermeye başlar.

Filmin bir diğer karakteri Halis ise 80’ler Türkiye’sinde ticaretle uğraşan bir işadamıdır. İşi nedeni ile sık sık iş seyahatlerine çıktığından bazı hafta sonları kızını almayı unutmakta, aldığı zamanda ona video izletmeyi tercih etmektedir. İlgili bir eş olamadığı gibi, kızıyla da iyi bir iletişim kuramaz. Başta Meral’e olmakla üzere çevresindeki insanlara karşı kaba davranır. Önyargılı, bencil ve suçlayıcıdır. Meral’i iyi bir eş ve anne olmamakla suçlamaktadır. Meral’in onun hakaretlerine katlanmayarak boşanmasını hazmedememiştir. Kendi çıkarlarını her şeyden üstün tutar. Meral’le boşandıkları halde onu sahiplenmeye çalışmaktadır. Türk toplumunun erkek egemen yapısından kaynaklanan yaygın geleneksel erkek tipinin bir örneğidir.

Filmin ana teması arayıştır. Meral’in kaybolan kızını araması, bir süre sonra içsel bir yolculuğa dönüşerek şehirdeki bireyin kendisini, ilişkilerini ve yaşamını sorgulamasına neden olmaktadır. Meral de yaşadığı yeni deneyimler ve edindiği yeni bilgiler doğrultusunda kendi yaşamını sorgulamaya başlar. Artık güvenli yuvasından çıkmış, İstanbul’un tenha köşelerinde yaşanan farklı yaşamların farkına varmıştır. Kızını ararken kara çarşaflı bir kadının yanındaki kız çocuğunu kendi kızı sanarak onların peşinden trene biner. Trende işe giden ya da işten gelen toplumun alt sınıfından insanlarla karşılaşır. Bu karşılaşma Büyükşehir’in birbirleriyle temas etmeyen iki farklı sınıfına ait kişilerin karşılaşmasıdır. Bu iki sınıfın yaşam biçimleri, ekonomik yapıları, kültürleri birbirinden çok farklıdır. Meral, aynı şehirde farklı hayatlar yaşamak zorunda kalan insanlar arasındaki eşitsizliğin farkına varır.

Körebe, bir grup oyunudur. Oyun grup içerisinden bir ebenin, serbestçe dolaşarak gruptan başka arkadaşlarını eliyle yakalamasıyla, ebelikten kurtulması üzerine kuruludur. Ebe olan kişi gözleri bağlı olduğu için etrafını göremez ve bu nedenle etraftan duyduğu seslerle ve hisleriyle hareket etmektedir. Filmde körebe oyununda olduğu gibi Meral de kızını adeta gözleri kapalı bir biçimde, hisleri doğrultusunda aramaktadır. Kızının kaçırılmasıyla ilgili en ufak bir iz bulunmamakta, yapılan tüm yasal aramalar sonuçsuz kalmıştır. Kızını kaçıranlar fidye dahi istemezler. Herkes Elif’in bulunmasından ümidi kesmiştir. Fakat Meral, annelik hissiyle kızının yaşadığını hissetmekte ve aramalarına devam etmektedir.

Körebe, aynı zamanda toplumsal sınıflar arasındaki iletişimsizliği de ifade etmektedir. Apartman yöneticisi Selahattin Bey polise Elif’in kaçırılmasından bakkalın çırağı Haydar’ın sorumlu olduğunu söyleyerek tutuklanmasına neden olur. Selahattin Bey’e göre Anadolu’dan İstanbul’a göç etmiş, kötü şartlarda yaşayan, fakir görünümlü, toplumun alt sınıfına ait Haydar zaten potansiyel suçludur. Bir de Elif’in kaçırıldığı gün işe gitmediğini öğrendiğinde suçu onun işlediği kesinleşmiştir. Selahattin Bey, yaşadığı kötü şartların Haydar’a her türlü kötü işi yaptıracağına inanmaktadır. Oysa Haydar yaşadığı kötü şartlara rağmen yeni yetişmekte olan bir gençtir ve o gün işe gitmemesinin nedeni belki yaşadığı şartları biraz olsun unutmak belki de biraz mutlu olabilmek için maç izlemek istemesidir. Haydar sahip olduğu kötü şartları biraz olsun iyileştirebilmek ve hasta olan ağabeyi Hayrettin’e bakabilmek için bakkalda çıraklık yapmaya başlamıştır. Herhangi bir eğitimleri ve aileleri olmadığı için yapabilecekleri çokta fazla seçenekleri yoktur. Meral, Hayrettin’le konuşmaya gittiğinde Hayrettin ‘… Ben dediydim Haydar’a oralarda başına iş alırsın, çalışma diye. Oldu olacak işte' der. Yaşadıkları şehirdeki farklı sınıflar tarafından çıraklık işi bile onlara çok görülmekte, orta sınıf ya da üst sınıf için hep potansiyel suçlu gözüyle bakılarak dışlanmaktadırlar. Onlarda dışlandıklarının farkındadırlar. Böylece farklı sınıflara ait bu kişiler birbirlerine yabancılaşırlar. Bu yabancılaşma da farklı sınıflar arasında iletişimsizliği meydana getirmektedir.

Filmde kadın sorunu boşanmış bir kadın üzerinden ele alınmaktadır. Meral, evliliğinde mutsuz olduğu için boşanmayı istemiştir. Çünkü eski eşi tarafından psikolojik şiddete maruz kalmakta, sürekli aşağılanmaktadır. Elif, kaçırıldığında Meral’in evine gelen Halis ‘Elif nerde Allah’ın salağı’, ‘Karı olamadın, bari anne ol, salak’ diyerek sürekli Meral’e hakaret etmektedir. Fakat Meral’in boşanma isteği Halis ve teyzesi tarafından çok olumlu karşılanmamıştır. Çünkü Türk toplumunda boşanmış kadın sahipsiz kadın olarak algılanmakta, kadın çalışsa bile tek başına yaşayamayacağı kanısı yaygındır. Elif’in kaçırılması, teyzesi ve Halis tarafından Meral’in boşanmasıyla ilişkilendirilmektedir. Halis, boşandıkları halde Meral üzerinde iktidarını korumaya çalışmaktadır. Avukat Turgay, Elif’in neden kaçırıldığını anlamaya çalışırken Halis’e ‘Canım bir düşün hele, kendi ilişkilerini, Meral hanımın ilişkilerini’ diyerek olayı sorgulamaya çalışırken Halis ‘İlişkisi falan olamaz onun. Merak etme gözüm üstünde her zaman’ diyerek cevap verir. Türk toplumunda kadın boşansa da eski eşinin tahakkümü altındadır.

Körebe, toplumsal bakış açısıyla ele alınan bir filmdir. Meral’in arayışı sürerken arka planda Türkiye’nin sosyo-ekonomik yapısı verilmektedir. Elif’i arayış sürerken Meral ailesi olmayan, sokaklarda, sur diplerinde yaşayan, kimsesiz, terk edilmiş çocukların tekin olmayan, her tür tehlikeye açık yaşamlarını görmektedir. Bu çocuklar, illegal örgütler tarafından kullanılmaya ve sömürülmeye açık durumdadırlar. Bu görüntüler, Kavur’un 1979 yılında çektiği Yusuf ile Kenan’dan bu yana Türkiye’de ki ‘sokak çocukları’ gerçeğinin çok değişmediğini göstermektedir.

Haydar ve abisi Hayrettin’in yaşadığı mekân, büyük umutlarla İstanbul’a göç eden ve bekâr odalarında yaşamak zorunda kalan insanların dramını ortaya koymaktadır. Kaldıkları mekân ev denemeyecek kadar yıkık, terk edilmiş bir binadır. Bu mekân, aynı zamanda yalnızlık, dışlanmışlık duygularını da pekiştirmektedir. Sokaklarında çöplerin, dilenen insanların olduğu, tekinsiz İstanbul’un varoş semtlerinden birindedir. Kaldıkları oda bomboştur. Köşede derme çatma bir yatak, eski bir soba ve birkaç odun parçası bulunmaktadır. Yaşadığı kötü şartlara bir de beslenememe eklenince Hayrettin zafiyete yakalanmıştır. Sık sık öksürük nöbetleri geçirmektedir. Bitkinlikten gözleri morarmış, bir deri bir kemik kalmıştır. Meral, bu evde nasıl yaşadıklarını sorduğunda Hayrettin, çaresizliklerini dile getirir ‘Kimin canı bu evde oturmak ister ki. Sokakta yürüyemez olduk. Burada da koymadılar…’ Yaşayacakları bir evleri ve daha iyi şartlar sağlayacak işleri de yoktur. Bir de toplum tarafından dışlanınca çaresizlikten bu viraneye sığınmışlardır. Haydar en azından yiyecek yemek için bakkalda çalışmaya başlamış, fakat onu dışlayan ve potansiyel suçlu olarak gören toplum tarafından suçlanarak bu şansını da yitirmiştir. Belki de bu suçlama, hem kendine olan özgüvenini zedeleyeceği için hem de işveren tarafından olumsuz karşılanacağı için bir daha iş bulma şansını elinden alacak ve kendisinden beklendiği gibi illegal yollara sapmasına neden olacaktır.



Filmde 1980’lerde gelişen video olgusuna da değinilmektedir. 12 Eylül darbesi öncesinde Başbakanlık Müsteşarı Turgut Özal’ın mimarı olduğu, ekonomik yaşamı yeniden düzenleyen, para ve döviz piyasasına liberalizm getiren 24 Ocak kararları, zamanla enflasyonun artmasına neden olmuş bu nedenle film yapım maliyetleri artmıştır. Liberalizm gereği yabancı sinema kurumlarına tanınan haklar, sinema ve film işletmeciliğinde yeni ayakların oluşmasına neden olurken, yerli film üreticileri bu durumdan olumsuz etkilenmişlerdir. Üretim maliyetlerinin yükselmesi, üretilen filmlerin gösterileceği salonların bulunmaması ve ailelerin sinemadan uzaklaşarak televizyon seyircisi olmakla yetinmesi sonucunda film yapımcıları video ve televizyon filmciliğine yönelmişlerdir. Video filmlerinin gördüğü ilgi, özel televizyon kanallarının ortaya çıkışına kadar devam etmiştir (Onaran,1995,11). Filmde, Elif ve Buket okuldan eve birlikte dönerlerken sohbet ederler. Buket, video izlemek için dayılarına gideceğini söyler. Elif’te ona ‘Ben de Pazar günü babamda izleyeceğim’ cevabını verir. Bu diyalog, videonun 80’lerin ortalarında Türk toplumundaki önemini ortaya koymaktadır. 70’li yıllarda evlerinde televizyonu olmayanların televizyonu olanlara misafir olmasının yerini 80’lerde videosu olanlar almıştır.

Körebe’de 12 Eylül sonrası şekillenen insan tipleri de verilmektedir. Bunların en barizi apartman yöneticisi Selahattin Bey’dir. Selahattin Bey, asker emeklisidir. Apartmanı da askeri nizamlara göre yönetmekte, kurallar koymaktadır. Çöplerin kuralına uygun çıkarılmadığından dert yakınmaktadır. Yabancılara karşı şüpheci ve önyargılıdır. Apartmanın yöneticisinin asker emeklisi olarak karakterize edilmesi 12 Eylül Darbesi sonrasında büyük kentlerin yakınlarındaki belediyelerin, sıkıyönetim koordinesine ve onlara emredecekleri şekilde ana belediyelere bağlanmış olmasına bir göndermedir. Bu oluşumun gerekçesi olarak belediyelerin hizmeti aksatacak kadar politize olmaları gösterilmiştir. Yerel yönetimlerin sıkıyönetime bağlanması ile kurulmaya çalışılan yeni düzenin kontrolü daha da kolaylaştırılmış, böylece askeri yönetim anlayışı ülkenin her tür kurumuna sirayet etmiştir. Diğer bir karakter ise; Recep Sarı’dır. Recep 70’li yıllarda ülkücü bir gruba dâhil olarak ‘dava adamı’ olmuştur. Muhafazakâr, küçük bir kasabada yetişmiştir. Ayşe ile kasabadan eski sevgililerdir ve gizli gizli buluşurlar, evlenmeyi planlar. Fakat Ayşe hamile kaldığını söylediğinde çoluk çocukla uğraşamayacağını söyleyerek onu terk eder. Bir daha da Ayşe’yi arayıp sormaz. Ankara’da karıştığı siyasi bir davada silahıyla birinin ölümüne yol açtığı için hapse girer. Ayşe’de ondan bir daha haber alamaz. Çocuğunu doğurur ve şimdi ki eşi Bekir’le tanışır ve evlenir. Bekir’e eski kocasının öldüğünü söylemiştir. Buket, Recep’in kızıdır. Yıllar sonra Ayşe’den kızını almak ister ve yanlışlıkla Elif’i kaçırır. Şiddet ve korkutarak istediğini yapabileceğine inanmaktadır. Suça yatkın biridir. Yeni dönem oluşan mafya tipine uygun bir karakterdir.

Körebe’deki yolculuk, insanların çok yakınında yaşadıkları halde hiçbir şekilde haberdar olmadıkları farklı bir dünyaya yapılan yolculuktur. Meral, kızı kaçırıldıktan sonra eski eşinin avukatı Turgay’la kızını aramaya çıkar ve aslında yanı başında olan, ama daha önce hiç haberdar olmadığı bir dünyanın içine girer. Bu dünya çocukların sokakta, sur diplerinde yaşadığı; ülkücü çetelerin, dolandırıcıların kol gezdiği tekinsiz bir dünyadır. Zamanla bu yolculuk karakterlerin içsel bir yolculuğuna dönüşür. Turgay’da Meral’de geçmişleriyle hesaplaşırlar. Turgay yaptığı içsel yolculukla sevdiği şeyleri yapmaktan kendini alıkoymanın kaybettiklerini geri getirmeyeceğini anlayarak yeniden resim yapmaya karar verir. Yapmak istediklerinin önünde Elif’i engel olarak gören Meral ise, esas engelin kendisi olduğunu ve gerçekte yapmak istediği şeyleri yeterince savunmadığının idrakine varır (Görücü, 2005,97). Elif, annesine hep ‘Benim resmimi ne zaman yapacaksın’ diye sorduğunda Meral ise ‘Senin resmini yapabilmem için daha çok çalışmam gerek’ diye ötelemektedir. Meral, bu arayış esnasında sahip olduğumuz ve bizim için önem arz eden şeylere onları kaybetmeden önce yeteri kadar değer ve önemi vermemizin gerektiğini de fark eder. Bu sevdiğimiz bir insan, sevdiğimiz bir hobi, aile, yaşam standardı olabilir. Elif’in çok istediği resmini o kaçırıldığında, yanında yokken yapar.

Yüklə 1,02 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   25




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin