Erzurum Beğlerbeği Ayas Paşa’ya Bağlı Sancakbeğleri
Kasım Beğ
|
Mirliva-i Pasin
|
Allahverdi Beğ
|
Mirliva-i Kuzuhan
|
Saruhan Beğ
|
Mirliva-i Kilis
|
Rüstem Beğ
|
Mirliva-i Pertek
|
Ferhad Beğ
|
Mirliva-i Tortum
|
Ali Beğ
|
Mirliva-i Çemişgezek
|
İskender Beğ
|
Mirliva-i Karahisar -ı şebin
|
Haydar Bey
|
Mirliva-i İspir239
|
Lûristan Beğlerbeği Osman Paşa’ya Bağlı Sancakbeğleri
İbrahim Beğ
|
Mirliva-i Baclan tabi-i Luristan
|
Ahmed Beğ
|
Mirliva-i Ban tabi-i Luristan
|
Bekir Beğ
|
Mirliva-i Derteng tabi-i Luristan
|
Ahmed Beğ
|
Mirliva-i Zengili tabi-i Luristan240
|
Maraş Beğlerbeği İskender Paşa’ya Bağlı Sancakbeğleri241
Mehmed Beğ
|
Mirliva-i Ayıntab
|
Veli Beğ
|
Mirliva-i Sis
|
Memiş Beğ
|
Mirliva-i Bozok
|
Çerkeş Beğ
|
Mirliva-i Kırşehir242
|
Şam Beğlerbeği Mehmed Paşa’ya Bağlı Sancakbeğleri
Sunullah Beğ
|
Mirliva-i Mearra
|
Ali Beğ
|
Mirliva-i Aziz243
|
2.6. Sefer Sırasında Yapılan Atamalar
4 Şevval 960/12 Eylül 1553 Salı günü pâdişah Akviran menzilinde iken ordugâha gelen Hakkari Hâkimi kürd ümerasından Zeynel Beğ’in oğlu Zâhid Beğ Sülmas sancak beğliğine tayin edilir244.
11 Şevval 960/19 Eylül 1553 Salı günü ser zevvâkin-i dergâh-ı âli Can Sinan Beğ Azak Beğlerbeği olarak atanır245.
2 Zilkade 960/10 Ekim 1553 Salı Karahisar-ı Sahib mirlivası (sancak beği) olan Ferhad Beğ Kırkkilisa sancakbeğliğine atanır. Boş kalan Karahisar-ı Sahib sancakbeğliğine Şehzâde Bayezid’in lalası Sinan Beğ atanır. Aynı gün Haleb Beğlerbeği Mehmed Paşa Mısır valisi (mir-i miran) olarak atanır246.
21 Zilhicce 960/21 Kasım 1553 Pazartesi günü Bağdat Beğlerbeği Ali Paşa Sivas Beğlerbeği olarak atanır247.
21 Muharrem 961/27 Aralık 1553 Çarşamba günü Arab şeyhlerinden Mes’ud Beğ Basra’ya bağlı Necef’e sancak beği olarak atanır. Yine Aynı gün Basra’ya bağlı Lahsa gönüllüleri ağası olan Ferhad Ağa Lahsa sancak beği olarak atanır248.
22 Safer 961/26 Ocak 1554 Cuma günü eski Sivas Beğlerbeği Hızır Paşa Haleb Beğlerbeğiliğine atanır249.
8 Rebiüleevel 961/11 Şubat 1554 Pazar günü Rodos Kalesi azablarının ağası olan Seyyid Ahmed Ağa Rodos Mirlivası olarak atanır250.
25 Şevval 961/ 22 Eylül 1554 Cumartesi günü Yeniçeri Ağası Petev Ağa Paşa rütbesi ile Rumeli Beğlerbeği olarak atanır251.
12 Zilkade 961/ 9 Ekim 1554 Salı günü müteferrrikagân cemaatinden Tamu Beğ Beğşehir sancakbeğliğine atanır252.
20 Zilkade 961/ 17 Ekim 1554 Çarşamba günü Rumeli zaimlerinden Mustafa Beğ Vize Sancak Beği olarak atanır253.
Eyalet ve sancaklara yapılan atamalar bu şekilde gerçekleşmiş, kapıkulu ocaklarından bölük ağalaıklarına yapılan atamalar ise aşağıdaki gibi oluşmuştur:
Serzevvakin Mehmed Ağa, Sol garibler bölüğüne bölük başı olarak atanır. Sol Garibler bölük başı olan Süleyman Beğ de Sağ garibler bölüğünün başına getirlir. Sağ garibler bölük başı olan Mustafa Ağa sol ulufeciler başı olur. Sağ ulufeciler bölük başı olan Bayezid Ağa Silahdarların başına getirlir. Silahdarların ağası olan Ali Ağa ise sipahi oğlanları (ebna-i sipahiyan) ın başına getirlir254.
Timar Tevcihleri
Başbakanlık Osmanlı Devlet Arşivindeki 1 Numaralı Mühime defterindeki kayıtlardan Nahcivan seferi sırasında yararlılık gösteren devlet adamlarına hizmetleri karşılığı verilen timarlar aşağıya çıkarılmıştır.
25 Şevval 961- 22 Eylül 1554 tarihli bir hüküm suretine göre Çapakçur sancakbeği Davud’a Ruha sancağı verilmiştir255. Yine aynı tarihteki bir başka hüküm sureti Kapıcıbaşı İskender Ağa’nın, Zülkadirli Beğlerbeğiliğine tayin olduğunu Zülkadirli kadılarına bildiren bilgiler içermektedir256.
20 Şevval 961-17 Eylül 1554 tarihli Erzurum Beğlerbeğine yazılan bir başka hüküm suretinde Gürcü beğlerinden Peterek Beyi Mualla beğ’in kardeşi Ali’nin Şah Tahmasb’ın elinde bulunan Kemhis Kalesi üzerine yürümesinden dolayı kendisine timar tevcih edilmesi istenilmektedir257.
12 Zilkade 961- 9 Ekim 1554 Salı günü kaydedilen bir hüküm suretine göre Hısn-ı Mansur Alağbeği Mestan’ın seferde gösterdiği yararlaılıktan dolayı Maraş sancağı’nda bulunan timarı terakki ettirilir258.
16 Zilkade 961- 13 Ekim 1554 Cumartesi tutulan defter kayıtlarına göre; Demirtaş isimli şahsa Harput Sancağı’nda timar verilmesi için Diyarbakır Beğlerbeğine259, Ahmed Pars isimli kişi’ye Karahisar-ı Sahib sancağında timar tevcihi için Anadolu Beğlerbeğine260, Siverek yoldaşlarından Mehmed’in timarı için Diyarbakır Beğlerbeğine261 hükümler gönderilmiştir.
18 Zilkade 961- 15 Ekim 1554 Pazartesi günkü kayıtlardan ise Şam yayabaşılarından Ali Subaşı’ya Şam’da262 , gönüllü ağalarından Ayas’a Beğşehir’de263 timar tevcih ediliyor.
17 Zilhicce 961- 13 Kasım 1554 Perşembe tarihli bir hüküm suretine göre sefer sırasında hayatını kaybeden Trabzon Beği Mustafa Beğ’in oğlu Mehmed’e timar tevcih için Erzurum Beğlerbeğisine hüküm gönderilir264.
24 Zilhicce 961- 20 Kasım 1554 Parşeme günü tutulan kayıtlardan Hama sancak beği Kılınç oğlu Mehmed Beğ’in zeametini artırılması265, Konya Sancağı’nda tımardan mazul Budak’ın seferde gösterdiği yararlılıktan dolayı tımar tevcih edilmesi için hüküm266 gönderildiği anlaşılmaktadır.
10 Ramazan 961-9 Ağustos 1554 tarihli bir hüküm suretine göre Şah Tahmasb’ın ordusundan haber getiren Namlıoğlu Mehmed adlı kişinin Erzurum’da bulunan timarı terakki ettiriliyor267.
III- AMASYA BARIŞ ANLAŞMASI
Kânunî Sultan Süleyman Nahcivan yolunda iken Şah’a tehdit dolu bir mektup göndermişti. Şah’ın buna karşılık Veziri-i A’zam Ahmed Paşa’ya hitaben vezirlerinin dili ile yazdırıp gönderdiği mektubunda ise oldukça yumuşak bir üslup kullanılmış, babası Şah İsmail’in, Yavuz Sultan Selim’e karşı giriştiği meydan savaşının bir gaflet olduğu, top ve tüfekle yapılan savaşlarda kılıç kalkanla karşılık verilemiyeceği bu nedenle Şah’ın meydana çıkmayacağı ve sulh yapılması gerektiği belirtilmiş idi. Sultan Süleyman Bayezid menzilinde iken Ahmed Paşa’nın eline geçen mektup Paşa tarafından pâdişaha ulaştırıldı268.
Bunun üzerine Şah’a Vezir-i A’zam Ahmed Paşa’nın ağzı ile yazılan bir mektup gönderilerek, Mektupta, Şah’ın mutlaka savaş meydanına çıkması gerektiği eğer top ve tüfenkten çekiniyorsa er meydanında erkekçe cenk etmesi teklif edilmiş, şayet meydana çıkmazsa saklandığı yerlerin didik didik taranarak yakalanacağı ve yaptıklarının hesabını vereceğine dair sert ifadeler kullanılmış. Bunun yanında pâdişahın kapısının dost ve düşmana açık olduğu vurgusu da yapılarak barış için açık kapı bırakılmıştır. Bu mektubun üzerine birisi Vezir-i A’zam Ahmed Paşa’ya bir diğeri de Erzurum Beğlerbeği Ayas Paşa’ya olmak üzere barış talebinde bulunan iki mektup birden gelmiştir269.
Veziri-i Azam Ahmed Paşa bu mektuba olumlu bir cevap vererek sulh talebinde bulunan Şah’ın bundan böyle Osmanlı topraklarına taarruz etmemesi karşılığında sulh yapılabileceğini, aksi halde Safevîlerin kutsal şehri olan Erdebil’i yağma edeceklerini bildiren cevabi bir mektup göndermiştir270.
Erzurum Beğlerbeği Ayas Paşa da Ahmet Paşa’nınkine benzer ve yine tehditlerle dolu bir mektup yazarak Şah’ın pâdişahın isteklerine boyun eğmediği takdirde Erdebil şehrinin yerle bir edileceğini vurgulayarak sultanın isteklerine boğun eğerse barışın mümkün olduğunu bildirmiştir.271
28 Şevval 961/26 Eylül 1554 Çarşamba günü Pâdişah ılıcada iken mektuplar Şah’a ulaştığında Şah Tahmasb vezirlerin arasındaki yazışmalardan pâdişahın yeniden Nahcivan üzerine yürüyerek Erdebil’i yağma etmesi korkusuna kapılır. Bunun üzerine Şahkulu adındaki bir elçisini barış istemiyle pâdişaha gönderir. Şahkulu Kaçar Ağa’nın getirdiği mektup pâdişaha takdim edilir ve barış için görüşme yapılması uygun görülerek elçi, verilen hediyelerle İran’a gönderilir272.
Pâdişah’ın Erzurum’dan sonra Amasya’da kışı geçirmek üzere konaklamaya başlaması Şah’ın Osmanlı ordusunun yeniden İran üzerine harekete geçeceği konusunda endişesini bir kat daha artırmış ve pâdişahın Erzurum’da iken şahkulu ile gönderdiği mesajın cevabını yeni bir elçilik heyeti ile Mayıs ayında Amasya’ya göndererek vermiştir273.
Sonuçta barış isteği her iki tarafın da arzu ettiği bir şeydi. Yıllarca süren seferler sonrası sınırlardaki sürür giden kıyasıya mücadele bir kısır döngü haline gelmiş ne Sultan Süleyman, Şah Tahmasb’a değerlerini kabul ettirebilmiş ne de şah Tahmasb alevi çoğunluğun yaşadığı Osmanlı topraklarında hakimiyet kurmayı başarabilmişti. Hiç şüphe yok ki Safevîler bu barışı Osmanlı’dan daha çok istemektede idiler. Çünkü 1549 da başlayan seferlerin hiçbirisinde Kânunî’nin karşısına çıkamayan Şah Tahmasb her defasında telafisi çok zor onur kırıklığına ve maddi kayıplara uğramaktaydı. Şah Kânunî’nin Doğuda sadece elinde bulunan topraklara hakim olmak istediğini esas fetih politikasını Avrupa üzerine yoğunlaştırdığını biliyor, böylece yapılacak bir barışla uzun süre rahat edeceğini düşünüyordu. Kuşkusuz yapılacak bir anlaşma Safevîlerin kendi bölgesinde gücünü pekiştirmesi açısından iyi bir fırsat olacaktı. Sonuçta Safevî sarayına Kânunî’nin barış anlaşmasını kabul ettiği haberi ulaştığında Şah Tahmasb derhal hazırlıklara başladı. Ve Akkoyunlu Türkmenlerinden Baş Eşik Ağası 274 Kemaleddin Ferruh-zâde Beğ barış görüşmeleri için görevlendirdi275. Kemaleddin Ferruh Beğ bu konuda oldukça fazla tecrübeli bir diplomattı. İran ve çevresindeki Türkmen liderlerle Tahmasb’ın arasını iyileştiren ak saçlı bir devlet adamı olan Kemaleddin Beğ 10 Mayıs 1555’te Erzurum üzerinden Amasya’ya ulaştı276.
Avustura elçisi Busbeck , Türkçeye Türkiye Mektupları adı ile çevrilen anılarında İran elçisinin beraberinde, İran’ın meşhur halıları , koşum takımları, kılıç ve hançerler, kalkanlar ve ve el yazması Kur’an-ı kerimden ibaret muhteşem hediyeler olduğunu bildirmektedir277.
Busbeck ‘le birlikte Amasya’da bulunan Hans Dernshwam İran elçisini saçları ağarmış, uzun sakallı bir adam olarak tarif etmekte ve yanında yüz kişiden fazla maiyeti olduğunu bildirmektedir278.
İran elçisi Kemaleddin Ferruh Zade Beğ maiyeti ile birlikte 21 Mayıs 1555’de divana kabul edildi ve Şah Tahmasb’ın Batı kaynaklarında279 “Belt letter”280 adı verilen mektubunu pâdişaha sundu. Kur’an dan bir ayetle başlayan mektupta Hz Peygamber ve Hz Ali’ye salat ü selamdan sonra manzum bir şekilde Kânunî Sultan Süleyman’a övgüler yağdırılmakta idi. Şah Tahmasb Kânunî’ye yaptığı iltifatları öylesine abartmakta idi ki; Erzurum’dan elçisi Şahkulu ile gönderilen mektup için “Süleyman Nebi’den gelen haber gibi ona elimi sundum ve gökten inen kitaplar gibi saygı göstermeyi vacip bildim” ifadeleri ile kutsadığını bildirmekte idi. Mektubun bundan sonraki bölümünde kendi arzusunun da barışın kuvvetlenmesi için gayret sarfetmek olduğunu belirten Tahmasb, amacının güvenlik ve barış içinde yaşamayı gerçekleştirecek bir anlaşma yapmak olduğunu bildirmekte bunun için eşik ağası Kemaleddin Ferruhzade’yi tam yetkiyle donanmış şekilde padişahın kapısına gönderdiğini beyan etmekte idi. Şah mektubun ilerleyen satırlarında Kânunî’ye ettiği övgü dolu sözleri sürdürerek, kutsal meknlardan Mekke ve Medine ile Şiîler için kutsal sayılan meşâhid-i mukaddese adı verilen Nefec’teki Hz Ali türbesi ile Kerbelâ’daki İmam Hüseyin türbelerinin ziyareti için izin istirham etmektedir281.
Kânunî, Tahmasb’a gönderdiği cevâbî mektubunda barışın faydalarından bahisle Şah’ın bu isteklerine olumlu cevap verdikten sonra kendisi de sahabelerin ve halifelerin perde-i namuslarının korunması ve belirlenen hudutlara tecavüz edilmemesi şartıyla, hacıların rahatca Mekke ve Medine de hac yapmalarının dışında Necef ve Kerbela da rahatça ibadet yapmalarını sağlanacağı bildirmiştir.282
Amasya anlaşması yapıldıktan sonra İranlı elçiler 11 Receb 962 - 1 Haziran 1554 te Erzurum üzerinden Tebriz’e doğru gitmek üzere yola çıktılar283.
Kanuni Sultan Süleyman bu anlaşma sonra 1 Şaban 962 - 19 Haziran 1554’te İstanbul’a dönmek üzere yola çıkıldı. Tarihlere “Nahcivan Seferi” olarak geçen, Kanuni’nin 3. İran Seferi de böylece tamamlanmış oldu.
Sonuç
EKLER
1.Mühimme Defter Suretlerinden Örnekler
2. Ruznâmçe Defterinden Örnekler
3.Ferman Örnekleri
Bibliyografya
Dostları ilə paylaş: |