Ayrıca, bir ülke grubu içinde yer alan ülkelerin üretimlerinin büyüme oranları da hem bir bilerinden hem de zaman içerisinde büyük ölçüde farklılaşabilmektedir
Ayrıca, bir ülke grubu içinde yer alan ülkelerin üretimlerinin büyüme oranları da hem bir bilerinden hem de zaman içerisinde büyük ölçüde farklılaşabilmektedir.
2008 yılı rakamlarıyla ülke örnekleri bu ifadeyi doğrulamaktadır.
2008 yılı için Birleşmiş Milletler (BM)’in kısmi tahminlerine göre üretimdeki büyüme oranı Çin için % 11.9, Hindistan için % 8.9 ve Brezilya için %5.4’dir.
2008 yılı için Birleşmiş Milletler (BM)’in kısmi tahminlerine göre üretimdeki büyüme oranı Çin için % 11.9, Hindistan için % 8.9 ve Brezilya için %5.4’dir.
Bu büyüme hızları tahmin edilen dünya büyüme hızının üzerindedir.
2008 yılı için kısmi olarak tahmin edilen üretim büyüme hızı Fransa için % 0.4, Birleşik Krallık için % 0.7 ve Almanya için % 1.3 olup, ortalamanın altında ama pozitiftir.
Aynı yıl Japonya’nın kısmi olarak tahmin edilen büyüme hızı ise %-0.7’dir.
Üretim düzeyindeki artış dünya refahındaki artışı gösteren en kaba göstergelerden biridir.
Üretim düzeyindeki artış dünya refahındaki artışı gösteren en kaba göstergelerden biridir.
Dünya üretimi temelinde refahın bir başka genel göstergesi de, tüketiminde önemli bir belirleyici olan, kişi başına Reel Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH)’daki büyüme hızıdır.
Dünya üzerindeki bölgelerin ve/veya ülkelerin üretim büyüme hızı nasıl ki farklılık gösteriyorsa, aynı durum kişi başına reel GSYİH’daki büyüme hızları için de geçerlidir.
Kişi başına reel GSYİH’nın dünya ortalaması 1990’ların başında 950 dolar civarındayken, 2000 yılında 1,417 dolara yükselmiştir.
Kişi başına reel GSYİH’nın dünya ortalaması 1990’ların başında 950 dolar civarındayken, 2000 yılında 1,417 dolara yükselmiştir.
Gelişmiş ülkelerde ise 1990’ların başında 20,397 dolardan30,557 dolara yükselmiştir.
Bölgesel olarak ülkeler incelendiğinde, 1980-2000 döneminde üretim düzeyi ve kişi başına reel GSYİH anlamında en yüksek gelişme gösteren bölge, kişi başına GSYİH düzeyini iki kattan daha fazla arttıran Doğu Asya ve Pasifik’tir (United Nations, 2004).
Gelişmekte olan ekonomilerin 2000’li yıllarla birlikte ekonomik performanslarında nispi olarak bir artış meydana gelmiştir.
Gelişmekte olan ekonomilerin 2000’li yıllarla birlikte ekonomik performanslarında nispi olarak bir artış meydana gelmiştir.
Bu güçlü performansın ortaya çıkmasındaki en önemli neden, bu gruptaki ülkelerin çoğundaki ekonomik reformlardır.
Bu dönemde gelişmekte olan ülkelerde uygulamaya konulan makroekonomik politikalarla düşük ve istikrarlı bir enflasyon, ticaretin liberalizasyonu, esnek bir döviz kuru rejimi ve düşük ve sürdürülebilir mali açıklar amaçlanmıştır.
Bu dönemde gelişmekte olan ülkelerde uygulamaya konulan makroekonomik politikalarla düşük ve istikrarlı bir enflasyon, ticaretin liberalizasyonu, esnek bir döviz kuru rejimi ve düşük ve sürdürülebilir mali açıklar amaçlanmıştır.
Bu amaçlara yönelik olarak uygulamaya konulan politikalar, bu ülkelere yönelik uluslararası piyasalardaki (özellikle finansal piyasalardaki) ülke belirsizlik düzeylerini azaltmış ve bunun sonucu olarak bu ülkelerde yatırımların artmasını sağlamıştır (World Bank, 2006).
Dünya ekonomisinin bir alt ekonomi kategorisi azgelişmiş ülkelerdir.
Dünya ekonomisinin bir alt ekonomi kategorisi azgelişmiş ülkelerdir.
Bu gruptaki ülkeler ile gelişmiş ülkeler arasında ekonomik refah düzeyi anlamında çok önemli bir fark söz konusudur.
Az gelişmiş ülkeler incelenen dönemde ortalama olarak daha yüksek üretim büyüme hızına sahip olmalarına rağmen, gelişmiş ülkelerin refah düzeyine ulaşmalarının oldukça zor olduğu ve uzun bir süreci gerektireceği görülmektedir.
Bu ülke grubundaki ülkelerde var olan ekonomik, sosyal ve siyasal yapı ile ilgili sorunlar bu sürecin neden zor ve uzun olduğunu açıklamaktadır.
Bu sorunların başında bu ülkelerin sahip oldukları kaynakların ve teknoloji düzeyinin yetersizliği ile, sahip olunan kaynakları en etkin oldukları üretim sektörlerine yöneltecek bir ekonomik örgütlenmenin olmamasıdır.
Bu yapı, bu ülkelerde var olan diğer ekonomik ve sosyal sorunlara kaynaklık etmektedir.
Bu yapı, bu ülkelerde var olan diğer ekonomik ve sosyal sorunlara kaynaklık etmektedir.
Bu sorunlardan birisi bu ülkelerdeki gelir dağılımı bozukluğudur.
Gelir dağılımı, yalnızca mal ve hizmetlere yönelik mevcut talep düzeyi ve yapısını belirlemekle kalmamaktadır.
Ülkenin tasarruf düzeyini, buradan da fiziki ve insan sermayesi yatırımlarının düzeyini etkileyerek, ülkenin gelecekteki ekonomik yapısını, gelir düzeyini, gelirin dağılımını ve mal ve hizmetlere yönelik gelecek talep düzeyi yapısını belirlemektedir.
Az gelişmiş ülke ekonomilerinin sahip olduğu örgütlenme yapısının ortaya çıkardığı bir diğer sorun;
Az gelişmiş ülke ekonomilerinin sahip olduğu örgütlenme yapısının ortaya çıkardığı bir diğer sorun;
bu ülkelerin ihracatının ithalatlarını karşılayamamasından dolayı ödemeler bilânçolarının sürekli açık vermesi ve bunun sonucu olarak bu ülkelerin dış borçlarının hızlı bir şekilde artmasıdır.