30.10.2015
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اجْتَنِبُوا كَثِيرًا مِّنَ الظَّنِّ إِنَّ بَعْضَ الظَّنِّ إِثْمٌ وَلَا تَجَسَّسُوا وَلَا يَغْتَب بَّعْضُكُم بَعْضًا أَيُحِبُّ أَحَدُكُمْ أَن يَأْكُلَ لَحْمَ أَخِيهِ مَيْتًا فَكَرِهْتُمُوهُ وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ تَوَّابٌ رَّحِيمٌ
ZAN ve TECESSÜS
Muhterem Müslümanlar!
İslam dini; ahlaka aykırı davranışları, insanların hususi hayatlarını ve mahremiyetlerini araştırmayı yasaklamış ve insanın haysiyetini rencide eden ve onurunu zedeleyen her türlü tutum ve davranış haram kılınmıştır. Çünkü insanı insan yapan en büyük değer, onun izzeti ve itibarıdır. İnsanın, kendisi ve diğer insanların saygınlığını her daim göz önünde bulundurarak hareket etmesi, insanca bir yaşamın gereğidir.
Değerli Mü’minler!
Ahiret sorumluluğuna imanı olan bir mümin, başkası ile ilgili mahremiyet sahasında dolaşmamalıdır. Sinsice hareket edip, evleri gözetlemek veya içeride konuşulanları dinlemek, son derece çirkin bir ahlaksızlık örneğidir. Kendi kusurlarını gören bunların ıslahına çalışan bir mümin, başkasının mahremiyetlerini araştırmaya teşebbüs edemez, etmemelidir.
Bir şahıs kuruntularının peşine takılırsa varacağı sonuç hayırsız, verdiği karar isabetsiz olur. Zira kuruntu, haktan hiçbir şey ifade etmez. Şüphe dalgalarının sürüklediği bir yolda ilk karşımıza çıkacak ipucu zandır. Bundan dolayı, bir ayette Yüce Rabbimiz biz kullarını şöyle uyarıyor:
“Ey inananlar! Zannın çoğundan sakının, zira zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin suçunu araştırmayın; kimse kimseyi çekiştirmesin; hangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır? Ondan tiksinirsiniz; Allah’tan sakının, şüphesiz Allah tevbeleri daima kabul edendir, acıyandır.”1
Kardeşlerim!
Kötü zan ve kuruntu, nice aile saadetlerini engellemiş ve nice yuvaların yıkılmasına sebep olmuştur. Tecessüsle yani casusluk yapıp laf taşımakla ne kadar dostun arası açılmış ve samimiyetleri son bulmuştur. Hz Peygamber (SAV) ümmetini bu konuda şöyle uyarmaktadır: “Zandan sakının. Zira bu zan, haberlerin en yalan olanıdır. Birbirinizin kusurunu öğrenmeye çalışmayın, birbirinizin mahremiyetini araştırmayın, birbirinizle nefaset yarışına kalkışmayın, hasetleşmeyin, birbirinize buğz etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları kardeşler (gibi samimi) olun.”2 Yine Peygamberimiz (s.a.s), her duyduğunu söylemesinin kişiye günah olarak yeteceğini;3 insanların, düşünmeksizin ağızlarından çıkan sözler sebebiyle cehenneme sürüklenebileceklerini bildirmiştir.4
Aziz Mü’minler!
Allah Resûlü (s.a.s), konuşurken çok titiz davranmış ve hiç kimse hakkında isim zikrederek kötü söz söylememiştir. Bunun yerine, insanların olumsuz davranışlarını gördüğü zaman onları düzeltmek için, “İnsanlara ne oluyor da şöyle şöyle yapıyorlar?” gibi genel ifadeler kullanmıştır. Efendimiz (s.a.s), gıybet, dedikodu, su-i zan, laf taşıma, özel halleri araştırma gibi mümine yakışmayan durumlardan uzak durmayı, “Ya hayır söylemeyi ya da susmayı” emretmiştir.
Yüce Rabbimiz, “Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur.”5 buyurmaktadır. Bu âyet bizlere sorumluluğumuzu, her bir işimizin, sözümüzün, bir gün hesabının sorulacağını hatırlatmaktadır.
Kardeşlerim!
Gıybet, yalan, iftira ve kötü zan gibi ahlaki zaaflar, insanlar arasındaki güven, sevgi ve saygıyı yok eder; kin, nefret, düşmanlık gibi İslam’ın ruhuyla asla bağdaşmayan durumlara neden olur.
Unutmayalım ki, her şeyin en ince ölçüyle tartılacağı, hiçbir pişmanlığın fayda vermeyeceği o büyük günde her sözümüzden ve zannımızdan sorgulanacağız. Yine unutmayalım ki; o gün ebedi nimetlere kavuşacak olanlar, zihnine, gönlüne, diline, eline, hâsılı bütün bedenine sahip çıkan ve hayata mümince bakanlardır.
Remziye AYDIN
Malmö Bayan Din Görevlisi
Dostları ilə paylaş: |