Zfwt vol 4, No. (2022) 45‐52 // doi


Key words: derived word, morphology, Turkish language, research, affix,  root  Giriş



Yüklə 265,62 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə3/7
tarix21.07.2022
ölçüsü265,62 Kb.
#117426
1   2   3   4   5   6   7
ALMANYA-makaleM

Key words: derived word, morphology, Turkish language, research, affix, 
root 
Giriş: 
Türk dillerinde morfolojik yöntemle sözcük türetme tarihi, kelimenin 
araştırma tarihi ile başlar. Antik Yunan dilbilim okullarında bu konudaki 
tartışmalar bir adım daha ileri götürülerek dilin yapısı hakkında görüşler dile 
getirilmiş ve dilin amaçları etrafında söylemler geliştirilmiştir. Hatta 
tartışmalar öyle bir noktaya gelişmiş ki, başta Platon ve Aristoteles olmak 
üzere bazı Yunan düşünürleri, dilin kökeni, kelimeler ve onların temsil 
ettikleri kavramlar arasında ilişkisi konusunda görüşlerini dile getirmiş ve 
konuyla ilgili felsefi tartışmalara başlamışlardır (Sarı, 2015:104). Daha felsefi 
bir bağlamda ele alınan sözcük olgusu, Ferdinand de Saussure ile farklı bir 
düzlemde, değişik dil içi tutumlar çevresinde değerlendirilmiş ve çağdaş 
yaklaşımda dilbilimsel ve daha dar anlamda sözlükbilimsel çalışmalar 
başlatılmıştır. Türkçe sözlüklerde kelime, “anlamlı bir ses veya seslerin 
birleşimi (Türkçe Sözlük, 2010:1381) olarak tanımlanmaktadır. M. Ergin, 
kelimeyi “bir anlamı veya dilbilgisi işlevi olan ve tek başına işlenen tek bir 
ses veya ses grubu” olarak açıklamıştır (Ergin, 2004:95). T. Banguoğlu 
(Banguoğlu, 2011: 144) kelimeleri anlam ve hece bakımından “bir veya 
birden fazla heceden oluşan ve her dil için farklı anlamlar taşıyan kavram” 
olarak nitelendirmektedir. Banguoğlu, ister sözlüksel, isterse de dilbilgisel 
kelime türlerini bir birinden ayırt eder ve çekim ekleri olan kelimeleri ikinci 
tanım etrafında değerlendirir. Z. Korkmaz şöyle yazar: “Kelimeler, bir veya 
birden fazla hecenin bir araya gelmesiyle ses grubundan oluşan ve zihinde 


ZfWT
 Vol 14, No.1 (2022) 45‐52 //  
DOI: 10.46291/ZfWT/140104
47 
belirli kavramlara bağımsız olarak karşılık gelen somut veya soyut kelime 
kalıplarıdır; somut ve soyut kavramları birbirine bağlayan ve ardından 
anlamsal ve işlevsel bir ayrım yapan dil birimleridir (Korkmaz,2009:6). Bu 
konudaki düşüncesine göre kelimelerin ses, anlam, diziliş vb. dilbilgisel 
tınımı ile ilgili açıklamalarında bir kesişme noktası vardır, ancak geleneksel 
araştırmanın aksine, kelimenin böyle bir tanımı teorik araştırmalarda nadiren 
bulunur. N.Uzun orfografik kelime ile fonolojik kelimenin bir birinden ayırt 
edici sözlüksel, morfolojik ve diğer farklı yönlerinden bahseder. D. Günay, 
sözcüğün en ayırt edici özelliğinin anlamı değil, biçimi olduğunu vurgular ve 
bu bağlamda sözcüğün biçimsel özelliklere dayalı tanımının daha tutarlı 
olacağını kaydeder (Günay, 2007:25). K. İmer, A. Kocaman ve diğerleri
geleneksel araştırmalarda kelimenin ister sözlükbilimsel, ister sözlüksel 
isterse de kelime biçimleri anlamında kullanıldığını ve bunun kavramsal bir 
anlamının olmadığını belirtmektedir (İmer,2013:228-229). Amerikalı yapısal 
dilbilimci Leonard Bloomfield ve Edward Sapir'in tanımlamalarındaki 
başlangıç noktası, kelimelerin bağımsız yapılar olduğudur. L. Bloomfiel'e 
[Bloomfield,1933:178] göre, cümle dışı yapılar ve konuşmanın en küçük 
birimi kelimeler kabul edilmelidir. E. Sapir (Sapir,1921: 34) izole bir anlam 
yüküne sahip olan ve kelime olarak anlamını kaybetmeden daha küçük 
parçalara bölünemeyen yapıları tanımlar. Görüldüğü gibi tüm bu 
tanımlardaki ortak noktalar, kelimelerin seslerden oluşması ve bağımsız 
olmaları, anlamsal değer taşımaları, başka bir deyişle bir olayın göstergesi 
olmalarıdır. Dilde anlam oluşturan temel yapı kelimedir. Bu bağlamda D.A. 
Cruse, kelimelerin bir cümle içinde taşınabileceğini, bu işlemin cümlenin 
gramer yapısını bozmadan yapıldığını ve bunun yanı sıra ayırt edici bir 
özellik olarak kelimelerin bileşenleri arasında yeni unsurları kabul etmediğini 
not eder (Cruse, 1986:35). Bilim adamının sözlerinin bir teyidi olarak, İ. 
Sarı, bu örneği göstererek şunları belirtmektedir: “Karnıyarık kelimesi 
Türkçe konuşanların zihinsel söz dağarcığında bir yemek adı olarak 
kodlanmıştır, yani öğrenilir ve ezberlenir. Bu yapı biçimi *karını çok yarık 
veya *karnıyarılmış biçiminde düzenlendiğinde veya sözdizimsel öğelerinden 
biri değiştirildiğinde (örneğin * göğüsüyarık gibi düzenlendiğinde) hem 
yapısal, hem de anlamsal bütünlüğünü kaybeder. Bu durum sözlük bütünlüğü 
ilkesinin temelini oluşturur ve teorik olarak sözcük bütünlüğünü oluşturan 
yapılar söz dizim kuralları gibi parametrelere bölünemez yani sözdizimsel 
olarak bu Arapça gibi bükümlü diller veya Endonezya dili gibi iç içe geçen 
diller için geçerli değildir. Bu tür dillerde kelime oluşum süreçleri farklıdır. 
Bu araştırmanın öncekilerden farkını ortaya koyabilmek için konuyla ilgili 
Türkçe araştırmalara başvurmak ve bu araştırmalardaki ilgili yaklaşımları 
incelemek gerekmektedir. Bu bağlamda Fransız Türkolog Jean Denny'nin ilk 
kapsamlı Türkçe gramer kitabı olan Grammaire de la langue Turque 
(Dialecte-Ottoman) ile başlayan araştırmalara kısaca bir göz atmak ve bu 
çalışmalarda kelime oluşumu ile ilgili konulara değinmek faydalı olacaktır. J. 
Denin, kelime oluşumunu sadece kök ve ek bazında değerlendirir ve “bir 


 
 
Gatibe MAHMUDOVA 
Çağdaş Türk Dillerinde Türemiş Sözcüklerin İncelenmesi
Analysis of Derived Words in Contemporary Turkic Languages
48 
veya daha fazla eki birleştiren bir kelime türemiş sözcüktür” der 
(Deny,2012:94). Ayrıca eserin bölümlerinde isim veya fiillere eklenen ekler, 
bu eklerin işlevleri ve ilgili örnekler verilmiştir. Bu nedenle J. Denny'nin bu 
eserinde sözcük türetme ile ilgili ayrıntıları bulmak mümkün değildir 
(Deny,2012: 74). Morfolojik metotla leksik ekler aracılığıyla kelime oluşum 
sürecinin çevresi geniştir ve önem açısından daha fazla dikkat çekmektedir. 
“Aglutinatifliğin (bitişimliğin) tam oluşum dönemi Altay dönemine aittir. 
Morfolojik metotla kelime oluşumu bitişimlikle doğrudan ilişkilidir. Sözcük 
anlamsızlaşarak bir sonek biçimbirimi haline gelir. Sözcükler anlamsal 
boşalmaya maruz kaldıklarında ek biçimine dönüşürler” (Hüseynov,2019: 
54). Tarih boyunca Türk dillerinde bu kelime yapım yöntemi her zaman ön 
planda olmuş ve söz varlığının gelişmesinde öncü rol oynamıştır. Morfolojik 
metotla, kelime oluşumu sözlükbilim ve dilbilim sınırında yer aldığını ve 
birçok bilim adamının onu dilbilimin bu iki alanının çalışma nesnesi 
olduğunu görmektedir. Türetilmiş sözcükler elbette tüm Türk dillerinde 
önemli bir yer tutar ve zaman zaman araştırmalara konu olmuştur. Hatta 
Türkçe sözlüklerdeki türemiş kelimelerin istatistiksel bir hesaplaması bile 
tutularak incelenmiştir. S. Özel bu konuda şunları yazıyor: “Türk dillerinin 
sözlüğünde morfolojik metotla türetilen sözcüklerin özel bir yeri vardır. 
Türkoloji’de kelimelerin köklerine farklı ekler eklenerek türemiş kelimeler 
oluşturulur. Türk dilbiliminde türemiş sözcükler bugüne kadar çokça 
çalışılmış ve Türk dillerinde türemiş sözcüklerinin bir imla sözlüğü 
hazırlanmıştır” (Özel,1977: 10). 

Yüklə 265,62 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin