RESULULLAH'A (S.A.A.) AI,LAH'IN HÜKÜMLERİNE İTİNASIZLIK İFTİRASI!
Buhari, Sahih'inin "Oruç Kitabı, Ramazan Ayında Cima Yapmak Babı"nda, Müslim ise "Oruç Kitabı, Ramazan
---------------------
1- Sahih-i Buhari, c. 8, s. 25.
Hadis-i Şerifler Hakkında / 377
Gündüzünde Cimanın Haram Olması Babı"nda Ebu Hureyre' den şöyle naklederler:
"Bir gün Resulullah'ın huzurunda oturmuştuk. içeriye birisi girerek; "Ya Resulallah! Helak oldum!" dedi. Resulullah buyurdu ki: "Sana ne oldu?" Adam; "Oruçlu halde eşimle münasebette bulundum." dedi. Resulullah; "Azat edecek kölen var mı?" buyurdu. Adam; "Hayır." dedi. Resulullah; "Altmış fakire yemek verebilir misin?" buyurunca adam yine; "Hayır." cevabını verdi. Resulullah biraz durdu. Bu arada Resulullah'a hurma dolu bir tabak getirdiler. Resulullah; "Nerede o adam?" buyurdu. Adam; "Buyurun." dedi. Resulullah buyurdu ki: "Bu hurmaları al ve sadaka ver." Adam dedi ki: "Eğer bunu fakir bir adama vereceksem, vallahi benim eşim ve evlatlarımdan daha fakir bir aile yoktur." Resulullah öyle güldü ki dişleri göründü. Sonra, "Bunları kendi ailene yedir." buyurdu."1
Görüyor musunuz?! Allah Teala'nın kulları için farz kıldığı hükümler ve hadler nasıl hafife alınıyor?! Allah Teala zenginlere köle azat etmeyi farz kılıyor; eğer yapamazlarsa (veya bulunmazsa) altmış fakire yemek vermelerini istiyor ve eğer yemek de veremezlerse altmış gün oruç tutmalarını emrediyor.
Ama bu rivayette Allah'ın hükmü değiştiriliyor. Ayrıca, Resulullah -haşabu adamın günahına o kadar gülüyor ki dişleri görünüyor! Sonra, Allah'ın hükmüne hiç önem vermeden adamın hurmaları ailesine bağışlamasına izin veriyor. Resulullah'a (s.a.a.) atılan bu iftiralar nedir Al-
-------------------
1- Sahih-i Buhari, c. 3, s. 41 - 42; Sahih-i Müslim, c. 2, s. 781, h.1111.
378/ Zikir Ehline Sorun
lah'ım?! Sanki günahkarları cesaretlendiriyorlar. Günahkarları ve fasıkları bu uydurma rivayetlerle öylesine teşvik ediyorlar ki neredeyse kalkıp sevinçten oynayacaklar!
Evet! Bu gibi rivayetlere dayanılarak, Allah'ın dini ve hükümleri ile alay edilmekte, hatta zina yapan bu çirkin günahıyla övünmektedir. Düğünlerde her türlü günah ve fesat işlenmekte, Ramazan günü oruç yemek normal sayılmaktadır.
Yine Buhari, Sahih'inin "Yeminler ve Adaklar Kitabı"nda Ata'dan, o da İbn-i Abbas'tan şöyle nakleder:
"Adamın birisi Resulullah'a dedi ki: "Şeytan taşlamadan önce tavaf ettim." Resulullah; "Bunun bir sakıncası yoktur." buyurdu. Bir başkası dedi ki: "Kurban kesmeden önce saçımı tıraş ettim?" Hazret; "Hiçbir sakıncası yoktur." buyurdu. Bir başkası da dedi ki: "Şeytan taşlamadan önce kurban kestim?" Resulullah ona da; "Bir sakıncası yoktur." buyurdu."1
Abdullah bin Amr bin As şöyle rivayet eder: "Kurban bayramında Resulullah hutbe okurken adamın biri ayağa kalkarak dedi ki: "Ya Resulallah! Zannedersem filanca işi falanca işten önce yapmak daha doğrudur." Bir başkası kalkarak dedi ki: "Bu üç hüküm (tıraş, kurban kesme, şeytanı taşlama) hakkında şöyle düşünüyorum." Resulullah; "Nasıl istiyorsan öyle yap; hiçbir sakıncası yoktur." buyurdu. O gün hangi meseleyi ona sorsalar, "Yap yap, sakıncası." diyordu.2
-----------------------------------
1- Sahih-i Buhari, c. 8, s. 169.
2- Sahih-i Buhari, c. 8, s. 168 - 169.
Hadis-i Şerifler Hakkında / 379
İlginç olan şudur: Bu rivayetleri okuyup da yadsıdığınız zaman bazı bağnazlar kalkıp şu cevabı verirler size: "Allah'ın dini kolaylık dinidir, zorluk dini değil. Peygamber; "Kolaylaştırın, zorlaştırmayın." buyurmuştur."
Söz doğru ama onlar bu hak sözle batılı murat etmekteler. Tabii ki Allah bizlere kolaylık göstermek ister ve bu yüzden dinde hiçbir zor hüküm koymamıştır. Örneğin; su bulunmadığında veya şiddetli soğukta abdest yerine teyemmüm alınır. Hastalık veya şiddetli zaaftan dolayı oturarak namaz kılınır. Yolculukta oruç tutulmaz, dört rekatlık namazlar yarıya iner. Ancak bu kolaylıklar, hiçbir zaman Allah'ın hükümleriyle oynamayı ve onlara muhalefet etmeyi caiz kılmaz. Mesela, abdest veya teyemmümün tertibini değiştiremeyiz; abdest alırken önce yüzü yıkamak yerine kolları yıkayamayız ve başımızdan önce ayağımıza mesh edemeyiz. Bunlar caiz değildir.
Ama hadis uyduran yalancılar, kendilerine bir yol bul- mak için, Resulullah'ın Allah'ın hükümlerini hafife aldığını söylemektedirler. Nitekim bazıları diyorlar ki: "Önemli olan namaz kılmandır! Nasıl kılarsan kıl, fark etmez!"
İlginç olan şudur: Buhari, Resulullah'ın -haşa- "Yap yap, sakıncası yoktur." diye söylediğini naklettiği sayfada Resulullah'ın haddinden fazla sıkı tuttuğu bir olayı anlatıyor. Olayı Ebu Hureyre'den şöyle naklediyor: "Adamın biri namaz kılmak için mescide girdi. O sırada Resulullah bir köşede oturmuştu. Adam gelip selam verdi. Resulullah hemen ona buyurdu ki: "Geri dön ve namazını kıl. Çünkü sen daha namazını kılmadın." Adam geri dönüp namazını kıldı ve tekrar gelip selam verdi. Resulullah buyurdu ki: "Ve aleyk! Geri dön ve namazını kıl. Çünkü sen daha
380 / Zikir Ehline Sorun
namazını kılmadın." Adam üç kez namaz kılıp selam verdi ve her defasında Resulullah onun geri dönüp namaz kılmasını istedi. O adam yalvararak; "Ya Resulallah! Namazı bana öğret." dedi. Bunun üzerine Resul-i Ekrem rüku ve secdede bedenin tam olarak sakinleşmesi gerektiğini öğretip şöyle buyurdu:
"Rükua eğildiğinde bedenin tamamen sakinleştikten sonra kalk ve dimdik doğrulduktan sonra secdeye in ve secdede bedenin tamamen hareketsizleştikten sonra başını kaldır. Tam olarak oturduktan sonra tekrar secdeye git ve bil ki bütün namazların böyle olmalıdır"1
Yine Buhari, Sahih'inin "Tevhid Kitabı"nda Ömer bin Hattap'tan şöyle nakleder:
"Resul-i Ekrem'in hayatı döneminde Hişam bin Hakim namazda Furkan Suresini okuyor, ben de duyuyordum. Hişam'ın onu Resulullah'tan öğrendiğim gibi okumadığını gördüm. Neredeyse namazda üzerine saldıracaktım. Ama güçlükle kendimi kontrol ederek namazını bitirinceye kadar sabrettim. Sonra Hişam'ın abasını çekerek; "Sana bu sureyi kim böyle öğretti?" dedim. Hişam; "Resulullah (s.a.a.) öğretti." dedi. "Yalan söylüyorsun." dedim. "Çünkü Resulullah bana başka türlü öğretti." Sonra onu çekerek Resulullah'ın yanına götürüp; "Bu adamın Furkan Suresini bana öğrettiğiniz gibi okumadığını gördüm." dedim. Resulullah; "Ey Hişam! Oku bakayım." buyurdu. O da benim kendisinden duyduğum gibi okumaya başladı. Resulullah; "Böyle nazil olmuştur." buyurdu. Sonra bana dedi ki: "Ey Ömer! Şimdi sen oku." Ben de Resulullah'ın öğrettiği gibi okuyunca şöyle buyurdu: "Böyle de nazil olmuştur. Bu Kur' an yedi
----------------------------------
1- Sahih-i Buhari, c. 8, s. 169.
Hadis-i Şerifler Hakkında / 381
şekilde nazil olmuştur. Öyleyse elinizden geldiği kadar Kur'an okuyun."1
Acaba yine şüpheniz var mı?! Hadis uyduranların hatta Kur'an yoluyla da gelerek Resulullah'ın kutsallığına gölge düşürmek istediklerini ve ashaba yedi çeşit kıraat öğreterek hepsine de "Kur'an böyle nazil olmuştur" dediğini iddia ettiklerini görüyor musunuz?! Eğer kıraatler arasındaki ihtilaf çok aşırı olmasaydı, Ömer bin Hattap sabırsızlanarak Hişam'ın namazını bozmak ister miydi?!
Bu rivayet bana, sadece bir kıraate uyup başka kıraatlere izin vermeyen bazı Sünni alimlerini hatırlatıyor. Bir gün şu ayeti şöyle okudum: "uzkuru nimetilleti en'amtu aleykum"2 Sünni alimlerden biri bana şiddetle çıkışarak; "Okumasını bilmiyorsan, Kur'an'ın ahengini bozma!" dedi. "Kur'an'ın ahengini nasıl bozdum?!" dediğim zaman "'Uzkuru nimetiyelleti en' amtu aleykum' şeklinde okumalısın." cevabını verdi.
Yine Buhari, Sahih'inin "Borç isteme ve Ödeme Kitabı"nda Abdulmelik bin Meysere' den şöyle nakleder: "Nezzal der ki: Abdullah'ın şöyle dediğini duydum: "Bir adamın Kur'an okumasını dinliyordum. O adam Resulullah'ın bana öğrettiği gibi okumuyordu. Onun elinden tutup Resulullah'ın yanına götürdüm ve olayı Peygamber'e anlattım. Resulullah; "Her ikiniz de doğru okuyorsunuz." buyurdu."
İbn-i Şu'be der ki: "Resulullah belki de şöyle demek is-
----------------------
1- Sahih-i Buhari, c. 9, s. 194 - 195. 2- Bakara Süresi /47.
382 / Zikir Ehline Sorun
tiyordu: İhtilaf etmeyin. Zira sizden öncekiler ihtilaf edip helak oldular."1
Fesuphanallah! Nasıl oluyor da Resulullah onların ihtilaflarını onaylayarak, "Her ikiniz de doğru okuyorsunuz." diyebilir?! Halbuki aynı anda her ikisine de doğru kıraati öğretip ihtilafı yok edebilirdi. Kaldı ki, aralarındaki ihtilafı ortadan kaldırmadan nasıl onlara, "İhtilaf etmeyin!" diyebilir ki?! Bu çelişki olmaz mı?! Ey Allah'ın kulları! Allah size merhamet etsin, ne olur siz hakem olun! Onlar şimdi Resulullah'ın teşviki ile ihtilaf etmiş olmuyorlar mı?!
Resulullah (s.a.a.) kesinlikle böyle çelişkili konuşmaktan uzaktır.
Acaba onlar Kur'an'ın şu ayetini okumadılar mı: "Eğer Kur'an Allah'tan başkasından olsaydı, onda birçok ihtilaflar bulurlardı."2
Kur'an' daki değişik kıraatler, en büyük ve tehlikeli ihtilaflara ve Kur'an'ın değişik şekillerde yorumlanmasına neden olmaktadır. En belirgin örnek ise abdest ayetindeki ihtilaftır.
Dostları ilə paylaş: |