ARTE TV: "DİYARBAKIR'DA KÜRTÇE TİYATRO OYUNU... MARDİN'DE
YAKINLARI TARAFINDAN TAŞLANARAK ÖLDÜRÜLEN ŞEMSE
ALLAK'IN DRAMI SAHNEYE TAŞINDI"
PARİS, 24/10(BYE)--- Fransız-Alman ortak televizyon
kanalı ARTE'nin, 19 Ekim 2003 tarihinde kanalın Türkiye’de
yerleşik muhabiri Ariane Bonzon tarafından hazırlanarak
yukarıdaki ifadelerle duyurusu yapılan röportajın çevirisi
şöyledir:
ARİANE BONZON: Türkiye’nin doğusundaki Diyarbakır İli
Sur Belediyesi çalışanlarından oluşan amatör tiyatro topluluğu,
Kürtçe bir oyunu sahneledi. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne
ait tiyatro salonunda sahnelenen "İnce Sızı" adlı Kürtçe oyun,
Mardin’in Yalım köyünde, evlilik dışı ilişki yaşadığı
gerekçesiyle bizzat kendi ailesince taşlanarak ağır yaralanan
ve aylarca süren tedaviye rağmen yaşama veda eden genç kadın
Şemse Allak’ın dramını anlatıyor. Oyun, beklenenin üstünde
ilgiyle karşılaştı. Dramın cereyan ettiği köydeki tanıkların
hepsi, sessiz kalmayı tercih ediyorlar. Ama komşu köyde
görüştüğümüz erkeklerin namus kavramıyla ilgili görüşlerinin
diğer köydeki erkeklerinkinden farklı olmadığını anlıyoruz.
BİRİNCİ ADAM: Namusumuza leke sürülünce gerekeni yaparız.
Öldürürüz. Kendi adıma konuşacak olursam, ben hemen öldürürüm.
Asla affetmem.
İKİNCİ ADAM: Bu bizim geleneğimizde vardır. Bu gelenek,
bize atalarımızdan kalmıştır. İnsan namusu için yaşar. Eğer
namusu kirlenirse neden yaşamaya devam etsin ki? Yaşamasının
anlamı kalmaz.
ARİANE BONZON: (Şemse Allak’ın ailesinin çiftliğinin
görüntüsü eşliğinde) Şemşe Allak, bu evin birkaç metre
ötesinde ailesince taşlanmış ve öldüğü sanılarak terkedilmişti.
Polis onu bulduğunda halen yaşıyordu. Derhal kaldırıldığı
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde bebeğini kaybetmişti.
Dört ay süren yoğun bakıma rağmen Şemse de kurtarılamamıştı.
NÖROLOG ADNAN CEVİZ: Çok darbe almıştı, taş darbeleri
gibi. Çok sayıda ve üstelik kısa mesafeden. Kafasının yarısı
tamamen ezilmişti.
ARİANE BONZON: Hastane personeli onu sarıp sarmalamıştı.
Çünkü ailesi onu görmeye dahi gelmemişti. Hemşireler, genç
kadının ihtiyaçlarını karşılamak için aralarında para
toplamışlardı.
HEMŞİRE CANAN YELLOGA: Şemse Allak buraya getirildiği
zaman çoktan tamamen kaderine terkedilmişti. Ailesi tek bir
şeyi bekliyordu; ölmesini. Halen yaşayıp yaşamadığını öğrenmek
için arada bir aracı yolluyorlardı.
ARİANE BONZON: Şemse Allak’ın cenazesi 15 gün boyunca
morgta muhafaza edilmişti. Ama ailesinin, Şemse’nin cesedini
dahi hastaneden almak istememesi üzerine Diyarbakır’daki
kadın örgütleri cenazeyi almış ve toprağa vermişti.
NAŞİDE BULUTTEKİN: Tabutuna yerleştirdik. Sonra kadınlar
tabutu omuzlarına aldılar ve cenaze arabasına kadar götürdüler,
oradan da mezarlığa... İmamla kadınlar dua ettiler. Daha önce
böyle birşey görülmemişti.
ARİANE BONZON: Naşide’nin deyimiyle şimdiye kadar
görülmemiş bu olay, yerel basında manşet olmuş ve insan
hakları derneklerini harekete geçirmişti.
AVUKAT AYLA AKAT: Bu olayın medyada yer almasından
faydalanmak gerekir, elbette mevcut siyasi iradeden de.
Yani çok iyi bir zamanda olduğumuzu düşünüyorum. Hatta
namus cinayetlerine karşı mücadele etmek için sanırım en
iyi zamandayız.
ARİANE BONZON: Seçmenleri çoğunlukla muhafazakar olan
Kürt partisinden seçilen bu siyaset adamı, Diyarbakır
Belediye Başkanı Feridun Çelik; "Namus cinayetleri bir
utançtır" diye açıklama yaptı cesurca.
FERİDUN ÇELİK: Bu sorunun kökeni, inançların darlığında
ve toplumun feodal yapısında yatıyor. Belediye tek başına
mücadele edemez. Bütün derneklerin, bütün siyasi partilerin
seferber olmaları gerekir.
ARİANE BONZON: (Tiyatronun görüntüsü eşliğinde) Belediye
Başkanı, "İnce Sızı" adlı oyunun sahnelenmesi için Belediye
Tiyatrosunun kullanımına izin verdi. Sansür Komisyonu da, bir
kamu tiyatrosunda Kürtçe bir oyunun sahnelenmesini kabul etti.
OYUNUN YAZARI SAİT ALPASLAN: Bu oyunu bu bölgenin halkı
için yazdım. Vermek istediğimiz mesajın anlaşılması için
Kürtçe yazdım. Oyunun vermek istediği mesajın gerçekten
anlaşılması için Kürtçe oynanması gerekiyordu.
ARİANE BONZON: Şemse Allak’ın dramı, belki daha şimdiden
bir şeylerin değişmesine yaramış olabilir. Genç kadının
cenazesinin kaldırılmasından önce, yani Haziran ayında Türk
milletvekilleri, ceza kanuna değişiklik getirerek, namus adına
işlenen cinayetlerin faillerinin hafifletici sebeplerden
istifade edebilmelerine imkan tanıyan maddeleri kaldırdılar.
Dostları ilə paylaş: |