"Etik" terimini son yıllarda sıkça duyuyoruz, hatta kullanıyoruz. Hekim ola­rak, bu terim "tıp" teriminin yanında kullanıldığında (tıp etiği) bizi daha çok ve doğrudan ilgilendiriyor



Yüklə 62,11 Kb.
tarix27.07.2018
ölçüsü62,11 Kb.
#60614

GİRİŞ

"Etik" terimini son yıllarda sıkça duyuyoruz, hatta kullanıyoruz. Hekim ola­rak, bu terim "tıp" teriminin yanında kullanıldığında (tıp etiği) bizi daha çok ve doğrudan ilgilendiriyor. İnsan olarak etik açıdan olumlu davranışlarda bu­lunmak, hekim olarak tıp etiğine uygun davranmak istiyoruz; bu isteğimizi nasıl gerçekleştireceğimiz konusunda kaygı yaşıyoruz.

Bu kaygımızı giderecek etkenlerden biri, etiğin ne anlama geldiğini bilmek ve özellikle mesleki uygulamamızda nasıl bir tutum benimseyeceğimiz ko­nusundaki seçeneklerimizin ayırdına varmaktır. Elinizdeki seçki, bu yönde çaba göstermenin yararlı olacağını düşünen hekimler ve öteki sağlık çalışanları için uzun meslek yaşamlarında bir yol arkadaşı olarak düşünülmüştür.

Nedir etik? Etik, felsefenin temel dört çalışma alanından biridir. Felsefe, in­sanın bilme arzusunun bir yansıması olarak ortaya çıkmıştır. İnsanın evrene, var oluşa, bilgiye ve değerlere ilişkin sorularına yanıt arama çabası olarak ta­nımlanabilecek felsefe, bu soruların içeriğine bakılarak alt dallara ayrılmaktadır. Evrenin ve insanın var oluşuna ilişkin sorulara yanıt arama çabası "ontoloji" alt dalının uğraşıdır. Onun sorulan basitçe "evren nedir?", "evren nasıl var olmuştur?", "insan nedir?", "insan nasıl var olmuştur?", "insanın var oluşunun evren için anlamı var mıdır, varsa nedir?" biçiminde sıralanabilir. Bugün bu so­ruların hemen hemen tümü doğa bilimlerinin sorulan durumuna gelmiştir. İn­sanın bilgiye ilişkin sorularına yanıt aradığı yerde "epistemoloji" alt alanından söz etmek gerekir. "Bilgi nedir?". "İnsan aklı neyi bilebilir?" gibi sorular bu ala­nın sorularıdır. Değerlere ilişkin sorular iki farklı alanda sorulabilir. Bunlardan biri olan "estetik", güzelin ve çirkinin ne olduğu, neden olduğu sorulan ile il­gilidir. Bizim üzerinde duracağımız alan olan "etik" ise. "iyi ve kötü nedir?", "doğru ve yanlış nedir?", "iyi ve kötü nasıl olanaklıdır?", "doğru ve yanlış nasıl olanaklıdır?", "evrensel bir iyiden ya da kötüden söz edilebilir mi?" gibi sorulara

yanıt aramaktadır. Antik çağdan bu yana tüm filozoflar, ontoloji ve epis­temolojiye ilişkin kuramlarının yanı sıra, onlara koşut olarak bir etik "kuramı" da ortaya koymuşlardır.

Etik teriminin yukarıdaki tanımına bakarak, onun gerçekte tıp uy­gulamasıyla sınırlanamayacak bir kapsamı olduğunu görürüz. Etiğin tıpla ilgili çalışma alanına tıp etiği denmektedir. Tıp etiği, genel olarak etiğin tıp ala­nındaki farklılaşmış bir uzantısı olarak tanımlanabilir. Uygulamalı felsefe alan­larından biri olarak nitelenen bu alanda, tıp teknolojisinde son yıllarda ortaya çıkan gelişmelerden kaynaklananlar başta olmak üzere, tıp uygulamasında or­taya çıkan değer sorunları incelenmektedir.

Elinizdeki kitabın amacı, okuyucuyu tıp etiği konusunda eğitmek ya da ona etik davranışlar için hazır reçeteler sunmak olmadığından, onu öğretici bir ders kitabı gibi düşünmemek gerekir. Bu seçkiye katkıda bulunan yazarların tümü, yazılarında etik duyarlılık yaratmayı, okuyucunun önünde sorular açmayı ve çözüm için ipuçları sunmayı temel amaç olarak benimsemişlerdir. Bunu ya­parken çoğunlukla davranış ya da düşünüş kalıpları önermekten özenle ka­çınmışlardır. Kitabı okuyup bitirdiğinizde, elinizde kendi seçeneklerinizi ortaya koyabilmenize olanak verecek bir farkındalık kalmışsa, çabamız amacına tü­müyle ulaşmış demektir.

Böyle bir kitabın oluşturulması düşüncesi, 1995'de bir Ankara Tabip Odası Etik Bürosu toplantısında ortaya atıldı. İlk projemizde, etik ve tıp etiği alanında uzman olan akademisyenlerden oluşan bir yazar kadrosu oluşturmak ve öğ­retici bir kitap yazmak amaçlanmaktaydı. Ancak klinikte doğrudan hastayla yüzyüze çalışan arkadaşlarımız böyle bir kitabın okunabilirliğinin az olacağına, her hekimi' bir tıp etikçisi olacak biçimde eğitmenin ya da onlara bir tıp etik-çisinin ilgiyle okuyacağı, uzmanlığa yönelik bir kitap sunmanın yanlışlığına bizi ikna ettiler. Böylece ilk projemizden vazgeçip, vakalara dayanan ve uy­gulamayı hedef alan bir yaklaşımı benimsedik. Genel olarak her yazının va­kalara ya da örneklere dayanmasına, o özgün durumlardaki değer sorunlarını inceleyerek okuyucuya konuyla ilgili duyarlılık kazandırmasına çalıştık. Daha akademik bilgi için, yazıların sonunda bulunan kaynakça ve ileri okuma bö­lümleri yol gösterici olabilir. Ancak kitabın geneli için benimsenen bu yaklaşım, bazı yazılarda gerçekleştirilemedi. Bunda bazen yazının konusu, bazen de ya­zarın belirgin seçimi etken oldu; ama amacımıza ve yöntemimize büyük ölçüde bağlı kaldığımızı sanıyoruz.

Yazıların kimler tarafından yazılacağını Ankara Tabip Odası Etik Bürosu'nun üyeleri birlikte belirlediler. Yayın yönetmenliğini ve düzeltmenliğini de aynı grup üstlendi. Her yazı, grup üyelerinin tümü tarafından okunup ortak toplantılarda değerlendirildi. Bu oldukça yoğun, emek ve özen gerektiren çalışmanın ger­çekleştirilmesinde Meram Pastanesi'nin anasonlu gevrekleri ile Tabip Odası gö­revlisi Meliha Hanım'ın çaylarının önemli katkıları oldu. Yayın kurulu yazıları içerik yönünden değerlendirirken yazarların özgün düşüncelerine yönelik eleş-

10

tiriler getirmekten kaçındı. Daha çok söylenmek istenenin doğru anlaşılıp anlaşılamadığı kaygısıyla düzeltmeler yapmayı seçti. Bu nedenle yazıların içe­riklerinden tümüyle yazarlar sorumludurlar. Yine aynı nedenle, kitapta söylem ve terminoloji açısından farklılık olması da kaçınılmazdır. Yayın kurulu olarak bunu bir olumsuzluk değil, zenginleştirici bir öğe olarak değerlendirmek eğilimindeyiz.

Benzer bir çeşitlilik yazılarda kaynak gösterimi açısından da geçerli ol­muştur. Yazarlar kaynak kullanımı ve gösterimi açısından kendilerine en uygun gelen biçimi benimsemişlerdir.

Daha önce tıp etiği alanında başka genel okumaları bulunan okuyucular, bu kitapta her konunun ele alınmadığını, ele alınan konulara ise tüketici bir bi­çimde yaklaşılmadığını kolayca ayrımsayabileceklerdir. Gerçekten de elinizdeki seçki, bu alanda tüketici olma amacı gütmemektedir. Ancak kitabın tümü göz önüne alındığında, tıp etiği konularına genel ve çok yönlü bir bakışın sağ­lanmaya çalışıldığı görülecektir. Kitapta yer alan konular arasında kısa bir ge­zinti yapacak olursak;

İlk bölümde, Ankara Tabip Odası Etik Bürosu üyelerinden ve Ankara Üni­versitesi Tıp Fakültesi Deontoloji Anabilim Dalı'nda tıp etiği ve tıp tarihi alan­larında doktora yapmakta olan Dr. Hafize Öztürk, felsefe tarihinde kısa bir ge­zinti yaparak etik alanında önemli yer tutan, farklı yaklaşımları tartışmaktadır. Bu bölüm okuyucuya kitabın ilerleyen sayfalarında geri dönüp danışmanlık ala­bileceği bir kaynak oluşturacak biçimde kaleme alınmıştır.

İkinci bölümde, Ankara Tabip Odası Etik Bürosu Başkanı ve Ankara Üni­versitesi Tıp Fakültesi Deontoloji Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Dr. N. Ya­semin Oğuz biyomedikal etik alanında değerlendirme yaparken temel alman il­keleri, oldukça farklı bir vaka bağlamında ele alarak inceledi ve uygulamaya yönelik bir örnekleme yaptı.

Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Çağrı Kalaça, yaşlı bayan X'in hastalığını öyküleyerek, bizi hasta haklarının labirentinde adım adım dolaştırdı. Günümüzde tıp etiği ala­nında giderek daha büyük önem kazanmaya başlayan, ülkemizde de her geçen gün ağırlığı hissedilen ilgili sorunlar nedeniyle hekimleri tutum belirlemeye zor­layan hasta haklan konusu bu yazıda ayrıntılarıyla tartışıldı.

Buna karşın Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Taner Özbenli bugüne dek hemen hiç değinilmeyen hekim haklarını gündeme getirerek, hekimlere kendileri ile ilgili yeni bir du­yarlılık kazandırmayı hedefledi. Hekim haklarının tartışılmadığı bir ortamda sağlıkla ilgili başka haklan tartışmanın ne denli eksik kalacağı, bu yazıyla daha bir görünür hale geldi.

Birçok açıdan özellikli bir hasta grubunu oluşturan çocuklar ve onların hasta olarak haklarına ilişkin bölümde, Kocaeli Üniversitesi Çocuk Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretini Üyesi Doç. Dr. Şükrü Hatun, konuya ilişkin genel bir çer­çeve çizerek, günümüzde yeni bir kavram olarak ortaya çıkan çocuğun sağlık
hakkını tartıştı. Bu yeni olduğu kadar önemli konu ülkemizde hasta hakları ile birlikte giderek daha sık gündeme gelecek gibi görünmektedir.

Sonraki bölümde yeniden Dr. Hafize Öztürk'le birlikte, abortusu bi-yomedikal etik açısından ele aldık. Dr. Öztürk bu bölümde abortusu savunan ve ona karşı olan görüşleri ele alarak tartıştı. Abortus konusunda bizde var olan sorulara yenilerini ekleyecek nitelikteki bu yazı. konuyla ilgili bakış açı­mızı etik açılımlarla boyutlandırmayı amaçlamaktadır.

Son yıllarda gelişen teknolojinin en çok etik soruna neden olduğu alanlardan biri olan genetik ve yardımcı üreme teknikleri konusunu işlediği yazılarında. Ankara Tabip Odası Etik Bürosu üyelerinden olan, tıp etiği ve tıp tarihi ala­nında doktora yapmakta bulunan Dr. Nüket Örnek Büken, geleceğin nelere gebe olduğu konusunda uyarıcı ve düşündürücü bir tablo çizdi. Her iki yazıda da teknoloji kullanımının gerekleri ve etkileri konusunda ayrıntılı bilgilere yer verilirken, bir yandan farklı ülkelerdeki yasal ve uygulamaya yönelik durum, bir yandan da gelecek kuşaklara karşı sorumluluklarımız tartışıldı.

Aynı yazar, organ aktarımları konusunda oldukça kapsamlı bir tartışmayı içeren, özellikle ülkemizdeki durumdan ve sorunlardan yola çıkarak eleştirel bir değerlendirmeyi hedefleyen bir başka yazısıyla da kitaba katkıda bulundu. Organ aktarımları tıp etiği alanının kuşkusuz en tartışmalı konularından biridir. Bu konudaki sorunların ve kaynakların çeşitliliği göz önüne alınacak olursa, Dr. Büken'in çalışmasının oldukça kapsayıcı ve özenle hazırlanmış bir özet ola­rak görülmesi gerekir.

Tıp etiği açısından tıbbın en özel alanlarından bir başkasını oluşturan psi­kiyatride uygulamada ortaya çıkan etik sorunları Dr. N. Yasemin Oğuz ele aldı. Bu alanın kendine özgü sorunlarını ve bu sorunların tıp etiği açısından nasıl görülebileceğini tartışan, deneme niteliğindeki bu yazı, psikiyatri alanında ça­lışanlar, kadar, hastanın yeterliğini sorgulamak durumunda kalabilecek öteki hekimleri de ilgilendirecektir. Bu yazının bir başka yanı da, bazı tıbbi gibi gö­rünen kararların gerçekte ne denli değer yüklü olabildiğini vurgulamasıdır.

Son yıllarda ülkemizde de tartışılmaya başlanan ötanazi konusunu Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi, Türk Tabipleri Birliği Etik Kurulu ve Ankara Tabip Odası Etik Bürosu üyesi Uzm. Dr. Filiz Çay ele aldı. Bu oldukça duyarlı konuyu, hem hekim duyarlılığıyla, hem de insancıl bir yaklaşımla enine boyuna tartıştı. Ötanazinin içinde barındırdığı etik sorunlar yanında, hekimin ölümcül hasta karşısındaki konumunu da irdeleyen bu yazıda, birçok hekimin kendi klinik yaşamından izler bulması beklenebilir.

Adli tıp ve adli tabiplik, tıbbın etik sorunlara gebe alanlarından bir baş-kasıdır. Bu alandaki sorunlara ışık tuttuğu yazısında Dr. Cumhur Akpınar, dü­şündürücü bir tablo çizdi. Tıp dışında bir alan olan hukuku ve doğrudan bi­reylerin geleceklerini ilgilendiren bu disiplinlerarası alandaki sorunları yalnız bir hekim olarak değil, bir insan olarak yaşadıklarıyla bağdaştırdı ve kitaba biraz karamsar olsa da umutsuz olmayan bir yaklaşımla aktardı.

12

Ülkemizde en önemli konulardan biri durumuna gelen, hekimleri ve sağlık çalışanlarını giderek daha çok bunaltan sorunlardan biri de ceza uy­gulamalarında hekimin konumudur. Bu konuda hekimler etik açısından haklı çıkarılabilecek bir davranışın ne olduğu konusunda gerçek bir danışmanlığa gerek duymaktadırlar. SSK Ankara Hastanesi Psikiyatri Anabilim Dalı Psikiyatri Uzmanı ve İnsan Hakları Vakfı Üyesi Doç. Dr. Haldun Soygür bu güç görevi üst­lendi. Hekimlere, kendilerini en azından vicdani açıdan güvende his­sedebilecekleri bir nokta yakalamalarında yardımcı olacak, yol gösterici bir yazı hazırladı.

AİDS hem yarattığı etik ikilemlerle, hem de tartışılagelen etik sorunlara kat­tığı yeni boyutlarla önemli bir tartışma konusu durumuna gelmiştir. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Deontoloji ve Tıp Tarihi Anabilim Dalı Okutmanı ve Doktora Öğrencisi Dt. Arın Namal bu konudaki etik sorunları ve çözüm önerilerini bir tanık perspektifinden ve bir hasta yakını duyarlılığı ile dile getirdi.

Gülhane Askeri Tıp Akademisi ve Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyelerinden Doç. Dr. Onur Hamzaoglu, sağlık hakkını ve sağlık etiğini konu alan yazısında, kendi deneyimlerinden yola çıkarak etik sorunlara gebe genel bir tablo ortaya koydu. Daha başka yazılarıyla da kitaba katkıda bulunan Dr. Hafıze Öztürk, Dr. Hamzaoglu'nun yazısını irdeleyici bir yaklaşımla okudu ve onu tamamlayıcı bir yorum kaleme alarak, bu tabloya katkıda bulundu. Her iki yazıda da, hekimlerin edimlerinin gerçekleştiği ortamın dış be­lirleyicilerinden belki de en önemlisi olan sağlık politikaları özellikle vurgulandı.

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Recep Akdur koruyucu hekimlikte etik sorunları ele aldığı yazısında, koruyucu hekimlik tanımının kendisinin ve algılanışının bile bir etik seçim ol­duğunu vurgulayarak, alana yeni bir bakış açısı getiren oldukça özgün bir söy­lem geliştirdi. Koruyucu hekimlik alanında ortaya çıkan etik sorunları bizzat ya­şayarak saptayan yazar, bu sorunları açık biçimde ortaya koyarken gerek alanda çalışanların, gerekse bu alana dışarıdan bakanların farkındalıklarını art­tırmayı amaçladı.

Tıp alanında uğraş verenlere etik konusunda danışmanlık yapma görevini üstlenen ve etik kurullar adı verilen bir örgütlenme, gündelik uğraş yaşamında giderek önem kazanacak gibi görünmektedir. Bu kurulların genel özellikleri ve ülkemizdeki uygulamalar, Dr. N. Yasemin Oğuz tarafından ele alındı. Araştırma etik kurullarının işleyişine ilişkin bir örneğin de tartışıldığı yazıda etik ku­rulların ne olduğuna, nasıl ve neden kurulduklarına, nasıl bir işleyişe sahip ol­duklarına ilişkin özet bilgiler aktarıldı.

Araştırmalarda uyulması gereken etik kurallar klinik uygulamanın dışında gibi görünse de, özellikle ülkemizde hem bu uygulamanın tam da içinde yer al­makta, hem de onun önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Bu nedenle bu ko­nuya kitapta ayrı bir bölüm ayrıldı. Bu bölümde Hacettepe Üniversitesi Tıp Fa-

13

kültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Belma Akşit, konuyla ilgili ayrıntılı bilginin yanında, davranışlarımıza yol gösterebilecek birçok öneri de sundu.



Başta yazıları ile katkıda bulunanlar olmak üzere, tıp etiği alanında tar-tışılagelen sorunları, o sorunlarla yüz yüze yaşayan bizlerle bir kez daha gözden geçirmeyi ve uğraş yaşamımızdaki etik duyarlığa katkıda bulunmayı amaçlayan bu kitabın size ulaşmasında katkısı bulunan herkese teşekkür ediyoruz. Ça­lışma ortamımızı sağlayan, böyle bir kitabı oluşturma çabamızı her aşamasında destekleyen Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu üyelerine ve bu bağlamda özellikle Etik Bürosu'ndan sorumlu Yönetim Kurulu üyesi Dr. Eşref Önder'e te­şekkür ediyoruz. Kitabın dizgisini ve baskısını, bizlerin yayıncılık konusundaki tüm acemiliğine karşın, başarı ile gerçekleştiren Funda Matbaacılık Ltd. Şti.'ne ve Sayın Mehmet Ali Özerkan'a şükranlarımızı sunuyoruz.

Kitabın, etik sorunların neler olabileceğini saptayabilmeniz için bilgi, etik açısından haklı çıkarılabilecek çözümler üretebilmeniz için seçenek oluşturma becerisi ve çözümsüz kaldığınızı duyumsadığınız durumlarda başvurabilmeniz için uygun bir adres sağlamasını umuyor, iyi okumalar diliyoruz.

Yayın Kurulu Adına, Dr. N. Yasemin Oğuz

Ankara Tabip Odası Etik Bürosu Üyeleri

Dr. Cumhur AKPINAR

Dr. Filiz ASLAN

Dr. Nüket ÖRNEK BÜKEN

Dr. Emel ÇALIKOGLU

Dr. Filiz ÇAY

Dr. N. Yasemin OĞUZ (Etik Bürosu Başkanı)

Dr. Eşref ÖNDER (Etik Bürosu Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi)

Dr. Hafize ÖZTÜRK (Etik Bürosu Sekreteri)



Dr. Müge YETENER

14
Yüklə 62,11 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin