TÜRK ANAYASALARININ “ÖZGÜRLÜKLER” YÖNÜNDEN MUKAYESESİ
1876 ANAYASASI (KANUN-İ ESASÎ)
Temel hak ve hürriyetler şunlardır:
Vatandaşlık hakkı, kişi hürriyeti, kişi güvenliği, ibadet hürriyeti, basın hürriyeti, şirket kurma hürriyeti, dilekçe hakkı, öğretim hürriyeti
eşitlik ilkesi, devlet memurluğuna girme hakkı, mali güce göre vergi ilkesi, konut dokunulmazlığı, kanuni hakim güvencesi, müsadere, angarya yasağı, vergilerin kanuniliği ilkesi, işkence yasağı
Ancak bu hak ve özgürlükleri güvenceye bağlayacak bir mekanizma kurulmuş değildi. Tersine Anayasanın 113. maddesi gereğince Padişahın, bütün hak ve özgürlükleri ortadan kaldırma olanağı bulunuyordu.
Ancak bu hak ve özgürlükleri güvenceye bağlayacak bir mekanizma kurulmuş değildi. Tersine Anayasanın 113. maddesi gereğince Padişahın, bütün hak ve özgürlükleri ortadan kaldırma olanağı bulunuyordu.
Padişaha bu madde ile hükümet için tehdit oluşturan herkesi sürgün edebilme yetkisi tanınmıştı. Bu yetkinin ne parlamento ne de yargı tarafından denetlenmesi mümkündü.
Yetkilerinin anayasa tarafından çok kısıtlı olduğu bu parlamentoda, bir üyenin kanun teklifinde bulunabilmesi padişahın iznine bağlıydı. İki meclis tarafından kabul edilmesine rağmen, bir kanunun yürürlüğe girmesi padişahın onayına bağlıydı. Bakanlar kurulu meclise karşı değil, padişaha karşı sorumlu idi. Ayrıca padişahın hiçbir sınırlamaya tabi kalmadan dilediği anda meclisi feshetme yetkisi bulunuyordu.
Yetkilerinin anayasa tarafından çok kısıtlı olduğu bu parlamentoda, bir üyenin kanun teklifinde bulunabilmesi padişahın iznine bağlıydı. İki meclis tarafından kabul edilmesine rağmen, bir kanunun yürürlüğe girmesi padişahın onayına bağlıydı. Bakanlar kurulu meclise karşı değil, padişaha karşı sorumlu idi. Ayrıca padişahın hiçbir sınırlamaya tabi kalmadan dilediği anda meclisi feshetme yetkisi bulunuyordu.
Padişahın kişiliği kutsal sayılmaktadır. Eylemlerinden ötürü ceza almaz. Anayasaya bağlılık yemini etmesi bile öngörülmemiştir. Padişah aynı zamanda halifedir. Şeriat kurallarını uygulatır, yasalar dine aykırı olamaz.
Temel haklar, yargı yolu güvencesi ile donatılmamıştı. Bu nedenle bu Anayasa, hukuk devletinin temel öğelerine sahip bir Anayasa niteliği taşımıyordu.
1921 Anayasası 23 maddelik çok kısa bir anayasadır. Bu anayasa 1876 Kanun-u Esasîsini yürürlükten kaldırmamıştır. Aynı anda 1876 Kanun-u Esasîsi de yürürlüktedir.
1921 Anayasasında temel hak ve hürriyetler bölümü bulunmamaktadır. Bu nedenle 1876 ve 1921 Anayasalarının temel hak ve hürriyetler açısından karşılaştırılması söz konusu değildir.
1924 ANAYASASI
1924 Anayasası, beşinci bölümünü birey hak ve özgürlüklerine ayırmıştı. Bu bölüm 20 maddeden oluşmaktaydı.
1924 Anayasasında şu temel hak ve hürriyetler ve ilkeler kabul edilmiştir:
Eşitlik ilkesi, kişi dokunulmazlığı, kişi güvenliği, işkence ve eziyet yasağı, mülkiyet hakkı, din hürriyeti, konut dokunulmazlığı, basın hürriyeti, seyahat hürriyeti, sözleşme (akit) hürriyeti, çalışma hürriyeti, mülk edinme ve tasarrufta bulunma hürriyeti, toplanma hürriyeti, dernek (cemiyet) kurma hürriyeti, şirket kurma hürriyeti, eğitim hürriyeti, haberleşmenin gizliliği esası, dilekçe hakkı, vicdan hürriyeti, düşünce hürriyeti, söz hürriyeti.
Anayasada bazı siyasi haklar da tanınmıştı. Mebus seçme ve seçilme hakkı, vatandaşlık hakkı, devlet memuriyetine girebilme hakkı, Türkiye Büyük Millet Meclisine başvurabilme hakkı gibi.
1924 Anayasa koyucusu, sosyal ve ekonomik haklar akımına yabancı kalmıştır.
1924 Anayasası, sosyal devlet anlayışından uzak, klasik, liberal, bireyci bir felsefeye sahiptir
1924 Anayasasının “anayasanın üstünlüğü” ilkesini kabul etmesi ya da temel hak ve özgürlüklere yer vermesi, düşünüldüğü gibi etkili bir sonuç yaratmamıştır. Zira ne kanunların anayasaya uygunluğunu denetleyecek bir anayasal yargı mercii ne de temel hak ve hürriyetleri muhafaza edecek bir denetim sistemi kurulabilmiştir. Bu anayasanın hak ve hürriyetleri belirtmekle kaldığı, bu hak ve hürriyetleri güvence altına alacak bir mekanizma geliştirmediği dikkati çekmektedir.
1924 Anayasasının “anayasanın üstünlüğü” ilkesini kabul etmesi ya da temel hak ve özgürlüklere yer vermesi, düşünüldüğü gibi etkili bir sonuç yaratmamıştır. Zira ne kanunların anayasaya uygunluğunu denetleyecek bir anayasal yargı mercii ne de temel hak ve hürriyetleri muhafaza edecek bir denetim sistemi kurulabilmiştir. Bu anayasanın hak ve hürriyetleri belirtmekle kaldığı, bu hak ve hürriyetleri güvence altına alacak bir mekanizma geliştirmediği dikkati çekmektedir.
1924 Anayasasında, temel hak ve hürriyetler bölümüne 1876 Anayasasına göre daha geniş yer verildiği görülmektedir. 1924 Anayasasında, 1876 Anayasasında bulunan “Padişahın hükümet için tehdit oluşturan herkesi sürgün edebilme yetkisine sahip olduğu” maddesi yer almamaktadır. 1924 Anayasasıyla “anayasanın üstünlüğü” ilkesi kabul edilmiştir. 1876 Anayasasında ise böyle bir ilke bulunmamıştır.
1924 Anayasasında temel haklar basit yasa kaydına tabi tutulmuştur. 1876 Anayasasında ise temel haklar yargı yolu güvencesi ile donatılmamıştır.
1876 ve 1924 Anayasaları, özgürlükleri güvence altına alacak bir mekanizmanın (yargısal denetimin) kurulmayışı yönünden benzerlik göstermektedirler. Ayrıca her iki anayasada da özgürlüklere yeterince yer verilmemiştir.
1961 ANAYASASI
1961 Anayasasında temel hak ve özgürlükler ikinci kısımda düzenlenmiştir. Bu kısmın birinci bölümünde temel hak ve özgürlüklere ilişkin genel hükümler, ikinci bölümünde kişi hakları ve ödevleri, üçüncü bölümünde sosyal ve iktisadi haklar ve ödevler, dördüncü bölümde ise siyasi haklar ve ödevler düzenlenmiştir.
Sosyal hak ve ödevler, ilk defa sistematik olarak 1961 Anayasasında düzenlenmiştir.
Bu 1961 Anayasasının önemli bir yeniliğidir.
1961 Anayasasının hakları ve özgürlükleri düzenleyiş biçimi 1924’tekine göre çok daha sistemli ve ayrıntılı: 1961 Anayasası kişi dokunulmazlığı, özel yaşamın gizliliği, haberleşme özgürlüğü, seyahat ve yerleşme, vicdan ve din, düşünce, bilim ve sanat, basın, gazete, dergi, kitap ve broşür yayınlama, basın dışı haberleşme araçlarından yararlanma özgürlüklerini, düzeltme ve cevap, toplantı ve gösteri yürüyüşleri, dernek kurma, hak arama ve ispat haklarını düzenlemekte, kişi güvenliğini ve doğal yargı yolunu sağlayacak, kişiyi keyfi cezalara karşı koruyacak hükümler getirmekteydi
1961 Anayasasının, 1924 Anayasasına göre temel hak ve özgürlüklere daha geniş yer verdiği hemen gözlenmektedir. Keza bu anayasa temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasını oldukça güvenceli bir sisteme bağlamıştır.
1961 Anayasasının, 1924 Anayasasına göre temel hak ve özgürlüklere daha geniş yer verdiği hemen gözlenmektedir. Keza bu anayasa temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasını oldukça güvenceli bir sisteme bağlamıştır.
1961 Anayasası, haklar ve ödevler bakımından özgürlüğü temel, sınırlamayı ise istisna olarak alan bir anayasa. Hakların sınırlandırılmasında da ana ilke, sınırlamanın “Anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olarak ve ancak yasa ile” olabilmesidir.
1961 Anayasası da anayasanın üstünlüğünü kabul etmiştir, ancak 1924 Anayasasından, farklı olarak anayasanın üstünlüğünü koruyacak ve denetleyecek bir yargı mercii tesis etmiştir.
1982 ANAYASASI
1982 Anayasası, ayrıntılı bir şekilde, ancak 1961 Anayasasındaki plana genellikle uygun olarak temel hak ve hürriyetleri düzenlemiştir. Yani Anayasa, önce temel hak ve hürriyetlerle ilgili genel hükümleri belirlemiş, sonra da sırasıyla diğer bölümlere yer vermiştir.
1982 Anayasası temel hak ve özgürlükleri üç bölümde halinde saymıştır: Kişinin hakları ve ödevleri, Sosyal ekonomik haklar ve ödevler, Siyasi haklar ve ödevler.
1982 Anayasası’nda Devlete; “kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışma” görevi yükleniyor. Bu düzenleme temel hak ve özgürlükler bakımından 1982 Anayasasının olumlu yanlarından biridir.
1982 Anayasasının, temel hak ve hürriyetler bakımından 1961 Anayasasının gerisinde kaldığı söylenebilir. 1961 Anayasasında birey, 1982 Anayasasında otorite vurgusu egemendir.
1982 Anayasasının, temel hak ve hürriyetler bakımından 1961 Anayasasının gerisinde kaldığı söylenebilir. 1961 Anayasasında birey, 1982 Anayasasında otorite vurgusu egemendir.
Cumhuriyetin nitelikleriyle ilgili 1961 Anayasasının 2. maddesindeki, “insan haklarına dayalı yerine” yerine, 1982 Anayasasında “insan haklarına saygılı” deyiminin tercih edilmiş olması anlamlıdır.
1961 ve 1982 Anayasalarının hürriyetler rejimi açısından bir diğer önemli farklılığı, 1961 Anayasasında “hakkın özü”, 1982 Anayasasında “demokratik toplum düzeninin gerekleri” ilkesine yer verilmiş olmasından kaynaklanmaktadır.
1982 Anayasası temel hak ve hürriyetlerin sistemli ve ayrıntılı düzenlenmesi yönünden 1961 Anayasasıyla benzerlik gösterdiği görülmektedir.
1982 Anayasasında, 1961 Anayasasında olduğu gibi hürriyetlerin ‘anayasanın sözüne ve ruhuna uygun’ olarak ve ancak kanunla sınırlandırılabileceği kuralı benimsenmiştir.Sınırlandırma bakımından her ikisinde de ölçülülük ilkesine rastlanmaktadır.
1982’nin 12.maddesi 1961’in 10.maddesindeki formülü benimsemiştir. “Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, temel hak ve hürriyetlere sahiptir.” denmektedir.
KONU İLE İLGİLİ ÇIKMIŞ KPSS SORULARI
1.Türkiye’de Anayasa Mahkemesi ilk kez hangi anayasal düzenlemede yer almıştır?(KPSS-2009)
A) 1921 Anayasası’nda Cumhuriyetin ilanı için yapılan değişiklikle birlikte
B) 1924 Anayasası döneminde çok partili yaşama geçiş için yapılan değişiklikle birlikte
C) 1961 Anayasası’nda
D) 1961 Anayasası’nda 1971 yılında yapılan kapsamlı değişikliklerle birlikte