44-) HalekAllâhus Semavati vel Arda Bil Hakk* inne fiy zâlike leayeten lilmu'miniyn; Allâh, semâları ve arzı Hak olarak (Esmâ'sının işaret ettiği özelliklerle) yarattı! Muhakkak ki bunda iman edenlere elbette bir işaret vardır. (A.Hulusi)
44 - Allah, o Semavât-ü Arzı (o yüksekleri ve aşağıyı) Hakk ile halk etmiştir, elbette bunda mü'minler için bir âyet var. (Elmalı)
HalekAllâhus Semavati vel Arda Bil Hakk bu ayetin arkasından da bu ayet çok şey söylüyor. Zira Allah gökleri ve yeri mutlak gerçeğe atıf olsun diye yaratmıştır. Gökleri ve yeri mutlak gerçeğe atıf olsun diye yaratmıştır. Aslında burada ki Bil Hakk anahtar sözcük. Allah gökleri ve yeri niçin yaratmıştır sorusuna da cevap teşkil eder. Neyle sorusuna cevap teşkil ettiği gibi. Amaçlı olarak yaratmıştır. Bil Hakk. Gerçek bir amaca mebni olarak yaratmıştır.
Bu şu demektir; gökleri ve yeri amaçlı olarak yaratsın da, gökleri ve yeri kendisi için yarattığı insanı amaçsız mı kılsın. Bu olur mu? Akleden bir kalp varsa eğer bu bağı kurması gerekmez mi? İşte bakınız, işte buna taakkul denir, bağ kurmak. Gökler ve yere bakacaksınız, bu muhteşem yapı madem bir amaç için yaratıldı, peki ben, bu muhteşem yapının kendisi için yaratıldığı ben amaçsız olabilir miyim? Diye soracaksınız. Buna taakkul denir işte. Bağ kuran akıl bu soruya sizi götürür.
Zaten bu manada ve yetefekkerune fiy halkıs Semavati vel Ard (Al. İmran/191) göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde tefekkür ederler. Rabbenâ mâ halakte hazâ batılâ ve derler ki ey rabbimiz sen bunları boş yere, yani amaçsızca yaratmadın.
Demek ki burada ki “vel”, “Bil Hakk”’ın zıddı, batıl. Allah amaçsız yaratmadı, amaçlı yarattı.