18 mart çanakkale zaferi



Yüklə 294,48 Kb.
səhifə4/4
tarix08.01.2019
ölçüsü294,48 Kb.
#92607
1   2   3   4

Anafartalar Cephesi

Ana madde: Anafartalar Cephesi

https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/1/19/kitchener_and_birdwood_at_anzac_2.jpg/200px-kitchener_and_birdwood_at_anzac_2.jpg

Mareşal Herbert Kitchener ve General William Birdwood, Yükseksırt'ta bir siperde (Kasım 1915)



https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/c/ce/bundesarchiv_bild_183-r36253%2c_t%c3%bcrkei%2c_gallipoli%2c_mg-unterstand.jpg/200px-bundesarchiv_bild_183-r36253%2c_t%c3%bcrkei%2c_gallipoli%2c_mg-unterstand.jpg

Gelibolu'da bir sığınağın önünde Türk askerleri



https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/9/9a/lone_pine_trench_6_august_1915.jpg/200px-lone_pine_trench_6_august_1915.jpg

Kanlısırt Muharebesi'nde 6 Ağustos günü öğleden sonra ele geçirilen bir Türk siperinde Avustralyalılar (6-10 Ağustos 1915)

https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/d/d5/%c3%87anakkalecephe.jpg/200px-%c3%87anakkalecephe.jpg

Çanakkale'de kullanılan bağlantı siperlerinden biri



https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/0/03/siperler.jpg/200px-siperler.jpg

Ertuğrul Koyu'ndaki Osmanlı siperleri

Birinci Anafartalar Muharebesi

Her iki cephedeki kanlı çatışmalar ardından 1915 yılının Temmuz ayı sonlarında cepheler kilitlenmiş, çatışmalar mevzi harbine dönüşmüştü. Gelibolu Yarımadasında bir sonuç elde edebilmek için İngiliz General Sir Ian Hamilton, daha kuzeyde üçüncü bir cephe açmak gereği duymuştur. Burada amaç, sert direnme gösteren her iki cephedeki Osmanlı kuvvetlerinin geri hattını kuşatmaktır. Hamilton, üçüncü cepheyi Küçük ve Büyük Kemikli burunları arasındaki Suvla kumsalına, takviye olarak gelen Britanya 9. Kolordusu’nu çıkartarak açmıştır. 6 Ağustos 1915 tarihinde Suvla Koyu'na yapılan çıkarmayla Gelibolu Savaşı bu bölgeye kaymış, Arıburnu'ndaki Anzak Kolordusu ile Suvla çıkarma kuvvetleri, dolayısıyla bu iki cephe birleşmiştir. Gelibolu Yarımadası'nın Müttefik kuvvetlerce tahliyesine kadar asıl çatışmalar bu bölgede olmuş, yarımadanın güneyindeki Seddülbahir Cephesi, kayda değer bir çatışmaya sahne olmamıştır.

5-6 Ağustos gecesi başlayan çıkartma gün boyu sürmüştür. Suvla/Anafartalar Ovası’na hakim ilk kademe sırtlardaki üç Osmanlı taburu, çıkarma birliklerinin ileri harekâtını durdurmayı başarmıştır.

İngiliz 9. Kolordusu’nun genel bir taarruz için düzen alması, 8 Ağustos tarihini bulmuştur. 9. Kolordunun kaybettiği bu zaman içerisinde Osmanlı 7. ve 12. Tümenleri cepheye yetişerek stratejik noktaları tutmuş, 9 Ağustos 1915 günü şafakta iki Britanya tümeni taarruz için ilerlemeye başladığı sırada Kurmay Albay Mustafa Kemal Bey’in de taarruzu başlamıştı. Osmanlı taarruzu, önlerindeki Britanya kollarını atarak ilerlemiş, öğleden hemen sonra Britanya 9. Kolordusu komutanı General Stopford, ihtiyatta tuttuğu tümeni ateş hattına sürerek sahilde tutunmayı ancak başarabilmiştir.



Ayrıca bakınız: Birinci Anafartalar Savaşı

Birinci Anafartalar Savaşı’nın hemen ertesi günü, 10 Ağustos 1915 sabahı Albay Mustafa Kemal, Kocaçimen Tepesi – Conk Bayırı hattına giderek burada yeni bir taarruz yapmıştır. Albay Ali Rıza Bey komutasındaki 8. Tümen ve Yarbay Cemil Bey komutasındaki 9. Tümen’in taarruzlarıyla müttefik cephesi 500-1.000 metre geri atılmıştır.

Bu bölgedeki Osmanlı taarruzunun başladığı saatlerde daha kuzeyde, Britanya 53. Tümen’i Yusufçuk Tepe ve daha kuzeydeki Küçük Anafartalar Sırtı yönünde taarruza geçmişti. Yoğun topçu ateşleri ardından dört kez yenilenen taarruzlar gün boyu sürmüş olup iki Osmanlı taburunun savunması, mevzileri korumayı başarmıştır.



Tekketepe Muharebesi

Son muharebeler sonunda Arıburnu Cephesi'nde Anzak kuvvetleri eski hatlarına çekilmiş, Anafartalar Cephesi'nde ise Suvla Ovası'nın sahil bandından kalmışlardı. Özellikle bu bölgede, hakim sırtlardaki Osmanlı mevzilerinin ateşi altında kalmakta idiler. Müttefik kuvvetler üst komutanı General Sır Ian Hamilton, bu sırtların en azından kuzey kesimini oluşturan Tekketepe yükseltilerinin bir an önce ele geçirilmesinin gerekliliğini bilmektedir. Bu amaçla sahile yeni çıkartılmış olan 54. Tümen ile bu sırtlara taarruz kararı vermiştir. Bu tümenin bir taburunca 12 Ağustos 1915 tarihinde girişilen ve Tekketepe Muharebesi olarak bilinen taarruz, Osmanlı savunması önünde ağır kayba uğrayarak sonuçsuz kalmıştır.

Bu taarruzun başarısızlığı üzerine General Hamilton, taarruzu daha kuzeye kaydırarak 12. Tümen'i sağ yandan çevirmeyi amaçlayan bir taarruz planlamıştır. Bu taarruz Kireçtepe ve Kireçtepe sırtlarının işgal edilmesini amaçlamaktadır. Böylece 12. Tümen kanat kırarak Tekketepe'den çekilmek zorunda kalacak, bu yükselti bu suretle Britanya kuvvetlerinin eline düşecektir.

Kireçtepe sırtları, Suvla Koyu'na çıkarma yapıldığı 6 Ağustos 1915 tarihinden itibaren Bursa Jandarma Taburu ve Yüzbaşı Kadri Bey komutasındaki Gelibolu Jandarma Taburu tarafından tutulmaktadır. Üç tugaydan oluşan Britanya birlikleri 15 Ağustos 1915 günü taarruza geçmiştir. Ağır kayıplara Yüzbaşı Kadri Bey'in ağır şekilde yaralanması da eklenince tabur geri çekilmiş, Kanlıtepe - Havantepe hattında yeniden mevzi almıştır. Akşam saatleri bölgeye ulaşan bir taburluk takviye ile karşı Osmanlı kuvvetleri karşı taarruza geçmiştir. Çatışmalar gece boyu sürmüş, 16 Ağustos sabahı bölgeye gelen Mustafa Kemal, taarruzu kendisi yönetmiştir. Kısa süre sonra Britanya birlikleri eski hatlarına geri çekilmişlerdir.

Aynı gün, başarısız bulunan Britanya 9. Kolordusu komutanı General Stopford ve iki tabur komutanı, General Hamilton tarafından görevden alınmıştır.

Hemen ardından Seddülbahir Cephesi’ndeki Britanya 29. Tümeni Anafartalar Cephesi’ne aktarıldı. Mısır’da bulunan 5.000 kişilik bir tümen de aynı cepheye getirildi. Bu şekilde içerden ve dışardan takviye edilen Anafartalar Cephesi’ndeki kuvvetlerle genel bir taarruz planlandı. Müttefik taarruzu, Anafartalar Grup Komutanı Kurmay Albay Mustafa Kemal’in sorumluluk bölgesinde, 12. ve 7. Tümenlerin mevzilerine yönelmiştir.



İkinci Anafartalar Muharebesi

Ayrıca bakınız: İkinci Anafartalar Muharebesi

Bu kuvvetler 21 Ağustos 1915 sabahı İsmailoğlu ve Yusufçuk Tepelerine genel bir taarruza geçtiler. Aynı anda Anzak Kolordusu ve İngiliz 29. Tümeni'ne bağlı birlikler de Bomba Tepe’ye (Hill 60) taarruz etmiştir. İsmailoğlu ve Yusufçuk Tepeleri’ne yönelik taarruz aynı gün, kesin bir başarısızlıkla son bulmuştur. Bomba Tepe’deki çatışmalar ise 29 Ağustos tarihine kadar sürmüş, İngiliz ve Anzak birliklerinin bazı Osmanlı siperlerini ele geçirmiş olmasına rağmen tepenin zirvesi Osmanlı savunmasının elinde kalmıştır.

Kayacık Ağılı Muharebeleri olarak da bilinen Bomba Tepe taarruzu, Çanakkale Savaşının son büyük muharebesidir. Yarımada'da bu tarihten sonra ciddi bir çarpışma yaşanmamış, muharebeler siper savaşı şeklinde devam etmiştir.

Tahliye

https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/9/92/w_beach_helles_gallipoli.jpg/200px-w_beach_helles_gallipoli.jpg

Tekke Koyu (W Beach) Seddülbahir

Savaş, İkinci Anafartalar Muharebesinden sonraki aylarda siper savaşları şeklinde sürmüştür. İki tarafın da taarruz gücü kalmamıştı. Müttefikler açısından bu dönem bir kararsızlık dönemidir. Onca kayıptan sonra Gelibolu’yu tahliye etmek kolay verilecek bir karar değildir. Taarruz için de General Ian Hamilton’un değerlendirmelerine göre en az ellibin askerlik bir takviye gerekmektedir. Ancak 14 Ekim 1915 günü Bulgaristan, İttifak Devletleri safında savaşa girerek Sırbistan’a saldırmıştır. Bu gelişme müttefiklerin Çanakkale seferinin varoluş nedenlerinden birinin ortadan kalkması anlamına gelmektedir. Çünkü bu sefere kalkışılmasının nedenlerinden biri de Balkan ülkelerinin İtilaf Devletleri safında savaşa girmesini teşvik etmekti. Üstelik Bulgaristan’ın Osmanlı Devleti ile Müttefik olması, Alman İmparatorluğu ile Osmanlı Devleti arasında kara bağlantısını, dolayısıyla savaş malzemesi nakliyatını büyük ölçüde kolaylaştıracaktır. Nitekim 29 Ekim 1915’de İstanbul’la Almanya arasındaki demiryolu hattı İttifak Devletleri’nin kontrolüne geçmiştir. Bu demiryolu bağlantısının ilk en acı belirtisi de Avusturya’dan gönderilen ve cephede 15 Kasım 1915 tarihinde ateşe başlayan 240 mm.lik top bataryasıdır.

Bu tarihten üç gün sonra General Ian Hamilton görevden alınarak yerine General Charles Monro atanmıştır. Monro cephede yaptığı incelemelerin ardından 3 Kasım 1915’de Birleşik Krallık Yüksek Savunma Konseyi’ne cephe hakkındaki görüşünü, “Gelibolu tahliye edilmelidir” şeklinde bildirmiştir. Bu kolay alınacak bir karar değildir. 6 Kasım 1915 günü Birleşik Krallık Savaş Bakanı Lord Kitchener Gelibolu’ya gelmiştir. 15 Kasım’da Lord Kitchener’in kararı Seddülbahir Cephesi dışındaki diğer iki cephedeki askerlerin tahliye edilmesi yönündedir. Ertesi gün 16 Kasım’da Müttefiklerin Selanik Cephesi de General Monro’ya bağlanmıştır. General Birdwood, General Monro’ya bağlı olmak üzere Gelibolu Müttefik Kuvvetleri Komutanlığı’na atandı.

Kesin karar 7 Aralık 1915 tarihinde verilmiştir. Arıburnu ve Anafartalar Cepheleri’ndeki Müttefik kuvvetler, Selanik Cephesi’ne kaydırılacak, Seddülbahir Cephesi’ndeki kuvvetler ise yerlerinde kalacaktı.

Tahliye işlemleri 10 Aralık 1915 tarihinde başladı. Gizlilik sağlanması amacıyla tahliye sadece geceleri yapılmıştır. Bir grup asker gündüzleri sahile çıkarılıyor, cepheye doğru yürüyüşe geçiyorlardı, bu askerler geceleyin tahliye ediliyor ertesi gün yine sahile çıkarılıyordu. Sahile indirilen boş cephane sandıkları katırlarla siperlere taşınıyordu. Son birlikler, postallarının üstüne çorap giyerek siperlerinden ayrılıp sahile yürüdüler. Götürülemeyen malzemeler sahilde ateşe verildi. Osmanlı siperleri altına kadar uzanan tünellerde toplam bir ton kadar dinamit yerleştirildi ancak birkaç yer haricinde bu lağımlar ateşlenmedi. 19 Aralık 1915 akşamı son asker de cepheden ayrıldı.

Anafartalar ve Arıburnu Cephelerinin tahliyesinin hemen ardından Lord Kitchener’in, Seddülbahir Cephesi’ndeki birliklerin yerinde kalması yönündeki kararı, “ne amaçla kalması” açısından sorgulanmaya başlanacaktır. Sonuçta, 27 Aralık 1915 tarihinde bu bölgenin de boşaltılmasına karar verilir. Kuşkusuz bu hatalı bir gecikmeydi. 20 Aralık’tan itibaren Osmanlı tarafı, hiç olmazsa Seddülbahir Cephesi’ndeki Müttefik askeri varlığını elden kaçırmamak için mevcut kuvvetleri güney hattına kaydırmaya başlamıştır. özellikle 240 mm.lik ve daha sonra gelen 150 mm.lik top bataryaları Seddülbahir Cephesi’nde konuşlanıp ateşe başlamışlardı. Yine de büyük bir ustalıkla sürdürülen tahliye işlemleri 9 Ocak 1916 sabahı, saat 03:20’de tamamlanmıştır. Otuzaltıbin asker, dörtbin nakliye hayvanı –gemilere alınamayan yüzlerce at, kuzeyde olduğu gibi, öldürülmüştü- 127 top ve ikibin ton ikmal malzemesinden taşınabilenler, gemilere yüklenmişti. Taşınamayan malzeme ise yine kuzeyde olduğu gibi sahilde büyük yığınlar halinde ateşe verilmişti.

Mondros Mütarekesi’nin imzalandığı 30 Ekim 1918 tarihinin ertesinde, 6 Kasım 1918’de İngilizler Gelibolu’yu işgal ederek Merkez Tahkimatına el koymuşlardır.

Mareşal Liman Von Sanders, 25 Nisan akşamından itibaren diğer bölgelerdeki Osmanlı birliklerini Arıburnu ve Seddülbahir Cephelerine kaydırmaya başlamıştı. 28 Nisan 1915 tarihinde Seddülbahir Cephesi’nde de tüm Müttefik askeri karaya çıkartılmıştı ve ileri hareketleri Osmanlı birlikleri tarafından durdurulmuştu. General Sır Ian Hamilton’un elindeki tüm kuvvet budur ve ihtiyatı da yoktur. Osmanlılar ise diğer bölgelerden kaydırdıkları kuvvetlerce takviye edilmektedirler. Her geçen gün, Hamilton’un harekâtı başarıyla sonuçlandırma olanağını sınırlamaktadır. Gerek İngiliz gerek Fransız üst rütbeli subayları, Batı cephesinden kuvvet aktarılmasına karşı çıkmaktadırlar. Gelibolu harekât alanına, ikinci öncelik verilmektedir. Ancak Lord Kitchener Gelibolu’daki birlikleri takviye etmeye karar vermiştir. Mısır’daki 42. Tümen 28 Nisan da gemilere bindirilmeye başlandı. Fransızlar da 30 Nisan da General Bailloud komutasındaki 156. Tümen’i, Doğu Sefer Kolordusunun 2. Tümen’i olarak Gelibolu’ya gönderme kararı almıştır. Oysa Alman Amiral von Tirpitz daha gerçekçi değerlendirmelerde bulunmakta, “Çanakkale Boğazı düşecek olursa savaş aleyhimize sonuçlanmış olacaktır” demektedir.

Müttefiklerin Gelibolu Seferi'ne eklenen yeni takviyelerle üçüncü bir cephe açılmasına karşın kara harekâtı Müttefikler açısından bir sonuç getirmemiş, Osmanlı kuvvetlerinin direnci karşısında cepheler yeniden kilitlenmiştir. Bulgaristan'ın 14 Ekim 1915 tarihinde İttifak Devletlerine katılmıştır. Almanya ile Osmanlı arasında Balkanlar üzerinden bir demiryolu hattı 29 Ekim tarihinde işlemeye başlamıştır.

Bu tarihten üç gün sonra General Ian Hamilton görevden alınarak yerine General Charles Monro atanmıştır. Monro cephede yaptığı incelemelerin ardından 3 Kasım 1915’de Birleşik Krallık Yüksek Savunma Konseyi’ne cephe hakkındaki görüşünü, “Gelibolu tahliye edilmelidir” şeklinde bildirmiştir. Bu kolay alınacak bir karar değildir. 6 Kasım 1915 günü Birleşik Krallık Savaş Bakanı Lord Kitchener Gelibolu’ya gelmiştir. 15 Kasım’da Lord Kitchener’in kararı Seddülbahir Cephesi dışındaki diğer iki cephedeki askerlerin tahliye edilmesi yönündedir. Ertesi gün 16 Kasım’da Müttefiklerin Selanik Cephesi de General Monro’ya bağlanmıştır. General Birdwood, General Monro’ya bağlı olmak üzere Gelibolu Müttefik Kuvvetleri Komutanlığı’na atandı.

Kesin karar 7 Aralık 1915 tarihinde verilmiştir. Arıburnu ve Anafartalar Cepheleri’ndeki Müttefik kuvvetler tahliye edilerek Selanik Cephesi’ne kaydırılmış, Seddülbahir Cephesi’ndeki kuvvetler ise yerlerinde kalmışlardır. Bu cephedeki kuvvetlerin tahliyesine 27 Aralık 1915 tarihinde karar verilmiştir. Tahliye işlemleri 9 Ocak 1916 sabahı tamamlanmıştır. Böylece Gelibolu Muharebeleri Osmanlı kuvvetlerinin zaferiyle sonuçlanmıştır.

Savaşın Sonuçları

Savaş sonrası Alman İmparatoru II. Wilhelm'in Çanakkale Ziyareti (soldan sağa: Usedom Paşa, II. Wilhelm, Enver Paşa, Merten Paşa)

Çanakkale Cephesi'nin deniz harekatı, kuşkusuz sıradan bir askeri harekat ya da muharebe olayı değildir. Boğazlar, konumu ve tarihi önemi itibariyle, İstanbul Karadeniz kapısı, Çanakkale de Ege denizi kapısı olarak, geçmişte taşıdıkları ve çağımızda taşımakta oldukları stratejik önem ve değer açısından daima birlikte mütalaa edilmiş ve edilmektedir. Her iki boğaz, klasik ve dar çerçevede sadece Akdeniz’i Karadeniz’e, Avrupa'yı Asya'ya bağlayan su geçitleri ya da köprüler değil, Akdeniz’in öteki önemli su geçitlerinden Cebelitarık ve Süveyş kanalı ile de bütünleşerek, dünyanın büyük denizlerinden Atlas okyanusu ve Hint okyanusu gibi büyük kıta kara parçalarını birbirine bağlayan, daha geniş anlamdaki jeopolitik konumuyla, dünya siyaset ve iktisadiyatı üzerine olan etkilerini bugün de korumaktadır. Bu nedenlerledir ki, Türk Boğazları, uluslararası ilişkilere yön vermede daima odak noktası olmuşlardır.

Tarihin eski dönemlerinden beri ön planda, Avrupa ülkeleri ve Asya ülkeleri arasında başlamış olan ekonomik, ticari ve siyasi ilişkilerle, askeri hareketler, sürekli olarak Boğazlar bölgesinde cereyan etmiştir. Başka bir deyişle boğazlar, dünyanın diğer parçalarında pek görülmemiş ardı arkası kesilmeyen mücadelelere sahne olmuştur. Boğazların tarihin akışı içindeki stratejik durumu ve jeopolitik konumuyla ilgili yukarıdaki kısa açıklamaların ışığı altında, Çanakkale Muharebelerinin sonuçları üzerindeki değerlendirmeler, kuşkusuz daha bir önem ve anlam taşıyacaktır. Böylesine bir değerlendirmenin daha gerçekçi ve sağlıklı olabilmesi ise, büyük devletlerin Türk Boğazları üzerindeki ulusal emellerine kısaca da olsa, bir göz atılmasını gerektirir Yine Birinci Dünya Harbi öncesinin başlıca büyük devletlerinden Almanya’nın, "Drang Nach Osten" (doğuya doğru) politikası, Rusya’nın ılık denizlere ulaşma emelleri; Birleşik Krallık'ın, “denizlere egemen olan dünyaya hakim olur” teorisine dayanarak, özellikle XIX. yüzyıldan bu yana güttüğü Rusya’nın Akdeniz’e çıkmasını engelleme siyaseti, hep Türk boğazlarında düğümlenmektedir.

Boğazların bu tartışma götürmez önemi konusunda Napolyon "İstanbul bir anahtardır. İstanbul'a egemen olan dünyaya hükmedecektir. Eğer Rusya, Çanakkale Boğazı’nı ele geçirecek olursa, Tulon, Napoli ve Korfu kapılarına dayanmış olacaktır" demekle, Fransa’nın Boğazlar üzerindeki duyarlılığını açık seçik ortaya koymuş olmaktadır. Rusya’nın görüşüyse, Genelkurmay Başkanı Pyotr Kropotkin'in bir raporunda; XX. yüzyılda Rusya’nın en önemli işinin, İstanbul Boğazı’nı ele geçirmek olduğuna işaretle, Osmanlı Devleti’ni, boğazı Rusya’ya bırakmaya hazırlamalı ve Almanya ile anlaşma yapmalıdır” şeklinde ifadesini bulmaktadır. Büyük devletlerin Boğazlar üzerindeki kısaca açıklanan bu emelleri, onları kendi aralarında da gizli birtakım mücadelelere yöneltmiştir. Nitekim, Rus Dışişleri Bakanı Sazanof, Çar tarafından da onaylanan bir raporunda; “Boğazların güçlü bir devletin eline geçmesi, tüm Güney Rusya’nın ekonomik hayatının, o devletin egemenliği altına girmesidir” demekte ve bu durumun önlenmesi için, İstanbul’un alınmasını önermektedir. Öte yandan Kasım 1911’de Rusya’nın, Osmanlı Hükümeti’ne Boğazlar üzerindeki istekleriyle ilgili bir notasından haberdar edilen İngiltere ve Fransa, Rus isteklerini reddetmişlerdir. Keza Rusya’nın bu ve buna benzer çeşitli tarihlerdeki yinelenen daha birçok istek ve baskılarının birbirini izlemesi, Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’nda Merkez Devletleri safına kaymasında büyük bir etken olmuştu. İşte Boğazlar üzerindeki bu gizli çıkar çatışmalarıdır ki, İngiliz ve Fransızları İstanbul’u almaya ve Ruslardan önce Karadeniz Boğazı’na el atmaya yöneltmiş ve Çanakkale Cephesi’nin açılmasında başlıca etken olmuştur. Ruslara silah ve malzeme yardımı sorunuysa, savaşın sadece görünüşteki nedenini oluşturmuştur.

Böylece büyük devletlerin Türk Boğazları üzerindeki tarihi emellerini ortaya koyarken, bu devletlerden İngiltere’nin bu cephenin açılmasında birinci derecede aktif rol aldığını da belirtmek doğru olur. Nitekim İngiliz Donanma Bakanı Churchill, cephenin açılmasında büyük çaba göstermiş ve etkili olmuştur. Gerçekten o, bu cephenin açılmasının baş mimari olmuş, Türklerin askeri gücünü ciddiye almamış, olayı basit ve sadece “sınırlı bir cezalandırma hareketi” olarak görmüştü. En güçlü ve modern silahlarla donatılmış zırhlılarının Boğaz’da görünüvermesiyle, Türklerin direnmekten vazgeçeceğini sanmıştı. Kuşkusuz bu büyük bir yanılgıydı. İngilizler, Çanakkale’deki Türk savunmasını ve askerini sadece matematiksel ölçülere vurup, onun yüksek manevi gücünü görmezlikten gelerek, büyük bir hesap hatasına düştüler ve sonunda, önce denizde, sonra da karada hiç de beklemedikleri amansız cevabı aldılar. Böylece onlar, zaferi Boğaz’da, Türk top ve mayınlarına, karada Türk süngüsüne bırakarak çekilip gittiler. Anlaşma Devletleri’nin Çanakkale serüveni bu suretle noktalandıktan sonra, yukarıdaki açıklamaların ışığı altında, Türkiye ve uluslararası politika ve diplomasi tarihi açısından ortaya koyduğu önemli sonuçları da şöylece özetlemek mümkün olur.



Savaşın Sonrası ve Etkileri

Toplumsal etkileri

https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/7/71/attaturkswords5.jpg/200px-attaturkswords5.jpg

Atatürk'ün Gelibolu Savaşı'nda Türk toprakları üzerinde ölen ve mezarları Türk topraklarında bulunan Anzak asker analarına gönderdiği mesajın yer aldığı anıt, Gelibolu

Çanakkale Savaşları, ilgili bütün ulusları derinden etkilemiştir. Her yıl çıkarmanın yıl dönümü olarak 25 Nisan'da Anzak Günü adıyla anma törenleri düzenlenir ve o gün Avustralya ile Yeni Zelanda'da ulusal tatildir. Ayrıca Avustralyalı ve Yeni Zelandalılar o gün toplanarak Gelibolu Yarımadası'ndaki Anzakların (ANZAC: Australian and New Zealand Army Company) çıkarma yaptıkları Anzak Koyu'na gelerek atalarının savaştıkları bu yeri ziyaret ederler.

Çanakkale Savaşları, özellikle de Avustralya ve Yeni Zelanda'yı etkilemiştir. Bu savaştan önce bu iki ülkenin vatandaşları Britanya İmparatorluğu'nun yenilmez üstünlüğünden emindiler ve böyle bir imparatorluğun onları askeri seferlere çağrısından büyük onur duymuşlardı.[109] Ancak Gelibolu Savaşı onların bu büyük güvenini derinden sarsmıştır. Anzaklar için Gelibolu Savaşı'nın önemi çok büyüktür, Gelibolu'dan ayrılan Anzaklar savaşın başka cephelerinde savaşmaya gönderilmişler ve gittikleri her yeri Gelibolu'yla karşılaştırmışlardır. Avustralya Federasyonu 1 Ocak 1901'de kurulmuş, Avustralyalılar on yıllık bir süreçte seçme ve seçilme ile temsil edilme haklarını elde etmişlerse de ülkenin gerçek psikolojik bağımsızlığı Gelibolu olarak görülür.[109]

Canberra'da Kemal Ataturk Memorial[110] ve Yeni Zelanda'nın Wellington'un Tarakina Koyu'nda Ataturk Memorial[111] adında anıtlar dikilidir. Yine Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra Britanya ve Fransa donanmalarının geri püskürtüldüğü 18 Mart tarihi, "Çanakkale Şehitlerini Anma Günü" olarak ilan edilmiştir. Dünyada ise bu savaş, askeri beceriksizlik ve felaket sembolü olarak sayılmıştır. Mustafa Kemal Atatürk'ün 1934 Anzak törenleri sebebiyle gönderdiği mesaj ülkeler arası dostluğu pekiştirmiştir:




« "Bu Memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar! Burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır, huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır."»








100. yıl törenleri

2015 yılında Çanakkale savaşının 100. yılı dolasıyla birçok etkinlik ve törenler düzenlendi. 24 Nisan 2015 tarihinde 17 yabancı devlet başkanı ve 5 başbakanın da katıldığı törenler düzenlendi. 1 Ağustos 2015 tarihinde 750 sporcunun katıldığı etkinliklte Anzak Koyu'nun 1915 metre açığından yüzerek kıyıya Dünya barışı için yüzdüler.



  • https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/4/49/an%c4%b1tkabir%27de_%c3%87anakkale%27nin_100._y%c4%b1l%c4%b1_anmas%c4%b1_%283%29.jpg/120px-an%c4%b1tkabir%27de_%c3%87anakkale%27nin_100._y%c4%b1l%c4%b1_anmas%c4%b1_%283%29.jpg

Çanakkale Savaşı'nın 100. yılı anma etkinlikleri çerçevesinde Anıtkabir'de gerçekleştirilen törenden bir enstantane.

  • https://upload.wikimedia.org/wikipedia/tr/thumb/1/11/%c3%87anakkale_sava%c5%9f%c4%b1_100.y%c4%b1l_logo.jpg/120px-%c3%87anakkale_sava%c5%9f%c4%b1_100.y%c4%b1l_logo.jpg

Çanakkale Deniz Zaferi'nin 100. yılı dolayısıyla hazırlanan resmi logo

  • https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/1/13/aynal%c4%b1_%c3%87ar%c5%9f%c4%b1_2.jpg/120px-aynal%c4%b1_%c3%87ar%c5%9f%c4%b1_2.jpg

Çanakkale Savaşı'nı anlatan ya da Çanakkale'de hayatını kaybeden Türkler anısına bestelenen türkülerden biriside sözlerinde Aynalı Çarşı'nın da geçtiği Çanakkale Türküsü'dür.

Kültür alanına yansımaları

Edebi eserler

  • Mehmet Akif Ersoy'un yazdığı "Çanakkale Şehitlerine" isimli şiiri

  • Turgut Özakman'ın yazdığı savaşı anlatan Diriliş - Çanakkale 1915 kitabı

  • Mehmed Niyazi Özdemir'in yazdığı savaşı anlatana Çanakkale Mahşeri kitabı

  • Adalet Ağaoğlu'nun "Dar Zamanlar" serisinin ilk romanı Ölmeye Yatmak

  • İhsan Ozanoğlu tarafından sözleri yazılan Çanakkale Türküsü

  • Tokat yöresine ait anonim halk türküsü Hey Onbeşli

  • Samih Rifat tarafından sözleri yazılan Gelibolu Marşı

  • Ersin Burak tarafından hazırlanan "Çanakkale Geçilmez" çizgi romanı

Medya

  • Günümüze dek yerli ve yabancı Çanakkale Savaşı ile ilgili film listesi

  • Çanakkale Savaşı hakkında yazılan şiirlerden oluşan Çanakkale Zaferin Yüzüncü Yılı saygı albümü

  • Eric Bolge tarafından yazılan savaş karşıtı şarkısı "And The Band Played Waltzing Matilda" bu savaşla ilgilidir.

Dipnotlar

  1. ^ Çoğu İngiliz, Avustralyalı ve Amerikan kaynakları Osmanlı'nın asker sayısını 500,000 olarak gösterir fakat bu sayı İtilaf Devletleri tarafından kendi başarısızlıklarını örtbas etmek için verilir. Liman von Sanders ve Türk kayıtlarına göre İtilaf Devletleri asker sayısı açısından Osmanlı İmparatorluğu'na karşı hep üstünlük sağlamıştır. Çanakkale'de Osmanlı İmparatorluğu'nun seferber edebildiği en yüksek asker sayısı Ekim 1915'te 310.000 er ve 5.500 subaya ulaşmıştır. (Kaynak bkz. yukarıda: Edward J. Erickson: Ordered to Die: A History of the Ottoman Army in the First World War; sayfalar 94-95)

  2. ^ Askerlik görevi yapamayacak durumda olanlar. Bir uzvunu kaybeden ya da zihnen sakatlananlar. Ağır bombardımanın (özellikle donanma topçusunun) yarattığı şok dalgalarından dolayı sağır olan ya da kalıcı olarak belleğini kaybedenler gibi.

  3. ^ Harp Dairesi Başkanlığı kayıtları esas alınmıştır.

  4. ^ Liman von Sanders'e göre Osmanlı zayiatı: 218.000 (66.000'i ölü). Zayiatlardan yaralı olan ortalama 42.000 asker tedaviden sonra muharebeye geri dönmüş.(bkz. yukarıda: Edward J. Erickson: Ordered to Die: A History of the Ottoman Army in the First World War; sayfalar 94-95)

  5. ^ I. Dünya Savaşı üzerine öngörüleri her ne kadar yanlış çıkmış olsa da Türkçe yayınların tersine, Batılı kaynaklar Enver Paşa hakkında oldukça saygı ve takdir dolu ifadeler kullanırlar. Birleşik Krallık resmî tarihi dahi Enver'den "büyük bir seciye kudreti ve hudutsuz bir kavrayış kabiliyeti..." sahibi olarak söz etmektedir. Oglander, Sh.: 22

  6. ^ Bazı kaynaklarda (Açasam) Osmanlı İmparatorluğu'nun bu tarihten itibaren seferberlik ilan ettiği kaydedilmektedir.

  7. ^ Maori savaşçıları inanılmaz derecede acımasız olarak tanıtılmıştır. Savaş tarzları, eğer düşman hatlarını bozarlarsa kaçan düşmanlarından birini amaçlayıp peşinden ayrılmaksızın koşmak, bir yerde yaralayıp yeni bir hedefin peşinden koşmaktı. Yaralanan düşmanın işi geriden gelenlerce bitirilirdi. Burhan Sayılır, Sh.: 321 dipnot

    1.  Kaynaklar:

  • 1915 Çanakkale Savaşı - İbrahim Artuç

  • Büyük Harbin Tarihi: Çanakkale Gelibolu Askeri Harekâtı - General C. F. Aspinall - Oglander (General Ian Hamilton'un karargah subaylarından)

  • Türk Kurmay Subaylarının Gözüyle Çanakkale Savaşı - Burhan Sayılır.

  • Alçıtepe'den Anafartalar'a Çanakkale Kara Muharebeleri - Tuncay Yılmazer

  • Çanakkale Savaşı Üzerine Bir İnceleme - Emekli Korgeneral, eski içişleri bakanı Selahattin Çetiner

  • Mustafa Kemal - Anafartalar Muhaberatına Ait Tarihçe - Uluğ İğdemir - Türk Tarih Kurumu Yayınları

  • Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi - 5. Cilt, Çanakkale Cephesi - Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı, Harp Tarihi Yayınları

  • Çanakkale Deniz Savaşları 1915 - Çanakkale Boğaz Komutanlığı 2008 Deniz Basımevi Müdürlüğü


Vikipedi, özgür ansiklopedi

18 Mart 2017
Yüklə 294,48 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin