malaçı, taürgüsü kullanan.
maladoc. r. kon. gençlik (bir zümre olmak üzere).
malakay, erkek serpuşu.
malala-, sürgü sürmek.
malay, uşak, ırgat; bayğa malay bolup cürgön: bey yanında uşaklık etmiş.
malaloo, sürgüsürme.
malayçılık = malaylık.
malaylık, ırgat vaziyeti, ırgatlık, uşaklık.
malçı, 1. çoban (genel isim; karş. koyçu, cılkıçı); 2. hayvan besliyen, davarcı.
malçılık, davarcılık, hayvancılık.
maldan-, 1. hayvan sahibi olmak (örn. bk. candan-); 2. tasarruf etmek: ele geçirmek; kırğızdın cersuusun maldanğan coondor: kırgızların topraklarını zapteden zenginler.
maldaş = mandaş ı, ıı.
maldır-, suya daldırmak (sepici ıstılahıdır).
malduu, hayvan sahibi; hayvanları çok olan.
malğun, a. 1. mel`un; 2. (destanda) tek gözlü dev.
malımat = maalımat.
malın-, 1. daldırmak, bandırılmış olmak; 2. kirlenmek, bulaştırılmak.
malınt-, 1. batırmak, bandırmak; 2. kirletmek, bulaştırmak.
malış-, müş. mal- ııı`ten.
malkı-, bir şeyi bol olarak almak, eginge malkıp kalarbız: ekini (hububatı) bol alırız.
malkıt-, et. malkı-`dan, etti malkıta cuttu: eti büyük iştahla yuttu (büyük ve dolu tabaktan ve büyük lokmalar şeklinde).
Dostları ilə paylaş: |