tap I, sınıf (muayyen bir içtimaî tabaka); tap sayasatı: sınf politikasi; tap colu: muayyen bir içtimaî sınıfın menfaatlarını güderek tutulan yol; tap karakılığı: sınıf î uyanıklık; tap ciktelişi: sınıfı tabakalara ayrılma taazzi; sen maa ele tapsmğ: sen yalnız bana denksin, sen yalnız benimle boy ölçüşebilirsin.
tap II. zaman, an, uşul tapta: şu zamanda, bu anda; aşık bölüp tös-tükkö, tozup turğan tabı eken folk.: (kadının) töştüğe aşık olarak, (onu) beklediği dakika idi.
tap III, f. 1. sıcak, ılık; ottun tabına kızıp turğan kıskaç: ateşin sıcağında kızan maşa; 2. kuvvet, sıhhat; tabı çok: rahatsızdır, kendini fena-hissediyor.
tap IV : tap ber- yahut tap koy-: vurmak için el kaldırmak; tap cıldır-bay alamın senden: senden almadıkça tek bir adım atmaya bile müsaade etmiyeceğim; tap ibilgizbey yahut tap aldırbay: sezdirmeden, gizlice.
tap V, idman; tabına kelgen: idman görmüş, tavında; eti tabınan tömöndöp ketken: (koşu atı hakkında) lüzumlundan fazla arıklamış; kıl tabında: tam tavında, tam lüzumlu idmanı görmüş (ne arık, ne de semiz).
tap VI (Rad.), orta, ortaca, şöyle böyle; tap ettü ( Rad.): oldukça zayii
tap VII, ta hecesiyle başlıyan sözlere takviye için katılır: tap-taze: tertemiz; tap takır: dümdüz (pürüzsüz) .