tızılda- , 1. ıslık çalmak, zırıldamak, yaygara etmek; 2. mec. hızlı hare ket etmek. atı şiddetle koşturmak; tızıldap cügür- : hızlı koşmak; 3. şiddetlice ağırmak; içim tızıldap, küyüp atat: 1) içim dayanılmaz derecede yanıyor; 2) mec. dayanılmaz derecede âr, keder ve pişmanlık duyuyorum.
tızıldat- , et. tızılda-’ dan; menin koluma tızıldatıp birdemsi çığıp kele catat: elime, yakıcı bir ağrı veren bir şey çıkıyor.
tızıldatuu, işs. tızıldat-’ tan.
tızıldoo, işs. tızılda-’ dan.
tibirtki, bir dil hastalığının adıdır.
tigi, öteki; tigi ce bul masele: şu veya bu mesele; tiginisi: onlardan ötekisi; tigindeyse: işte orada; tigi cay: mec. öteki dünya (ahret) ; tigi caylık dos bolup : folk. ahretlik dost olarak.
tigil I = tigi.
tigil- II, 1. dikilmek, nasbedilmek 2. dikilmek (iğne ve iplikle) ; 3. aşırı derecede dikkatle bakmak; tigilip kara- yahut tigile kara- : dikkatle bakmak: göz dikmek.
tiginçe, 1. filânça; mınçası mında, tiginçesi anda barat: onlardan filân mikdarı buraya, filân mikdarı da oraya yünelecektir; 2. öteki gibi.