ülpüldöt- et. ülpüldö-’den; üstünön ültüldötüp öt-: bir konuya şöyle sathice temas ederek geçmek, bir şey hakkında ciddî olmayarak veya etraflıca düşünmeyerek fikrini söylemek.
ülpünçök = ülpüldök.
ülük, 1. boyunuzun dibini teşkileden kemik; 2. kamçının pürüzlerini gidermek için kullanılan boynuz safha.
ülül, salyangoz.
ülünğdö-, gevşemek, sörpümek(bk.ülüy-).
ülüröy-, bulanmış ve hayat eseri kalmamış olan gözlerle bakmak, gözlerini yarı yapatmak; ülüröygön: dar gözlü, sönük gözlü: ülüröygön ılampa: çok zayıf ışık veren lamba.
ülüş, (karş. şerne, coro,denğgene) tar. zengin adamın civarındaki halka yahut bir kabilenen diğer bir kabileye yahut bir bölge ahalisinin diğer bir bölge ahalisine verdiği ziyafet.
ülüy- = ülünğdö-; ılanpa ülüyüp (yahut ülünğdöp) canat: lamba çok zayıf ışık veriyor.