enelüü analı, anası bulunan; enelüü cetim : annesi olan öksüz.
enesin- analık taslamak; enesinip söz aytsam folk. : anne gibi söz söylersem.
enğ ı, pek; en; eıığ cakşı: en iyi: enğ murunku: en eski; çoktanki; enğ ele kıyın: en güç; enğ ele caman : çok fena; en berbat; enğ bolbogondo: hiç olmazsa; enğ ele akımak; en ahmak; enğ kur degende : yahut enğ cok degende: yahut hiç olmazsa, en azı, en fenası düşünülürse dahi.
enğ ıı: enğ-zenğ yahut enğ senğ yarı baygın bir durum; eng - zenğ bolup tura albay, kayda oturup kaldı: başı döndü. kalkamadı ve tekrar oturdu.
enğ - ııı, eğilerek, yere dokunmak (atlı ve bazı yırtıcı kuşlar hakkın da); enğip al -: yerden bir şeyi elle kapmak (atlı hakkında); pençesile kapmak (yırtıcı kuş hakkında).