karı v, kocamak; kolum karıp kalıptır: elim kırıştı (mes, çamaşır yıkamaktan) ; çay karıp kaldı: çay bayatladı; alğanınğ menen karı: ödünç verilecek şeyler arasında saldığın ile birlikte kocayınız; (yeni evlenen kız için iyi dilek).
karı- vı = kaarı-.
karık ı = kark ı.
karık- ıı, (gözler hakkında) kardan inikâs eden ışıktan kamaşmak ve ağırmak.
karılık ı, ihtiyarlık; mıltık menen okuğaa karılık cok ats. atış ve tahsil için ihtiyarlık yoktur.
karılık ıı, es. hafızlık mesleği.
karıluu, ihtiyar adamı olan; karıluu uy: ihtiyar adamı olan ev; karıluu üy ırımsız bolbos ats. ihtiyar adamı olan ev tefeülsüz teşeümsüz kalmaz.
karın, 1. karın, mide, kursak; kardı (bazan:karını) karnı; deni-kardınğ soobu?: sıhhatın nasıl? afiyette misin?; karında urğan: yola geleceği umulmıyan aptal; bite karın: cimri; 2. tulum (yağ muhafaza etme kabı olarak kullanılan inek yahut koyun karnı); bir karın may: bir tulum yağ.