Abdal (Bak. Fütüvvet)



Yüklə 2,51 Mb.
səhifə37/52
tarix27.12.2018
ölçüsü2,51 Mb.
#86799
1   ...   33   34   35   36   37   38   39   40   ...   52


AHMED, III. : Saltanatı (1703 - 1730) IV. (Avcı) Mehmed'in Emetullah Gül-nûş Sultan'dan dünyaya gelen (1674) oğludur. Birinci Edirne Vak'ası'nı müteakip, biraderinin yerine tahta çıkınca, ilk zamanlar kendisini bu mevkie getirenlerin arzularına tâbi kaldı. Sonra bunları bertaraf etmiye muvaffak oldu. Altı sene kadar süren sakin bir devreyi müteakip isveç Kralı XII. Charles'ın, Poltava'da Rus çarı Petro'ya yenilerek Osmanlı ülkesine sığınması üzerine vaziyet değişti. Rusların İstanbul Muahedesini ihlal edici hareketleri yanında Charles için ağır tekliflerde bulunmaları neticede harbe sebep oldu. Osmanlı orduları Prut'da Petro'yu ve ordusunu tam manasıyla kuşatmış olmakla beraber, Petro'dan gelen barış isteği hemsn kabul edilerek, Ruslar için pek hafif olan Prut Muahedesi (1711) imzalandı. (Bak. Prut). Güç durumdan pek kolay kurtulan Petro'nun kabul ettiği şartları yerine getirmek istememesinden yeni bir savaşa doğru gidilirken, Da-mad (Sonra Şehid) Ali Paşa, Ruslarla evvelki esasları teyid ettiren Edirne muahedesini (1713) yaparak, daha ziyade Vene-dik'e Karlofça'da terkedilen yerlerin istirdadına yöneldi. Venedik'in Karadağlı âsileri himaye etmesi, kendisine karşı savaşın açılması fırsatını verdi (1715). Mora ile Ciritteki Suda ve Sparlonga zaptedildi. Ertesi yıl Kor-fo üzerine yürünacekken, Avusturya'nın eski müttefiki Venedik lehine savaşa girmesi hareket istikametinin o tarafa çevrilmesine sebep oldu. Prens Eugen de Savo-is kumandasındaki Avusturya ordusu Pe-tervardain'deki savaşta Damad Ali Paşa'-mn da şehid olmasiyle neticelenen bir galebe kazandı (1716). Bir sene sonra Belgrad da kaybedilince (1717) barıştan başka çare görülmediğinden Pasarofça Muahedesi (1718) yapılarak savaşa son verildi. (Bak. Pasarofça). Barışı tavsiye eden ve hazırlayan Nevşehirli ibrahim Paşa, savaştan hoşlanmayan, zevk ve eğlenceye düşkün bir zat olup padişahın da mizacına uygundu. III. Ahmed'in saltanatının bu yeni kısmı Lâle Devri (1718 - 1730) ismiyle anılır. Bu devre; Ruslarla yapılan Ebedi snlh (1720) ve Iran savaşı (1723 -1726) ve yine iran'ın Kafkas - Azerbeycan bölgesini paylaşmak için Ruslarla aktedilen anlaşma (1724) gibi olaylar hariç; oniki sene zevkü sefa ve eğlence, biraz da kültür hareketleriyle geçmiştir. Matbaanın açılması (1727). kâğıt fabrikasının kurulması, çiniciliğe ve bazı yerli sanatlara önem vermek, kütüphaneler açmak gibi faydalı şeylerin yanında Avrupai saray ve köşkler inşası, lâle yetiştirfne merakı ve çeşitli eğlenceler tertibiyle israf ve faydasız hareketler aldı yürüdü. Artan sefahat ve ahlâksızlığa karşı umumi bir hoşnutsuzluk başladı. Iran savaşına 1729 da yeniden başlanması ve arka arkaya yenilgiler gayri memnun kütleye beklediği fırsatı verdi, İstanbul'daki tellak Arnavutlardan ve onyedinci Ağa bölüğü yeniçerilerinden Patrona Halil'in önderliğinde başlıyan harekette âsiler evvelâ padişahın etrafındakileri istiyerek onları feci bir şekilde öldürdüler. Nihayet padişahı da saltanattan feragate mecbur ettiler (1730). Mahlû padişah 1736 da vefat ederek Yeni (Valide) Cami yanındaki türbeye defnedildi. IIl. Ahmed oldukça yakışıklıydı. Tab'-an kadınlar arasında yaşamağa, onların işleri ile uğraşmıya mütemayil, ince ruhlu, hassas, açık fikirli, zevkü sefaya düşkün, harpten hiç hoşlanmayan bir padişahtı. Çok paraya lüzum gösteren savaş, hasis ve paraya karşı büyük zaafı olan III. Ahmed'in istemediği şey idi. Şair, münşi ve çok iyi bir hattat olan bu padişah çocuklarının sünnet ve izdivaç merasimlerinden istifadeyle daimi bir bayram havası yaratmıştır. Bilinen eşleri; Ayşe Mih-rî, Gülnûş, Hüsnüşah, Mihrişah, Rabia, Ümmü Gülsüm, Fatma Hümaşah, Hadice Hatun, Rukiye, Zeynep Sultanlardır. ÇAbdullah, Abdülhamid (Rabia'-dan), Abdülmecid, Abdülmelik, Ali, Baye-zid, Hasan, ibrahim, İsa, Mahmud, Meh-tned (4 tane), Murad (2), Mustafa (Mihri-şah'dan), Numan, Selim, Seyfettin, Süleyman, Ayşe, Emine, Esma, Hadice (4), Ferdane, Fatma (2), Atibe, Rabia (2), Nazif e, Naile (2), Sabiha, Rukiye (2), Rihane, Ümmügülsüm Ümmetullah (2), Sal'ha, Zü-beyde, Zeynep (2), Asuman, Ümmü (2), Selman, Ümmü Habibe'dirM.Sertoğlu.

MAHMUD, I. Saltanatı (1730 - 1754) II. Mustafa'nın Saliha Sultan'dan dünyaya gelen (1696) oğludur. Padişahlığının ilk günlerinde Patrona Halil ve arkadaşlarının arzularını yerine getirmekten başka bir şey yapamadı. Ancak iki üç ay sonra bunların temizlenmesini müteakip idareyi ele alarak evvelâ İran harbleriyle meşgul oldu. Bu devletle 1732 de barış yapıldıysa da kısa zaman sonra savaş yine başladı ve Rusya ile vaziyetin gerginleşmesine kadar devam etti (1736). Rusya, Lehistan veraset harblerinden sonra Prut ve Edirne muahedelerine aykırı hareket ettikten başka, Avusturya ile birlikte Osmanlı ülkelerine ait tasavvurlarını yerine getirmek için, Kırım hanlığı kuvvetlerinin îran üzerine hareketleri esnasında Kafkasya'da kendisine ait topraklardan geçtiklerini bahane ederek Azak'a ve Kırım'a hücum etti. Bunun üzerine Rusya'ya derhal savaş açıldı (1736). Ertesi yıl Avusturyalılar da üç koldan Osmanlı ülkesina saldırarak savaja katıldı (1737). iki cepheli savaşın Avusturyalılarla olanı Osmanlılar lehine gelişerek Pasarofça'da terkedilen Sırbistan ve Belgrad alındı (1738). Avusturyalılar barış isteyince Ruslar da harbe son vermeyi uygun gördüklerinden Belgrad muahedeleri yapıldı (1739). Fransızlar da, barış görüşmeleri esnasındaki faaliyetlerini ileri sürerek yeni imtiyazlar ilâvesiyle kapitülâsyonlarını tecdid ettirdiler (1740). Az sonra iranlıların yeni toprak talepleri üzerine bu devletle savaş tekrar başladı (1743). Üç senelik bir mücadele sonunda Kasr-ı Şirin esasları üzerinde anlaşıldı (1746). İstanbul'daki bir a-yaklanma (1748) ile Necid'de Vahabî olayının başlaması hariç diğer seneler sükûnet içinde geçti. Mahmud bir cuma namazını müteakip Demirkapı tarafından sara-raya girdiğinde vefat edince cenazesi babasının yanına defnedildi (1754). I. Mahmud, zayıf, kısa boylu ve bel-kelmiği iğri olduğundan öne meyyal, fakat kanbur değildi. Şahsen yumuşak tabiatlı, iyilik, etmekten hoşlanır, zeki, ihatalı, ciddi ve vekârlı, sebat ve azim sahibi, takip fikri olan, teceddüde meyyal bir zattı. Divan içtimalarında bulunarak halkın şikâyetlerini dinler, devlet işlerinde mutlaka istişare yaptırır ve ihmal etmeksizin vekayii bizzat takip ederdi. Kusurlu gördüğü idarecileri hemen cezalandırmayı? ona hatâsını düzeltme fırsatını verirdi. Zamanına göre bilgili olup şiirle de meşguldü, bilhassa musikiye zamanımıza gelen çok güzel besteler yapacak kadar vâkıftı. Lâle yetiştirmeğe, satranç oynamağa meraklı ve mehtap gezintilerinden çok hoşla-n-rdı. Bilinen eşleri: Ayşe, Hatem, Tiryal, Raziye, Verdinaz Sultanlardı. Hiç çocuğu olmamıştırM.Sertoğlu.

OSMAN, III. Saltanatı (1754 - 1757) II. Mustafa'nın Şehsuvar Sultan'dan dünyaya gelen (1698) oğludur. Zamanında, İstanbul'un büyük bir kısmını bu arada Paşakapısını (Bak. Paşakapısı) da kül eden Hocapaşa ve Cibali yangınları ile veba salgını, denizleri donduran müthiş kışlar gibi dahili hâdiselerden başka bir şey olmamıştır . Vefat edince babasının yanma defnolunmuştur (1757). III. Osman çok şişman, çıkık karınlı, tenasüpten ve güzellikten mahrum bir zattı. Şahsen çok asabi, zayıf karakterli, kararsız, son derece mütecessis, kimseye itimadı olmayan, her şeyden şüphelenirdi. Musikiden nefret edecek kadar da zevksizdi. Rüşvete kafi olarak düşman idi. Sarayda cariyelerden hiç kimsenin karşısına çıkmasını istemediğinden ökçeleri gümüş çivili ayakkabı giyer ve onun sesiyle dolaştığı yerleri belli ederdi. Tebdil gezmekten hoşlanır ve o günlerde kadınların sokağa çıkması yasaklanırdı. Gezerken gördüğü yiyeceklerden alır, alenen yerdi. Kadınların süslenmesini de yasak etmişti. Bilinen eşleri: Leylâ ve Zerki Sultanlardır. Çocuğu olmamıştırM.Sertoğlu.

MUSTAFA, III. Saltanatı (1757 - 1774) III. Ahmed'in Mihrişah Sultan'dan dünyaya gelen (1717) oğludur. Padişahlığının ilk on senesi hemen hemen hiç bir dış gaile olmadan geçti. Her ne kadar kendisinde savaşa bir meyil ve istek varsa da devletin zaafını takdir eden veziriazam Koca Ragıb Paşa buna mani olmuştur. Fakat vaziyeti ıslah için de orduda, I. Mah-mud zamanında Kumbaracı Ahmed Paşanın (Ccmte ds Bonneval) çalışmalarını bu sefer. Baron de Tot'un daha geniş ölçüde bilhassa topçu ocağında ele alması takip etti ise de, Deniz Okulu ile Mühendis Oda-sı'nın kuruluşu dışında, esaslı bir harekette bulunulmadı. Koca Ragıb Paşa'nın vefatını müteakip ilk fırsatta, Rusların muahedelere aykırı hareketlerine Lehistan kral seçimi dolayısiyle burayı işgal etmeleri de katılınca m. Mustafa Lehlilerden gelen talepleri nazarı dikkate alarak, yıllardır arzuladığı savaşı Fransa'nın da teşvikiyle Ruslara hemen ilân etti (1768). Fakat savaş için dolu hazineye güvenilerek hiç bir hazırlık yapılmaması ve tecrübelilerin de sözlerine kulak verilme­mesinden Tuna tarafında uğranılan Kartal yenilgisi gerekse Rus Baltık filosunun Akdeniz'e gelerek Çeşme'de donanmayı yakması (1770) gerçek durumu ortaya koyan darbeler oldu. Bir sene sonra Kırım da kaybedildi (1771). Bunu müteakip Rusların Dobruca-dan Bulgaristan'a girdiğinde, açtığı savaşla altı senedir memleketin başına birçok felâketler getirdiğini gören padişah, teessür içinde nüzul isabetiyle vefat etti (1774). Cenazesi evvelce yaptırdığı Lâleli camii yanındaki türbesine defnedil-miştir. (Bak. Lâleli camii). III. Mustafa, zehirlenmekten korktuğundan buna karşı kullandığı ilâçlardan ötürü soluk renkli olup, uyanık fikirli, cevval, çalışkan, müdekkik, yenilik taraftarı, son derece tasarrufkâr bir zattı, ilim ve fazilet sahiplerini himaye ederdi. Avrupa tertibi askerî ıslahat en büyük ar-zusuydu. Fakat bütün bunların yanında ilm-i nücum denilen, yıldızlardan ahkâm çıkarma işine merakı ifrat dereceye varması en zayıf tarafıydı. Her şeyi bununla halletmek istemiş, hatta Prusya kralından üç tane müneccim isteğinde bulunmuştu. Bilinen eşleri: Adilşah, Fehime, Mihrişah, Aynülhayat, Gülnar Sultanlardır. Çocukları: Mehmed, Selim (Mihrişah'-tan), Beyhan, Esma, Fatma, Hadice (2 tane) Şah, Mihrişah (2), Hibetullah'dırM.Sertoğlu.



ABDÜLHAMİD, I. Saltanatı (1774 - 1789) İÜ. Ahmed'in Rabia Sultan'dan dünyaya gelen (1725) oğludur. Tahta geçtiğinde Rus savaşının ağırlığı büsbütün artmış, düşman Şumnu karargâhını da kuşatmıştı. Barıştan başka çare kalmadığından Ruslara müracaat edildi ve savaşa son veren Küçük Kaynarca muahedesi (1774) yapıldı. (Bak. Küçük Kaynarca). Fakat bu arada Avusturyalılar da kendilerine pay çıkararak Boğdan'ın kuzeyinde Bukovina-yı işgal ettiler. Bazı görüşmeleri müteakip bir anlaşma ile bu da kabul edildi. (1775). Doğuda İran'ın idaresini ele alan yeni bir soy'un tecavüz hareketi neticesinde bu devletle savaş başladı. Basra kaybedildi (1776). Rusların bir aralık Osmanlılar aleyhine, Iran ila bir ittifak yapması (1778) işi büyütecek gibi olduysa da iran'da yine iç karışıklıklar başladığından Basra geri alınarak mesele kendiliğinden hallolundu (1779). Fakat diğer tarafta Küçük Kaynarca muahedesinin bazı maddeleri yüzünden Osmanlı - Rus münasebetleri pek gerginleşmişti. Bilhassa Kırım'daki karışıklıklar ve Osmanlılardan yardım istenmesi işi hemen hemen savaşa götürüyordu. Fransa'nın aracılığı ile Aynahka-kavak tenkihnamesi denilen belgede ihtilaflı noktalar üzerinde anlaşmaya varıldı. (1779). Mamafih Rusların Avusturyalılar ile Osmanlı devleti aleyhine ittifakında (1780) sonra niyetlerini belli eden Kerson seyahatlan (1873) ve nihayet Kırım'ı işgal ve ilhakları durumun nezaketini muhafaza ettiğini gösteriyordu. Osmanlı devleti 1784 de Kırım'ın "ilhakım tanımakla beraber günün birinde nasılsa başlayacak olan harbe göre hazırlanmaya koyuldu. Bu arada ordunun bazı sınıflarında ıslâhata girişilmiş, teknik okullar yeniden açılmıştı. Bilhassa padişahı hal'edip Selim'i iclas edeceği meselesinden dolayı sonraları azledilen sadrıâzam Halil Hamid Paşa, padişahın atabeği gibi sayılan Cezayirli Hasan Paşa gayretle çalıştılar. Koca Yusuf Paşa"nın sadaretinde bütün ihtilaflı noktalar dikkate alınarak Prusya ve ingiltere'nin de teşvik ve vaad-leri üzerine Ruslara horb ilân edildi (1787). Fakat buna ittifakı gereğince Avusturyanın da katılması ile Osmanlıların aleyhine olan iki cepheli savaş bağladı. Avusturyalılara karşı bazı galebeler elde edilmekle beraber, Rus cephesinde önce Hotin ve Yaş'ın (1788) arkadan Özi'-nin kaybı padişahın derin bir teessür içinde nüzulden vefatına sebep oldu (1789). Cenazesi Bahçekapıdaki imaretinin (şimdiki Dördüncü vakıf han yerinde) karşısında bulunan türbesine defnedilmiştir. I. Abdülhamid şahsen pek saf ve kolayca kandırılabilir, dindar, ahaliye karşı şefkatli idi. Halk arasında kerameti şayi olmuştu, ihatalı ve muvaffak olmamakla beraber iyi niyetli, gayretli, devlet işleri ile yakından alâkadar bir mesele hakkında fikirlerini bildiren bir hükümdardı. Bütün saltanatı esnasında liyakatli sadnâzam intihabına gayretle lüzumlu ıslahatın gerçekleşmesine çalışmıştır. Bilinen eşleri; Ayşe, Seniyoperver, Şebsefa, Hümaşah, Nükhetseza, Beynaz, Hadice, Nakşidil, Ruhşah Sultanlardır. Çocukları: Abdullah, Abdürrahim, Abdülaziz, Ahmod, Alemşah, Mahmud (Nakşıdil'den), Meh-med, Ayşe, Aynışah, Süleyman, Selim, Nusret, Mehmed, Mustafa (Seniyeperverden), Murad, Fatma, Esma (2 tane), Emine. Dürrüşehvar, Hadice, Zekiye, Saliha, Râbia (2), Melekşah, Hibetullah'dırM.Sertoğlu.

selİm, III. : Saltanatı (1789 - 1807) III. Mustafa'nın Mihrişah Sultan'dan dünyaya gelen (1761) oğludur. Padişah olduğunda iki cepheli çarpışma bütün şiddetiyle devam ediyordu. Belgrad Avusturyalıların, Bender Rusların eline geçti. Bir seneden beri Ruslarla savaş halinde olan Isveçle ittifakın ömrü pek kısa olduğu gibi Osmanlılara bir fayda da sağlayamadı (1789-1790). Buna mukabil Prusya ile yapılan bir anlaşma, Avusturyanın diğer Avrupa meselelerini de dikkate alarak Ziştovi muahedesiyle (1791) savaştan çekilmesini sağladı. (Bak. Ziştovi). Yalnız kalan Ruslarla da Yaş Muahedesi (1792) yapılarak sulh devresine kavuşuldu (Bak. Yaş). İÜ. Selim bundan sonra bütün çalışmalarını esaslı bir ıslâhat yapmak üzere o tarafa yöneltti. Artık tarihçilere göre imparatorlukta Gerileme Devri safhası sona ererek Yıkılma Devri'nin Islahat bölümü başlar. Mülki teşkilât, teknik okullar, basın ve kültür işleri yeniden ele alınarak tanzim e-dildi. Gerek kara ordusunda ve gerekse donanmada Avrupai müesseselerin kurulmasına, yeni gemiler yapılmasına başlandı. Talimli asker yetiştirmek üzere, Bostancı Ocağına bağlı olarak Nizam-ı ce-did birlikleri teşkil edildi. Yabancı devletlere daimi elçiler gönderilmeye başlandı. Fakat bu işlerin oluşu sırasında iç ve dış gaileler de eksik olmadı. Fransız generali Napoleon aradaki ananevi dostluğa rağmen 1798 de aniden Mısır'ı istilâ etti. Bu harekete karşı Osmanlı - Rus ve Osmanlı - ingiliz ittifakları yapılarak Mısır'ın istirdadına çalışıldı. Suriye'ye ilerlemek isteyen Napoleon orduları Cezzar Ahmed Paşa tarafından Akkâda yenildi (1799). Neticede Fransız'lar bir basan sağlayamadan barış yaparak Mısır'dan çekildiler (1802). Bunu müteakip Sırb isyanı bağladı (1804). Mahalli mütegallibe hareketleri aldı yürüdü. Asî ayanları ve diğer mütegallibeyi ezmek isteyen Selim, Nizam-ı cedid askerini Sırb isyanını bastırmak bahanesiyle Rumeli'ye sevketmek isteyince âsiler Edir-nede toplanarak Osmanlı tarihine ikinci Edirne Vak'ası diye geçen olayı meydana getirdiler. Orduyu geri çevirtmeye, dola-yısiyle Nizam-ı cedidin ve taraftarlarının nüfuzunu kırmaya muvaffak oldular (1806). Yenilikten, bozulan menfaatları do-layısiyle, hoşlanmayanlar bundan cesaret alarak şımardılar, mukabil hazırlıklara başladılar. Bu sırada Osmanlı politikasının müttefiklerinin tazyikine rağmen tekrar Fransız dostluğuna dönmesi ve Rusların hudutlara tecavüzü yeni bir savaşa sebep oldu (1806). ingilizler de onları tutarak, donanmaları ile Çanakkale Boğazını geçip İstanbul'u tehditle isteklerini yerine getirmek istediler (1807). Bu donanma bir basan sağlıyamadan çekildi. Diğer taraftan yenilik aleyhtarları Boğaz topçu yamaklarım kışkırtarak Kabakçı Mustafa'nın başkanlığında isyan ettirip saraya şevkettiler. Padişah bunların istekleri üzerine Nizam-ı cedidi kaldırmakla beraber hal'edilmekten kurtulamadı (1807). Bir yıl sonra Alemdar Mustafa Paşa'nın kendisim tekrar padişah yapmak istemesi üzerine katledilerek, Lâleli camii yanında babasının türbesine defnedildi (1808). III. Selim terbiyeli, çelebi bir padişahtı. Kendisi çocukluğundan itibaren cihangirlik hülyaları ile terbiye edilmişse de o kısa zamanda gerçeği anlamıştır. Avrupa usulü ıslâhat yapmak en büyük arzusu idi. iyi niyetine, çalışkanlığına, açık düşüncesine ve devlet işleriyle bizzat alâkasına rağmen gerekli azim ve iradeden, kültürlü ve samimi ıslahat ekibinden mahrum olduğundan düşüncelerinin tatbikinde muvaffak olamadı. Müzik sahasında yeni makam bulacak kadar üstattı, iyi saz çalar, besteler yapardı. Ayrıca şairliği ve ve hattatlığı da vardır. Bilinen eşleri: Afitâb, Nefizâr, Pakize, Tabısefa, Hasan-mâh, Nurişems, Refek, Zibifcr Sultanlardır. Çocuğu olmamıştırM.Sertoğlu.

MUSTAFA, IV. Saltanatı (1807 - 1808) I. Abdülhamid'in Ayşe Seniyeperver Sultan'dan (1779) dünyaya gelen oğludur. Kendisini iktidara getirenlerin elinde o-yuncak olan Mustafa, onlarm bütün isteklerini kabulle Nizam'ı cedid teşkilâtını ilgadan başka yenilik ileri gelenlerini yakalatıp öldürtmiye başladı. Bu badireden kurtulanlar Rusçuk'ta cahil, fakat uyanık fikirli Ayandan Alemdar Mustafa Paşa'nın yanına sığındılar, orada vaziyeti gözden geçirerek Selim'i tekrar iclâsa karar verdiler. Bu sırada hudutlarda Ruslarla başarısız bir şekilde devam eden savaşa bir mütareke ile son verildi. Ordu İstanbul'a dönerken Alemdar (Bayraktar) Mustafa Paşa sadnâzamı kandırarak kendi kuvvetleri ile İstanbul'a geldi, ilk fırsatta Rumeli Fenerinde Kabakçı'yı bastırıp katlettirdi. Davudpaşa sahrasında padişahın elini öptükten birkaç gün sonra ani bir hareketle Paşakapısını ve sarayı kuşattı. Selim'i padişah yapmak üzere isteyince TV. Mustafa rakipsiz kalmak için onun ve Şehzade Mahmud'un katlim emretti. Selim şehid edildiyse de Mahmud kurtulduğundan IV. Mustafa hal'edildi (1808). Mahlu padişah iki, üç ay sonra Alemdara karşı olan isyan esnasında âsilerin saraya hücum etmesi üzerine boğdurularak cenazesi babasının türbesine defnedildi. IV. Mustafa dar görüşlü, haris, zekâ ve dirayetten mahrumdu. Tahtında kalmak için her türlü zillete katlanan, onun için neticede kaatil de olan bir zattı. Bilinen eşleri; Dilpezir, Seyare, Peykidil, Şevki-nur Sultanlardır. Yalnız Emine isminde bir kızı bilinmektedirM.Sertoğlu.



MAHMUD, II. Saltanatı (1808 - 1839) I. Abdülhamid'in Nakşıdil Sultan'dan dünyaya gelen (1784) oğludur. Alemdar Mustafa Paşa tarafından tahta çıkarıldığından ona sadrıâzamlık verdi. Aynı zamanda ayanla hükümet ve padişah arasında ıslâhatın devamı ve bu hususta birbirine yardım edeceklerine dair bir sened-i ittifak yapıldı. Sekban-ı cedid ismi altında orduda ileri harekete devamla Levend ve Selimiye kışlalarında talimli asker çalışmaları başladı. Fakat padişah ve etrafındakiler ittifak senedinden pek memnun olmadığı gibi kuvvet karşısında sinen muhalifler de fırsat kollamaya başladı. Alem-dar'ın sadaretinin üçüncü ayında vukua gelen bir ayaklanmada âsiler kendisini Pa-şakapısında kuşatarak şehadete mecbur ettikten başka saraya da hücum ettiler. II. Mahmud rakipsiz kalmak için mahlû IV. Mustafa'yı boğdurdu. Ayrıca Sekban-ı ce-did'in ilgası gibi bazı vaadler ve tavizlerle âsileri de teskin etti (1808). Dış işlerde, ingilizler ile Kale-i Sultarıiyede bir anlaşma yapıldıysa da (1809) Ruslarla savağa devama karar verildi. Fakat yenilgilerin devam etmesi üzerine Bükreş muahedesi ile onlarla da barış yapıldı (1812). Eyaletlerde huzursukluk son hadde ulaşmış ve Arabistanda Vahhabi tehlikesi de büyümüştü. Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa Hicaz üzerlerine sevkedilerek durum düzeltildi (1813). Önce Rusların yaptıkları dini propaganda, sonra da Fransızların ihtilâl ile yaydıkları milliyetçilik fikirleri gayri müslim teb'ayı İstiklâl arzusu ile harekete geçirdiğinden gaileler birbirini takip etmeye başladı. Sırbların isyanı bitmeden Yunanlıların bağımsızlık psşinda koştuğu görüldü (1815). Büyük devletlerin müdahale etmemesi için Sırblara bazı imtiyazlar verilerek bu mesele önlendi (1817). Tepedelenli Ali Paşanın öldürülmesini müteakip Yunan isyanı genişleyerek Mora âsileri istiklâllerini ilân ettiler (1822). Kendi kuvvetleriyle isyanı önleyemeyen devlet, Mısır Valisi Mehmed Ali'den yardım istedi. O da bazı şartlarla işi ele aldı. Ruslarla da ihtilaflı noktalar Akkerman görüşmeleriyle bir neticeye bağlandı (1826). Aynı yılda artık gayri kabili ıslâh hale gelen Yeniçeri ocağı kısa bir mücadeleyi müteakip ilga edildi (Vak'ay-ı Hayriye). Yerine Asakir-i Mansufe-i Muhammediye teşkiline girişildi. (Bak. Asakir-i Mansu-re-i Muhammediye). Yunan meselesi halledilmek üzere iken ingiltere, Fransa ve Rusya'nın Londra protokolü ile işe müdahaleleri pek güç bir durum yarattı. (Bak. Londra muahedeleri). Osmanlı ve Mısır donanmaları Navarin'de üç müttefik tarafından yakıldı (1Sİ7). Devlet-i âliyye bunlara cihad ilân etti. Ruslar savaş açmakla cevap verdiler (1828). Henüz kuruluş halindeki Osmanlı ordusu yenilince Edirne muahedesi ile barış yapıldı (1829). Bunu, karışık durumdan istifâdeyi düşünen, Fransızların Cezayir-i Garb'ı işgali (1830) takip etti. (Bak. Cezayir-i Garb ocağı). Diğer taraftan Kavalalı Mehmed Ali Paşa da va-adlerin yerine getirilmediğini bahane e-derek isyanla Filistin, Suriye yolu ile Ana-doluya girdi. Padişah bir taraftan onunla anlaşmak isterken diğer taraftan da Rusları yardıma çağırdı (1833). Neticede Kütahya'da Mehmed Ali ile. İstanbul'da Hünkâr iskelesinde Ruslarla anlaşılarak vaziyet muvakkaten halledildi. (Bak. Hünkâr iskelesi muahedesi ve Kütahya). Gerek Osmanh hükümeti .gerekse âsi vali meseleyi mutlak olarak kendi lehine hal için çalışmaya başladı. Nihayet 1839 da Nizıb civarında bir çarpışmada Osmanh ordusu yine yenildi. Padişah bu haber kendisine ulaşmadan veremden vefat etmişti. Cenazesi Divanyolundaki türbesine defnedilmiştir. II. Mahmud pek yakışıklı bir zattı. Şahsen hiddetli, çabuk kızar, biraz da kan dökücüydü. İçkiye olan iptilâsı gittikçe asabınj bozmuştu. Başladığı işleri de aralıksız takip eder ve devlet ricalini çok sıkıştırırdı. Azimli ve iradeli ve IV. Murad'-dan beri gelen Ostnan-oğullarının en kud-retlisiydi. Şiddetle yenilik taraftarı olup eskiden kalan bütün müesseselerin gerek teşkilât, gerekse unvanlarını değiştirip devletine garplı bir vaziyet vermeğe çok çalışmıştır. Devri siyaseten felâketli olmasına rağmen ıslâhat yönünden feyizlidir. Bilinen eşleri; Bezmiâlem, Fatma, Hûşyar, Kerime, Mislinayab, Nuritab, Pertevniyal, Tiryal, Aşubucan, Ebureftar, Gülcemal, Hüsnümelek, Lebrizfelek, Nevfidan, Peres-tu, Pervizfelek, Zernigâr Sultanlardır. Çocukları; Abdullah, Abdülaziz (Pertevniyal'-den) Abdülhamid (2 tane), Abdülmecid (Bazmiâlem'den), Ahmed (5), Bayezid, Kemaleddin, Mahmud, Mehmed (2), Murad, Nizameddin. Osman, Süleyman, Adile, Fatma (2), Esma, Enline, Ayşe, Atiye, Zey-neb, Şah, Salima, Münire, Mihrimâh, Hayriye (2), Hamide (2), Hadice'dirM.Sertoğlu.

ABDÜLMECİD Saltanatı (1839 - 1861) II. Mahmud'un Bezmiâlem Sultan'dan dünyaya gelen (1823) oğludur. Henüz on-yedi yaşında tahta çıktığında pek ağır bir durumla karşılaştı. Nizib yenilgisi yetmiyormuş gibi Ahmed Paşa da, hasmı Hüs-rev'in sadarete getirilmesinden ötürü, donanmayı Kavalah Mehmed Ali'ye teslim etti. Genç padişah düşüncelerini tatbik e-debilmek, işleri yürütmek için Reşid Pa-şa'mn telkini ile Gülhane Hatt-ı Hümâyununu neşir ve ilânla dahilde halkın hariçte batı efkârının sempatisini temine çalıştı: (Bak. Gülhane Hatt-ı Hümayunu). Zaten bir Avrupa meselesi haline gelen Mısır işini büyük devletler Londra'da hallettiler. (Bak. Londra Muahedeleri 2). Bunu müteakip yine Londra'da, Boğazlar'da Osmanh hâkimiyetinin bütün devletlerce kabul edildiğine dair bir muahede yapılarak o mssole de devletler arası esasa bağlandı (Bak. Londra Muahedeleri 3). Genç padişah artık pek arzuladığı ıslâhat hareketlerine girişti. Fakat, önce Lübnan'daki bazı isyanlar, sonra da Avrupa 1848 ihtilâl hareketleri neticesinde Osmanlı devletine sığınan Macar'ların ve Lehlilerin iadeleri hususunda Ruslarla Avusturyalıların yaptıkları tazyik ve nihayet Eflak ile Boğdan'daki ayaklanma Çizerine Rusların buraları işgali gibi yeni gaileler ıslâhatı aksatıyordu. Mülteciler meselesindeki Osmanh hattı hareketinin Fransa ve İngiltere tarafından desteklenmesi; Eflâk - Boğdan ihtilâfı da Ruslarla İstanbul'da yapılan Balta Limanı anlaşması (1849) üzerine yatıştı. Fakat sakin hava çok sürmeden, bu sırada Fransa'da imparatorluk makamını elde etmek gayesiyle katolik zümrenin desteğini kazanmak isteyen Louis Napoleon Kudüs'teki mukaddes yerler imtiyazları için Katolikler lehinde talepte bulundu. Osmanh develinin kuvvetlenmesine meydan vermeden işini bitirmek isteyen Rusya da bundan istifade ila Küçük - Kaynarca muahedesindeki bazı kayıtları ileri sürerek Ortodokslar lehine müdahalede bulunmak suretiyle yeni meseleler ortaya çıkardı. Gitgide ağır taleplerde bulunan Rusya, son ültimalomuna red cevabı alınca Eflâk ve Boğdan'ı işgal etti. Osmanlılar da buna savaş ilânı ile ee-vab verdiler (1853). Kara muharebeleri Devlet-i âliyye lehinde gelişmekle beraber donanması Sinop'ta yakıldı. Bunun üzerine Fransa ve ingiltere Osmanlılarla bir ittifak yaparak Rusya'ya harb ilân ettiler (1854), savaş da Kırım'a nakledildi. Sivastopolu kaybeden Ruslar, barış istediler, Paris'teki konferansın hazırladığı muahede (1856) sulhu temin etti (Bak. Paris muahedesi). Bu sırada Abdüîmecid Islâhat farmaıtı'nı yayınlayarak, devleti Is-hine bir hava yaratmış bazı müdahaleleri de önlemiştir. (Bak. Islâhat fermanı). Artık Cidde vak'ası (1858), Suriye ve Fransa'nın Cebel-i Lübnan'a asker çıkarması olaylarına (1860) rağmen ıslâhatı yürütmek mümkün oldu. Fakat, ilk defa Rus savaşı sırasında Avrupa'dan yapılan istikrazların devamı, batı sermayesinin siyasi ve iktisadî sahada nüfuz ve tesirinin artmasına sebep olduktan başka, elde edilen paraların da iyi kullanılmaması hoşnutsuzluk yarattı. Padişah, bilhassa israflarından dolayı, aleyhine gizli teşebbüslere gi-rişildiginden kısa bir zaman sonra, müptelâ olduğu veremden vefat etti (1861). İstanbul'da Selimiye camii yanındaki türbesine defnedilmiştir. Abdüîmecid uzunca boylu, zayıf, hafif çiçek bozuğu, mariz bir zattı. Şahsen halûk, nazik, gayet terbiyeli olup, kimsenin kalbini kırmaz, herkese iyi muamelâ gösterirdi. Fransızcaya ve alafranga musikiye vakıftı, içki ve kadına olan iptilâ-sı erken vefatına sebep olmuştu. Devlet işlerinde dirayetli olmadığından idareyi vezirlerine bırakmıştı. Fnkat vükelâsının kendini çocuk yerine koyduğunu zannetmesi daimi üzüntüsüydü. Babasının ıslahatına samimiyetle devamı arzu etmiş ancak zaaf derecesindeki yavaşlığı ve mü-layemeti vaziyete hakimiyetine ve işleri azimle yürütmesine mani olmuştur. Mamafih Gülhane Hatt-ı Hümayunu ile açtığı Tanzîmat-ı Hayriye devrinde adalet, askerlik, maarif alanında pek faydalı işler görülmüştür. Onun bu hareketiyle imparatorluğun Yıkılma devri safhasının bir bölümü olan Tanzimat devri'ne girilir. Bilinen eşleri: Düzdüm!, Gülüştü, Navekmisal, Nesrin, Nükhetseza, Rusdiî, Seryetseza, Şemsinur, Tirimujgan, Zeyni-melek, Ceylangar, Gülcemal, Nalandil, Nergis, Neveser, Perestû, Serfiraz, Şayeste, Şevkefza, Verdicenan sultanlardır. Çocukları: Abdülhamid (Trimüjgan'dan), Ahmed (2 tane),. Baheddin, Abdüssamed, Abid, Burhaneddin, Fuad, Murad (Şevkef-za'dan), Nizameddin, Mehmed Reşad (Gülccmal'den), Seyfeddin, Nureddin, Ziyaeddin, Vamık, Mehmed Vahieddin (Gülüstü'den), Rüştü, Bedihe, Aliye, Süleyman, Cemile, Behiye, Bahice, Hadice, Fehimo (2), Fatma, Münire, Mukbile, Mevhibe, Mediha, Zekiye, Şehime, Seniha, Semiha, Samiye, Sabiha, Rukiye, Refia, Neyyire, Naime, Naile'dirM.Sertoğlu.

Yüklə 2,51 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   33   34   35   36   37   38   39   40   ...   52




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin