“es-Sünne"sinde (s: 175-176) gösterdim. Görüldüğü gibi bu hadiste onların görüşlerine delil olabilecek bir şey yoktur.
2 Alûsî orada bu meseleyi uzun uzun anlatmakta ve Beydâvî’nin sözünü reddederek şöyle demektedir: "Bu görüşün her yönüyle yanlış olduğunu İbn Abbas hadisi göstermektedir." (yani bir önceki dip notlardaki hadisi) Alusî sonra, Mutezile mezhebinin söz alma konusundaki sahih hadisleri inkar ettiklerini ve Kur’an’ın zahirini terk ederek âhad hadisleri almamız gerekmez, dediklerini belirterek felsefe kurallarına dayalı akli deliller ileri sürerek bu konularda inatla bıkmadan devam ettiklerini anlatmakta ve onların delillerini aktardıktan sonra hepsine tek tek cevap vermektedir.
3 s:156-175.
4 Bana göre ölümü bu sebeplerle açıklamak felsefecilerin yoludur. Çünkü bu sözün aklî ve naklî bir delili yoktur. Bilakis kaç kişi aniden ölmüş ama Allah’ın kudretiyle uzuvları bozulmadan sağlam olarak kalmıştır.
1 Abdullah b. Vehb –İbn Aclan- Nâfî- İbn Ömer yoluyla gelen hadise işaret etmektedir. Hz. Ömer bir grup askeri gönderir. Başlarına da Sariye’yi komutan olarak atar. Hz.Ömer bir gün hutbe verirken üç kere: "Ey Sariye, dağa. Ey Sariye dağa." diye seslenir. Ordu dönünce Hz. Ömer durumu sorar. Sariye şöyle der: "Yendik ya Ömer. Savaşta iken: "Ey Sariye dağa. Ey Sariye dağa." diye bir ses duyduk. Arkamızı dağa verdik. Allah da düşmanı hezimete uğrattı." Bunu duyanlar Hz.Ömer’e: "Sen bu şekilde bağırmıştın" derler. İbn Kesir’in “Bidaye"de (7/131)dediği gibi bu hadisin senedi hasen ceyyid’dir. Aynısını Beyhakî “Delâil"de (1/181/3)rivayet etmektedir. Yukarıdaki Hz. Ömer’den gelen bu kıssanın benzer rivayetleri sağlam değildir. Mesela “Ravdu’r Reyyahîn" de (s:25)olduğu gibi : “Bu müslümanların ile düşmanların durumunu haber veren Hz. Ömer’in keşf halidir." Bunun aslı yoktur. Bu ancak sofilerin keşf terimini desteklemek için uydurdukları boş şeydir. Allah selamet versin. Salât ve selâm ümmi olan Nebimiz Muhammed’in üzerine olsun.