ALLAHSIZLIK
Bk. İlhad.787
ALLAHÜEKBER
Bk. Tekbir. 788
ALLAHÜMME
“Allahım!” mânasına gelen Arapça bir dua sözü.
Hem Câhiliye döneminde hem de İslâmî devirde kullanılan bu duaya başlama sözünün aslı “Yâ Allah” olup çok kullanıldığı için nida harfi olan “Yâ” hazfedilmiş, buna karşılık kelimenin sonuna şeddeli bir “Mim” getirilmiştir. Bu sözün kısaltılarak kullanılan”Lâhümme” şekline de rastlanır. Kur'ân-ı Kerîm'de 789 ve hadislerde de 790 geçen bu kelime genellikle üç şekilde kullanılır. Bunlardan en yaygın olanı, dua esnasında kulun Allah'a yakarışını ifade etmek üzere “Allahım!” anlamında nida maksadıyla kullanılanıdır. Bir soruya verilen cevabın doğruluğu konusunda muhatabı ikna etmek ve buna Allah'ı şahit tuttuğunu göstermek için pekiştirme edatı olarak “Allahümme neam” veya “Allahümme lâ” şeklinde söylendiği gibi. bir şeyin pek nâdir meydana geldiğini belirtmek için istisna edat olan “İllâ” ile “Allahümme illâ” tarzında da kullanılır.
Her ne kadar F. Buhl, ilk defa Ümey-ye b. Ebü's-Salt tarafından muahedelerin başında kullanıldığı rivayet edilen 791 “Bismikellahümme” tabirinin yerine. Hz. Peygamber'in Câhiliye döneminden kalmış bir söz olması dolayısıyla başka tabirler koyduğunu iddia etmişse de 792 bu iddia yanlıştır. Çünkü Hz. Peygamber sırf Câhiliye geleneğine karşı çıkmak düşüncesiyle bunu terketmiş değildir. Bu tabirin yerine “Bismillâhir-rahmânirrahîm” cümlesini kullanmasının asıl sebebi, Kur'ân-ı Kerîm sûrelerinin bu cümle ile başlamasıdır. Bunun için Kur'ân-ı Kerîm kıraatine besmeleden başka bir sözle başlamaya izin verilmemiş, ayrıca müslümanların her hayırlı işe besmele ile başlamaları tavsiye edilmiştir. Fakat bu husus. “Bismikellahümme” tabirinin nadiren de olsa kullanılmasının menedildiğine delil teşkil etmez. Nitekim Hz. Peygamber Kureyş ile yaptığı Hudeybiye Antlaşması'na, “Bismillâhirrahmânirrahîm” diye başlanmasını Kureyş temsilcisinin kabul etmemesi üzerine “Bismikellahümme” sözünün yazılmasını emretmiştir. 793
İbrânîce'de de buna benzer bir terkip bulunmaktadır. Yahudiler Allah'a şirk koşup birçok ilâha taptıkları dönemde bu kelimeyi, taptıkları ilâhları toptan ifade etmek üzere çoğul olarak kullanıyor ve “Elohîm” diyorlardı. Elohîm kelimesini Hz. Musa'dan sonra da Allah hakkında kullanmaya devam ettiler. 794
Bibliyografya
1) Lisânü'i-'Arab, “Elh” md.;
2) Wensinck, Muccem, “Allahümme” md.;
3) İbn Hişâm. es-Sire, III, 317;
4) Taberî. Târth (Ebü'l-Fazl), III, 124;
5) Ebü'l-Ferec el-İsfahânî, et-Eğânî, Kahire 1927, El, 187;
6) Aynî, 'Umdetü't-kârî, Kahire 1392/1972, 1, 396;
7) Şevkânî. Fethu'l-kadîr, Kahire 1383/1964, I, 329;
8) Muhammed Altuncî, Mu'cemü'l-edevati'n-nahviyye, Dımaşk 1979, s. 21;
9) F. Buhl. “Allâhümme”, İA, I, 375, 376;
10) a.mlf., “Allahümme”, DMİ, II, 592;
11) a.mlf.. “Allahumra”, El (İng), I, 418;
12) Ferid Vecdi, DM, I, 481; UDMİ, 111, 187, 188. 795
ALLAL el-FASİ
Muhammed Allâl el-Fâsî (1910-1974) Faslı devlet ve fikir adamı.
Fas'ta doğdu. Tahsilini Karaviyyin Üniversitesi'nde tamamladı. Aynı üniversitede ve üniversite sonrası İslâmî eğitim veren Rabat'taki Dârülhadîsi'l-haseniy-ye'de görev yaptı. Selefıyye hareketi içinde yer aldı ve Fransız sömürge yönetimine karşı baş gösteren siyasî mücadelelere katıldı. Bu faaliyetlerinden dolayı bir süre Tâzâ'da göz hapsinde tutuldu; 1931 yılında serbest bırakıldı. Diğer genç Faslı milliyetçilerle birlikte 1934'te Kütletü'l-ameiri-vatanryi kurdu. Liderler arasındaki görüş ayrılıkları üzerine bu teşkilât 1937 yılında, Allâl el-Fâsrnin önderlik ettiği el-Hizbü'1-vatanî ve Vezzâni’nin başında bulunduğu el-Hareketü'l-kavmiyye adlarıyla ikiye bölündü. Sömürge yönetimine karşı sürdürülen faaliyetler ve ortaya çıkan gelişmeler üzerine liderlerin birçoğu tutuklanarak hapse atıldı veya sürgüne gönderildi. Allâl el-Fâsî de 1937-1946 yılları arasında Gabon'da sürgünde yaşadı. Fas'taki arkadaşları tarafından 1943'te kurulan İstiklâl Partisinin (Hizbül-istiklâl) liderliğine getirildi ve 1946 yılında Gabon dönüşü fiilen partinin başına geçti. Ancak 1947'de Kahire'ye kaçmak zorunda kaldı ve orada kurduğu Mektebü'l - Mağribi'l-Arabî adlı merkezden İspanyol ve Fransızlar'a karşı geliştirilen direniş ve bağımsızlık hareketlerini yönlendirdi. Kuzey Afrika bağımsızlık hareketleri liderlerinden Abdülkerîm el-Hattâbî başkanlığında Kahire'de kurulan Kuzey Afrika Kurtuluş Komitesi'nin 796 genel sekreterliğine getirildi (1955). Fas'ın 1956'da bağımsızlığını kazanması üzerine ülkesine döndü ve Rabat'ta İmam V. Muhammed Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde öğretim görevine başladı. Bir süre yalnız parti çalışmaları ve neşir faaliyetiyle meşgul olarak hükümette görev almaktan uzak durdu. 1957'de çıkarmaya başladığı haftalık Le Saham Marocain gazetesinin yayımını sürdürdü; 1962'de de aylık el-Beyyine dergisini çıkardı. Bu yayın organlarında, savunduğu Arap birliği ve Panislâmizm hareketi hakkındaki görüşlerini ortaya koydu. 1960'ta tekrar İstiklâl Partisi liderliğine getirildi. 1961'de kurulan hükümette vakıflar ve dinî işlerle görevli devlet bakanı oldu. On sekiz ay bu görevde kaldıktan sonra partili diğer iki bakanla birlikte hükümetten ayrıldı (1963). Siyasî ve kültürel faaliyetlerle dolu hareketii bir ömür geçiren Allâl el-Fâsî, bir davet üzerine gittiği Romanya'da devlet başkanı ile Filistin ve Bati Sahra meseleleriyle ilgili olarak yaptığı görüşme sırasında öldü. 797
Eserleri
1) Maköşıdü'ş-şeri'ati'I-İsIâmiyye ve mekârimuhâ. Hukuk Fakültesi'nde verdiği derslerin kitap haline getirilmiş şeklidir. Eser Kazablanka'da 798 neşredilmiştir.
2) Difâc eani'ş-şerica. Bu eser de Hukuk Fakültesi'nde verdiği derslerden oluşmaktadır.
3) el-Himâye fî Merrâküş mine'l-vicheti't-târîhiyye ve'l-kânûniyye. Fransız ve İspanyollar'ın Fas'taki himaye rejimlerini eleştirmektedir.
4) Himâyetü İspanya mine'l-vicheti't-târihiyye ve'l-kânûniyye 799 Himaye rejimlerini eleştirdiği bir başka eseridir.
5) el-Mağribü'l - Arabî mine'l-harbi'I-âlemiyyeti'1-ûlâ ile'1-yevm (1955). Tarihî olaylardan bahseden eserde I. Dünya Savaşında Mağrib'in içinde bulunduğu durum incelenmektedir.
6) el-Harekötü'l-istiklâliyye ti'l-Mağribi'l-Arabî 800 Fas'taki Arap milliyetçilik hareketini anlatmaktadır.
7) Nehcü'l-istiklâliyye. Konusu bir önceki eserle aynıdır.
8) Hadîşü'l-Mağrib h'1-Meşnk (1956). Çeşitli Arap ülkelerinde verdiği konferanslardan meydana gelen bu eser Aitâl el-Fâsrnin politik görüşlerini ihtiva etmektedir.
9) Nida’ü'l-Kâhire (1959). Müellifin politik görüşlerini ihtiva eden bir başka önemli eseridir.
10) en-Nakdü'z-zatî 801 Bu eserinde, Arap milliyetçilik hareketinin esasları ve sonuçlan üzerinde durarak modern dünyada gerçek Arap kimliğini kaybetmeden yükselebilmenin yollarını göstermekte ve otokritik yapmaktadır. Böylece, mücadelesinde XX. yüzyılın modernist İslamcı fikirlerini oluşturan 802 liderlerin yolunda gittiğini göstermektedir. Eser Çince'ye ve kısmen Fransızca'ya da tercüme edilmiştir.
Allâl el-Fâsi’nin ayrıca İslâm alemindeki maddî ve manevî kalkınma ile ilgili şu eserleri vardır: “Akide ve cihâd; Macreketü'l-yevm ve'l-ğad; Mühimmetü culemâ’i'l-İslâm; Difâ'an can vahdeti'l-bilâd. Aynı zamanda şair olan Allâl el-Fâsrnin bazı şiirleri Abdülalî el-Vedgîri tarafından Dîvânü 'Allâl el-Fâsî adıyla neşredilmiştir. 803
Bibliyografya
1) Dîvanü 'Allâl el-Fâsınşi Abdülalî el-Vedgîrî, Rabat 1984, c. I;
2) Muhammed el-Alemî, 'Allâl el-Fâst Rabat 1980;
3) Anovar Abdel-Malek. Anthotogie de la literatüre arabe contempo-raine, Paris 1965, II, 190, 196;
4) Ebu Bekir el-Kâdirî. Ricâlün 'areflühüm fi'l-Mağrib ve'l-Meşrık, Dârülbeyzâ 1403/1983, s. 59, 120;
5) et-Meosû'atü'l-harekiyye 804, Amman 1403/1983, I, 186;
6) Hasan el-Verâgılî. el-Mazmûnü'l-İslami fî şi'ri Ail’l et-Fast, Rabat 1405/1985;
7) Oriente Modemo, sy. XVII, Roma 1937, s. 595; XIX (1939), s. 429, 430; XXXII (1952), s. 1, 31;
8) U. Rizzitano, “Allâl al-Fâsî”, El Suppl. (İng), s. 63, 64. 805
Dostları ilə paylaş: |