5- Silindiğine İşaret Etmeden Resulullah'ın (s.a.a) Sünnetinden Rivayetin Tamamının Silinmesi
İbn Hişâm,[259] es-Sîretu'n-Nebeviyye adlı kitabında Resulullah'ın (s.a.a) sünneti hakkında kaydettiklerini Bukaî'nin rivayetiyle İbn İshak'ın Siret'inden almıştır. O, kendi kitabı hakkında şöyle der: Ben İbn İshak'ın bu kitaptaki yazılarından bazılarını kaydetmedim... Söylenmesi hadis makamını düşüren ve halkın söylenmesinden hoşlanmadığı şeyleri kaydetmekten sakındım! İbn Hişâm'ın, halkın hoşlanmadığı bahanesiyle İbn İshak'ın Sîret'inden sildiği şeylerden biri de, Resulullah'ın (s.a.a) "En yakın hısımlarını uyarıp korkut."[260] ayeti inince Abdulmuttalib Oğulları'nı davet etmesi rivayetidir. Taberî bu rivayeti kendi senediyle İbn İshak'tan kaydederek Resulullah'ın (s.a.a) bu davette Abdulmuttalib Oğulları'na şöyle buyurduğunu yazar: "Bu konuda hanginiz bana yardım edecek ki böylece aranızda benim kardeşim, vasim ve halifem olsun?" Ali b. Ebu
Talib dışında hepsi bu öneriden yüz çevirdiler. Ali dedi ki: "Ben ya Resulullah, bu konuda senin yâr ve yardımcın ben olacağım." Bunun üzerine Resul-i Ekrem (s.a.a) onun ensesinden tutarak, "Bu sizin aranızda benim kardeşim, vasim ve halifemdir. Bunu dinleyin ve buna itaat edin." buyurdu. Resulullah'ın (s.a.a) bu sözünü duyanlar gülerek yerlerinden kalktılar ve Ebu Talib'e, "Sana, oğlunun emirlerine itaat etmeni emrediyor!" dediler.[261] İbn Hişâm, bu rivayeti ve kendi deyişiyle halkın duymak istemediği diğer birçok rivayeti silmiş, kaydetmemiştir. Elbette İbn Hişâm'ın
bu sözündeki "halk"tan maksadı, sıradan genel halk kitlesi değil, hilâfet makamına oturan hâkim güç ve etrafındakilerdir.[262] Bu nedenle İbn İshak'ın Sîret'i unutulmuş, ona karşı ilgisiz davranılmıştır. Çünkü bu kitapta yayılmasını istemedikleri rivayetler yer almamıştır. Bu sebeple İbn İshak'ın bu kitabının nüshaları bulunmaz hâle geldi,[263] onun yerine İbn Hişâm'ın Sîret'i meşhur olup, halk tarafından en muteber kaynaklardan biri olarak tanındı! Fakat, o önemli olayı kendi Tarih'inde kaydettikten sonra İmam Ali (a.s) hakkındaki bu nassın öneminin farkına varan Taberî, Tefsir'inde bunu telâfi etmeye çalışarak aynı senetle yukarıdaki ayetin altına şöyle kaydetmiştir: Resulullah (s.a.a) buyurdu ki: "Aranızdan hanginiz bu konuda bana yardım edecek ki benim kardeşim ve şöyle böyle olsun!" Daha sonra buyurdu ki: "Bu benim kardeşim ve şöyle
böyledir, sözünü dinleyin ve ona itaat edin!" Bunun üzerine oradakiler gülerek ayağa kalktılar ve Ebu Talib'e dediler ki...[264] İbn Kesir de Tarih'inde[265] bu rivayet hakkında ve Tefsir'inde yukarıdaki ayetin tefsiri hakkında aynı şeyi yapmıştır. İşte bu, rivayetin bir bölümünü silerek yerine belirsiz bir şey koymaktır. Bundan daha kötüsü, Muhammed Hasaneyn Heykel'in yaptığıdır. O, Hayat-ı Muhammed adlı kitabının birinci baskı 104. sayfasında bu rivayeti şöyle kaydeder: "Bu konuda hanginiz bana yardımcı olacak, ki böylece aranızda benim kardeşim, vasim ve halifem olsun."
Sonra 1354 yılında kitabının ikinci baskısında 139. sayfada bunu silmiştir![266] Her halükârda bu tür gizleme (silindiğine işaret etmeden rivayetin
tamamını gizleme), Hilâfet Ekolü ulemasında oldukça fazla rastlanan bir husustur.
6- Resulullah'ın (s.a.a) Sünnetinin Yazılmasının Engellenişi
Hilâfet Ekolü'nde Resulullah'ın (s.a.a) sünnetini gizlemenin en önemlilerinden biri de halifelerin Resulullah'ın (s.a.a) sünnetinin yazılmasını
yasaklamalarıdır. Bu yasaklama Resulullah'ın döneminde başladı. Kureyş muhacirleri Abdurrahman b. Amr b. As'ın, Resulullah'ın (s.a.a) hadislerini yazmasını engelleyerek dediler ki: Sen Resulullah'tan (s.a.a) duyduğun her şeyi yazıyorsun; oysa Resulullah da bir beşerdir, sevinç ve öfke hâlinde ağzından bir söz çıkar! Yine Kureyş muhacirleri, Resul-
i Ekrem'in (s.a.a) hayatının son anlarında vasiyetini yazmasını engellediler. Ve yine Resulullah'tan (s.a.a) sonra hilâfet kürsüsüne oturunca var güçleriyle onun sünetinin yazılmasına engel olanlar da yine Kureyş'tir! Resul-i Ekrem'in (s.a.a) sünnetinin yazılıp nakledilmesi Emevî halifesi Ömer b. Abdülaziz'in dönemine kadar devam etti. Ömer b. Abdülaziz hilâfete geçince bu sınırlamaları kaldırarak Resulullah'ın (s.a.a) sünnetinin yazılmasını emretti. Hükümet düzeninin Resulullah'ın (s.a.a) hadislerinin yazılmasını
engellemelerini kitabımızın ikinci cildinde, İki Ekole Göre İslâm'ın Teşriî kaynakları konusunda genişçe inceleyeceğiz. Elbette Resulullah'ın (s.a.a) hadislerinin yazılmasının nasıl engellendiği daha önce Sakife rivayetlerinde geçti. Uzun yıllar boyunca Resulullah'ın (s.a.a) "vasiyet" hakkındaki
hadisleri ve diğer hadislerinin yazılmasının engellenmesi nedeniyle ne kadarının unutulduğunu Allah bilir. Biz bu tür gizleme hakkında iki rivayetle yetiniyoruz: Birinci rivayet, Ebu'l-Ferec İsfahanî'nin el-Eğanî adlı kitabında genişçe kaydettiği Muaviye'yle Amr b. Âs'ın ensara davranışları hakkındadır. Bu rivayet özetle şöyledir: Ensarın temsilcilerinden bir grup Muaviye'ye giderek perdeci Sa'd Ebu Dürre'den ensar için Muaviye'den izin almasını istediler. Perdeci içeri girdi ve Amr Âs'ın yanında bulunan Muaviye'ye, "Ensar kapıda bekliyor." dedi. Amr Muaviye'ye dönerek dedi ki: "Ey Emirü'l-Müminin! Bunların bir nesep gibi kullandığı bu nasıl bir lakaptır? Eğer razı olursan onları nesep ve soylarıyla çağırmalarını emret." Muaviye, "Sonunda rezil olmaktan endişeleniyorum." dedi. Amr, "Sen bunu emret, eğer muvaffak olursan onları küçük düşürmüş olursun, aksi takdirde bu isimle anılsınlar." dedi. Bunun üzerine Muaviye perdeciye, "Git onlara Amr b. Amir evlâtlarından olanlar içeri girsinler de" dedi. Perdeci giderek Muaviye'nin emrini yerine getirdi. Bunun üzerine Amr b. Amir Oğulları'nın hepsi içeri girdi. Fakat ensardan hiçbiri yerinden kımıldamadı. Muaviye öfkeyle Amr'a bakarak, "Yazıklar olsun sana." dedi ve sonra hizmetçisine dönerek, "Git onlara Evs ve Hazrec kabilesinden olanların içeri girmesini söyle" dedi. Perdeci çıkarak Muaviye'nin emrini iletti; ama bu kez de hiçbiri yerinden kımıldamadı. Bunun üzerine Muaviye, "Git ensarın gelmesini söyle" demek zorunda kaldı. Böylece önlerinde Nu'man b. Beşir olduğu hâlde bütün ensar ve Nu'man şu şiirleri okuyarak içeri girdiler: Ey Sa'd! Bize başka isimler takma; ki bizim / Ensardan başka nesebimiz yoktur, dolayısıyla ona cevap vermeyiz. Bu nesebi Allah bize seçmiştir ve / bu nesep kâfirlere ağır gelir. Bedir'de sizden kuyunun içine / yuvarlananlar ateş ehlidirler. Nu'man Beşir, şiirlerini bitirince öfkeli bir hâlde Muaviye'nin sarayından dışarı çıktı. Fakat Muaviye onu geri çağırması için birini peşine gönderdi. Nu'man gelince onu sıcak
bir şekilde karşılayıp gönlünü aldı ve onunla beraberindekilerin isteklerini yerine getirdi. Daha sonra Amr'a dönerek, "Bizim bu kadar baş belasına ihtiyacımız yoktu." dedi![267] Bu rivayette hâkim gücün, Resulullah'ın (s.a.a) sünneti olan, ne hâkim gücün taraftarlarından ve ne de akrabalarından olmayan ashabı için bir övgü sayılan "ensar" lakabının yayılmasını engellediklerini görüyoruz ve bütün bunlardan çıkan sonuç şudur: Hâkim
güç, düşmanlarıyla düşmanlık ederek hangi yolla olursa olsun Resulullah'ın (s.a.a) sünnetinin yayılmasına engel olmaktadır!! İkinci rivayeti de Ebu'l-Ferec İsfahanî, el-Eğanî adlı kitabında İbn Şehab'dan şöyle nakleder: Halid b. Abdullah Kasrî benden soy ilmiyle ilgili bir kitap yazmamı istedi. Ben de itaat ederek Mudar kabilesinden başlayarak bu kitabı yazmaya koyuldum. Bir müddet sonra huzuruna gittiğimde bana, "Ne yaptın?" diye sordu. Ben, "Mudar kabilesinin soyunu yazmaktayım, daha bunu bitirmedim." dedim. Bunun üzerine, "Mudar'ı bırak; Allah onların kökünü kurutsun." dedi, "Bunu yazmaya devam etmen gerekmez. Bana sîret hakkında bir kitap yaz." dedi. Ben, "Sîret kitabı yazacak olursam Ali b. Ebu Talib'in siretini de yazmak zorunda kalacağım. Bunu yazmama müsaade ediyor musunuz?" dedim. Halid, "Hayır." dedi, "Bunu istemem; ama onu cehennemin derinliklerine düşürecek bir konu bulursan yaz!"[268] Gördüğünüz gibi hâkim güç Hz. Ali'nin (a.s) kötülenmesi dışında hatta isminin yazılmasını bile engellemekteydi. Bu durumda açıkça Hz. Ali'yi seçerek kendisinden sonra vasisi ve halifesi olarak tanıtan Resulullah'ın sünnetinin yazılmasına izin verir mi hiç?! Halifeler var güçleriyle Resul-i Ekrem'in (s.a.a) sünnetinin ve hadislerinin yazılmasını engelliyor ve asırlar boyunca emirlerine karşı hareket ederek Resulullah'ın (s.a.a) sünnetini rivayet eden veya siyasetleriyle çelişen hadisleri nakleden veya yazanları ileride örneklerine değineceğimiz gibi ya ezerek inzivaya itiyor veya cellatlarına teslim ederek idam ediyorlardı.
Dostları ilə paylaş: |