EHLİBEYT'İN ÖNDERLİĞİNE DAİR DİĞER NASLAR
Buraya kadar Resulullah'ın (s.a.a) Ehlibeyti'nin önderliği hakkındaki naslarını sunmak istiyorduk; ancak Ehlibeyt hakkındaki nasların asırlar boyunca saltanat gücüne dayanmış olan halifelerin politikasıyla çelişmesinden dolayı birçok gizleme ve tahriflere maruz kalmış olduğunun ve bilginlerin gafleti sonucu bütün bunlardan Ehlisünnet kitaplarında, bulduğumuz az bir miktardan başka bir şey kalmadığının açıklık kazanması amacıyla, öncelikle tahrif ve gizleme konularına değinmek zorundaydık. Şimdi Allah'ın izniyle, geçen nasların dışındaki diğer nasları inceleyeceğiz:
Farklı Sözcüklerle Vasi Tayini Istılahlar bölümünde vasi ve vasiyetin tanımında vasinin bazen "vassaytu" (vasiyet ettim) ve bu kökten türeyen sözcüklerle tayin edildiğine, meselâ vasiyet eden, vasi tayin ettiği adama, "Benim ölümümden sonra falan ve filanca işleri yapman için seni vasi ediyorum." şeklinde gerçekleştiğine; bazen de "Benden sonra falan ve filan işlerimi yapmanı istiyorum." şeklinde vasiyet anlamına gelen diğer
kelimelerle gerçekleştiğine değindik. "Falancayla anlaştık veya filan işi ona bıraktım." şeklinde vasiyet konusunu diğerlerine bildirmek için de aynı şey geçerlidir. Bu ve benzeri tabirlerin hepsi, o adamın kendisinden sonra o işi yapması için başka birini vasi tayin ettiğini anlatır. Resul-i Ekrem (s.a.a) de, kendisinden sonraki vasiyi tayin etmek için böyle yaptı. Resulullah'ın (s.a.a), amcası oğlu hakkında kullandı ğı kelimeler onun, amcası oğlu Ali'yi (a.s) kendine vasi ve yardımcı seçtiğini açıklığa kavuşturur:
Resulullah'ın (s.a.a) Vezir ve Yardımcısı
a) Resulullah'ın (s.a.a) hadislerinde Hz. Ali'nin vezirlik makamı kaydedilmiştir. Resulullah'ın (s.a.a) Hz. Ali'ye hitaben buyurmuş olduğu şu sözler o ayete işaret eder: Bana nispetle Harun'un Musa'ya olan nispetinde olmak istemez misin; ancak benden sonra peygamber yoktur? Allah Tealâ Kur'ân'da Harun'un Hz. Musa'nın yanındaki konumunu beyan etmiştir. Kur'ânı Kerim Hz. Musa'nın dilinden (a.s) şöyle buyurur: Ailemden bana bir yardımcı kıl, kardeşim Harun'u. Onunla arkamı kuvvetlendir.[311] Veya: Andolsun, biz Musa'ya kitabı verdik ve onunla birlikte kardeşi Harun'u yardımcı kıldık.[312]
b) Resulullah (s.a.a) Ali'yi ne zaman vasi seçti? Resulullah Abdulmuttalib Oğulları'nı çağırarak konuşmasında onlara, "Bu önemli konuda hanginiz bana yardım edeceksiniz..." diye buyurunca onların arasından ona sadece Ali (a.s) olumlu cevap verdi. İşte o gün Peygamber risaletinin tebliğinde Ali'yi (a.s) kendine yardımcı seçti. Esma bint-i Ümeys Resulullah'tan (s.a.a) şöyle duyduğunu nakleder: Allah'ım! Ailemden birini bana yardımcı kıl.
Allah'ım! Ben kardeşim Musa'nın dediğini diyorum. Allah'ım! Ailemden kardeşim Ali'yi bana vezir ve yardımcı kıl. Sırtımı onunla pekiştir.[313] Tefsir-i Suyutî'de "Ailemden bana bir yardımcı kıl." ayetinin tefsirinde şöyle geçer: Bu ayet nâzil olunca Resulullah (s.a.a) da Rabbinden şöyle istedi: "Allah'ım! Sırtımı kardeşim Ali'yle pekiştir." Allah Tealâ da Peygamber'inin isteğini kabul etti. İbn Ömer de Resulullah'ın (s.a.a) Ali'ye (a.s) şöyle buyurduğunu nakleder: Sen benim kardeşim ve yardımcımsın. Sen dinimi sürdürecek, ahdimi yerine getireceksin...[314] Resulullah (s.a.a) Hz. Ali'ye, "Senin bana nispetin Harun'un Musa'ya olan nispeti gibidir; ancak benden sonra peygamber yoktur." buyruğuyla Harun'un Musa'ya nispetle sahip olduğu her şeyi (peygamberlik dışında) Ali için de gerçekleştirmiştir; bunların başında ise Harun'un Musa'nın veziri oluşu gelmektedir. Nehcü'l-Belâğa'da Resulullah'ın (s.a.a) Hz. Ali'ye (a.s) şöyle buyurduğu geçer: Sen benim vezirim ve yardımcımsın.[315] İmam Ali'nin mektubuna cevaben Eş'as'ın dilinden okudukları şiirde şöyle geçer: Ali Peygamber'in veziri, yardımcısı ve damadıdır... Resulullah'ın (s.a.a), amcası oğlu Ali'ye (a.s), "Sen benim kardeşim ve yardımcımsın, işlerimi yapacak, ahitlerimi yerine getireceksin." buyruğundan Hz. Peygamber'in Ali'yi (a.s) kendisinden sonra vasisi olarak seçtiği anlaşılmaktadır. Bu konu, yine Hz. Peygamber'in Hz. Ali'ye (a.s), "Sen benim halifem ve yerime geçecek olan kimsesin."
buyruğundan da anlaşılmaktadır.
Resulullah'ın (s.a.a) Halifesi
Savaşlarda Resulullah'ın Medine'deki halifesinden bahsederken Tebûk Gazvesi hakkında Sahih-i Buharî'den şöyle naklettik: Resulullah (s.a.a) Tebûk Savaşı için Medine'den çıkınca Medine'de Ali'yi kendi yerine geçirdi. Hz. Ali (a.s) Hz. Peygamber'e, "Beni kadınlara ve çocuklara mı halife ediyorsun?!" diye sorunca Resulullah (s.a.a), "Sen bana nispetle Harun'un Musa'ya olan nispetinde olmak istemez misin? Ancak, benden sonra peygamber yoktur." buyurdu. Allah Tealâ Kur'ân'da Harun hakkında şöyle buyurmuştur: Musa, kardeşi Harun'a, benim yerime geç, kavmimi ıslah
et.[316] Ahmed b. Hanbel'in kendi Müsned'inde naklettiği iki rivayetten birinde Resulullah'ın (a.s) Abdulmuttalib Oğulları'nı davet ederken yaptığı konuşmasında Ali (a.s) için "halifem" tabirini kullanılmıştır.[317]
* * *
Buraya kadar bu özel kitapta vasi, vezir ve halife meselesinden bahsettik. Şimdi de o kadar gizlemelerine rağmen halâ Ehlisünnet kitaplarında bulunan diğer nasları inceleyelim. Bu naslardan biri, Resulullah'ın (s.a.a) Ali'nin (a.s) kendisinden sonra Müslümanların emiri olduğuna dair buyruğudur: Resulullah'tan (s.a.a) Sonra Müslümanların Emir Sahibi Resulullah (s.a.a) çeşitli yerlerde açık ve sarih bir şekilde "Ali, Müslümanların emir sahibidir." buyurmuştur. Onlardan bazıları şöyledir:
1- Şikâyet Hadisi
Müsned-i Ahmed, Hasais-i Neseî, Müstedrek-i Hâkim ve diğer kaynaklar Bureyde'nin şöyle dediğini nakleder (biz burada Müsned-i Ahmed'den naklediyoruz): Resulullah (s.a.a) iki grubu Yemen'e gönderdi: Bir grubu Ali b. Ebu Talib'in emri altında, diğerini ise Halid b. Velid'in emrinde göndermişti. Daha sonra, "Yolda karşılaşacak olursanız iki ordunun komutanı Ali'dir, karşılaşmazsanız da herbiriniz kendi ordusunun omutanıdır..." buyurdu. Biz Yemen sâkinleri Zeyd Oğulları'yla savaşarak müşriklere galip geldik. Savaşçılarını öldürdük, çocuklarını esir aldık. Bu arada Ali
esir kadınlardan birini kendine seçti. Halid b. Velid mektubunda bu olayı Resulullah'a (s.a.a) haber vererek benimle gönderdi! Ben Resulullah'ın (s.a.a) huzuruna vararak Halid'in mektubunu verdim. Mektubu Resulullah'a (s.a.a) okuduklarında Hz. Peygamber'in öfkesi yüzünden okunuyordu. Bunun üzerine aceleyle, "Ya Resulullah! Burası Allah'a sığınılan yerdir. Sen beni birinin beraberinde gönderdin ve onun emrinde olmamı istedin. Ben de sizin emrinize uyarak onun emrine itaat ettim." dedim. Bunun üzerine Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: "Ali'yi çirkin bir şekilde anıyorsunuz; oysa o benden, ben de ondanım. O benden sonra sizin emirinizdir. O bendendir ve ben de ondanım ve o benden sonra sizin emirinizdir."[318]
Diğer bir rivayette Bureyde'nin şöyle dediği geçer: Resul-i Ekrem'e (s.a.a), "Ya Resulullah! Senin sahaben olmamdan dolayı elini uzat da İslâm üzerine sana yeniden biat edeyim." dedim ve o, elini uzatıp İslâm adına kendisine yeniden biat edinceye dek bu isteğimden vazgeçmedim.[319]
Yine Müsned-i Ahmed'de, Müsned-i Tayalesî'de, Sahih-i Tirmizî'de ve diğer kaynaklarda İmran b. Husayn'dan şöyle nakledilmiştir:[320] Bu savaşta Resul-i Ekrem'in (s.a.a) ashabından dördü, onun huzuruna vardıklarında Ali'yi kendisine şikâyet etmek üzere anlaştı! Bu dört kişi Resulullah'ın (s.a.a) huzuruna girdiklerinde, onlardan biri ayağa kalkarak, "Ya Resulullah! Ali b. Ebu Talib'in şöyle şöyle yaptığına dikkat etmiyor musunuz?!" dedi. Bunun üzerine Resulullah ondan yüzünü çevirdi. Peşinden ikincisi, üçüncüsü ve nihayet dördüncüsü kalkarak her biri ayrı ayrı, aynı şeyi söyledi. Ama her defasında Resulullah (s.a.a) şikâyet edenden yüzünü çevirdi. Sonunda Resul-i Ekrem (s.a.a) öfkesi yüzünden okunduğu hâlde onlara dönerek şöyle buyurdu: Ali'den ne istiyorsunuz, Ali'den ne istiyorsunuz, Ali'den ne istiyorsunuz?! Ali bendendir ve ben de Ali'denim, Ali bendendir ve ben de Ali'denim. Ve o benden sonra her müminin velisidir.[321]
İkinci Şikâyet
Usdu'l-Gâbe, Mecmau'z-Zevaid ve diğer muteber kaynaklarda Veheb b. Hamza'dan şöyle dediği geçer (biz Usdu'l-Gâbe'den naklediyoruz): Ali'yle (r.a) birlikte Medine'den Mekke'ye gidiyorduk. Yolculuk sırasında Ali'nin bana karşı hoşlanmadığım bir davranışı oldu. Ali'ye, "Resulullah'ın (s.a.a) huzuruna çıkınca seni ona şikâyet edeceğim." dedim! Medine'ye döndüğümüzde Resulullah'ın (s.a.a) huzuruna çıkarak ona, "Ben Ali'den şöyle
şöyle hareketler gördüm." diye şikâyet ettim. Bunun üzerine Resulullah (s.a.a), "Böyle deme" buyurdu. "Çünkü o benden sonra sizin aranızda insanların en evlâ olanıdır."[322]
Şikâyet Zamanı
Tarih kitapları Hz. Ali'nin (a.s) Yemen'e iki yolculuğunu kaydetmişlerdir. Oysa bizce İmam Ali (a.s) üç defa Yemen'e gitmiştir. Hz. Ali'nin (a.s) bu yolculuklarını inşallah "içtihat" bölümünde zikredeceğiz. Fakat her durumda Hz. Ali'nin (a.s) Yemen'e son yolculuğunun hicretin onuncu yılında, Vedâ Haccı'nda ve Terviye'den (zilhicce ayının sekizinci günü) önce gerçekleştiği kesindir. Bu yolculukta İmam Ali (a.s) Mekke'de Resulullah'a (s.a.a) ulaşmıştır. Hz. Ali'nin (a.s) Yemen'e yolculuklarından biri budur. Hz. Ali'yi (a.s) Resulullah'a (s.a.a) şikâyet plânı iki kere vuku bulmuşsa
onlardan biri Medine'de hicretin onuncu yılından önce, diğeri ise Mekke'de hicretin onuncu yılında Hz. Ali'nin (a.s) beraberindekilerin Resulullah'a ulaşmalarından sonra ve Terviye gününden önce gerçekleşmiş olmalıdır; bu durumda onların hac töreninden önce Mekke'ye ulaşmaları gerekiyor.
İşte bu yüzden bazı âlimler, Gadir-i Hum olayının bu şikâyetlere karşılık vermek için gerçekleştirildiğini sanmışlardır! Oysa Gadir-i Hum olayı hac amellerinden sonra, Cuhfe'de ve çok büyük bir Müslüman kitlesinin gözleri önünde vuku bulmuştur. Resulullah (s.a.a) Mekke'de, sadece şikâyet edenlere ve o toplantıda, şikâyetlerinin hemen ardından cevap vermiştir. İkinci şikâyete gelince; bu hadiste söz konusu şahsın kendisi olayın, Hz. Ali'yle (a.s) birlikte Mekke'ye girmelerinden sonra vuku bulduğunu açıkça vurgulamaktadır.
2- Tarihi Belli Olmayan Diğer Naslar
Tarihi belli olmayan diğer naslar da vardır. İbn Abbas'tan nakledilen şu hadis bu cümledendir: Resulullah (s.a.a) Ali'ye şöyle buyurdu:
Sen benden sonra bütün müminlerin velisisin.[323] Hz. Ali'nin (a.s) kendisinden de Resulullah'ın (s.a.a) ona şöyle dediği nakledilir: Şüphesiz sen benden sonra müminlerin velisisin.[324]
Dostları ilə paylaş: |