Anadolu Üniversitesi


Ortaklaşa Yürütülen Lobi Faaliyetleri



Yüklə 8,35 Mb.
səhifə153/173
tarix13.12.2023
ölçüsü8,35 Mb.
#139876
1   ...   149   150   151   152   153   154   155   156   ...   173
halklailiskiler2 XOKefLy (2)

Ortaklaşa Yürütülen Lobi Faaliyetleri: Birbirleri ile ilişkili olabilecek konular üze- rinde lobicilik faaliyetlerini yürüten baskı gruplarının, personel ve finansal sıkıntılar nedeniyle yaşadıkları zorlukları aşabilmek için, diğer gruplar ile işbirliğine giderek yü- rüttükleri lobi çalışmaları olan bu yöntemda küçük lobi grupları siyasi tanınma ve etkile- rini arttırma imkânına kavuşurlar. Bu yöntemde lobi grupları ilk başta yalnız çalışırlar ve kendi çıkarlarını savunurlar. Bu esnada da ortaklaşa hareket edebilecekleri diğer grupları araştırırlar. Daha sonra etkilemek istedikleri kesimleri ikna edebilmek için bu gruplar ile ortak hareket etme kararı alırlar ve son olarak da, ortaklaşa yürütecekleri faaliyetleri belir- leyip uygularlar. Özetle ortaklaşa lobicilik çalışmaları, küçük çıkar gruplarının daha etkin hareket etmesini sağlayan bir lobicilik yöntemidir.

Lobicilik faaliyetlerinin uygulanması esnasında genelde tek bir yöntemin kullanılma- sı yeterli olmaz. Faaliyetin başarıya ulaşması için birkaç yöntem birlikte kullanılır. Aynı şekilde kullanılan teknikler açısından da benzer şeyleri söylemek mümkündür. Lobiciler tarafından yaygın olarak kullanılan teknikler: yüzyüze iletişim, yönetimin çeşitli kade- melerindeki kişilere yazmak, sosyal lobicilik, devlet görevlileri, yardımcıları ya da yakın çevreleriyle dostluk kurmak, kampanya desteği sağlamak, lobi şirketleri kiralamak, top- lantılar düzenlemek, bilgi sunmak, seçmenlerle tanışmak, doğrudan eylemler organize etmek, komite toplantılarına ve mahkemelere katılmak, halkla ilişkiler kampanyaları dü- zenlemek, medya ile olumlu ilişkiler ortamı yaratmak, kullanılması sakıncalı yöntemlere (tehdit ve rüşvet) başvurmak olarak sıralanabilir.


Halkla İlişkiler ve Lobicilik
Lobiciler tarafından yürütülen lobi faaliyetleri kapsamında birçok halkla ilişkiler tekni- ği kullanılmaktadır. Lobi faaliyetlerinin büyük oranda başarısı, bu kapsamda yürütülen halkla ilişkiler faaliyetlerinin başarısına bağlıdır. Çünkü lobi faaliyetleri sadece meclis ya da parlemento koridorlarında yürütülen yüz yüze ilişkiler ile sınırlı değildir. Bilimsel top- lantılar, paneller, sempozyumlar düzenlemek, basın ile yakın ilişkiler kurmak, kamuoyu gündemini etkilemek gibi birçok faaliyet yürütülmektedir. Halkla ilişkilerin temel amaç- larından bazıları, ilişki kurulan kişi ya da grupları istenilen yönde etkilemek, sempati ve desteklerini kazanmaktır. Lobiciliğin de amaçlarından bazıları bunlardır. Ayrıca her iki faaliyet de çeşitli tanıma ve tanıtma süreçlerini içermektedir. Lobicilik faaliyetleri esnasın- da, yasa yapıcıların ve uygulayıcıları, görüş, fikir ve düşünclerinin bilinmesi, faaliyetlerin başarısı açısından önemlidir. Diğer taraftan, bu düşünce ve fikirler, baskı gruplarının iste- dikleri yönde değiştirilmek istenmektedir. Bu bakımdan lobicilik faaliyetleri kapsamında halkla ilişkilerin tanıma ve tanıtma süreçleri sıklıkla kullanılmaktadır. Halkla ilişkiler ve lobicilik faaliyetlerinin çıktıları, uzun dönemli çalışmalar sonucunda alınmaktadır. Bu anlamda her iki alanda uzun dönemli çalışmaları kapsamaktadır. Bu süreçlerde birçok teknik ve yöntem birbiri ile koordineli olarak uygulanmaktadır. Lobicilik çalışmalarının başarısı için, ikna süreçlerinin etkin şekilde uygulanması gerekmektedir. Halkla ilişkiler kapsamında kullanılan çeşitli yöntemler, hedef kitleleri ikna etmektedir. Lobicilik faaliyet- leri kapsamında etkin ikna süreçlerini gerçekleştiren halkla ilişkiler faaliyetlerinin kulla- nılması sonuç açısından önemlidir.



Özet
Kriz kavramını açıklayabilmek için yapılmış pek çok tanım bulunmakta ve sosyal bilimlerin kapsamı içinde yer alan pek çok diğer alanda olduğu gibi kriz kavramı üzerinde de bir tanım birliğine varılamadığı görülmektedir. Ancak yapılan tanımlar incelendiğinde; krizin basit bir olay ya da problem olmadığı gerçeği üzerinde bir görüş birliği içinde bulunulduğu ortaya çıkmaktadır. Krizin ve kriz dönemlerinin en belirgin ve gerilim yaratıcı özelliği belirsizliktir. Kriz, işletlemeleri sisli bir ortamın içine sokmakta, bu nedenle de hem örgütün hem de çalışanlarının yönünün nereye doğru döneceğine ilişkin büyük bir belirsizlik ortamı yaratmaktadır. Kriz, gerilim ya- ratan bir düzensizlik durumu oluşturmakta ve bu düzensizlik ortamı kriz öncesi dönemde ortaya çıkan belirtilerle başlayıp dengenin yeniden sağlandığı döneme kadar örgüte hakim ol- maktadır. Örgüt için bir belirsizlik ortamı yaratmasının yanı sıra krizin dikkat çeken üç temel özelliği tehdit, zaman baskısı ve sürpriz olarak sıralanmaktadır. Tehdit, olası kayıplar yani, varolan durum ile arzulanan üst düzey hedefler arasındaki farklılık olarak algılanmaktadır. Kriz, örgütlerin hedefleri, işleyiş düzeni gibi temel direklerini tehdit altına almaktadır. Tehditin ciddiliği kriz türlerine, krizin oluşumuna, örgütün durumuna ve ilgili hedef kitlelerin gelişen olaylara verdikleri tepkilere göre farklılık gösterebilmekte ve bu ciddilik genellik- le krizin sonuçlarını, gelişimini ve alınması gereken tedbirlere ilişkin çözüm yollarını belirleyen önemli bir etken olmaktadır. Zaman baskısı, mevcut zaman ile karar verilebilecek son an arasındaki farktır. Krizi rutin durumlardan ayıran en önemli farklardan biri de zaman baskısının çok yoğun hissedilmesi ve çabuk karar verme ve çabuk uygulama zorunluluğunun bu- lunmasıdır.
Kurumların günümüzde sahip olacakları en önemli değer- lerden birisi olarak nitelendirilen kurumsal itibarları, onlara fark yaratma ve rekabette üstün olabilme anlamında önemli fırsatlar sunmaktadır. Teknolojik gelişmeler ve paralelinde ortaya çıkan küresel pazar ortamları ile birlikte kurumlar başarılı olmak adına kurumsal anlamda hedef kitlelerinin zihinlerinde kendilerini konumlandırma, dolayısı ile güçlü konumlar oluşturmak zorundadırlar. Hedef kitlelerin zihin- lerindeki günümüzde en önemli farklılaştırıcı unsurlardan biriside, kurumların en önemli soyut değerlerinden güçlü itibarlarıdır. Diğer bir ifade ile kurumlara gerek maddi açı- dan, gerek pazar açısından ve gerekse de insan kaynakları açısından büyük fırsatlar sunduğu görülen itibar çalışmaları sonucunda stratejik anlamda istenilen bir kurumsal değerle- rin yaratılması, korunması ve yönetilmesi artık bir zorunlu- luk halini almıştır. Kurumlar sahip olmak istedikleri yöndeki bir itibar ile piyasadaki yetenekli elemanları etkileyebilecek, o kurumda çalışmak için tevsik edebilecek, bu sayede yete- nekli elemanlar, kuruma katkı sağlayabilme adına çalışacak ve bunun bir yansıması olarak kurumun müşteri ilişkileri gelişecek, ürün ve hizmetlerindeki kalite yükselecek, finansal
girdileri artacaktır. Diğer taraftan olumlu bir itibar ile hedef kitleler kuruma karşı sempati besleyecek, ona güvenecek ve kurum ile çalışmak isteyecektir. Diğer bir ifade ile hem iç he- def kitlelerde hem de dış hedef kitlelerde itibar çalışmaları ile duygusal bağlar oluşturulacaktır. Bu oluşturulan duygusal bağlar, kurumların fiziksel varlıklarının yanında olan ama bu fiziksel varlıkları etkileyen soyut varlıkları diğer bir ifade ile kurumun değerlerini oluşturacaktır.
Sponsorluk çok etkin bir pazarlama tekniğidir, bağış ya da yardım değildir. Sponsorluğun amacı kurumu ya da ürünü tanıtarak imajı oluşturmak, güçlendirmek, indirekt olarak satın alma tercihlerini etkilemektir. Dolayısı ile, sponsorluk ticari sonuçları hedefleyen bir iletişim aracıdır. Çok çeşitli alanlarda yapılan sponsorlu faaliyetleri günümüzde en yoğun olarak spor, müzik, kültür-sanat, eğitim, sağlık konularını içeriyor. Araştırma-geliştirme, arkeoloji konusundaki proje- ler de kurumlarca sıklıkla tercih ediliyor.
Günümüzde işletmelerin genel amaçları en temelde 3’e ayrılır. Bunlardan ilki yürütülen faaliyetler ile kâr elde etmek, daha sonra bu kârı sürekli hale getirmek ve son olarak ise sosyal fayda sağlamaktır. Bu üç temel unsur birbirini sürekli destek- lemekte, birinin olmaması diğerlerinin varlığını da sıkıntıya sokabilmektedir. Diğer taraftan ekonomik yapıdaki artan ve küreselleşen rekabette başarılı olabilmek ancak firmaların diğer firmalardan farklılaşabilmeleri, kendilerini farklı kıla- bilmeleri ile mümkün olabilmektedir. Firmaların tüketicileri nezdinde farklılaşabilmeleri ise günümüz koşullarında artık ürünler ve kurumların kendileri ile değil, tüketicilerin zihin- lerindeki konumları ile mümkündür. Diğer bir ifade ile ku- rumların rakiplerinden farklılaşabilmeleri, fiziksel süreçler ile değil, zihinsel süreçler ile olmaktadır. Zihinsel faklılaşma ise kurumların tüketicileri, hedef kitleleri nezdindeki konumla- rı ve onların toplumun duyarlı olduğu konulara yapacakları yatırımlar ile ilişkilidir. Ayrıca toplumsal süreç içerisinde kâr elde eden ve bu kârının sürekliliğini sağlayan işletmeler, var- lıklarının devamında toplumsal desteğe önemli ölçüde ihtiyaç duyar hale gelmişlerdir. Toplum artık firmalardan üretimleri- nin yanında çeşitli konularda sosyal faydalar da beklemekte ya da var olan faydalarında geliştirilmesini istemektedir. Global- leşmenin günümüzdeki etkisiyle de yaşanan rekabet ortamı- na ayak uydurabilmek ve sürekliliklerini devam ettirebilmek için kurumlar tarafından, sosyal sorumluluk uygulamalarına daha fazla önem verilmeye başlanmıştır. Sosyal sorumluluk olgusunun önem kazanması ile birlikte, günümüzde işletmeler bir yandan üretim ve pazarlama faaliyetlerini yürütürken, bir yandan da bu faaliyetlerin yürütülmesi esnasında sosyal dü- zenin korunması ve geliştirilmesi için önemli olan faaliyetleri araştırmakta ve bunları ellerinden geldiği kadar uygulamaya çalışmaktadırlar. Artık işletmeyi verimli kılmak, örgütsel etki- lilik için ne kadar önemli ise, işletmeyi topluma yararlı kılmak da o kadar önemli hale gelmiştir.




Kendimizi Sınayalım

  1. Aşağıdakilerden hangisi krizin özelliklerinden biri


Yüklə 8,35 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   149   150   151   152   153   154   155   156   ...   173




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin