Anadolu üNİversitesi yayini no: 2900 AÇIKÖĞretim faküLtesi yayini no: 1857



Yüklə 3,92 Mb.
səhifə70/75
tarix31.07.2018
ölçüsü3,92 Mb.
#64612
1   ...   67   68   69   70   71   72   73   74   75
Osmanlı İmparatorluğu Dönemi

Osmanlı İmparatorluğu döneminde çalıİma hayatı genellikle tezgâh ve el iİlerine dayanmaktaydı. Osmanlı ekonomisinin kendi içine kapalı, geleneksel yapısı 1839 Tanzimat Reformları ile liberal bir yapıya dönüİmüİ; modern anlamda sanayi iİlet- meleri ve üretim tarzı ile ilk fabrikalar bu dönemde kurulmuİtur. Ancak bu fabri- kalar piyasadaki talebe göre üretim yapmak amacıyla değil, Osmanlı ordusunun ihtiyaçlarına cevap vermek için kurulmuİtur. Bu fabrikalarda ordu için çuha, deri, silah ve barut gibi askerî malzemeler üretiliyor ve genellikle askerler çalıİıyordu. Sanayi Devrimi’nin sonucu olarak dıİ dünyadan gelen rekabet geleneksel Osman- lı üretim tarzını dönüİtürmeye baİlamıİ ve gayrimüslimlerin kurduğu fabrikalarda ücretli sanayi iİçisi ortaya çıkmıİtır (Karakıİla, 1998, ss. 27-28).

Osmanlı İmparatorluğu’nda sanayileİmenin geliİememesi, sendikacılığın orta- ya çıkıİını da geciktirmiİtir. Bununla birlikte, bu dönemde bilinen ilk iİçi örgütü 1871 yılında kurulan Ameleperver Cemiyeti’dir. Ancak bu cemiyetin bir iİçi örgü- tü olmayıp iİçilere yardım amacı güden bir hayır kurumu olduğu ve sendika nite- liği taİımadığı ileri sürülmektedir. İkinci örgüt Osmanlı Amele Cemiyeti adı ile 1894’de Tophane Fabrikaları iİçileri tarafından kurulmuİ ve bir yıl faaliyet göster- dikten sonra kapatılmıİtır.

1908 tarihli II. Meİrutiyet’in ilanı Osmanlı İmparatorluğu’nda bir özgürlük ha- vası yaratmıİ ve büyük kentlerde o zamana kadar görülmeyen grevler ve iİçi ey- lemleri ortaya çıkmıİtır. 1909 Tatil-i Eİgal Kanunu ile grevler ve kamu kesiminde sendika kurulması yasaklanmıİtır. Sendikal hareketlere olanak tanımayan bu süreç Kurtuluİ Savaİı’na kadar devam etmiİtir. Kurtuluİ Savaİı’ndan sonra sendikal ha- reketler yeniden baİlamıİtır.

Cumhuriyet Dönemi

1924 Anayasası toplanma ve dernek kurma hakkını açıkça tanımıİtır. Anayasanın çıkarılmasından önce ve sonra dernek ve birlik adı altında birçok iİçi kuruluİu ku- rulmuİtur. Ancak 1925 yılında çıkarılan Takrir-i Sükun Kanunu ile bu giriİimler tü- müyle durdurulmuİtur. Ülke ekonomisinin tarıma dayalı olması, sanayileİmenin geliİmemiİ olması ve liberal ekonomik politikalar nedeniyle devlet, sendikal geliİ- meyi desteklemeyen ve sosyal sorunlara müdahale etmeyen yasaklayıcı bir rol oy- namıİtır. Bu dönemin en önemli geliİmesi, 1936 yılında çıkarılan 3008 sayılı İİ Ka-




nunu olmuİtur. 1938 yılında çıkarılan Cemiyetler Kanunu ile aile, cemaat, ırk, cins ve sınıf esasına dayalı cemiyetler kurulamayacağı hükmü getirilerek sendikalaİma hakkı ortadan kaldırılmıİtır. Bunun sonucu olarak Cumhuriyet’in ilk yıllarında sen- dikacılık hareketi gerek nicelik gerekse nitelik açısından çok kısıtlı kalmıİ ve geli- İememiİtir (Bingöl, 2003, s. 393).

İkinci Dünya Savaİı’ndan sonra Türkiye, Birleİmiİ Milletler Teİkilatı ve Ulusla- rarası Çalıİma Örgütüne katılmıİ ve rejimin demokratik esaslar üzerine oturtulma- sı konusunda bazı yükümlülükler üstlenmiİtir. 1938 tarihli Cemiyetler Kanunu de-

ğiİtirilerek, cemiyetlerin kurulmasında serbestlik esası kabul edilmiİ ve 1947 yılın- da ilk Sendikalar Kanunu yürürlüğe sokulmuİtur. Bu Kanun grevi ve sendikaların siyasetle uğraİmasını yasaklamasına karİın sendikacılık hareketlerinde bir canlılık yaratmıİtır. 1948 yılı içinde 73 iİçi sendikası, 4 iİveren sendikası ve bir iİçi sendi- kaları birliği kurulmuİtur. 1950’de sendika sayısı 88 olmuİ, bölünen sendikalar 1952 yılında Türkiye İİçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İİ) çatısı altında top- lanmıİtır (Çelik, 2000, s. 306).

Türk sendikacılığı için 1961 Anayasası yeni bir dönemin baİlangıcı olmuİtur. 1961 Anayasası’nın benimsediği Sosyal Hukuk Devleti ve sosyal adalet anlayıİının sonucu olarak; çalıİma hakkı, grev, sendika ve toplu sözleİme hak ve özgürlüğü ilkeleri Anayasal güvence altına alınmıİtır. Bu Anayasa’nın esaslarına uygun olarak hazırlanan 1963 tarihli Sendikalar Kanunu ve 275 sayılı Toplu İİ Sözleİmesi Grev ve Lokavt Kanunu çıkarılmıİtır. Grev ve toplu pazarlık hakkının tanınmasıyla bir- likte 1963 yılından itibaren sendikalara üye olan iİçi sayısında büyük artıİlar ol- muİtur. Bu arada sendika sayısında da artıİlar ve bölünmeler meydana gelmiİ; 1980 yılına kadar sayıları 750’ye yaklaİan bu sendikalar Türk-İİ, DİSK ve Hak-İİ gi- bi konfederasyonların çatısı altında toplanmıİtır (Bingöl, 2003, s. 394; Çelik, 2000, s. 303).

12 Eylül 1980 müdahalesi sonrası bazı sendikaların faaliyetleri yasaklanırken bazılarının faaliyetleri askıya alınmıİtır. 1982 Anayasası eskisine göre çalıİma iliİ- kilerine yönelik biraz daha sınırlı ve ayrıntılı düzenlemeler getirmiİtir. Anayasa’ya uygun olarak 1983 yılında 2821 sayılı Sendikalar ve 2822 sayılı Toplu İİ Sözleİme- si Grev ve Lokavt Kanunu yürürlüğe girmiİtir.

TÜRKİYE’DE SENDİKALARIN ÖRGÜTLENMESİ VE FAALİYETLERİ

2821 sayılı Sendikalar Kanunu, birçok ülkedeki geliİmelere paralel bir İekilde iİ koluna göre sendikalaİma ilkesine yer vermiİtir. Kanun’un 3. maddesine göre, “iİ- çi sendikaları, iİ kolu esasına göre bir iİ kolunda ve Türkiye çapında faaliyette bu- lunmak amacı ile bu iİ kolundaki iİ yerlerinde çalıİan iİçiler tarafından kurulur.” 2821 sayılı Kanun konfederasyonların ise değiİik iİ kollarında en az beİ sendika- nın biraraya gelmesiyle kurulabileceğini belirtmektedir (Erkul, 1991, ss. 114-115). Ayrıca Kanun meslek ya da iİ yeri esasına göre iİçi sendikası kurulamayacağını hükme bağlayarak az sayıda ve güçlü sendikalar kurulması esasını güçlendirmiİtir. Sendikalar Kanunu’nda iİ kolu sayısı 28 ile sınırlı tutulmuİ, bir iİ yerinin girdiği iİ kolunun Çalıİma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca saptanacağı hükme bağlanmıİ- tır. Türkiye’de İu anda faaliyette bulunan üç konfederasyon bulunmaktadır.

2821 sayılı Sendikalar Kanunu, sendikaların faaliyetlerini “üyelerinin ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerinin korunması ve geliİtirilmesi” amacına uygun olarak “çalıİma hayatına yönelik faaliyetler” ve “sosyal ve ekonomik faaliyetler” olmak üzere iki farklı baİlık altında düzenlemiİtir (Güngör, 1998, ss. 43-45):

Osmanlı İmparatorluğu’nda sanayileİmenin geliİememesi, sendikacılığın ortaya çıkıİını da geciktirmiİtir.



İİ yerinde sendikal faaliyetlerin etkin bir biçimde yürütülmesini sağlayan ve sendikayla yönetim arasında bir köprü görevi üstlenen kiİiler iİ yeri sendika temsilcileridir.

Türkiye’de bir iİçi sendikasının toplu iİ sözleİmesi yapmaya yetkili olabilmesi için kurulu bulunduğu iİ kolunda çalıİan iİçilerin en az yüzde onunun ve toplu iİ sözleİmesinin kapsamına girecek iİ yerlerinde çalıİan iİçilerden yarıdan fazlasının kendisine üye olması gerekmektedir.

Sendikaların çalıİma hayattına yönelik faaliyettleri


  1. Toplu iİ sözleİmesi yapma

  2. Toplu iİ uyuİmazlığının tarafı olma

  3. Üyelerinin ya da mirasçılarının çıkarlarını korumak için dava açma

  4. Grev ve lokavt kararı verme ve bunları yürütme

Sendikaların sosyal ve ekonomik faaliyettleri

  1. Üyelerine ve mirasçılarına adli yardımda bulunma

  2. Kurs ve konferanslar düzenleme

  3. Üyelerinin mesleki eğitim, mesleki bilgi ve tecrübelerini yükseltmek için çalıİma

  4. Kooperatif kurulmasına yardımcı olma

  5. Amaçlarına uygun toplantı ve gösteri yürüyüİü düzenleme

  6. Grev ve lokavt fonu kurma

  7. İİ yeri sendika temsilcisi tayin etme

Yönetim ile sendika arasında bir köprü görevi yerine getiren iİ yeri sendika temsilciliği Türk sendikacılık sistemine 3008 sayılı İİ Kanunu’nda yer alan “iİçi temsilciliği” kurumuyla girmiİtir. İİ yerlerinde sendikal faaliyetlerin etkin bir biçim- de yürütülmesinde önemli rol oynayan sendika temsilcileri, sendikanın iİ yerinde çalıİan üyeleri arasından sendika tarafından atanırlar. 2821 sayılı Sendikalar Kanu- nu’na göre, toplu iİ sözleİmesinin tarafı olan sendika, iİçi sayısı 50’ye kadar olan iİ yerlerinde 1, 51- 100 arasında iİçi çalıİtıran iİyerlerinde en çok iki; 101- 500 ara- sında iİçi çalıİtıran iİ yerlerinde en çok 3; 501-1000 arasında en çok 4; 1001-2000 arasında en çok 6; 2000’den fazla ise en çok 8 temsilci tayin edebilir.

İİ yeri sendika temsilcilerinin görevleri İu İekilde sıralanabilir (Bingöl, 2003, s.398):



  1. İİçilerin dileklerini dinlemek ve İikayetlerini çözümlemek

  2. İİçi ile iİveren arasındaki iİbirliği ve çalıİma uyumu ile çalıİma barıİını sürdürmek

  3. İİçilerin hak ve menfaatlerini gözetmek

  4. Toplu iİ sözleİmesi hükümlerinin uygulanmasını izlemek ve yardımcı olmak

  5. İİyerlerinde izin kuruluna iİçi üye seçmek

  6. İİçi sağlığı ve iİ güvenliği kurulunda görev yapmak




Yüklə 3,92 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   67   68   69   70   71   72   73   74   75




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin