251
DİN FENOMENOLOJİSİ VE BELLİ BAŞLI ÖNCÜLERİ
Yapılan tanımlar arasında Otto’nun tanımını unutmamak gerekir. Otto (1869-1936)
tanımlarında dinin Özünü “
numineous” kavramı ile ifade eder (Otto, 243). Bu kavram
için yaptığı açıklamalarda, insanın yaratılmışlık duygusunu
(creaturefeeling) ön plana
çıkararak
numineous’un bu duygu ile aynı şey olduğunu söyler ve onun, yani insanın
yaratılmışlık duygusu ve bağlılık duygusu (
sense of dependence) ile peygamberler (Hz.
İbrahim)’de olduğu gibi tecrübe edilerek ortaya çıkabileceğini söylemektedir. İnsanın,
insanüstü bir kudretle olan münasebetini ifade için Otto,
mysterium tremendum kavramını
kullanır. Bu kavram “müşahhas olmayan, gizli, esrarengiz, anlamının daha ötesinde olup
harikulade, iyice bilinemeyen kavranamayan bir üstün kudret” anlamında “saf pozitif bir
objeyi” tamamladığını açıklar. Bu münasebetin karakteri; “korkunun verdiği heyecanın
bir benzeri” olup “saygıyla karışık korku (
aweful)” şeklinde devam etmektedir (1964:246-
249). Otto’nun açıklamalarına göre, “hakiki dinin farik alameti, şahsî bir tanrı mefhumu
değil, insanın mehabetinden korkup aynı zamanda güzelliğine hayran kaldığı mukaddes,
akıl ile idrak edilemeyen, hepsinden farklı olan (
mysterium tremendum et fascinosum) bir
varlığın mahiyetini duymasıdır.”(Schimmel, 1955:9) Din kavramında ilahî otoriteye vur-
gu yapan Otto’nun delillerini kutsal kitaplardan getirmiş olması önemlidir. Kendisi örnek
vermese de Kur’ân’dan da benzer dayanaklar bulmak mümkündür. Tercümesini Dilaver
Yardım’ın yaptığı, R. İsmail Farukî’nin “Tevhid’in Düşünce ve Hayata Yansıması” adlı
eserinde (1997: 240) Otto’nun bu izahları ile İslam’ın anlayışına iyice yaklaştığına dikkat
çekmektedir.( 2002:23)
Batıda dine bakışta kutsal ve kutsal dışı ayrımı dini düalizmi ortaya çıkarmakta, bu
da aşılması güç bir problem hâline gelmektedir. Felsefî, sosyolojik ve antropolojik açı-
lımlarda din tanımına başka faktörler de yansıtoılmıştır. Bunlar; dinin varolduğu sosyal
, ekonomik, tarihi ve kültürel kontekslerdir. Buradan hareketle insanın yaşdığı tarihi ve
zihnî değişimler yeniden değerlendirilerek açıklanmaya başlanmıştır. Bu tür tanımlar,
aynı zamanda tarih içerisinde dinin toplumların hayatındaki rolüne çarpıcı bir şekilde
işaret etmektedirler (2002:24).
Buraya kadar ele aldığımız felsefi tanımlar; dini, insanın kendi varoluşu ile kozmik
düzen arasındaki ilişkiyi sağlayan soyut idealar ve sembollerle ifade etmektdir.
Dostları ilə paylaş: