252 /
Yrd. Doç. Dr. Muharrem YILDIZ
Mehmet Mekin MEÇİN
EKEV AKADEMİ DERGİSİ
“
Din, derin deruni tecrübenin bir türüdür.” (2004:22) Schleiermacher’in dini “mutlak
bağlılık hissi” olarak tanımlaması kapsamına
giren bir ifade olup, içsel bağlanma ve de-
rinden kendini adamayı
veya riyazete, iç kurbana gönderme yapmayı hedeflemektedir.
“
Din; evrensel, takıntısal bir nevruzdur.”(2004:22) Bu tanım Sigmund Freud’un psi-
kanalist okulunun takipçilerinin bakış açısıdır. Buna göre din evrensel bir olgu olsa da,
psikolojik sağlığa kavuştuğunda atlatılabilecek psikolojik bir rahatsızlık olarak tanımla-
nır.
Ancak Freud, dini sembollerin belli iç duyguları bastırmada önemli rol oynadığına,
Jung da dinin insan hayatında sanıldığından daha fazla bir role sahip olduğuna inanı-
yordu. Buna göre psikolojik olarak din, kendisiyle barışık daha
iyi bir insan olmak için
mutlak gerekli bir unsurdur. Bu nedenle Freud ve Jung’a göre din,
psikolojik yönden
incelenmesi gereken bir olgudur
(Aydın, 2011: 20-21).
Psikolojik tanımlara
göre din; insanın duygu ve hislerini tatmin etmek,
deruni boşluk-
larını doldurmak ve aşkın ruhuna teselli olmak için geliştirdiği içsel tepkilerdir.
Dostları ilə paylaş: