Avrupa biRLİĞİ’Nİn geniŞleme perspektiFİnde tüRKİYE’Nİn yeri 05-09 Mayıs 2004


TÜRKİYE’NİN HEDEFİ GÜMRÜK BİRLİĞİ DEĞİL TAM ÜYELİKTİR



Yüklə 187,73 Kb.
səhifə7/7
tarix23.12.2017
ölçüsü187,73 Kb.
#35792
1   2   3   4   5   6   7

TÜRKİYE’NİN HEDEFİ GÜMRÜK BİRLİĞİ DEĞİL TAM ÜYELİKTİR


Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye’nin çağdaş bir toplum yapısına kavuşması ve ileri uygarlık düzeyine ulaşmasında bütün askerlik hayatı boyunca savaşmış olduğu Batılı ülkelerin yaratmış olduğu uygarlığın dışında kalmasını hiçbir zaman arzu etmemiştir. 29 Ekim 1923 tarihinde TBMM açılışında yapmış olduğu konuşmada tercihini açık ve net olarak şöyle yapmıştır: “Memleketimizi asrileştirmek istiyoruz. Bütün çalışmamız Türkiye’de asri binaenaleyh batılı bir hükümet vücuda getirmektir. Medeniyete girmek arzu edipte Batıya yönelmemiş millet hangisidir?”56

Bu hedef doğrultusunda Türkiye, o zamanki adıyla AET’ye kuruluşundan 1.5 yıl sonra “ortak üyelik” başvurusunda bulunmuştur. AB’ye tam üye olmayı hedefleyen Türkiye, önüne çıkartılan zorluklara rağmen bu hedeften hiç sapmamıştır. Üyelik yolunda bir kilometre taşı olarak değerlendirilebilecek Gümrük Birliği ise, hiçbir zaman üyeliğin alternatifi olmamıştır.57 Her ne kadar 1996 yılında 1/95 Sayılı Ortaklık Konseyi Kararı uyarınca AT ile Gümrük Birliği gerçekleştikten sonra “en geç 1998’de AB’ye tam üyeyiz” beklentisi körüklenmiş olsa da, bu hedefe ulaşmak için daha çok çaba gösterilmesi gerektiği gelişen olaylar sonucunda ortaya çıkmıştır.

2002 Aralık ayında gerçekleşen Kopenhag Zirvesi’nde, AT ile 1996 yılında gerçekleştirilen Gümrük Birliği’nin ‘derinleştirilmesi’ ve ‘genişletilmesi’ kararlaştırılmıştır. Bu kapsamda 14 Temmuz 2003 tarihinde Komisyon, Türkiye’nin 15 Nisan 2003 tarihinde ilettiği Eylem Planı çerçevesinde kendi Eylem Planı’nı açıklamıştır. Eylem Planı’nda Gümrük Birliği’nin ‘genişletilmesi’ ve ‘derinleştirilmesi’ kabul edilmiştir. Gümrük Birliği’nin derinleştirilmesi kapsamında; malların serbest dolaşımı, ticari sorunların çözümü, ortak ticaret politikası ve ticari ilişkilerin geliştirilmesi konularında kararlar alınmıştır. Tüm bu kararların amacı, Türkiye ile AB’ni ekonomik yönden bütünleştirmeye yöneliktir. 28 Ekim 2003 tarihinde Brüksel’de gerçekleştirilen Türkiye-AB Gümrük Birliği Ortak Komitesi’nin 14 ncü dönem toplantısında, Kopenhag Zirvesi’nin Gümrük Birliği’ne ilişkin kararı hatırlatılmıştır. Gümrük Birliği’nin derinleştirilmesi ve genişletilmesinin, 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı kapsamında olmayan hizmetler ve kamu ihaleleri gibi konuların da ele alınması anlamına geldiği belirtilmiştir.

Yürürlükte olan Ankara Anlaşması’nın 2 nci maddesinde58, taraflar arasında bir gümrük birliğinin gittikçe gelişen bir şekilde kurulacağı öngörülmüş ve ortaklığın bir hazırlık, bir geçiş ve bir de son döneminden söz edilmiştir. Ankara Anlaşması, Roma Antlaşması’nın 238 nci maddesine dayanan ve Türkiye - Topluluk ortaklığının temel ilkelerini belirleyen bir Çerçeve Anlaşma’dır. Topluluk ile imzalandığı için Topluluk mevzuatının da bir parçasıdır. Anlaşma’da taraflara bir fesih hakkı tanınmamış, yürürlük süresi de öngörülmemiştir. Dolayısıyla, Anlaşma’nın amaçları gerçekleşene kadar yürürlükte kalması gerekir.59 Bu sebeple Türkiye-AB ilişkilerinde yaşanan sıkıntılar tartışılırken, Gümrük Birliği’nden vazgeçilmesi veya yeniden gözden geçirilmesi yaklaşımının Türkiye’yi AB’ye bağlayan çok önemli bir yoldan, tam üyelik için gerekli olan önemli bir ekonomik avantajdan vazgeçmek anlamına geleceği unutulmamalıdır.

Ankara Anlaşması’nın 28 nci maddesi, Türkiye’nin Roma Antlaşması’ndan doğan yükümlülüklerinin tamamını üstlenebileceği bir duruma geldiğini göstermesi durumunda, akit tarafların üyeliği görüşebileceklerini öngörmüştür.60 Taraflar arasında ortaklığın geçiş dönemi 1 Ocak 1996 tarihinde Türkiye ile AT arasında gümrük birliğinin gerçekleştirilmesiyle tamamlanmıştır. Bu durumda Türkiye, Ankara Anlaşması kapsamında ‘son döneme’ girmiştir. Son dönem, AB’ye tam üyelikle sonuçlanacak olan dönemdir. Fakat hiçbir zaman “sonsuz dönem” anlamına gelmemektedir.61

AB, Türkiye ile ilişkilerini Gümrük Birliği’ni genişleterek ve derinleştirerek sürdürürken, AB’ye 1 Mayıs 2004 tarihinde katılması kararlaştırılan 10 ülkenin Avrupa Ekonomik Alanı’na62 (AEA) katılımına ilişkin müzakereler, 6 Haziran 2003 tarihinde sonuçlandırılmıştır.63 Böylece, AEA üyesi üç ülkenin 5 yıllık dönemde AEA mali araçlarına 600 milyon Euro katkıda bulunması kararlaştırılmıştır. Bu kaynak, yeni üyeler ile İspanya, Portekiz ve Yunanistan’da ekonomik ve sosyal gelişimin desteklenmesinde kullanılmıştır. Ayrıca, Norveç’in 5 yıllık sürede yeni üyelerin tek pazara uyumunun güçlendirilmesine yönelik olarak 567 milyon Euro ek yardım vermesi öngörülmüştür.

AB, Aralık 2004’te gerçekleşecek Zirve’de, Türkiye ile üyelik müzakerelerine başlama konusunda bir karar verecektir. Türkiye ile 40 yıldan fazla süredir hukuki ilişkisi olan AB Türkiye ile müzakerelere başlama konusunda bile kararsız iken, 10 yıl önce serbest piyasa ekonomisini tercih eden eski Doğu Bloku ülkelerinin AEA’na katılması yönünde önemli adımlar atmıştır. Böylece, ekonomik yönden Türkiye’siz bir Avrupa bütünleşmesi için gerekli ortam yaratılmıştır.64

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME


Helsinki Zirvesi’nden sonra Türkiye’de, Gümrük Birliği’ne adım atılan dönemde olduğu gibi AB’ye hemen girebileceğimiz havası yaratılmıştır. 1996 yılında AB ile Gümrük Birliği’ni gerçekleştirmemiz AB’ye tam üye olmamıza yetmemiş ise, Helsinki’de “aday” ilan edilmemiz de Türkiye’nin AB’ye kısa sürede gireceğini garanti etmemektedir.65 Tam üyelik konusunda AB’nin “çifte standardına” özellikle dikkat etmek gerekir. Geçmişte yapıldığı gibi hissi açıklamalar, Türkiye’nin tam üyeliğine hiçbir zaman katkıda bulunamaz.

Türkiye, yakın bir gelecekte AB’nin 28 nci üyesi olabilirse, toprak yüzölçümü bakımından AB’nin en büyük, “nüfus” açısından ise ikinci en büyük ülkesi konumuna gelecektir. Nüfus, AB’ni doğrudan etkileyecek kadar önemli bir faktördür. Çünkü, AB organlarında temsil, büyük ölçüde nüfusa göre belirlenmektedir. Türkiye dahil 13 aday ülkenin AB’ye üye olacağı varsayımı ile ulaşılan 550 milyonluk toplam nüfusun yüzde 12’si, Türklerden oluşacaktır.

1 Ocak 2005 tarihinden sonra Almanya AP’nda 99, diğer üç büyük ülke (Fransa, İtalya ve İngiltere) 72 milletvekili ile temsil edilecektir. Dört büyüklerin 1 Ocak 2005 tarihinden sonra Bakanlar Konseyi’ndeki oy sayıları 29’a yükselecektir66. Türkiye AB’ye tam üye olabilirse, AP’nda ve Bakanlar Konseyi’ndeki dengeler değişecektir. Çünkü burada kriter, ülkenin nüfusudur. 732 Parlamenter ile kısıtlanan AP’nda Türkiye, üç büyük ülkeden daha fazla sayı ile temsil edilecektir. Genişlemeden sonra Bakanlar Konseyi’ndeki 345 oy içinde dört büyüklerin nitelikli oyları 29, Polonya ve İspanya’nın ise 27 olacaktır. Türkiye’nin oyu da bu arada bulunacaktır.

Türkiye’nin tek başına 63.5 (1998) milyonluk nüfusuna karşılık diğer 12 aday ülkenin nüfusları toplamı 105.8 milyon kişidir.67 Üstelik bu nüfus, genç nüfustur. AB Komisyonu’nun hazırladığı bir Rapor’a göre68, nüfusa göre temsil esas alındığında Türkiye, AP’nda Almanya’nın ardından en fazla milletvekiline sahip olacaktır. Dolayısıyla Türkiye, AB’nin kurumsal yapısında büyük değişikliklere yol açacaktır. Bu sebeple Nice Zirvesi’nde yeniden yapılanmada Türkiye devre dışı bırakılmıştır.

AB, Türkiye’nin genç ve büyük nüfusundan ürkmekte ve bu sebeple Türkiye’ye “siyasi kriterler” alanında zorluk çıkartmaktadır. Aslında AB’de büyük nüfus, büyük sorun demektir. Tam üyelik durumunda serbest dolaşımın sağlanacak olması da, başta Almanya olmak üzere tüm AB ülkelerini tedirgin etmektedir.

Bu olumsuz duruma rağmen Helsinki’de, AB’nin önyargılı tutumu kısmen yumuşamıştır. Halkının çoğunluğu Müslüman olan laik bir Türkiye’nin, artık uygarlıklar çatışmasına değil, uygarlıklar buluşmasına katkıda bulunacağının farkına varılmıştır. Helsinki’de AB Hıristiyan gettosu olma kararından, Birlik içinde aksi düşüncede olanlara rağmen vazgeçmiş görünmektedir. Böylece AB, kültürel zenginliğe kavuşacaktır.

Komisyon Başkanı Romano Prodi’ye göre Helsinki’de Türkiye için duvar yıkılmıştır. Fakat, yıkılan duvarın öbür tarafına geçmek için daha çok yapılacak iş vardır. Üstelik Türkiye hâlâ AB’deki Türkiye algılamalarına yönelik kaygılarla mücadele etmek durumundadır.69 Berlin Duvarı 9 Kasım 1989’da yıkılmıştır ama iki Almanya ancak 3 Ekim 1990 tarihinde birleşebilmiştir. Türkiye için bu süre bu kadar kısa olamaz.

Türkiye’nin AB’ye “en iyi şartlarda” ve “en kısa zamanda” girebilmesi için, ev ödevini iyi yapması gerekir. Bu ödev, özellikle siyasi alanda yoğunlaşmalıdır. Diğer taraftan Türkiye, TİSK’in yaptığı bir araştırmaya göre70 80 temel ekonomik göstergenin yansıttığı performans açısından 28 üyeli AB’de son sıralarda yer almaktadır. Ekonomik alanda da, daha yapılacak çok işin olduğu unutulmamalıdır. Nitekim, 12-13 Aralık 2003 tarihlerinde gerçekleşen AB Hükümet ve Devlet Başkanları Zirvesi’nden sonra yayımlanan Sonuç Bildirisi’nde ilk defa, “Türkiye’nin, makro ekonomik dengesizlikler ve yapısal eksikliklerini düzeltmesi sağlanmalıdır” ifadesine yer verilmiştir. 71

Türkiye’nin 40 yıldan bu yana gerçekleştirmek istediği AB üyeliğinin kapısı, Helsinki’de aralanmıştır. Kapının tamamen kapanmaması için müzakerelere başlanılması kararının 2004 Aralık ayında mutlaka alınması gerekmektedir. Bu konudaki gecikme, Türkiye’yi AB üyeliğinden uzaklaştıracak ve başka alternatifler aramaya yöneltecektir. Bundan önce birkaç defa kaçırılan AB treninin son vagonuna binebilmek imkanı doğmuştur. Bu imkan iyi değerlendirilmeli ve bu defa fırsat kaçırılmamalıdır.

Ancak, 2003 yılı Rapor’unda Kıbrıs konusunda “çözümsüzlüğün Türkiye’nin AB ile ilgili beklentilerinin önünde ciddi bir engel teşkil edebileceği” uyarısının yapılması, 2004 yılının Kıbrıs için çok önemli olduğunu göstermektedir.72 Bu konu siyasi kriterler bünyesindeki bir önkoşul olmasa da, Kıbrıs’ta bir ilerleme kaydedilmemesi halinde Türkiye’nin engellerle karşılaşabileceği kesindir. Nitekim, Komisyon Başkanı Prodi TBMM’de yaptığı konuşmada Kıbrıs sorununun çözülmesinin Türkiye’nin üyeliğini kolaylaştıracağını açık bir şekilde ifade etmiştir. Ancak geçmişte AT, Yunanistan’ın tam üyeliği esnasında, bu üyeliğinin Topluluğun Türkiye ile olan ilişkilerini etkilemeyeceği konusunda 5 Şubat 1980 tarihinde teminat vermiştir. Daha önce ise Komisyon, Yunanistan’ın başvurusunun değerlendirildiği 24 Haziran 1975 tarihli Görüş’ünde de, Yunanistan’ın AET üyeliğinin AET ile Türkiye arasındaki anlaşmalardan doğan hakları etkilemeyeceğini açık bir şekilde belirtmiştir. Bütün bunlara rağmen Yunanistan’ın, üyeliğinden sonra ilk iş olarak Türkiye’ye verilecek olan 4 ncü Mali Protokol’ün yürürlüğe girmesini veto ettiğini de hatırlamakta fayda vardır.

Hiçbir aday ülkeden istenmeyen ve Kopenhag siyasi kriterleri arasında yer almayan özel kriterin Türkiye’den istenmesi, AB’nin Türkiye’yi objektif olarak değerlendirmediğinin bir göstergesidir. Türkiye’nin Kopenhag siyasi kriterlerine uyumu konusunda kaydettiği gelişmelere rağmen, 2004 Aralık ayında tam üyelik görüşmelerinin başlatılması yerine “tarama süreci”nin73 başlatılması önerisinin getirilmesi bir sürpriz olmamalıdır. Bu sebeple Türkiye için bir “belki” arayışının devam edeceğini söylemek yanlış olmayacaktır. Çünkü, 2002 Aralık ayındaki Kopenhag Zirvesi’nde Türkiye’ye, müzakere tarihi yerine sadece AB genişleme sürecinde ilk defa “tarihin tarihi” verilmiştir. Bu ayrımcı uygulamaya rağmen Türkiye AB’ye uyum yönünde önemli adımlar atmıştır. Gelinen noktada Türkiye için dile getirilen "özel statü", "güçlendirilmiş işbirliği" gibi formüller şiddetle reddedilmeli, müzakerelere başlamaktan başka bir süreç kabul edilmemelidir. Bu konudaki en son girişim 26 Kasım 2003 tarihinde AP'ndaki Hıristiyan Demokratlar tarafından, terör eylemlerini bahane ederek Türkiye'ye üyelik yerine 'özel statü' verilmesi niyetlerini açıkladıkları 'Genişleyen AB'nin Komşuluk İlişkileri’ konulu Rapor’un AP Genel Kurulu’nda kabul edilmesidir74.

İlişkilere AB açısından bakıldığında açıkça geri adım atmanın zor olduğu görülmektedir. Yapılan anlaşma ve alınan kararların bağlayıcılığı kapsamında Türkiye'nin üyelik talebine açıkça hayır denilmesi mümkün değildir. AB’nin Türkiye’ye karşı göstermiş olduğu tavrın amacı, üyelik müzakerelerinin başlatılmamasını mümkün kılacak gelişmelerin gerçekleşmesidir. Bir başka ifadeyle Türkiye'nin Kıbrıs, demokratikleşme, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve sivilleşme konularında kendisinden beklenen adımları atamamasıdır.



Türkiye’nin öncelikli ve net hedefi 12-13 Aralık 2002 tarihli Kopenhag Zirvesi Sonuç Bildirisi’nin 18 nci paragrafında yer aldığı şekliyle müzakerelere gecikmeksizin başlamak olmalıdır. Komisyon Başkanı Prodi’nin 14 Ocak 2004 tarihinde TBMM’de yapmış olduğu konuşmada, Ekim ayında açıklanacak İlerleme Raporu’nun tüm aday ülkelere uygulanan aynı kriterlere göre hazırlanacağını, hakkaniyetli ve objektif olacağını belirtmiştir. Eğer Rapor, Komisyon Başkanı’nın söylediği gibi yayımlanırsa, 2004 Aralık ayında Türkiye’nin önü açılacak ve Cumhuriyet tarihinin Batılılaşma konusundaki en önemli girişimi sonuca ulaşmış olacaktır. Böyle bir gelişme tarafların kamuoylarında mevcut kısır tartışmaları sonlandırmasına ve Türkiye açısından önyargılardan uzak “zor, geç ve yorucu” da olsa tam üyelik hedefinin somut olarak önünde durmasına neden olacaktır. Böylece, AB’nin “Türkiye’yi içine almak istememe, fakat kendinden fazla uzaklaşmasına da tahammül edememe” görüşü75 tarihe gömülecektir.

Sonnotlar:

1 Aslında Osmanlı’lar 30 Mart 1856 Paris Antlaşması ile Avrupa Devletler Topluluğu’na kabul edilmiştir. Daha sonra bu Antlaşma’ya taraf ülkelerin hiçbiri Antlaşma hükümlerine uymadığı için Osmanlı Devleti yıkılmıştır. Anlaşma, taraf devletlerin (Büyük Britanya, Fransa, Sardunya, Rusya, Prusya ve Avusturya-Macaristan) Osmanlı’nın toprak bütünlüğüne saygı göstereceklerine ilişkin hükümler içeriyordu. S. Rıdvan Karluk, Gümrük Birliği Dönemecinde Türkiye, Turhan Kitabevi, Ankara, 1997, s.7.

2 M. Ali Birand, Bir Pazar Hikayesi, Milliyet Yayınları, İstanbul, 1978, s.107.

3 European Commission, 2003 Regular Report on Turkey’s Progress Towards Accession, Brussels, 5 November 2003.

4 S. Rıdvan Karluk, “Helsinki Zirvesi Kararları Sonrasında Türkiye’nin AB Üyeliği”, Türkiye Sorunlarına Çözüm Konferansı III, 25-27 Ocak 2000, Ankara, s.368.

5 Avrupa Konferansı (16 Temmuz 1997 tarihinde açıklanan Gündem 2000 Raporu’nda, AB’nin genişleme sürecinin uzun zaman alacağı öngörüldüğü için), AB üyeleri ile AB’ne adaylığı kabul edilmiş ülkelerin Devlet ve Hükümet Başkanları seviyesinde temsil edileceği, ortak dış politikadan adalet ve içişleri konularına kadar çeşitli alanlarda görüş alış verişinde bulunulmasına imkan veren siyasal danışma için bir forumdur. Konferans için bkz. S. Rıdvan Karluk, Avrupa Birliği ve Türkiye, 7 nci Baskı, Beta Basım A.Ş., İstanbul, 2003, s.117.

6 Bu ülkeler ile müzakereler 31 Mart 1998'de başlamış ve ilk tur görüşmeler 10 Kasım 1998'te yapılmıştır. Genişleme süreci ve Türkiye konusunda ayrıntılı bilgi için bkz. Erhan Erçin, Avrupa Birliği Genişleme Süreci ve Türkiye, İKV Yayınları, No.170, İstanbul, Ağustos 2002 ve Cengiz Aktar (Der.), Avrupa Birliği’nin Genişleme Süreci, İletişim Yayınları, İstanbul, 2002.

7 S. Rıdvan Karluk, “Genişleyen Avrupa ve Türkiye”, Türkiye Sorunlarına Çözüm Konferansı I, 24-27 Aralık 1997, Ankara, s. 260-283.

8 S. Rıdvan Karluk, “Helsinki Zirvesi Sonrasında Türkiye AB Üyeliğine Ne Kadar Yakın?”, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi, Konferans Tebliği, Ankara, 24 Nisan 2000.

9 Bu Zirve’nin Türkiye açısından değerlendirilmesi için bkz. S. Rıdvan Karluk,“AB’de Son Gelişmeler ve Türkiye”, Türkiye Sorunlarına Çözüm Konferansı II, 26-28 Ekim 1998, Ankara, s.408-409.

10 AB Komisyonu, 13 aday ülkeye tam üyelik öncesinde bir "ön katılım stratejisi" uygulamaya karar vermiş ve Türkiye için 4 Mart 1998 tarihinde "Türkiye İçin Avrupa Stratejisi"ni açıklamıştır. European Commission, European Strategy for Turkey, March, 1998.

11 Türkiye'nin Leonardo, Socrates, Gençlik, Girişim ve Girişimcilik Programlarına katılım süreci başlatılmıştır. AB'nin aday ülkelerin katılımına açık program sayısı 24'tür. Bkz. İKV, Avrupa Birliği Program ve Ajanslarına Aday Ülke Statüsü İle Türkiye'nin Katılımı, Yayın No:164, İstanbul, Şubat 2000.

12 Prof. Dr. Erol Manisalı'nın, "Helsinki'de genişleme süreci içinde AB genel gibi görünen fakat özel olarak Türkiye için hazırlanmış koşullar getirmiştir" görüşüne katılmamak mümkün değildir. Bkz. Erol Manisalı, "Türkiye'nin Adaylığı ve Avrupa Birliği'nin Genişleme Sürecinde Türkiye'nin Yeri", TCMB, Avrupa İle Geçmişte ve Gelecekte Bütünleşme, Ankara 2000 içinde, s.85; Erol Manisalı, Türkiye - Avrupa İlişkilerinde Sessiz Darbe, Derin Yayınları, İstanbul, 2002.

13 S. Rıdvan Karluk, Özgür Tonus, “Helsinki Zirvesi Sonrasında Türkiye’nin AB’ne Tam Üyeliği”. Prof. Dr. Güneri Ergülen’in Hatırasına Armağan, Anadolu Üniversitesi İİBF Dergisi, No:169, Cilt:XVI, Sayı:1,2, Eskişehir, 2000, s.27.

14 8 Kasım 2000 tarihinde açıklanan taslak KOB, 4 Aralık 2000 tarihinde AB Genel İşler Konseyi tarafından küçük değişiklikler yapılarak onaylanmıştır.

15 Nice Antlaşması ile getirilen değişiklikler konusunda ayrıntılı bilgi için bkz. İKV, Avrupa Toplulukları’nı Kuran Antlaşmalar ve İlgili Bazı Kararları Değiştiren Nice Antlaşması, İKV Yayınları, Yayın No: 174, İstanbul, Haziran 2003.

16 19-20 Haziran 2003 tarihlerinde gerçekleşen Selanik Zirvesi’nde AB’nin 2007 yılında bu iki ülkeyi yeni üye devletler olarak kabul etmeyi hedeflediği belirtilmiştir. 2004 yılında ise müzakerelerin sonlandırılacağı vurgulanmıştır. Buna karşılık Türkiye’ye Gözden Geçirilmiş Katılım Ortaklığı Belgesi’ndeki önceliklere uyumun AB üyeliği yolunda ilerlemeye yardımcı olacağı belirtilmiştir. Romanya ve Bulgaristan’ın üyeliği konusunda bkz. A. Mayhew, Recreating Europe: The European Policy Towards Central and Eastern Europe, Cambridge University Press, 1999, s.15-16.

17 Füsun Arsava, Nice Antlaşması Sonrasında Avrupa Birliği'nin Geleceği, Ankara Üniversitesi Avrupa Toplulukları Araştırma ve Uygulama Merkezi Araştırma Dizisi; No:18, Ankara, 2003.

18 Genişlemeden Sorumlu Avrupa Komisyonu Üyesi G. Verheugen de Türkiye’nin ancak 2013 yılından itibaren AB üyesi olabileceğinin düşünülebileceğini açıklamıştır. Fakat bu üyelik, Kıbrıs sorununun çözümüne katkı sağlanması şartına bağlanmıştır. Açıkçası, Kopenhag siyasi kriterlerine ek olarak Türkiye’den Kıbrıs sorununu çözmesi gibi “tuhaf bir istekte” bulunmuştur. Wiener Zeitung, 30 Nisan 2003.

19 Kopenhag Zirvesi sonrasında Almanya Başbakanı Schröder, Türkiye’nin AB üyelik tarihini 2007, Komisyon Üyesi Verheugen 2013, Almanya Dışişleri Bakanı Fisher 2014 - 2019 olarak tahmin etmişlerdir. Türkiye’nin “2004 Aralık ayında AB’den bir tarih alacağı” sözü ihtiyatla karşılanmıştır. Bkz. Financial Times, 3 September 2003.

20 Copenhagen European Council Presidency Conclusions, Brussels, 29 January 2003, s. 5.

21 S. Rıdvan Karluk, “Turkey’s Candidacy to European Union Membership içinde Wolfang Gieler (Eds.) Turkey’s Crossroads, Lit Verlag, Hamburg, 2002, s.22-27.

22 Brussels European Council Presidency Conclusions, 12 December 2003, s.11-12.

23 DPT, VIII nci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara, Haziran 2000, s.57.

24 Gündem 2000 Raporu'nda ayrıca, kişi hakları ve ifade özgürlüğü alanlarında AB standartlarının çok altında bir seviyede bulunulduğu da vurgulanmaktadır. DPT, VIII nci Beş Yıllık Kalkınma Planı Avrupa Birliği ve Türkiye Özel İhtisas Komisyonu Raporu, DPT: 2545 - ÖİK:561, Ankara, 2000, s.141.

25 DPT, Avrupa Birliği ve Türkiye Özel İhtisas Komisyonu Raporu, s.155.

26 AB Komisyonu, Türkiye’nin Kopenhag siyasi kriterlerini 1999 Raporu’nda yerine getiremediği sonucuna varmıştı. Benzer görüş 2000 yılı Düzenli Raporu’nda şöyle yer almıştır: “Türkiye’nin durumu Kopenhag siyasi kriterlerine hala uygun değildir”. Bkz. AB Komisyonu, 2000 Düzenli Raporu, Ankara, 2000, s.83.

27 AB Komisyonu, 2000 Yılı Genişleme Stratejisi Belgesi, Ankara, 2000, s.96.

28 RG: 19 Şubat 2002. 4744 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun.

29 RG: 9 Nisan 2002. 4748 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun.

30 RG: 9 Ağustos. 4771 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun.

31 RG: 11 Ocak 2002. 4778 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun.

32 RG: 4 Şubat 2003. 4793 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun.

33 RG: 19 Temmuz 2002. 4926 sayılı Çeşitli Kanunlarda ve Maliye Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’de Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun.

34 RG: 7 Ağustos 2003. 4963 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun.

35 İdam cezasının savaş ve yakın savaş halleri dışında kaldırılmasını öngören Avrupa Protokolü Türkiye tarafından 12 Kasım 2003 tarihinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ekli 6 No’lu Protokolü ise Türkiye tarafından 15 Ocak 2003 tarihinde onaylanmıştır.

36 Karluk, Avrupa Birliği ve Türkiye, s.798.

37 RG: 19 Nisan 2003. 4847 sayılı Avrupa Birliği Uyum Komisyonu Kanunu.

38 Karluk, Avrupa Birliği ve Türkiye, s. 792.

39 European Comission, 2003 Regular Report on Turkey’s Progress Towards Accession, Brussel, 5 November 2003, s.15 ve European Commission, Strategy Paper and Report of the European Commission on the Progress Towards Accession by Bulgaria, Romania and Turkey, Brussel, 5 November 2003, s.15.

40 European Commission, Strategy Paper, s.16,

41 European Comission, 2003 Regular Report on Turkey’s Progress Towards Accession, s. 45-56.

42 European Comission, 2003 Regular Report on Turkey’s Progress Towards Accession, s. 57-132.

43 19 Mayıs 2003 tarih ve 2003/398/EC sayılı Konsey Kararı, 12 Haziran 2003 tarih ve L145 sayılı AB Resmi Gazetesi’nde yayımlanmıştır.

44 Karluk, Avrupa Birliği ve Türkiye, s.1-3.

45 Laeken Zirvesi Sonuç Bildirisine ekli “AB’nin Geleceği Bildirisi” için bkz. http://www.europa.eu.int/ council/off/conclu/index.htm veya http://www.europa.eu.int/futurum/documents.

46 D’Estaing, 8 Kasım 2002 tarihinde vermiş olduğu demeçte, AB’nin Türkiye’ye karşı “dürüst olmadığını” ima ederek, “Eğer AB ülkeleri arasında yüksek düzeyde bir entegrasyon düşünüyorsak, homojen bir yapı oluşturmalı ve muhafaza etmeliyiz. Bunun Türkiye ile olabileceğine inanmıyorum” görüşünü savunmuştur. Bkz. Le Monde,Pour ou contre l'adhésion de la Turquie à l'Union Européen”, 8 Novembre 2002.

47 Anayasal Antlaşma Taslağı metninin tamamı 18 Temmuz 2003 tarihinde Dönem Başkanlığı’na sunulmuştur. Bkz. “Draft Treaty Establishing a Constitution for Europe”, The European Convention Secretariat, CONV850/03, Brussels, 18 July 2003 (http://www.european-convention.eu.int).

48 Roma Bildirisi’nde Anayasal Antlaşma müzakerelerinin Haziran 2004’te yapılacak AP seçimlerinden önce tamamlanması beklentisi ifade edilmiştir. Antlaşma’nın 9 Mayıs 2004 tarihinde tüm AB üyeleri tarafından imzalanması hedeflenmektedir. Anayasal Antlaşma Taslağında kurumsal yapı ve hukuk düzeni bakımından getirilmesi öngörülen değişikliklerin bir değerlendirmesi için bkz. Özgür Tonus ve Sanem Baykal, “Anayasal Antlaşma Taslağı Üzerine Değerlendirmeler”, Prof. Dr. Doğan Bayar’ın Hatırasına Armağan, Anadolu Üniversitesi İİBF Dergisi, Cilt: XIX, Sayı: 1-2, Eskişehir, 2004.

49 Bu, Türkiye’nin katılmış olduğu ilk HAK olması dolayısıyla büyük önem taşımaktadır. Türkiye, Anayasal Antlaşma Taslağı’nı genel olarak desteklemekte ve taslağın bir bütün olarak tartışmaya açılmasını istememektedir. Taslak’ta Türkiye Hıristiyanlığa atıfta bulunulmamasını, AB Konsey Başkanlığı’nın oluşturulmasını ve nitelikli oy çoğunluğunun yeni tanımını desteklemektedir.

50 Anayasal Antlaşma Taslağı’nın III No.lu Eki’nde yer alan Protokol, AP üyelerinin ülkelere göre dağılımını içermektedir. Bkz. Draft Treaty, Protocol on the Representation of Citizens in the European Parliament and the Weighting of Votes in the European Council of Ministers”

51 EUROSTAT, http://europa.eu.int/comm/eurostat

52 UNFPA: The State of World Population, http://www.unfpa.org

53 Bu görüşe karşılık Pulitzer Ödülü sahibi Thomas Friedman, 11 Ocak 2004 tarihinde New York Times’da yer alan yazısında, kültürler arası derin çukurlar kazmak isteyenlere Türkiye’yi örnek vermiştir. Ayrıca Friedman, demokrasinin, modernliğin, ılımlılığın ve Müslümanlığın beraber yaşadığı Türkiye’nin AB üyeliğini, Batı dünyasının cesaretlendirmesi gerektiğini öne sürmektedir.

54 Buna karşılık Alman Hıristiyan Demokrat Birliği Partisi (CDU) Başkanı Angela Merkel, 15 Şubat 2004 tarihinde Türkiye ziyaretinde “AB’yi bir Hıristiyan Klübü” olarak görmediklerini açıklamıştır.

55 Helmut Schmidt, Die Sclbstbehauptung Europas-Perspectiven für das 21 Jahrhundert, Stutgart-Munich, 2000, s.219-277.

56 Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, C. III, 29 Ekim 1923, s.68. Ayrıca bkz. S. Rıdvan Karluk, AET İle İlişkilerimizin Atatürkçü Ekonomi Politikası Açısından Değerlendirilmesi, İKV Yayınları, İstanbul, 1981 ve TÜSİAD, European Union and Turkey: Towards Full Membership, Istanbul, October, 2002.

57 S. Rıdvan Karluk, Özgür Tonus, AB Kapısında Türkiye, Turhan Kitapevi, Ankara, 2002, s.3-4.

58 Haluk Günuğur, Türkiye Avrupa Birliği İlişkileri, Anlaşmalar, Kararlar, Belgeler, Uyum Yasaları, EKO Yayınları, Ankara, 2003, s.2.

59 S. Rıdvan Karluk, Gümrük Birliği Dönemecinde Türkiye, s.3.

60 İKV, Avrupa Birliği Genişleme Süreci ve Türkiye, Yayın No:170, İstanbul, Ağustos 2002, s.102.

61 S. Rıdvan Karluk, “Sadece Gümrük Birliği Yeterli mi?”, Gümrük Birliği Sürecinde Türkiye, Özel Sayı, İstanbul, Mayıs-Eylül 1995, s.304-307.

62 Avrupa Ekonomik Alanı (EEA), 1994 yılında kurulmuştur. AB ülkeleri ile İzlanda, Norveç ve Lihtenştayn arasında tek pazar oluşturmakta, malların, hizmetlerin, kişilerin ve sermayenin serbest dolaşımını kapsamaktadır. S. Rıdvan Karluk, Uluslararası Ekonomik, Mali ve Siyasal Kuruluşlar, 5. Baskı, Turhan Kitapevi, Ankara, 2002, s.503-504.

63 Anlaşma’nın, yeni üyelerin Birliğe katılım tarihinden itibaren yürürlüğe girmesi kararlaştırılmıştır. Aslında AB, MDA ülkeleri ile daha önce “Ekonomik ve Ticari İşbirliği Anlaşmaları” imzalamıştır. Bkz. W. H. Wallace, Policy Making in the European Union, Oxford University Press, Oxford, 1996, s.356-357.

64 Bu durumu Metin Gençkol şöyle değerlendirmektedir: “70 yıl komünist ekonomiyle yönetilmiş 10 adet ülkeyi 14 yılda üyeliğe hazır hale getirebilen AB, aynı çabayı Türkiye için göstermemiştir.” DPT, Avrupa Birliği Mali İşbirliği Politikaları ve Türkiye, Yayın No:2679, Ankara, Eylül, 2003, s.202.

65 S. Rıdvan Karluk, “Batı’ya Açık Doğulu Politika Değil, Doğu’ya Açık Batılı Politika”, ASOMEDYA, Aralık, 1997 ve S. Rıdvan Karluk, Özgür Tonus, “Türkiye - AB İlişkileri Çıkmaz Sokakta”, Prof. Dr. Rıfat Üstün’ün Anısına Armağan, Anadolu Üniversitesi İİBF Dergisi, No:163, Cilt:XV, Sayı:1 - 2, 1999.

66 AB’ne yeni üyelerin katılımının organlara ne şekilde yansıtılacağı Nice Antlaşması’na eklenen (II No’lu Ek: Declaration on Enlargement of the European Union to be Included to the Final Act of the Conference) Bildiri ile düzenlenmiştir. 2004 yılında Nice Antlaşması’nda değişiklik yapılabilmesi için bir Hükümetlerarası Konferans düzenlenecektir.

67 The World Bank, World Development Indicators 2000.

68 Avrupa Komisyonu, 26 Ocak 2000 tarihli ve Com (2000) 34 Final sayılı Rapor.

69 Romano Prodi’nin 15 Ocak 2004 tarihinde TBMM’de yaptığı konuşma.

70 TİSK, Avrupa Birliği’ne Üyelik Sürecinde AB Ülkeleri ve Diğer Aday Ülkeler Karşısında Türkiye’nin Durumu, Ankara, Yayın No. 202, Kasım 2000.

71 Brussels European Council Presiency Conclusions, 12 December 2003, s.11.

72 Avrupa Parlamentosu’nun, Lüksemburg’lu Jacques Poos’un kaleme aldığı ve 11 Mart 2004 tarihinde onaylanan Kıbrıs Raporu’nda Ada’da çözümsüzlüğün Türkiye’nin AB üyeliğine yönelik beklentilerini ciddi şekilde etkileyeceği hatırlatılmıştır.

73 Benzer bir görüşü Verheugen 2003 Eylül ayında dile getirmiş ve “AB, 2004 sonunda reformların uygulanması konusunda tatminkar bir sonuca ulaşamazsa, müzakere yerine tarama sürecini başlatma kararı alabilir” ifadelerini kullanmıştır. Bu ihtimalin Türkiye’yi oyalamaya yönelik bir taktiğe dönüşebileceği göz önünde bulundurulmalıdır.

74 AB Komisyonu’nun ortaya attığı coğrafi olmaktan çok siyasi bir anlam ifade eden “Geniş Avrupa” terimi için bkz. “Wider Europe-Neighbourhood: A New Framework for Relations with our Eastern and Southern Neighbours”, Communication from the Commission to the Council and the European Parliament, Brussels, 11.3.2003, COM(2003) 104 final.

75 S. Rıdvan Karluk, “Helsinki Zirvesi Kararları Sonrasında Türkiye’nin AB Üyeliği”, Türkiye Sorunlarına Çözüm Konferansı III, 25-27 Ocak 2000, Ankara, s.368.

Yaralanılan Kaynaklar

AKTAR Cengiz, Avrupa Birliği’nin Genişleme Süreci, İletişim Yayınları, İstanbul, 2002.

ARSAVA Füsun Nice Antlasması Sonrasında Avrupa Birligi'nin Gelecegi, Ankara Universitesi Avrupa Toplulukları Arastırma ve Uygulama Merkezi Arastırma Dizisi; No:18, 2003.

ERÇİN Erhan, Avrupa Birliği Genişleme Süreci ve Türkiye, İKV Yayınları, No.170, İstanbul, Ağustos 2002.

GİELER Wolfang (Eds.) Turkey’s Crossroads, Lit Verlag, Hamburg, 2002.

GÜNUĞUR Halûk, Türkiye Avrupa Birliği İlişkileri, Anlaşmalar, Kararlar, Belgeler, Uyum Yasaları, EKO Yayınları, Ankara, 2003.

HATİPOĞLU Hale “Lüksemburg Çıkmazından Helsinki Dönemecine”, Foreign Policy, Sayı:6, Yaz 1999.

İLHAN Suat, Avrupa Birliği’ne Neden Hayır, Ötüken Yayınları, İstanbul, 2000.

İLKİN Selim,

TEKELİ İlhan Türkiye ve Avrupa Birliği, Ümit Yayıncılık, Ankara, 2000.

KARLUK S. Rıdvan Türkiye'nin AET İle Olan İlişkileri ve Türk Dış Ticareti İçinde Yeri, İTİA Basımevi, Eskişehir, 1974.



Ekonomik Birleşmeler Teorisi Yönünden Türkiye'nin AET Üyeliği ve Sanayileşme Sorunu, İTİA Basımevi, Eskişehir, 1976.

AET İle İlişkilerimizin Atatürkçü Ekonomi Politikası Açısından Değerlendirilmesi, İKV Yayınları, İstanbul, 1982.

Sadece Gümrük Birliği Yeterli mi?”, Gümrük Birliği Sürecinde Türkiye, Özel Sayı, İstanbul, Mayıs-Eylül 1995.

AB- Türkiye Gümrük Birliği”, Yeni Türkiye, Mart-Nisan 1995, Yıl:1, Sayı:3.

Gümrük Birliği Dönemecinde Türkiye, Turhan Kitabevi, Ankara, 1997.

Genişleyen Avrupa ve Türkiye”, Türkiye Sorunlarına Çözüm Konferansı I, 24-27 Aralık 1997, Ankara.

AB’de Son Gelişmeler ve Türkiye”, Türkiye Sorunlarına Çözüm Konferansı II, 26-28 Ekim 1998, Ankara.

Helsinki Kararları Sonrasında Türkiye’nin AB Üyeliği”, Türkiye Sorunlarına Çözüm Konferansı III, Ankara, 2000.

Helsinki Zirvesi Sonrasında Türkiye AB Üyeliğine Ne Kadar Yakın?”, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi, Konferans Tebliği, Ankara, 24 Nisan 2000.

Turkey’s Candidacy to European Union Membershipiçinde Wolfang Giler (Eds.) Turkey’s Crossroads, Lit Verlag, Hamburg, 2002.

Avrupa Birliği ve Türkiye, Beta Yayınları, 7 nci Baskı, İstanbul, 2003.

KARLUK S. Rıdvan,

TONUS Özgür “Türkiye–AB İlişkileri Çıkmaz Sokakta”, Anadolu Üniversitesi İİBF Dergisi, No:163, Cilt:XV, Sayı:1 - 2, 1999.

Helsinki Zirvesi Sonrasında Türkiye’nin AB’ne Tam Üyeliği, Anadolu Üniversitesi İİBF Dergisi, No:169, Cilt:XVI, Sayı:1-2, Eskişehir, 2000.

Avrupa Birliği Kapısında Türkiye, Turhan Kitapevi, Ankara, 2002.

MANİSALI Erol "Türkiye AB İlişkilerinde Oynanan Oyun", Yeni Türkiye, Yıl:6, Sayı:35, Eylül-Ekim 2000.



Türkiye - Avrupa İlişkilerinde Sessiz Darbe, Derin Yayınları, İstanbul, 2002.

MAYHEW A., Recreating Europe: The European Policy Towards Central and Eastern Europe, Cambridge University Press, 1999.

OĞUZ Orhan Ortak Pazar, İstanbul, 1966.

ORTAYLI İlber “Avrupa İle Geçmişte ve Gelecekte Bütünleşme”, Tarihi Süreç İçerisinde Avrupa ile İktisadi Bütünleşme Sorunu içinde, TCMB Yayınları, Ankara, 2000.

SCHMIDT Helmut, Die Sclbstbehauptung Europas-Perspectiven für das 21 Jahrhundret, Stutgart-Munich, 2000

ŞAHİN Ragıp Avrupa Birliği Bütçesi, Fonları ve Türkiye'nin Tam Üyeliği, DPT Yayınları, Ankara 1998.

TACER Pulat “Kopenhag Kriterleri ve Türkiye", Helsinki Zirvesi’nden Sonra Türkiye-AB İlişkilerine Genel Bir Bakış, Merkez Bankası, Ankara, 2000.

TONUS Özgür

BAYKAL Sanem, “Anayasal Antlaşma Taslağı Üzerine Değerlendirmeler”, Prof. Dr. Doğan Bayar Hatırasına Armağan, Anadolu Üniversitesi İİBF Dergisi, Cilt:XIX, Sayı:1,2, Eskişehir, 2003.

YENİ TÜRKİYE AB Özel Sayısı I-II, Sayı:35-36, Kasım-Aralık 2000.

YÜKSEL Ali Sait Türkiye İle İlişkileri Açısından Avrupa Ekonomik Topluluğu, 2 Baskı, İİTİA Yayınları No:309-537, İstanbul, 1979.

WALLACE W. H., Policy Making in the European Union, Oxford University Press, Oxford, 1996.

WEIDENFELD Werner,

WOLFANG Wessels, Europe from A to Z: Guide to European Integration, EC, Brussels, 2002.


ATAUM Türkiye: Katılım Ortaklığı Belgesi 2003, Yıl:3, Sayı:1-2, Kış-Bahar 2003.

ATO Türkiye Avrupa Birliği İlişkileri, Ankara, 2002.

AVRUPA KOMİSYONU


TÜRKİYE TEMSİLCİLİĞİ 1998 Yılı Aday Ülkeler İlerleme Raporları, Tisamat Basım Sanayi, Ankara, 1998.

Gündem 2000; Genişleme - 1999 Yılı Aday Ülkeler İlerleme Raporları, Odak Ofset, Ankara, 1999.

2000 Yılı Genişleme Stratejisi, Kardelen Ofset, Ankara, 2000.

DPT VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planı Türkiye AB İlişkileri ÖİK Raporu, DPT: 2545-ÖİK:561, Ankara, 2000.



VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planı Küreselleşme ÖİK Raporu, DPT:2544-OİK.560, Ankara, 2000.

VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planı Öncesinde Avrupa Birliği’nde Gelişmeler (1996-2000), Ankara, 2000.

VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planı (2001-2005), Ankara, Haziran 2000.

Avrupa Birliği Müktesebatı'nın Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programı, (2001-2003), Cilt: 1 ve 2, Ankara, 2001.

EUROPEAN COMMISSION “Effects on The Union’s Policies of Enlargement to the Applicant Countries and European Union", Reports of EU Commission, 1999.



EU Enlargement - A Historic Opportunity”, Reports of EC Commission, 1999.

“European Strategy for Turkey”, Commission Proposals, Mart 1999.

Enlargement Strategy Paper, Report on Progress Towards Accession by Each of the Candidate Countries, Brussels, 8 November 2000.

2003 Regular Report on Turkey’s Progress Towards Accession, Brussel, 5 November 2003.

Strategy Paper and Report of the European Commission on The Progress Towards Accession by Bulgaria, Romania and Turkey, Brussel, 5 November 2003.

İKTİSADİ KALKINMA

VAKFI Amsterdam Antlaşması, İstanbul, Yayın No.162, Haziran 2000.

Avrupa Birliği Program ve Ajanslarına Aday Ülke Statüsü İle Türkiye'nin Katılımı,Yayın No:164, İstanbul, Şubat 2000.

Gümrük Birliği’nin Türkiye Ekonomisine Etkileri, Yayın No:159, İstanbul, Mart 2000.

Katılım Ortaklığı Belgesi ve Ulusal Program’ın Karşılaştırılması, İstanbul, Nisan 2001.

Avrupa Birliği Genişleme Süreci ve Türkiye, Yayın No:170, İstanbul, Ağustos 2002.

Avrupa Toplulukları’nı Kuran Antlaşmalar ve İlgili Bazı Kararları Değiştiren Nice Antlaşması, İKV Yayınları, Yayın No: 174, İstanbul, Haziran 2003.

TCMB Avrupa Birliği El Kitabı, III. Baskı, Ankara, 1996.



Avrupa Birliği Sürecinde Türkiye'nin Avrupalılaşma Sorunu, TCMB, Ankara, 1998.

Avrupa Siyasi Birliği ve Türkiye, Ankara, 1999.

Helsinki Zirvesi’nden Sonra Türkiye-AB İlişkilerine Genel Bir Bakış, Merkez Bankası, Ankara, 2000.

Tarihi Süreç İçerisinde Avrupa İle İktisadi Bütünleşme Sorunu, TCMB Yayınları, Ankara, 2000.

Avrupa İle Geçmişte ve Gelecekte Bütünleşme, TCMB, Ankara, 2000.

TİSK Avrupa Birliği’ne Üyelik Sürecinde AB Ülkeleri ve Diğer Aday Ülkeler Karşısında Türkiye’nin Durumu, Ankara, Yayın No. 202, Kasım 2000.

TÜSİAD Avrupa Birliği’ne Tam Üyeliğe Doğru, İstanbul, Aralık 1999.

European Union and Turkey: Towards Full Membership, Istanbul, October, 2002.

OFFICIAL JOURNAL

OF THE EU “Turkey: 2003 Accession Partnership”, L 145/42, 12 June 2003.

THE EUROPEAN CONVENTION

SECRETARIAT, “Draft Treaty Establishing a Constitution for Europe”, CONV850/03, Brussels, 18 July 2003.

Düzeltmeler ve Yazışma İçin:

Prof. Dr. S. Rıdvan Karluk

Anadolu Üniversitesi

İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi

İktisat Bölümü

Yunus Emre Kampüsü

26040


EskişehirYard. Doç. Dr. Özgür TONUS

Anadolu Üniversitesi

İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi

İktisat Bölümü

Yunus Emre Kampüsü

26040


EskişehirTel: 0222 3350580 - 3377

Faks: 0222 3350595

E-mail: rkarluk@anadolu.edu.trTel: 0222 3350580 - 3221

0532 6268223

Faks: 0222 3350595

E-mail: otonus@anadolu.edu.tr




Yüklə 187,73 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin