SAÜ, Eğitim Fakültesi
TÜRKİYE VE AZERBAYCANDAKİ ÖĞRETMEN YETİŞTİRME SİSTEMLERİNİN İNCELENMESİ
GİRİŞ
Sanayileşme, küreselleşme ve bilişim teknolojilerindeki gelişmelerle birlikte ortaya çıkan değişim eğilimleri, insanların günlük yaşam alışkanlıklarında görülen bir dönüşümün ötesinde, içinde eğitimin de yer aldığı birçok yapı için paradigma değişikliklerini de beraberinde getirmiştir. Bu doğrultuda okullar bir yaşam alanı olarak yeniden yapılandırılma sürecine girmiş ve ülkeler, bulundukları coğrafyalarda var olma stratejilerini, küresel gelişmeler doğrultusunda yeniden yapılandırdıkları eğitim sistemlerinin başarısına dayandırmışlardır (ÖYGGM, 2017).
Bir ülkenin kalkınmasında, nitelikli insan gücünün yetiştirilmesinde, toplumdaki huzur ve sosyal barışın sağlanmasında, bireylerinin sosyalleşmesi ve toplumsal hayata hazırlanmasında, toplumun kültür ve değerlerinin gelecek kuşaklara aktarılmasında öğretmenler başrol oynamaktadırlar (Özden, 1999: 21). Yeni nesillerin niteliği hiç kuşkusuz onu yetiştiren öğretmenlerinin niteliği ile özdeş olacaktır. Kalkınmada önem taşıyan nitelikli insan gücünün ve meslek elemanlarının başında öğretmenlerin yer aldığı ve toplumların gelişmesinde öğretmenlerin önemli rolünün bulunduğu birçok araştırma ile ortaya konulmuştur (Alkan ve Kavcar, 1998: 9). Ayrıca öğretmenlerin kültürel, sosyal görevleri arasında toplumun değerlerinin gelecek kuşaklara aktarılması ve toplumsal barışı sağlaması da bulunmaktadır (Özden, 1999: 23). Öğretmen ülkenin ve toplumun ihtiyaç duyduğu mesleklerin tamamını yetiştirmekle görevlidir. Ayrıca öğretmenin niteliği ile yetiştirilecek bireyin niteliği arasında kesin bir ilişki bulunmaktadır. Kaya’nın (1984) belirttiği gibi öğretmenler bir ülkenin kalkınması için gerekli bir unsurdur ve bundan dolayı öğretmenlerin istenilen nitelikte yetiştirilmesi ülkenin gelişmesine katkı sağlayacaktır.
Öğretmenlerin görevi sadece öğrencilerine bilgi ve beceri donatmak değildir. Öğretmenlerden aynı zamanda davranışlarıyla örnek olmaları beklenmektedir. Bu özelliklerinden dolayı öğretmen adayının seçilmesi çok önemlidir. Eğitim fakültelerine alınacak öğretmen adaylarının seçilmesinde kişilik özelliklerine dikkat edilmeli ve öğretmen adaylarına eğitimleri boyunca öğrencilerinin kişiliklerini geliştiren etkinlikler öğretilmelidir.
Bir başka deyişle öğretmen öğrencilerin kişiliklerini geliştirmeye yönelik çalışmalar ve etkinlikleri düzenleyebilmelidir. Ayrıca öğretmenin bu görevinde başarılı olabilmesi için geniş bir genel kültüre sahip olması ve alan bilgisini nasıl daha iyi öğreteceğini bilmesi gerekmektedir (Erden, 1999: 44).
İçinde bulunduğumuz dönemde bireylerin sahip olması gereken nitelikler giderek farklılaşmaktadır. Şüphesiz bu niteliklerin kazandırılmasında en önemli rol eğitime atfedilmektedir. Öğretmenler, kendilerine, öğrencilere ve uzun vadede bütün topluma yeni becerilerin ve değerlerin kazandırılmasında çeşitli sorumluluklar üstlenmektedir. Modem toplumlarda öğretmenler yalnızca eğitim ve öğretim işini gerçekleştiren teknik elemanlar değil, öğrencilere ve topluma rol model olacak insanlar olarak görülmektedir. Öğretmenlere yönelik bu toplumsal beklentiler yetkin bir öğretmenin bütün özellikleriyle tanımlanmasını ve bu çerçevede hazırlanan öğretmen yetiştirme politikalarının uygulanmasını zorunlu kılmaktadır (MEB, 2017).
Tüm ülkelerin öğretmenlerini sınıf, okul ve yerel topluluktaki rolleriyle daha iyi başa çıkabilmeleri için daha iyi donatmak için daha etkili yollar aradıkları için, ulusal sınırları aşan bir endişe alanı olduğunu göstermektedir (UNESCO, 1990).
Günümüz dünyasında öğrenmeyi öğrenme, problem çözme, takım üyesi olma ve eleştirel düşünme ile bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanma yetkinliği öğrencilere kazandırılması gereken temel beceriler olarak ön plana çıkmıştır. Bu beceri ve değerlerin öğrencilere kazandırılması hususunda öğretmenlere yeni görevler yüklenmiştir. Değişimi okuyabilmek, sürekli gelişmek, empati yapabilmek, etkili iletişim kurabilmek, problem çözmek ve örnek kişilik ve uzmanlık yoluyla sosyal kabul görmek gibi liderlik becerileri, öğretmenliğin mesleki özelliklerinin bütünleşik bir parçası olmuştur (ÖYGGM, 2017). Vurgulanan şey ise eğitimin statik bir fenomen değil dinamik olduğu. Toplumdaki değişimler eğitim yapılarına ve reformlarına her zaman yansır, bu değişiklikler genellikle sürekli bir bilimsel ve teknolojik gelişim sürecinin bir sonucu olarak görülür. Bu değişim süreçleri de üssel olarak hızlanmaktadır (UNESCO, 1990).
Değişikliklerin eğitim gelişimi için muazzam etkileri vardır. Öğretmenler için, bu aynı zamanda hizmet içi eğitim / öğretim ve daha da önemlisi, bilgi ve becerileri güncellemek için öz-eğitim yoluyla değişiklik yapmak anlamına gelir; bu da etkilemesi kolay değildir. Eğitim sistemlerimiz, toplumlarımız gibi, ileriye bakmak, geleceği tahmin etmek ve geleceğe yardım etmek için yetenekler geliştirmelidir (UNESCO, 1990). eğitim sistemlerinin başarısının, değişimi okuma ve değişime hızlı cevap verme ekseninde, öğretmenlerin kapasitelerinin bu yönde geliştirilmesine bağlı olduğu görülmektedir. İlaveten bazı ülkelerin gerçekleştirdikleri eğitim reformlarından da gözlemlenebileceği üzere; eğitimde başarılı olmak için öğretmen yetiştirme sisteminin, öğretmen niteliğinin, çalışma koşullarının ve öğretmen motivasyonunun bütünsel bir anlayışla ele alınması gerekir (ÖYGGM, 2017).
Üzerinde çalışılacak olan şey, öğretmenlerin talep ve sorumluluklarının artmasıyla statü ve ödülde uygun bir ilerlemenin meydana geldiği bir durumdur. “Fikirler” düzeyinde gerçekleşmesi gereken bu artan duruma, öğretmenlerin toplumdaki ekonomik ve sosyal durumlarındaki gelişmeler eşlik etmelidir. Genel olarak öğretmenlik fonksiyonunun toplumdaki ve özellikle de okul sisteminin içindeki önemini kabul etmek için, hepimizin çalışma koşullarının, ücretlerin ve diğer maddi menfaatlerin diğer benzerleriyle karşılaştırılabilir olmasını sağlamak için çaba göstermemiz gerekmektedir. profesyonel gruplar. Bu olmadığı sürece, istenen gelişmelerin ve inovasyonların gerçekleşmesini sağlamak için ihtiyaç duyduğu nitelikli ve kendini adamış kişileri yetiştirmek mümkün olmayacaktır. Ne yazık ki, öğretmenin rolü ile statüsü arasında ters bir ilişki var gibi görünüyor - yani, öğretmenin rolü arttıkça, öğretmen statüsü, büyük ölçüde düşük gelir / maaş nedeniyle azalır. Öğretmenlik mesleğinin statüsü, büyük ölçüde öğretmen eğitimcilerine ve öğretmenlerin kendilerine bağlıdır. Bu nedenle, hem öğretmen eğitimcilerinin hem de öğretmenlerin, tüm mesleki çabalarında mümkün olan en yüksek standartları sağlamaya çalışması ve bu şekilde kelimenin tam anlamıyla profesyonelleşmesi önerilmektedir (UNESCO, 1990).
Öğretmenlik mesleği, yalnızca belirlenen hedefler doğrultusunda kaynakların örgütlenerek öğrenciye kılavuzluğun gerçekleştirildiği teknik bir uzmanlık alanı olarak değil tarih boyunca millî ve evrensel değerleri yücelterek yeniden üreten, toplumsal ve kültürel değerleri yeni nesillere aktararak toplumu birbirine bağlayan saygın bir meslek olarak değerlendirilmiştir. Şekil 1’de Varkey Vakfı tarafından hazırlanan Dünya Öğretmen İtibar Endeksine göre Türkiye öğretmenlik mesleğinin itibarı sıralamasına 35 ülke arasından 7. sırada yer almaktadır.
Dostları ilə paylaş: |