****************
Bu Sûre-i Şerîfe’nin, ve “bakara” kelimesinin yukarıda ki, yazılarda özellikleri oldukça geniş bir şekilde ifade edilmişlerdi, dileyen tekrar bakabilir. Yenilemeye lüzum görmedim.
Hâdisenin geçtiği zaman, Âyet-i kerîmeler’in ifadesiyle, Ben-î İsrâîl-in Mısırdan çıktıktan uzun seneler sonrası yerleşik düzene geçtiği devirlerde vuku bulduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği gibi, Mûsâ (a.s.) ve mertebe-i Mûseviyyet “tenzîh” ve zâhiren tam, gerçek bir “yol-tarik-tarikat” mertebesi yaşantısıdır. Gerçi Kûr’ân-ı kerîm de geçen bütün mevzuların içinde bütün mertebeler “şeriat, tarîkat, hakikat, marifet” vardır, fakat zâhiren ifade ettiği mâlar ne ise zâhirde o esas üzere kabul edilirler. Gene bilindiği üzere, Mûsâ kavminin üç ismi vardır.
Birincisi: Ben-î İsrâîl. “İsrâîl oğulları” Yani, “gece yüreyenin oğulları” mânâsına’dır. Bilindiği gibi bu lâkap kendilerine Yakub (a.s.) tarafından gece yolculuğu (İsr) yaptığı için kalmıştır. (Bakara/2/122) ve benzeri Âyet-i Kerîmeler’le bildirilmiştir. Bu hususlar’dan diğer kitaplarımızda bahsettiğimiz için daha fazla vaktinizi almayayım, dileyenler oralara ve Kûr’ân-ı Kerîm’de ki yerlerinden araştırabilirler. “İş’ârî” yorum olarak, Bu ve
141
benzeri Âyet-i kerîmelerin ifadeleri çok mânidardır. Bu durumda olanlar “tenzîh” mertebesi itibariyle “âlemlerin üzerine yükselmiş” olmaktadırlar.
(2/122) (Ya benî İsrâîlezkürû ni’metilletî en amtü aleyküm ve ennî feddaltüküm alel âlemîne.)
(2/122.) “ Ey İsrâîl Oğulları!.. Size ihsan etmiş olduğum nimetimi ve sizi âlemler üzerine üstün kılmış olduğumu hatırlayınız”.
İkincisi: Yahûdî’ler. Bilindiği gibi (Yakûb) (a.s.) ın büyük oğlunun ismi (Yahuda) olduğundan, mensûbiyyet yönünden bu ismi almışlardır ve tam bir “ırk-ı” ifade etmektedir.
Dostları ilə paylaş: |