(İncil) Yuhannaya göre: Bab-1 sayfa (205) te şöyle bir ifade vardır.
KELÂM, başta var idi, ve Kelâm Allah nezdinde idi, ve Kelâm Allah idi. O başlangıçta Allah nezdinde idi. Her şey onun ile oldu. Ve olmuş olanlardan hiçbir şey onsuz olmadı. Hayat onda idi, ve hayat insânların nuru idi………….
Diğer İnciller de ise böyle bir anlayış dahi yoktur.
Görüldüğü gibi İncil’de tarif edilen Allah sadece kelâm sıfatıyla ve onu da çok kısıtlı bildirmektedir. Onların aslında, Allah bilgileri en yüksek olarak kelâm sıfatı
154
yönüyledir. O da Rububiyyet mertebesi itibariyle olan Rabb (Yahve) anlayışıdır ki, Allah bilgileri kelâm yönünden bu kadardır. Çünkü Mûsâ kelimullah, (Allah’ın sesini duyan) İsâ kelimetullah, (Allah’ın bir kelimesi) dir. Kûr’ân kelâmullah ise Allah’ın bütün sözleridir. Muhammed (s.a.v.) ise kendisine ilk verilen (cevâmiül kelîm-Bütün kelimelere câmi) “Esmâül Hüsnâ” nın sahibi olduğudur. Kendileri bu hakikat-i dahi idrak edemedikleri için, Mûsâ (a.s.) dan kendileri için dua etmesini istemişlerdir.
“bizim için rabbine dua et” Bu talepte iki yön vardır ve ikisi de mahfiyyettir. Birincisi mertebe-i Mûseviyyet-tenzîh’te, mahviyettir, bu durumda kavmi (Fenâ-i Mûsâ) Mûsâ da fânî olduklarından kendilerinden bir şey söyleyemezler, bu halde Mûsâ (a.s.) dan vekil olarak “bizim için rabbine dua et” isteğinde bulunurlar.
Dostları ilə paylaş: |