Bakirköy ruh ve siNİr hastaliklari hastanesi


BALIKÇILIK 18 19 BALIKÇILIK



Yüklə 7,73 Mb.
səhifə25/899
tarix09.01.2022
ölçüsü7,73 Mb.
#96304
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   899
BALIKÇILIK

18

19

BALIKÇILIK

ninde ağların çekilirken takılabileceği engebelerin olmaması, yani balıkçı tabiriyle zeminin ilişkensiz olması gerekir. Voli ağı kıyılarda bol balık yapan, tabanı ilişkensiz, voli yeri denen belli bölgelere atılırdı. Voli yerleri her yıl belli balıkçılar tarafından kiralanır, başka balık-

kullanılan en büyük ağdır. Iğrıbın yapısı esas olarak voli ağınınkine benzer, bir torba ve iki koldan meydana gelir. Torbanın dibinde kurna denen daha dar bir bölüm vardır. Boğaziçi'ne mahsus, Boğaz ığrıbı denen ığrıpların alt yakası çift olurdu. Boğaz ığrıbı büyük ığrıp ve küçük ığrıp olarak iki boydu. Büyük ığrıbın torbası, istavrit gözünde (15 mm)

Melling'in Beykoz'u betimleyen bir deseninde balıkçılar, 18. yy. Voyage Pittoresque de Constanîinople et rives du Bosphore, tıpkıbasım, 1969 TETTVArşivi

radeniz'den gümrük emininin nezareti altında getirildiğini yazar. 1881-1923 arasında, istanbul'da ve Marmara Deni-zi'nde tutulan balıktan alınan vergi Dû-yun-u Umumiye tarafından toplandı. Bu amaçla Dûyun-u Umumiye'ye bağlı Balıkhane Nezareti kurulmuştu.

Yüzyıllar boyunca geliştirilen balık avı yöntem ve araçlarının iki ana kategorisini meydana getiren olta ve ağlar, İstanbul'da iki farklı tarihi gelişim çizgisi izlemiştir. Çağımızda naylon misina veya suni elyaftan makaralı kamışlar gibi yeniliklerin ortaya çıkmasına rağmen geleneksel olta türleri varlığını ve önemini korumuş ve oltacılık kesintisiz bir evrim göstermiştir. Çapari ve paraketa yüz yıl önce olduğu gibi bugün de olta balıkçılığının en önemli araçlarıdır. Ağla yapılan balık avcılığının araç ve yöntemleri ise yüz yıl öncesine göre çok farklıdır. 1915'te gırgırın, daha sonra trolün Türkiye'ye gelmesi, motorlu deniz taşıtlarının ve motorlu bocurgatların yaygınlık kazanması ve son olarak da sonarın balıkçılığa uygulanmasıyla yüzyıllardır kullanılan geleneksel araç ve yöntemler büyük ölçüde terk edilmiştir. 20. yy'ın ilk yarısına kadar İstanbul'da yaygın olarak kullanılan, fakat günümüzde hemen hemen tamamen ortadan kalkmış olan başlıca ağ türleri dalyan, voli ağı, sürütme ağı, ığrıp, manyat, tarlakoz, çökertme ağı ve alamana idi.

Dalyan denizin kıyıya yakın kesimlerinde kurulan ve geçici balıkları avlamakta kullanılan sabit bir ağ düzeneğidir. En eski balık tutma yöntemleri arasında olan dalyan, "U" şeklinde denize

çakılmış kazıkların arasına ağların geril-mesiyle kurulur. Yılda iki defa büyük balık göçüne sahne olan Boğaz'da çok sayıda dalyan kurulurdu.

Voli ağı, kıyıya yakın yerlere atılıp kıyıdan çekilmek suretiyle toplanan bir ağdır. Voli ağının atılacağı yerlerin zemi-

bul


DA Y U N U S . V E FOK

Balık türlerinin yanısıra İstanbul'un deniz faunası içinde iki deniz memelisinin, fok ve yunusun da önemli yeri vardır.

Halk arasında ayıbalığı da denen fokun Türkiye'de rastlanan türü Akdeniz fokudur (Monachus monachus). 1960'lara kadar Akdeniz foku Türkiye'nin bütün kıyı bölgelerinde yaşıyordu. İstanbul'da fok özellikle Adalar ve Tuzla kıyılarında ürer, kışın daha geniş bir alanda görülür, bazıları Boğaz'ın sakin koylarında barınır, hattâ kışın boşalan yalıların kayıkhanelerinde yatarlardı. Fokun Boğaz'da özellikle levrekle beslendiği gözlenmiştir. Zeki bir hayvan olan fok, yavruyken yakalanarak eğitilirdi, böylece fok sahipleri Galata ve Eminönü'nde balığa gösteri yaptırarak para kazanırlardı. Gösteri foklarının sonuncusu ve en ünlüsü 1960'lara kadar Galata Köprüsü'nün Eminönü ayağına yakın bir çadırda hünerlerini sergileyen Yaşar adlı foktu. 1970'lere gelindiğinde çevre kirliliği ve yavruladıkları kumsalların yerleşim birimlerine dönüştürülmesi nedeniyle İstanbul'da fok tarihe karıştı.

Yunuslar ise başta lüfer olmak üzere balık sürülerinin peşinden Boğaz'a girerler. Boğaz'da görülen türler balıkçıların tırtak dediği asıl yunus (Delpbinus delp-bis), balıkçıların afalina dediği boz yunus (Tursiops truncatus) ve muturdur (Pho-coena phocoena). 1577'de İstanbul'a gelen Gerlach, Boğaz'da yunusların 200-300'lük sürüler halinde görüldüğünü belirtir. Avlanırken balıkları kıyıya sürdüğü için eski balıkçılar yunusa "mübarek hayvan" der, uğurlu sayarlardı. Bununla birlikte yunus bazen ağlara girip hem balıkları kaçırır, hem de ağı parçalardı. 1950'lerden itibaren yunusların Karadeniz'de yağlan için zıpkınla avlanmaya başlanması ve deniz kirliliği nedeniyle sayıları azaldığından bir zamanlar Adalar'a giden vapur ve teknelerle yarış eden ve İstanbul halkının eğlencelerinden biri olan yunuslara artık Marmara'da ve Boğaz'da pek seyrek rastlanmaktadır.

istanbul

çılar buralarda, ancak voli sahibinin izniyle ve tutulan balığın onda birini ona vermek şartıyla avlanabilirlerdi. 1915'te İstanbul'da bulunan 64 voli yeri şunlardı: Rumeli yakasında Karadeniz'den Marmara'ya doğru Karadeniz'de Karaburun Volisi, Boğaz'da Büyükliman Volisi, Sazlıdere Volisi, Küçük Semerkaya Volisi, Büyük Semerkaya Volisi, Sarıkaya Volisi, Kumsal Volisi, Sırataş Volisi, Mutfakönü Volisi (Rumelikavağı), Yenimahalle Volisi, Saray Volisi (Yenimahal-le-Sarıyer arasında), Çamur Volisi (Sarıyer), Sığ Voli (Mesarburnu), Bülbül Sokağı Volisi (Büyükdere), Maltız Çarşısı Volisi (Büyükdere kalafat yeri), Ermeni Kilisesi Volisi (Büyükdere), Kefeliköy Volisi, Çakıldere Volisi, Ağaçaltı Volisi, Kireçburnu Volisi, Tarabya Volisi, Kalender Volisi, Yeniköy Volisi (Köybaşı), İstinye Volisi, Hafız Paşa Volisi (İstinye), Camlı Sokak Volisi (İstinye), Çamur İskelesi Volisi (İstinye), Değirmen Sokağı Volisi (İstinye), Bebek Volisi, Kuruçeşme Volisi, Ortaköy Camiarkası Volisi, Ortaköy Camiönü Volisi, Haraççıbaşı Volisi (Beşiktaş), Altın Voli (Beşiktaş), Dolmabahçe Volisi, Fındıklı Camiönü Volisi, Fındıklı Camiarkası Volisi; Anadolu yakasında Karadeniz'den Marmara'ya doğru Soğan Adası Volisi, Poyraz Volisi (Poyrazköy), Filburnu Volisi, Gökkaya Volisi, Macar Volisi, (Anadolu-kavağı), Kavak Volisi (Anadolukavağı), Serviburnu Volisi (Umuryeri), Sığ Voli (Umuryeri), Kaplumbağataşı Volisi (Umuıyeri), Erik Volisi (Umuryeri), Dip Ocak Volisi (Umuryeri), Baş Ocak Volisi (Umuryeri), İncirdibi Volisi (Umuryeri), Toptaş Volisi (Beykoz), Burunbahçe Volisi (Paşabahçe), Kozaltı Volisi (Paşa-bahçe-Çubuklu arasında), Çubuklu Volisi, Hamam İskelesi Volisi (Anadoluhi-sarı), Göksu Volisi (Göksu Kasrı önünde), Kapaklık Volisi (Göksu-Kandilli arasında), Çöp İskelesi Volisi (Çengelköy), Karakolhane Volisi (Çengelköy), Çengelköy Vapur İskelesi Volisi, Şemsi-paşa Volisi (Üsküdar), Dereağzı Volisi (Üsküdar), Çöplük Volisi (Üsküdar), Mumhane Volisi (Üsküdar).

Voli ağı, balıkların içinde toplanacağı bir torba ile torbanın iki kenarına bağlı, kol denen, dörtgen şeklinde iki uzun kanattan meydana gelir. Kolların uçlarına birer uzun halat bağlıdır. Bu halatlardan birinin ucu karaya bağlandıktan sonra voli ağı bir kayığa yüklenir. Kayık açıldıktan sonra voli yerinde ağ dökülerek bir çember çizilir ve diğer halatın ucu karaya götürülür. Kolancı denen balıkçılar iki halattan çekerek ağı karaya toplarlar. Voli ağının kollarının iki kenarında tor denen asıl ağın bağlı bulunduğu birer ip vardır. Bu iplere yaka denir. Voli ağlarının üst yakasına mantar, alt yakasına ise kurşun veya taş bağlı olduğundan, ağ denizde dik durur ve böylece mümkün olan en geniş hacmi çevirir. Bazen voli ağının açık denizde yelkenli tekneler tarafından çekilerek kullanıldığı olur. Bu durumda voli

Şile'de


balıkçı

tekneleri

(üstte) ve

ağlarını onaran

balıkçılar

(sağda).


Fotoğraflar Tahsin

Aydoğmuş

ağı sürütme ağı adını alır. Voli ağları voli yerlerinin derinliğine ve ağı kullananların sayısına göre çok farklı büyüklüklerde olabilirler.

En eski ağ çeşitlerinden olan ığrıbın geçmişi Romalılara kadar gitmektedir. İstanbul'da Bizans devrinden beri kullanılmaktadır. Sabit bir ağ düzeneği olan dalyan hariç tutulursa ığrıp İstanbul'da


Yüklə 7,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   899




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin